• bu kurallarin hic bir yerde yazili olmamasina ragmen turkiye' nin 4 bir yaninda nasil uygulandigi ve yayildigi konusu tam bir muammadir.
    fifa' nin, uefa' nin, mhk' nin her yil yaptigi kural degi$iklikleri, hakem hatalari bazi profesyonel maclari kaosa cevirirken, yazili kurallarin yorumlari herkes gore farkliyken bu yazili olmayan kurallarin dogudan batiya, kuzeyden guneye tum mahalle maclarinda titizlikle uygulanmasi futbola sevdali mahalle genclerinin dunya futboluna verdigi en onemli mesajdir.
  • çekilen şut,eğer kalecinin elini kaldırdığı yüksekliği aşarsa, gol sayılmaz.

    sokağın adaleti.
    müthiş...
  • penaltı sırasında kaleci değişirse gol olmadı mı bir penaltı daha atılırdı.
  • mahalle maçlarında en çok polemik sebebi olan konular duran toplardır. ilk olarak penaltının atılacağı yeri karşılayacak takımın oyuncusu uzunca zıplanan kaleci adımını takiben atılacak 9 taşak yırtar adımla sayar ve yer yer orta sahayı geçtiği bile olur. frikikde ise bu sefer atan takım penaltıdaki uzun adımlardan üç tane atarak baraj kurdurur; baraj gerekli uzaklığa gelmezse topu geri çekiyorum denir, barajdakiler her seferinde çekemezsin biz de geliriz diye tuttururlar ama bir şekilde uzlaşılır. gene de bu tür atışlarda bir sorun olduğunda her iki takımında atışı birer kere saymayıp tekrarlatma hakkı vardır ancak üçüncü tekrara gidilirse sonucu herkes kabul etmek zorundadır çünkü bunu saymayanın anasını yaptırımı uygulanır. eğer bir kural ihlaline rağmen rakip oyuncu topu bırakmayıp oyuna devam ediyorsa adamın devam etti iddialarını başlamadan bitirmek için 'aç kaleyi aç' diye bağırılır ki bu yöntem gandhi'nin pasif direnişiyle aynı ruhu taşır. ayrıca kural olarak serbest olsa da bir mahalle maçının en yanlış hareketi herkesi çalımlayan bir kişinin boş kaleye gururla topu yuvarlamak yerine yere çöküp topa sürünerek kafa vurmasıdır. zekice değildir, estetik değildir, şık değildir. karizmayı bitiriverir.
  • 1. ıyi oynayan iki kişinin aynı takımda yer almamasına dikkat edilirdi.

    2. maçlar minyatür kalede oynanıyorsa, penaltı boş kaleye ters şekilde topukla vurulurdu.

    3. maçların hayali kale direkleri arası adım ile sayılır, olmaları gereken yerler iki taş ile işaretlenirdi.

    4. hava kararınca, ezan okununca, anne-baba çağırınc...a maç biterdi.

    5. uç korner bir penaltıydı.

    6. topu patlatan parasını öder, patlak top ikiye kesilip kafaya takılırdı.

    7. frikiklerde açıl biraz denince burası ali sami yen mi şeklinde cevap verilirdi.

    8. takımlar kurulurken ilk oyuncuyu seçme hakkı, adım almayı iyi bilenindi.

    9. kaleci topu 3 kere sektirirse rakibe açılsana 3 kere sektirdim derdi, rakip açılırdı; efendilik vardı.

    10. top insanın pek münasip olmayan bir tarafına gelirse herkes işe işe! diye bağırırdı.

    11. penaltılarda kaleci değiştirilirse 2 penaltı atılırdı. eğer ilk penaltı gol olursa ikincisi atılmazdı.

    12. abanma ve burun vurmak yoktu, vurulursa eleştirilip kınanırdı.

    13. tanju, rıdvan, metin, ali, feyyaz, hagi, hakan, hami gibi dönemin popüler futbolcularının adı alınırdı.

    14. topun sahibi tüm kuralları koyar, takımı kurar, kaleyi seçer, istemediği kişileri topuyla oynatmazdı.

    15. klişe laflar vardı: at bakayim abinin kıllı göğsüne!

    16. elin avantajı olmazdı.

    17. bel üstü gol sayılmazdı.

    18. taçtan kendi önüne atıp başlatılınca, taç değişirdi.

    19. maçı izleyen küçük bir grup varsa, penaltı olup olmadığına o karar verirdi, saygı vardı.

    20. maçlarda eğer iddia varsa ödüller genel olarak algida max, eskimo, meybuz, 2,5 litrelik kola vb. ürünlerden oluşurdu.

    21. pas vermeden sadece çalım atarak gol atılırsa sayılmazdı.

    22. frikiklerde baraj mesafesi, frikiği kullanacak olan kişinin koca bir zıplayışının akabinde 3 koca adım atmasıyla belirlenirdi... büyük atılan adıma karşılık olarak rakip takım "sen tuvalete de mi böyle gidiyon?" diyerek ortalığı kızıştırırdı.

    23. top, oyun alanı içerisindeki herhangi bir arabanın altına kaçarsa büyük bir şevkle arabanın altına yatılıp top alınırdı. topu ilk kim kaparsa o takımda başlardı.

    24. gol olduktan sonra eğer tartışmalar olursa ve golü yiyen takımın bir oyucusu golü kabullenirse rakip takım direk o kişiyi yüceltip "adamın gol diyo" diyerek golü alırlardı. golü kabullenen kişi de kaleye veya defansa alınırdı.

    25. varsa hakeme yapılan en dolu dizgin hakaret: "hakeme gözlük, eline de sözlük" tü.

    26. oynayacakların sayısı eğer tek ise, güçsüzlerden biri devre değiştirerek gönlü alınırdı.

    27. penaltılarda eğer takımınız açık ara farkla öndeyse kaleciye vurdurulurdu. ama en güçlü forvetiniz penaltıyı kullanacaksa, hemen rakip kalecinin gönlü alınırdı: "merak etme olm, teknik vuracam."

    28. sabit bir kaleci yoksa 2 golde bir veya dakika usulü oyuncular aralarında değişirdi. kalecilik sırası "sonum bir allah" diye kim başlarsa o kişiden geriye sayılırdı.

    29. dizde veya ayak ucunda top sektirerek de sıra belirlendiği olurdu (genellikle 9 aylık veya 21 aylık gibi oyunlarda). bu durumlarda ilk sektirmek isteyen "birim bir allah, kırmızı bayrak, yeşil kitap" derdi.

    30. kaleci oyuncu kavramı vardı. takımların genellikle iyi oyuncuları bu kutsal göreve kendilerini adarlardı.

    31. eğer bir oyuncu faule maruz kalmışsa ama devam etmek istiyorsa, rakip futbolculardan birinin yürümesini dahi bahane ederek: "adamın devam ediyor." derdi.

    32. milli birlik ve beraberliğimiz mahalle maçlarında başlamıştır. önce maçlar yapılır... centilmenlik skora yansımazsa sopalar, taşlar konuşurdu.

    33. atan alır spor vardı. eğer top kime çarpıp çıkmışsa topun gittiği yer neresi olursa olsun koşa koşa gidip alırdı.

    34. mahallenin abileri kaleci alıştırırlardı ve buna göre puan verirlerdi. aralarında kavga eden çocukların puanı kesilirdi.

    35. skor ne olursa olsun akşam!? saati yaklaştığında "golü atan kazanır." kuralı işlerdi.

    36. maçlardan sonra su sırasına girmek ayrı bir davaydı ve mutlaka koşa koşa gidilirdi. genellikle yaşlı amca veya teyzeler, zemin katta oturanlar bu işin acımasız kurbanlarıydı.

    37. el kasti değilse o top direkt kaleye kullanılmaz, "kasti değilki oğlum, gol olmaz." denirdi...

    38. eğer kaleci dahil herkes çalımlanmışsa; o top çizgiye kadar götürülür ya popo dürtmesi yada yere yatıp kafa, burun, alın gibi vucut kısımlarının dürtmesi ile gol atılırdı.

    39. kalecinin degajla gol atabilmesi bir yetenekti fakat gene de gol sayılmazdı. karşılıklı atışmaların sonunda yoldan geçen herhangi biri hakem yapılırdı ve sonuca o karar verirdi.

    40. para o zamanlar kolay bulunmadığından maçın hangi takım tarafından başlatılacağına; bir tarafına tükürülmüş yassı bir taşın havaya atılıp, yaş mı,kuru mu seçiminde doğru tarafı bilen tarafın başlaması yöntemi ile karar verilirdi.

    41.kaleler taştan olduğu için atılan şut önce defansa çarpıp sonra taşın üstünden geçtiyse şutu atan takım gooll diye yaygara çıkarırdı.rakip takımın gol değil kale üstü cevabına,gol yoksa korner o zaman ver topu diyerek racon kesilirdi.
  • (bkz: adamın gol dedi)

    bu öyle bir andır ki tam golün meşruluğu hakkında bir tartışmaya gireceksindir ve onu söylerler. adamın gol dedi... boğazın düğümlenir ve yavaşça o arkada gol diyen yavşağa bakarsın.

    edit: ekleme
  • sık sık kalecinin değiştirilebildiği maçlarda rakip oyuncu kaleciyi geçmiş ve son oyuncuyla karşılaşmışsa son oyuncu "kaleci beniiim!" diye bağırarak sihirli bir şekilde topa eliyle müdahale etme hakkı kazanır, hücum oyuncusu pratikte bunun legal olması nedeniyle kıl olur, son bir koz olarak topa elle tutulamayacak kadar sağlam abanır.

    (bkz: abanmak yok)
  • maç başlamadan “geri pas var mı?” diye sorulur. cevap ne olursa olsun maç süresinde yapılan ilk geri pas sorun yaratacaktır.
  • mahallenin abilerinin gelipte at abinin killi gogsune muhabbetini başlattıkları anda maça uzun* bir devre arası verilir. abilerden birinin sıkılıp alın topunuzu oynayın diyerekten topu havaya dikmesiyle ikinci yarı resmen başlar.
  • futbola belki de çoğumuzun başladığı mahallelerde uygulanagelen (ne fiil ama) garip ama bir o kadar da sevimli, hepimizin zamanında uymuş olduğu, kullandığı, canının yandığı kurallardır. bir hatırlayalım diye şöyle ufaktan toparladım...

    1-adım atmaca-adam almaca: mahalle futbolu oynayanlar bilirler, takımların "kaptanları" görevini üstlenen, en iyi oyuncular, maç öncesi adım atışarak -pek muhtemel alırım veririm ben seni yenerim metoduyla- adam almaya başlarlar, kazanan ilk adamı alır -ki bu genelde mevcutsa iyi bir kalecidir- böylece adamlar paylaşılır. kadroların açık ara farklı olması durumunda karşı takım "oha maradonayı da alsaydın" şekliyle itiraza başvurur, gerekli görülmesi durumunda tekrar adım atışılır, veya işleri daha kısa tutmak amacıyla "sen şunu al şu bana gelsin" metodu uygulanır.

    2-atan alır: mahalle maçları genellikle caddelerde yahut bahçelerde yapıldığı için topun saha dışına kaçma olasılığı pek kuvvetlidir. top bir yere kactiginda topu kaçıran takımın karşısındaki takım, "atan alır sipor." der. top onların sahasında auta çıkmış olsa dahi karşı takım topu almak zorunda kalır. istisnası olan bir kuraldır; şöyle ki: eğer topu auta atan kişi yaşça diğerlerinden büyükse kendi takımından birini yollama olasılığı yanı sıra, ufak bir tehdit vasıtasıyla rakip takımdan birini de topu alması için yollama olasılğı pek kuvvetlidir.

    3-elin avantajı olmaz: çok anlamsız bir kuraldır, uygulamada çıkardığı sorunlar nedeniyle zamane gençleri pek kullanmamaktadırlar. bu kuralın uygulanması şöyledir, a takımı atak yaparken top b takımından birinin eline çarpıp yön değiştirir fakat a takımından başka bir oyuncu topu alarak golü atar. kaleci hemen "elin avantajı olmaz" itirazına başvurur. zordur bu kuralı uygulamak.

    4-abanma yok: hayatım boyunca karşılaşmış olduğum bir sorundur. maçın başlamasına saniyeler kala kalecilerden biri "abanma yok" yada "gömme yok" nidasıyla hem maçın başlamasını geciktirir, hem de şişlenmekten kurtulur (esbpl kaleciler sendikası üyesi arkadaşlara saygılar...) ancak bu genelde yaşça küçük çocuklar arasında yaygın bi kuraldır o yüzden karşılaşmamış olmak da muhtemeldir.

    5-bi topa vurup cıkayım geç sen kaleye: çoğunuzun tahmin ettiği gibi, maçın zorunlu olarak durduğu bir andır. maç yapılmaktayken oradan geçen "abi" sıfatlı insanların en sevdiği aksiyondur. maç durdulur "bi topa vurup çıkayım geç sen kaleye" komutu verilir, bu yapılırken işaret parmağı kaleyi gösteredurur, gözler de bir an için topu o anda ayağında bulunduran çocuğa -tehditkar bir şekilde- kayar. 3 saniye içine abinin çekeceği şut için tüm saha organize olmuş durumdadır. maça bir an önce devam edilebilmesi için kalecinin -auta bile gitse- gol yemesi lazımdır, gerekirse uçarak auta giden topu içeri atması lazımdır -cüneyt arkının okuna doğru uçan bizanslılar misali-...

    6-kaleci değiştin iki penaltı: "işte budur" dedirten kural. karma karşılığı rayting canavarı ya da halk kahramanı olan bir kuraldır, efsanedir... penaltı olmuştur, kaleci eğer maça son anda bulunmuşsa ve toptan korkar haldeyse, korkmayan bir eleman kaleye geçer. işte bu anda rakip takım mahalle kuralları uyarınca 2 penaltı atma hakkı kazanmış demektir. sonradan -benim zamanımda yapılmıştı- yapılan düzenleme uyarınca ilk penaltı gol olursa ikinci atılmaz ve olmaması halinde de her iki penaltıyı da aynı adam atardı.

    7-üç kere sektirme: kaleci topu kurtarmıştır, ancak forvet tomruk misali önünde durmaktadır. kaleci topu üç kere sektirir, bunun anlamı "hadi gülüm yandan yandan" , yani "uza abicim" dir. kural uyarınca o forvet "en yakın defans oyuncusu" ile aynı hizaya ilerlemek durumundadır.

    8-sen baban çağırınca böyle mi gidiyosun: çok uzun bir kural gibi gözükmekte olsa dahi günümüz futbolunda da mevcuttur. gerçek futbolda 9.15 dediğimiz uzaklık atalarımız tarafından belirlenmiş olan 3 adımdır. haliyle baraj "küçük" üç adım açılır. bu durumda frikik kullanan oyuncu" lan sen baban çağırınca böyle mi gidiyosun" diyerek 3 adım (zıplayarak) atar. buna anında itiraz gelir "lan sen babandan dayak yemeye böyle mi gidiyosun", en sonunda iki tarafın rızası doğrultusunda bir uzaklık belirlenir ve frikik kullanılır.

    9-x golde bir kaleci değişimi: mahalle futbolunun olmazsa olmazıdır. takım maç öncesinde sabit bir kaleci sahibi değilse -ki 16 senedir oynuyorum hayatımda esbpl başlayana kadar hiç sabit kalecim olmadı abi..., ayanux a saygılar burdan- belirlenen bir gol sayısıyla kaleci değişir. sonradan maç içinde kargaşa çıkar. örnek: abi ben 2 tane yedim, 10 dakka durdum sen hemen yedin 2 tane...

    10-ofsayt da olsun o zaman: itiraz kuralıdır. son adama yapılan faulden sonra faule maruz kalan takım oyuncuları "kırmızı kırmızı it bit siktir git" tezahüratlarına başladıkları sırada, faulü yapan takımın oyuncuları "o zaman ofsayt da olsun" diyerek bir nevi temyiz yolu açarlar.

    11-yarı saha gerisinden gol olmaz: özellikle rakip takımda iyi şut çeken bir oyuncu varsa, kullanılması pek muhtemel kuraldır. abanma yok la beraber kullanılır genelde.

    12-top sahibi kaleye geçmez: bu da çok önem taşıyan bir kuraldır zira maçın yapılması top sahibine bağlıdır ve kaleye geçmek istemiyorsa "verin topumu eve gidiyorum" diyebileceğinden genelde top sahibi kaleye konulmaz.

    daha çok yazılabilir var ama şu anda bunlar geldi aklıma...
hesabın var mı? giriş yap