• haydi gelin bu şirin (!?) dizinin karakterlerini yakından tanıyalım.. (daha eşcinsel bir giriş yapamazdım sanırım)

    temel: mahallenin town center'ı* konumundaki kahvenin işletmecisi, omzunda çaydanlık adında kendisi gibi sarı pipi bir maymun, sağ elinde bir çay tepsisi ve sarı bıyıklarının altından yaptığı sapık gülüşüyle gönüllerde taht kurmaya çalışan bir lazdır. muhtar babasını öz babası gibi sever, hemşerisi fadime'ye aşıktır. fadime düğün gecesi evinde cayır cayır yandığı için (bu nasık bir goreluktur) otuzbire bir süre devam etmiş, ardından şirin'e kafayı takmıştır. en çok kullandığı kelime "eheheheh"dir.

    fadime: babasının bir tanesi, erkek gibi yetişmiş bir diğer lazdır. muhtarlık işlerinden anlar, babası evinde handan hanım'la fingirdeşirken onun yerine ikametgah senedi falan verebilir. sürekli temel'le atışır, gösterir ama vermez. mahalledeki herkese laf sokmuşluğu vardır. kandemir konduk'un bilinçaltında yatan terör sevdasına yenik düşmüş gelinlik giymek üzereyken evinde yanarak can vermiştir. sürekli "uyy babacığum, kilçuk ve hamsi kafa" der.

    muhtar baba: mahallenin resmi muhtarıdır ama genelde olaylara karışmaz, pasif bir görüntü çizer. kızıyla birlikte yaşar, onunla hep gurur duyar. temel'i sever ama kızını da bu salağa emanet etmeye pek gönlü olmamıştır hiç. bir keresinde temel'le bir randevu evinde (düşün artık senaryo sıkıntısını) basılmış haberlere falan çıkmıştı. fadime ve mahalle eşrafı buna tavır almıştı. çünkü muhtar bey seks yapmaz, aseksüeldir. ondan beklenen budur. karşı cinsle kurabildiği en çılgın yakınlık handan hanım'la çay içmektir. kafasını azarlar gibi sağa sola sallayarak "ulan temel" deyişiyle ünlüdür.

    ali abi: temel'in bir numaralı can dostu anadol taksi sahibi bıyıklı bir insandır. en büyük davası behiye'yle kurduğu yuvanın selametidir. şirret bir anası, gerizekalı bir kardeşi, kendisine nedense hiçbir zaman baba demeyen ukala bir üvey çocuğu, şirin bir kızı vardır. oğlu can'ı her sabah taksiyle okula bırakır. arabası genelde kahvenin önünde durur, temel'le ipe sapa gelmeyen maceralar yaşar, hep kederli bir hali vardır bu adamın. temel'e sinirlenince fadime gibi o da "kılçık" der, üç lafından biri "behiye"dir.

    behiye: kocasını yıllar önce kaybetmiş kuaför sahibi mature güzeli mülayim bir kadındır. kuaför salonu vardır, işini ciddiye alır. çalışırken hep beyaz önlük giyer. sürekli yardımcısına "benim eve gitmem lazım", "seher okuldan çıkacak onu alayım," "ali beni almaya geldi ben çıkıyorum" der dükkanı elaleme emanet eder. bu yüzden ilerleme kaydedememiştir. ardından sürekli dedikodusu yapılır, kaynana dırdırı çeker, can'ın ergenlik sorunlarıyla boğuşur. çileli biridir kendisi.

    seher hanım: altın günlerinin vazgeçilmez demirbaşı ve gelin düşmanı bu kadın torununa kendi ismini verecek kadar baskın bir karakterdir. ali abi'nin ve mehpare'nin annesidir. "gerizekalı, embesil, sipastik, taocu, humeyni" ve daha ağza alınmayacak bir yığın yakıştırmayla kızı mehpare'yi hep ağlatır. mehpare evde kaldığı için sürekli söylenir ama kızın flört ettiği adamdan da tiksinir. ne yapacağı belli olmayan dengesiz bir karakterdir. evde terör estirir, kan bağı olmadığı için can'ı pek sevmez. ama ufak torununa tapar. behiye'yle olan ilişkisine değinmiyorum bile.

    mehpare: türk televizyon tarihinin en aptal ve boş karakterlerden biri olan bu evde kalmış kadıncağız sevdiği kişilerin isimlerini çifteleyerek ve sonuna iyelik eki getirerek izleyiciyi kanser eder. kişiliğinin yarısını bu sesleniş biçimi, diğer yarısınıysa hakkı isimli adamla gi çalkantılı ilişki doldurur. abisini, ablasını, yengesini, yeğenlerini, fadime'yi, temeli ve hatta direksiyonlu deliyi, herkesi ama herkesi nedensiz bir saflıkla çok sever. polyanna'nın 45 yaşında ve 90 kilolu versiyonudur. altın günlerinde kısır yemeyi çok sever. "hakkım hakkım, yengem yengem, abim abim" ve bu şekilde sonsuza dek uzanan seslenişleriyle ünlüdür.

    can: üstünde sürekli beyaz okul gömleği, gevşek kravatı ve tek omuzdan astığı sırt çantasıyla mahallenin kadrolu otuzbircisidir. sürekli isyan eder, hep trip atacak bir şey bulur. kahvaltı masasından "hadi ali abi geç kalıcaz" diyerek kalan çayı ayakta yudumlaması ve akşam yemeğinden "öf yaa" diyerek odasına kapanmasıyla tanınır. neşelenince kardeşini gıdıklar, mehpare'yle alay eder. ali abi bunu bir kere bile dövmeyerek büyük bir sabır göstermiştir.

    handan hanım: fadime'nin minik serçe diyerek sürekli tiye aldığı, narin ve kırılgan bir çiçek gibidir (oehh). muhtar bey'le izdivaç niyetinde olan eski hemşire, şimdinin iğnecisi bir kadıncağızdır. çok yavaş ve sakin bir örgü örme stili vardır. goncagül hem kızı hem de en yakın dostudur. babasını kıskanan fadime (electra sendromu) buna sürekli laf sokar, evden falan kovar. bu da gider üç gün ağlar, bir bölüm sonra barışırlar yine eve gelir. handan hanım'ın muhtar bey'le çay içtmesi mutlu olduğu anlamına gelmektedir.

    goncagül: izleyiciye "bu kız neden hep usta diyor" sorusunu sordurarak dört sezon geçirmiş bir kızdır. dışarıdan medeni ve eğitimli görünür ama fadime en yakın dostudur, bu nasıl çelişkidir. günün yarısını fadime'yle sokakta yürüyerek, diğer yarısını bahadır'ın eczanesinde geçirir. bahadır'la evlenmek ister, evlenmek istediği kişiye bile usta der. müstakbel babası olan muhtar bey'i sever, ama annesini de çok kıskanır. bölüm başına 3,467 ortalamayla annesini yanağından öper.

    şirin: fadime'nin boşalttığı kontenjanı doldurmak üzere mahalleye iki yeğeniyle taşınan kıvırcık saçlı bir kızdır. bunu yeğenleri hep "teyzoşş" diyip kandırır. her bölümde daha çok kilo alma başarısını göstermiştir. temel gibi bir adamla her bakımdan itici görünen bir ilişkiye yeltenmiştir. ablasının emanet ettiği yeğenleriyle uğraşır hep. muhtar bey senaryo gereği bunu kızı yerine koymak istemiştir, ama tam olmamıştır sanki. problem solving yeteneği gelişmiştir, mahallenin kadınları bunun evine dadanıp birşeyler danışır hep. altın günlerine pek katılmaz, mahalleliyle arasında hep bir mesafe olmuştur.

    müzeyyen: a.k.a. müzevvir müzeyyen'dir. hatta müzeyyen the gossipper'dır. dakikada on altı dedikodu konusunu farklı kişilerle senkronize biçimde yürütebilir. altın günlerinin seher hanım ve kadriye'yle değişmez demirbaşıdır. yanında yetiştirdiği, geleceğin müzeyyen'i olmasına kesin gözüyle bakılan bir yeğeni vardır. haydar bey'e "haydar paşa" der. ortamda dekikodu sezince götü başı oynar, gözleri parlar.

    haydar bey: devlet demiryollarında istasyon şefliği yapar. üzerinde hep mavi bir önlük vardır. müzeyyen hanım sabahları buna sefer tasıyla yemek hazırlar, akşam eve gelince ilk sorduğu şey "yemekte ne var?"dır. karısı müzeyyen de dahil olmak üzere yemek haricinde hiçbir şeyler ilgilenmez, hiçbir şeyden haberi olmaz. eşiyle tam anlamıyla taban tabana zıt bir karaktere sahiptir. levent ve ebru'nun evliliğine gıpta eder.

    ebru & levent: dizinin en sıkıcısı ikilisidir, sürekli ciddidir bunlar. levent hep bahriyeli kıyafetiyle çok yakışıklıymış gibi edalarla bunun yanına gelir. bu da birilerine "levent geldi" der. sofraya otururlar. levent üniformasıyla yemek yer, üniformasıyla sevişir. ebru'nun saçları hep fönlüdür. levent'le hep ciddi seviyede kavga eder, kavgalı olduklarını hep gizler. ikisi de içine kapanık soğuk tiplerdir.

    ihsan & alev: ihsan mahallenin emlakçısı, alev ise genç sevgilisidir. ince sapık bıyıkları ve beyaz saçlarıyla bu yaşta bir adamın alev gibi bir kadını nasıl tatmin ettiği diziyi izleyenler arasında hep bir sorunsal teşkil etmiştir. hemfikir olunan husus şudur ki ihsan alev'e para yedirir, metreslik müessesine su taşır. alevinse alışverişe çıkmak için bir "ihsoşş" diyip kafasını sıvazlaması yeterlidir. bu ikili dizinin sonlarına doğru evlilik arzusuyla yanığ tutuşarak ilişkileri türk ahlaki yapısına oturtulmaya çalışılmış, ama hatırladığım kadarıyla evlenmemişlerdir.

    kadriye: lakabı kemikkıran'dır. kocasını yıllar önce sepetlemiş, kendi ayakları üzerinde duran garip bir kadındır. sesi güde üç paket samsun içiyormuş gibi çatlak çıkar. altın günlerinde salonun en iyi yerine oturtulur. sinirlendiğinde "bana boşuna kemikkıran dememişler" tarzı bir şeyler zırvalar. yine de mahalleli sever bu kadını.

    şevket & şükran: abuk bir karı kocadır bunlar da. şevket sürekli sarhoştur, ama şükran'ı çok sever. "ama şükran" girizgahıyla kurduğu özür cümleleriyle ünlüdür. şükran ise sorumsuz koca lanetiyle çocuğuna bakma ve ev işleriyle hayatını geçirir. altın günlerinde kadınlar "boşan artık şu adamdan" diyerek şükran'ı kafalamaya çalışırlar ama sanırım o da şevket'i sever. bir şekilde evlilikleri yürür.

    bahadır: kara kaşlı, kara gözlü ezik bir tiptir. hep beyaz önlük giyer eczanede reçete okumaya çalışır. gözlüğünü bir takar bir çıkarır. goncagül eczaneye gelerek buna mahalledeki gelişmeleri anlatır, bu da hep şaşırır "cık cık" yapar. başka bir sike yaradığı görülmemiştir.

    hakkı: mehpare'nin yavuklusu. rahat kırk beş yaşında vardır. oynadığı bölümlerde rolünün yarısını çay bahçesinde mehpare'yi bekleyerek ve kol saatine bakarak doldurur. mehpare buna hep "hakkım hakkım" diyip birşeyler saçmalar, bu da fitil olur. suratında hep "bu yaşıma kadar evlenmedim diye böyle bir kadına layık görülmem ne kadar acı" der gibi bir ekder vardır.

    deli: mahalle kadrosuna sonradan oturtulan, takım çalışmasından bihaber yalnız bir vatandaştır. elinde direksiyonu ve hasır bir şakpası vardır. kandemir konduk'un "delilerin aslında doğruyu söylemesi" klişesini çok sevmesi nedeniyle her bölümde kendisine saçma sapan cümleler kurdurulur. kahve sakinlerine "beyler, temel'e yardım etmek yerine siz burada oturmuş onu çekiştiriyorsunuz, bu gidişle dünyanın temeli hepten sarsılacak" gibi embesil derin cümlelerle mahalleliyi aydırır. lafı koyduktan sonra "düt düt" diyerek peşine çocukları takar ve kadrajdan çıkar. deli gittikten sonra arkasından birinin "adam deli ama hepimizden akıllı konuşuyor" demediği bir mahallenin muhtarları bölümü yetim gibidir, öksüz gibidir.

    şirin'in yeğenlerini, manav, kasap, berber ve sürekli kahvede çay içen bilumum mahalle esnafını, temel'in köylüsü çaycı laz çocuğu, bir kaç altın günü kadınını, çaydanlığı ve kimbilir daha aklıma gelmeyen onlarca karakteri hatırlayamadığım için yazmadım, zorlama olmasın o kadar. evet, bugün mahallenin muhtarları karakterlerini tanıdık.. onların hiç gösterilmeyen yüzlerini gördük. kimisi şakacı, kimisi kurnaz, kimisi hüzünlü ama özünde hepsi sanki içimizden ... (ay yeter ölücem bi entryi de toparlamiyim)
  • şimdiki arka sokaklar, akasya durağı, pis yedili, türklerin uzayla imtihanı gibi dizileri görünce, kendisi bir dexter, bir game of thrones, bir lost etkisi yaratıyor bende..
  • jenerikte fadime'nin kolunu doladığı ağacın arkasından sarkmak suretiyle ekranda belirmesi, "uyyy benden şikayetçi misuğuz oysa ben sizi çok seveyrum" demesi ve akabinde gelen "fıyk fıyk fıfıyyk fıyk fıyk" efektinin genç dimağlarda yarattığı tahribat aradan geçen bunca seneye rağmen halen telafi edilememiştir. böyle de travmatik bir dizidir.
  • bu dizideki fadime diziden çıkmak istediği için ev yangınında öldürmüşlerdi kendisini. sonra başka kanalda yangın ayşe olarak geri döndü zaten heheh.

    o dizide de tutunamadı. bari tekrar yangında öldürselerdi de çifte kavrulmuş olarak başka projelerde görseydik...
  • yeniden çekilmemesini dilediğim dizidir.

    anlamsız nostaljiye gerek yok, ulan bu diziyi 20 sene önce izlerken sıkılıyoduk. şimdi herhalde izlersek ölürüz. diziden aklımda kalanlar; erkan can'ın babacım ve çaydanlık deyişi. bitti. zamanında yokluktan izleniyordu la bunlar.

    illa tekrardan bi diziyi çekicez deniyorsa; (bkz: kaygısızlar)
  • muhtar rolündeki şahıs zırt pırt ankara'ya gideceğinden sahapsız kalan bir mahalleyi anlatacaktır.
  • kandemir konduk'un bo$ bir kahve ve icini doldurucak sayıda sanatcı buldugu zaman cektigi dizilerden yalnızca biridir bu mahalle.

    dizinin kasabının, berberinin, bakkalının hatta taksi $öförünün hic i$ yapmadan sabah 8 ak$am 8 kahvede oturması ancak kandemir konduk dizisinin bize sunacagı bir $ey oldugunu perihan abla'dan biliyorduk.
    dizi gücünü temel'in fadime/$irin'e duydugu a$ktan gücünü almakla beraber yan rollerdeki müzevir müzeyen, igneci handan, kemikkıran kadiriye, lütfen hanım, annem annem gibi bir daha ba$ka dizilerde olmasına imkan olmayan kötülükte karakterlerle tanındı.
    fadime'nin temel'e 10 dakika arayla ''uyy $im$ir kafalu u$ak'' demesi bu senaryoyu yazanların ruh saglıgı acısından endi$elenmeme sebep olmu$tu.
  • yarısında mesaj veren şarkı söylenir, sun'i kavglar yaratılıp, onlara suni çözümler getirilir, bilimum salaklık ve denyolukların her hafta istikrarla yapıldığı dizi, her hafta deişik bir iki kişi kavga ederler, tur döner, bütün sakinler birbirleriyle kavga etmiş olunca sıra tekrar ilkk kavgayı edenlere gelir, böylece 3-4 yıl sürer gider...
  • dizinin bazı karakterlerini kısaca tanıtmak gerekirse:
    müzevir müzeyyen: tüm mahallenin dedikodusunu bilen sağa sola laf taşımaktan müthiş zevk alan. istasyonda çalışan haydar bey’e sürekli asılıp ona (haydarpaşa der hatta) daha sonra haydar beyle evlenip, evlendikten sonra da her seferinde ona seslenirken “haydarpaşa..aman haydar bey” diye düzelten hatun. dizinin ilerleyen bölümlerinde kendi gibi olan yeğeni zeynep’te diziye katılır.
    lütfen hanım: kanımca dizideki en komik karakter lütfen hanımdır. yani kadın neden lütfen hanımdır neden herlafa lütfen sokar bilinmez ayrıca genetik bir durummuş gibi lütfen hanımın kızı da dizinin bilmemkaçıncı sezonunda büyüyünce her lafa lütfen sokuşturmaktadır ki o da ayrı bi komedidir.
    -nasılsın bilmemne
    -iyiyim lütfen siz
    -annen nerde
    -orda lütfen.
    mehpare: özürlü mü, kıt mı anlayıp bilemediğimiz abisine abimabim annesine annemannem yengesine yengemyengem diyen bilmemkaç yaşına gelip hala evlenememiş olan hatun. dizinin ilerleyen bölümlerinde çay bahçesi sahip olan hakkı (mehpare ağzıyla hakkımhakkım) denen bir adamın aşık oluyor, evleniyolar.
    iğneci handan hanım: uzun zaman muhtar beyin peşinde dolanıp allem edip kalem edip sonra birşekilde muhtar beyle (tabiki fadime öldükten sonra) evlenmeyi başarmış hatun.
    muhtar bey: fadime’nin babası hatta muhtar babacığuu.
    fadime: temel’e aşık bunu çaktırmayan hemen hemen temel’i her bölümde dövdüğüne tanık olunmuştur. temel’e kilçuuuk der. fadime yangın ayşe isimli yeni bir diziye başlamak üzere diziden ayrıldı ve mahallenin muhtarlarında son bölümde fadime'yı yanarak öldürdüler fadime bitti kül oldu, yangın ayşe olarak star tvde küllerinden yeniden doğdu. nitekim yangın ayşe çok tutmadı ...aydan burhan bir dergiye verdiği açık saçık pozlarla da durumu kurtaramadı ve yerini sağlamlaştıramadı kaybolup gitti.
    ayrıca fadime dizinin ilk jenerik şarkısında: uyy ben sizu çok seveyrum yoksa siz benu sevmiy misunuz derdi..
    kemikkıran kadriye: bu hatun dizi boyunca yıkılmaz sert kadın kemikkıran imajı çizmiş sonrasında fırıncının teki buna abayı yakınca yelkenleri suya indirmiştir.
    mahallenin delisi: herzaman olaylar hakkında ders verici yorumlar yapar kimsenin söyleyemediklerini söyleyen insanın sinirini bozan adam. elinde bi direksiyonla ordan oraya dolanır. deliyim ama hepinizden akıllıyım yeri geldiğinde mantığıyla dolaşırdı ortalıklarda. hr bölümde mutlaka gecelerin yargıcı tarzı bir nutuk atardı ortaya. fadime buna "uiyyy akillu delu" derdi.
    temel: kahveci, çaydanluğun sahibi, fadime’nin hastası..daha sonra fadime ölüp diziye şirin eklenince ona yazılıyor. "uiiy şirun" demesiyle meşhur, ikide bir plan edeceğum muhtar babacığum diyip durur. milletin özel hayatına girip zorla koskoca insanların işine karışır. kıldır yündür. ancak canlandıran erkan can muhteşem bir oyuncudur o apayrı.
    goncagül: o da sebepsiz bir şekilde her lafın sonuna “usta” ekler, mahallede eczacı levent’le nişanlanır ilerleyen bölümlerde..
    şirin: temel'in uyy şiruun diye kahveden yanına koşup asıldığı hatun. izmirli 2 tane yeğeni var onların okulu için istanbul'a gelmişler. nam-ı diğer teyzoş. uyuz bir ablası var.ilerleyen bölümlerde -dizinin en saçmaladığı anlar- temel'le evleniyor..

    ~herşey bir yana en önemlisi dizinin her bölümünde mutlaka olaylara ilişkin inanılmaz geyik bir şarkı olmasıydı tüm şarkıların özü sözü melodisi neredeyse aynıdır ve mutlaka sonu "bakalım neler ooo-laa-caaaak" diye biterdi.

    dizinin şarkısı da hatırladığım kadarıyla eksik gedik ama şöyle birşeydi:

    kadın erkek genç yaşlı
    küçük büyük ihtiyar
    kızlar delikanlılar ve sevimli çocuklar
    herkes yerini alsın bizim dizi başlıyor
    sanki gerçek hayatta bu mahalle yaşıyor..

    sıra sıra esnafı
    akıllısı ve safı
    kimisi çok namuslu
    kiminin yok insafı…

    evlerde sokaklarda
    dar gelirli insanlar
    birbirlerini tanırlar
    bir arada yaşarlar
    tartışmalar çıksa da
    dönmez asla kavgaya
    işi tatlıya bağlar biri girip araya..

    işte bu mahallenin
    bir tane muhtarı var
    bir de kızı var ki o sevilir muhtar kadar
    (bu yerlerde bi yerde fadime devreye girer "uyyy siz beni sevmiy misunuz oysa ben sizi çok seveyrumm) derdi..
  • muhtar'a yav$ayan iri memeli teyze, neden ve nasil laz olduklari hic anla$ilamami$ temel ile fadime, fadime'nin babasi istanbul turkcesi konu$urken kendisinin laz aksaniyla konu$masi, sactan anlamayan kuafor behiye, kocasi 80'ler kotu adami tipli taksi $oforu, annem annemmm diye gezinen hakikaten zeka ozurlu mehpare, muzevir muzeyyen ve postaci kocasi gibi, bilumum abuk subuk tipleme ve duruma ev sahipligi yapmi$ bir dizi bu. senelerce buna maruz kalacagima duzenli olarak radyasyona kalsaydim daha az zarar gorurdum diye tahmin ediyorum.
hesabın var mı? giriş yap