• kuran'ın en buyuk buglarından birini iceren sure.

    surede meryemden bahsederken "isa'nin annesi ve harun'un kardesi meryem" diye bahseder. ancak isa'nın annesi olan meryem'in hicbir kaynakta harun diye bir kardesi yoktur. fakat bundan 1000 sene kadar once yasayan musa'nın hem harun hem meryem adlı kardesi bulunmaktadir. muhtemelen kitabin yazari burada kulaktan dolma bilgilerle o iki meryem'i karistirmis.

    esas komik olan ise islam alimlerinin konuyla ilgili aciklamasi. hepsi meryem'in harun diye bir kardesi olmadigini gordugu icin orada denmek istenenin "harun gibi guzel insanlarin kardesi" oldugunu iddia etmekteler. peki isa'nin annesi derken neden "isa gibilerin annesi dememis direkt soylemis" dendiginde de "allah'in takdiri" cevabi alinmakta. tabi her celiskiye bu sekilde arguman uretirlerse kuran'da her sey tutarli demeleri kacinilmaz.
  • yukarıda bahsedilen konu, benim için kuran'ın mucizelerinden biridir.

    aşağıda alıntıladığım ve meryem suresinde yaşanılan hadiseyi, dönemin yahudilerinin hitap şekillerini birebir kullanarak anlatması, kuran'ın nasıl eşsiz bir kitap olduğunu bir kez daha kanıtlıyor.

    27 - sonra meryem onu (isa'yı) yüklenerek kavmine getirdi. onlar (hayretler içinde şöyle) dediler: "ey meryem! doğrusu sen görülmemiş bir şey yaptın."

    28 - "ey harun'un kızkardeşi! senin baban kötü bir adam değildi, annen de iffetsiz bir kadın değildi."

    29 - bunun üzerine meryem çocuğu gösterdi. onlar; "biz beşikteki bir çocukla nasıl konuşuruz?" dediler.

    yahudiler, söze güç katmak, hitabı etkileyici ve dikkat çekici kılmak için, kişiyi, soyundan gelen bir büyüğün adına intisap edilerek çağırırlar. tıpkı incil'de hz. isa'ya seslenen kör adamın hitap şeklinde olduğu gibi.

    markos 10:47

    "nasıralı isa'nın orada olduğunu duyunca, "ey davut oğlu isa, halime acı diye bağırmaya başladı!”

    isa yahudi asıllıydı ve kendisine seslenen kişi, onun dikkatini çekmek için "ey davut oğlu isa" diye seslendi. şimdi size sormak lazım? isa'nın davut diye bir babası var mı?
  • 30 ve 33. ayetleri ister ezoterik, ister rastlantı, ister allah'ın hikmeti deyin her hâlükârda dikkat çekicidir.

    meryem 30-33 ayetler, isa peygamberin bu dünyadaki ilk sözleri ve kendisiyle ilgili aktardığı ilk bilgilerdir.

    30 -"ben allah’ın kuluyum; o bana kitap verdi ve beni peygamber yaptı."

    33-" doğduğum gün, öleceğim gün ve yeniden hayata döndürüleceğim gün esenlik benimle olacaktır.”

    30 ve 33 rakamları isa peygamberin görevine başladığı ve görevini bitirdiği yaşlara karşılık gelmektedir. ilk ve son.
  • [“rahmân çocuk edindi” dediler. hakikaten çok çirkin bir iddia ortaya attınız. öyle ki bundan dolayı neredeyse gökler çatlayacak, yer ortasından yarılacak, dağlar yıkılıp çökecek!]

    90. ayetle ilgili bir tefsir dinlemiştim çok etkileyiciydi. diyordu ki, onların bu çirkin sözlerini gök, yer ve dağlar işitiyor ve şahit oluyordu. bu çirkin sözler karşısında artık var olmak istemiyor, gök çatlamak yer yarılmak dağlar yıkılıp çökmek hepsi yok olmak istiyordu. ama allah onları bir arada tutuyordu. o yüzden herhangi bir doğal afette bunun insanların günahları yüzünden olduğu söylenir.
  • allah doğru yolu seçenleri, daha derin bir doğru yol bilinci ile destekler.
    meryem / 76
  • kuran-ı kerim'e sonradan eklenen, hristiyan kökenli bir metin.

    19. sure olan meryem suresi isa'nın ve incillerdeki diğer karakterlerin hikayelerini anlatır. biçim olarak soghito adı verilen süryanice dini şiir türüne benzemektedir. kanonik incillerin aksine, surede isa'nın uzak bir yerde bir palmiye ağacı altında doğduğundan bahsedilir.

    bu hikaye aslında yunan mitolojisinden ve özellikle apollon'un doğuşundan esinlenilmiştir. o sırada hamile olan leto oğlunu bir palmiye ağacının altında doğurmak için izole bir yere sığınır.
    her iki hikayede de hamile bir kadın, kutsal bir çocuk doğurmadan önce tenha bir yer arar ve nehrin yanındaki bir palmiye ağacının gövdesinin yanına oturur.

    ancak palmiye ağacı hikayesi aynı zamanda bazı hristiyan metinlerinde de sıkça geçmektedir. bu efsane özellikle 5.yy'dan itibaren orta doğuda dolaşmaya başladı ve kuran tarafından ele alınmadan önce hristiyanlar tarafından iyi biliniyordu.
    örneğin palmiye ağacı efsanesi pseudo-matta incilinde ele alınmıştır fakat kuranla arasında önemli bir fark vardır ki hristiyan versiyonunda bu efsane mısır'a kaçış sırasında geçmektedir.

    buradan anlaşılacağı üzere kuran başlangıçta farklı olan palmiye ağacı hikayesi ve isa'nın doğuşu hikayesini birleştirdi bunu açıklayabilmek artık yok olmuş bir kiliseye bakmamız gerek.

    kathisma kilisesi

    1992 yılında kudüs ile hristiyanlığın en kutsal yollarından biri olan beytüllahim'in ortasında bu kilisenin kalıntıları keşfedildi. kilise daha önce sadece ondan bahseden eski metinler aracılığıyla biliniyordu. yakup incilinde anlatılan bir efsaneye göre, meryem'in isa'ya hamileyken beytüllahim yolunda dinlendiği yerde inşa edilmiştir.
    bu nedenle kilise isa'nın doğumu ile ilişkilidir. ancak daha sonra bu kilise palmiye ağacı efsanesi ile de ilişkilendirilmiş. bunu 560 civarında burayı ziyaret eden tanınmış bir hristiyan hacı* sayesinde biliyoruz. kilisenin mısır'dan kaçan meryem'in konakladığı yere inşa edildiğini yazıyor. dahası arkeolojik kazılar kathisma kilisesinde her yerde palmiye ağacı sembolü bulunduğunu gösteriyor. yani açıkça kathisma kilisesi bu iki hikayenin birleştiği tek yer.

    her şey tamam fakat bu sureyle alakalı başka ilginç durumlarda var. örneğin 28. ayette meryem harun'un kız kardeşi olarak anılır. ancak meryem'in harun isminde bir kardeşi yoktur. akla ilk gelen ihtimal kuran'ın musa ve harun'un kız kardeşi olan meryem'i, isa'nın annesi meryem ile karıştırmış olduğudur. müfessirler bu saçma duruma, bu iki meryemin aynı kişi olup 1000 sene yaşadığı gibi gülünç yorumlar yapmışlar. fakat aslında gerçek, bu ayeti yazan kişi yada kişilerin yazarken incil tipolojisi adı verilen bir hristiyan tefsir yöntemi kullanmasının ardında yatıyor. bu yöntem, eski ahit'teki karakterlerin (adem, ibrahim, nuh, musa vb.) yeni ahit'teki karakterlerin ön simgeleri olarak sunulmasındır.

    örneğin, adem'in sürekli olarak isa'nın bir ön temsili olduğu anlatılır, çünkü o da tıpkı onun gibi babasız olarak dünyaya gelmiştir. bu nedenle ayetin yazarı, meryem'in (isa'nın annesi), harun'un kız kardeşi (ve imran'ın kızı) meryem tarafından temsil edildiği fikrini ifade etmektedir. fakat meryem tipolojisi tek bir hristiyan metninde geçmektedir ve bu metin her 13 ağustosta kathisma kilisesinde okunmaktaydı.

    kuran'ı kathisma kilisesine bağlayan bir unsur daha var. arkeolojik kazılar 8. yüzyılda kilisenin en azından bir kısmının camiye dönüştürüldüğünü gösteriyor. bina en azından 9. yüzyıla kadar hristiyanlar ve müslümanlar arasında paylaşılmıştı. arkeolojik kazılara katılan rina avner kathisma kilisesi'nin kubbet-üs-sahra'nın inşasına model teşkil ettiğini ortaya çıkardı

    görsel

    sekizgen ve ortasında kutsal bir taş bulunan iki yapı arasındaki benzerlik tartışılamaz boyutta.

    tüm bunlardan anlayacağımız, kathisma kilisesi meryem'in, özellikle de isa'nın doğuşu'ndaki rolünün kutlanmasına adanmıştı. meryem suresi de adından anlaşılacağı üzere isa'nın annesi'ne ithaf edilmiş ve o'na biat niteliğindedir. kathisma, islam'dan önce isa'nın çölde doğuşunun öyküsü ile mısır'a kaçış sırasındaki palmiye ağacı efsanesinin birleştiği tek yerdir. kur'an iki bölümü tek bir bölüm halinde birleştirir.

    peki bu metni kim yazdı ve bu metin nasıl kuran'da yer buldu?

    dinler tarihi profesörü stephen j. shoemakerfetihler sırasında müslümanların bu metinleri keşfettiği gibi mantıklı bir iddia öne sürüyor. yazarlara gelecek olursak haklarında bildiklerimiz;

    -hristiyan metinleri, özellikle de kathisma ile ilgili olanlar hakkında derin bir bilgiye sahipler.

    -soghito (süryanice dini şiirler) sanatında arapça bir versiyon oluşturacak kadar ustalalar.

    -hristiyan tefsirinde, özellikle de metinlerinde kullandıkları tipolojide oldukça bilgilidirler

    -ilham aldıkları metinlerin oluşturulduğu dil olan aramice (ve belki de yunanca) konusunda uzmandırlar.

    yukarıda belirtilen kriterlerin tamamını karşılayan hristiyan kökenli yazarlarla karşı karşıya olduğumuz neredeyse kesin.

    son olarak surenin doğrudan hristiyanlığa ve teslis geleneğine saldırdığı 34-40 ayetleri muhtemelen daha sonraki bir editör tarafından eklenmiş. bu ayetler kafiye ve anlam bütünlüğü olarak surenin geri kalanından farklılık teşkil ediyor. 34'ten 36'ya kadar olan ayetlerin kubbet-üs-sahra'daki bir yazıtta da yer alması tesadüf değildir: amaç, islam ile hristiyan dini arasındaki kopuşu, onun en önemli dogmasına, yani isa'nın ilahi evlatlığına doğrudan saldırarak açıkça göstermektir.
  • çok çarpıcı bir ayete sahip sure.
    76. ayetin meali şu şekildedir:

    "ve allah, hidâyete erenlerin hidâyetini arttırdıkça arttırır ve ebedî kalacak iyi işler, rabbinin katında sevapça da daha hayırlıdır, sonuç bakımından da daha hayırlı."
  • bir gün eve geldim, salonda masanın üzerinde peçeteye sarılmış hurma var. ama hurma o kadar kötü olmuş ki; şırası akmış, kararmış, iğrenç bir görüntü. çöpe atmak üzere aldım, mutfağa gittim. tam çöpe atacakken mutfakta çay içen annem: ‘sakın çöpe atma onu’ diye bağırdı. ne bu, hayırdır dedim. bir kadın varmış çocuğu olmuyormuş, 40 kişi 40 kez meryem suresini bu hurmaya okuyacakmış, sonra kadın o hurmayı yiyecekmiş. sonra da sanırım kadının çocuğu olacak. (sonuçta meryem bakireyken çocuk doğurmuş bir kadın.) o şurada mutfakta sessiz sedasız çayını içen babam kahkahayı bastı ve ‘40 değil 140 kere okusanız, o çocuk olmaz. bence doktora gitsinler’ dedi. annem çok bozulmuştu ama meryem suresinin böyle bir etkisi olduğunu daha önce bilmiyordum. çocuğu olmayanlar için okunması faydalı bir süre olduğu rivayet edilmekte.
  • (bkz: meryem/2) 35. ayet
hesabın var mı? giriş yap