• yamulmuyorsam 1994-95 yıllarıydı. platform, pişmiş kelle ve mizah yazarı metin fidan: bir yazısını sonuna kadar okumuş ve hassiktir demiştim: "bu yeni bir dil". şimdi 3-5 ergen çıkıp hede höde ediyorsa ve o dili kullanarak cilalanan yeni yazarları övüyorsa bu durum metin fidan'ın orjinalliğinden zerre götürmez.

    vaktiyle kıçımdan citizan kane paradoksu diye bir terim uydurmuştum böyle vaziyetlere dair. film neredeyse geçtiğimiz yüzyılın bütün iyi film listelerinde zirvede yer alır. bunu gören sinefil adayları bir şekilde filmi edinir ve izledikten sonra büyük çoğunluğu "bu mu yeaa çok güzel film/ bi numarası yokmuş"/overrated/sıkıldım/vs" gibi eleştirilerle filme burun kıvırırlar. anlayamadıkları şey; o filmin çekildiği zaman ve o filmden sonra kurulan sinema tarihidir. defalarca kopyalanmış, özenilmiş, esinlenilmiş film artık sıradan gelmektedir. oysa o ilktir. şimdi sıradan ve sıkıcı geliyor olması defalarca taklit edilmiş olmasından ileri gelir.

    metin fidan yeni bir dil, detaylara dair farklı bir bakış açısı getirmişti. tabi ki zamanla bu dili ve bakış açısını daha iyi kullananlar ve geliştirenler ortaya çıktı. ben bu açıdan umut sarıkaya'yı kemik'te ilk okuduğum gün yeni bir metin fidan geliyor heyecanıyla karşılamıştım sene 2003 gibi bir şeydi sanırım. ileride o da aynı duruma düşebilir. bir diğer jenerasyona ait ergenler sarıkaya'ya bakıp "bu ne la" diyecektir elbet. başlangıcı ve fikrin oluştuğu yeri unutmamak her daim önemlidir. metin fidan'da sırf bu nedenle değerlidir.
  • dün elektriğimi kesmeye gelen elektrik şeycileriyle tartışırken, hemen girişte oturan teyze kafasını uzattı kapıdan. n'oluyo falan derken, teyzeyle sohbete başladık, ben sinirle "yahu benden önce oturan adamların borcundan bana ne, ben taşınalı 1 ay olmadı daha" diye çemkirirken, sakinleştirdi beni.

    ben şahane bir sevimlilik timsali olduğum için de, teyze beni sevdi ve evine kahveye davet etti. tabii bunlar elektrikçiler gittikten sonra ettiğimiz küçük sohbetten sonra oldu.

    dedim, teyzecim küçük bir işim var 1 saat sonra gelirim.

    gittim. nasıl sevimli bir kadın, nasıl tatlı anlatamam. küçük bir apartman dedikodusundan sonra şu soruyu yöneltti;

    - mizah dergisi okur musun? karikatüristleri tanıyor musun?

    oha dedim, 75 yaşındaki teyzeme bak, yaşıtı kadınlar niye evlenmedin, çocuğun yok mu? gibi şeylerle uğraşırken, teyzemin bana sorduğu sorulara bak.

    ee, tabii okurum, eskileri tanırım yenilerden çok haberim yok diye şaşkınlıkla geveledim. benim oğlum da karikatürist, belki tanırsın dedi. kim ola ki derken oğlu metin fidan çıktı.

    annesine düşkün, hayırlı bir evlatmış. kitaplarını imzalatmayı teklif edeceğim, du bakalım.
  • yakin donem mizahimizda en derin izleri bulunan ustalardan, cok severim.

    yazinsal ustaligini ve mizahi yetkinligini ecnebi'nin (ve hannah arendt'in)human condition dedigi varoluscu/psikolojik evrenseline 'dogu isi' bir mulayim magrurlukla adamistir. bu yuzden mizah dergisi musteri yelpazesinde en faal grup olan ergen-universite ogrencisi musteri gaminda 'tutan' yerelci/kulturel damara uzak kalmis, turkiye'nin asabi iklimine uyumlu, politize edilmeye musait agresif/asabi/hirt dil ile birlestirememis; pismis kelle gibi 'alterno' bir yayindan cikma bir 'yeni ve benzersiz ses' oldugu halde, leman gibi kendini tekrar ede ede anaakimlasmis bir emekliler kahvesinde gozden yitip gitmistir. (sorun soyleyelim kosesini sunan haldun dormen'e donmusum burada)

    (en azindan yakin donem mizahimiz soz konusu oldugunda) kendi icat ve inovasyonlarinin umut sarikaya isi mutluluk, mutsuzluk tanimlari gibi isimlerle anilmasinin, yarattigi gelenegin takipcisi olan guncel ustalarin surumleriyle taniniyor ve tanitiliyor olmasinin, benim gordugum sebebi budur. fazla geldi demeyelim de, farkli geldi diyelim.
  • esprileri ve çizimleri müthiş derecede doğaldır.
    bir karikatüründe köpeğini gezdiren adamın yanına biri yanaşıyor ve aşağı yukarı aşağıdaki diyalog başlıyor;

    - ısırır mı
    - yok ısırmaz
    - zaten ufacık bişi ısırmak istese de koyarım tekmeyi görür ebesinin amını
    - ben de seni sigerim o zaman

    işte ben 10 yıldır buna gülüyorum sevgili random harflerle gülmeyi marifet bilen sivilceli.
  • severim köşesi için çokça mektup (hee bildiğin mektup amk sene 97-98) yolladığım içlerinden üç beş tanesini yayınlamış leman karikatüristi. yani o zamanlar lemandaydı. biz ne biçim bi jenerasyonuz arkadaş onu da anlamış değilim. mektup diyorum.
  • metin fidan, şu anki uykusuz mizahının fikir babasıdır. uykusuz'un çekirdek kadrosu (tamamı da +30'dur ha, çelişkiye gel) tek tek ele alındığında her birinin işlerinde metin fidan'dan etkiler rahatlıkla görülebilir. umut sarıkaya, uğur gürsoy ve hatta ersin karabulut'un beslendiği hayatın ince detayları, hep gördüğümüz ama dikkat etmediğimiz ayrıntılar şeklinde özetleyebileceğim fikri, eğer 80 öncesi kullanan olmadıysa, ilk kullanan yazar/çizer metin fidan'dır. bu fikirden türeyen ürünler bile benzerlik gösteriyor, umut sarıkaya'nın mutsuzluk'u, kolay girer zor çıkar'la büyük benzerlik gösterir mesela. uğur gürsoy'un çoğu tipi, ediz'den esintiler taşır.
  • bir de bu abide "otobüste şöföre seslenme fobisi" var sanırım. bununla alakalı bir sürü karikatür çizmiş, bir sürü yazı yazmıştı bir zamanlar. örneğin, yüksek sesle "kaptan inecek var" diyen gence aşık olan kız, inecek var diyemediği için son durakta inip iki durak yürüyen adam vs..
  • geçenlerde yazdığı gel beraber yapalım uykusuzda okuduğum en güzel yazı olabilir. kıskanarak okudum.
  • -kardes bi resmimizi ceker misin?
    -"aslinda beyinde saklanmali tum anilar.. ne bliim sanki kanita vurunca basitlesiyor, anlamini yitiriyor.. bi gece tum fotograflarimi yakmistim, o an tuhaf seyler hissettim..."
    -anladim, cekmiyceksin yani
    -cekicem canim, bu sizin hayatiniz...
  • ''canım sevgilum!.. aslında yapabilirdım... yani, cok ustaca, kibarca uyandırabilurdum senu!.. ama yapmadum!... kıyamadum diil!.. kıyarım!.. cok gerekirse, uyandururum! ama ne geree var!.. uyu tatlu tatlu.. nası olsa, ''not'' denulen bisuy var... sana not yaza yaza ebediyat yapmayu bile oyrendum... ayruca, uyandırma kerizu diye bi laf vardur.. sennen ilgisi yok; birden akluma geldu iste.. inan seni cok seviom!.. bi an yanımda olmasan tırsıyom!. seni seven erkeg........''
hesabın var mı? giriş yap