• mithat paşa bağdat valisiyken, padişah'tan bir talimat gelmiş.

    - vali paşa, acele 100 bin ton çayı paketleyip istanbul'a gönder, deniliyormuş bu talimatta.

    mithat paşa da şöyle bir cevabi mesaj göndermiş istanbul'a:

    - padişahımızın çin imparatoruna gönderdiği mesaj, yanlışlıkla kulunuza geldi. arz ederim.
  • gelin osmanlı batılılaşmasının bu kilit ismini bir de ilber ortaylı'nın ağzından dinleyelim:

    "mithat paşa inanılmaz saf, naif bir adamdır. istanbul'a geldiği günden itibaren pot üstüne pot kırmıştır. devlet-i âli'nin yani osmanlı devletinin en önemli, en büyük valisidir; hatta avrupa'nın. hiçbir avrupa devletinde ahmet mithat gibi bir vali yok; yalnız o'na yakın bir vali var, çok becerikli: general ignatief. doğu sibirya'nın çok başarılı bir valisi iken, hariciyeye kaydırıp, istanbul'a getirdiler. ama taş yerinde ağır... valilik görevlerindeki başarıları ile 1868'de şura-yı devlet nazırlığına getirilen ahmet mithat, sonra mithat paşa oldu, giderayak da sadrazam yapıldı ve hapı yuttu. dış politika açısından osmanlı devletinin en beceriksiz sadrazamı oldu. devleti müthiş bir harbin içine sokan, istemeden birtakım yolsuzluklara karışan, darbecilerle en ufak bir ortak yanı olmamasına karşın, darbenin içinde olan bir adam..."

    mülkiyeliler birliğinde alev alatlı ile rusya üstüne verdiği bir konferansta hazırlamış bu vitamin gibi paragrafı.
  • ilk türk anayasası sayılan kanuni esasi'nin metnini hazırlamış ünlü devlet adamıdır. aynı anayasaya padişah'ın arzusuyla sonradan eklenen ünlü 113. maddeyle taif'e sürgüne gönderilmesi ve burada öldürülmesi trajiktir. zira yalnızca türk tarihi, kendi elleriyle hazırladığı bir anayasa eliyle sürgün edilip öldürülen bir devlet adamının varlığını, normal ölçütler içinde gerçekleşen bir vaka olarak benimsetebilecek kadar normal ötesidir.
  • kanun-i esasi metninin yazarı olduğu söylenmiş, yanlış. ahmed midhat paşa abdülhamid'e sunmak üzere bir anayasa taslağı hazırlamıştı. diğer hazırlayanlarla birlikte onunki de kabul görmedi. son olarak bir komisyon kuruldu ve komisyon tarafından mutabakata varılan metin kanun-i esasi olarak kayıtlara geçti.
  • bazı ziraat bankası şubelerinde tablosunu görebilirsiniz. bankanın içinde sıra beklerken "kim lan bu sakallı paşa dede" dediğiniz zat ahmed şefik midhat paşa'dır.
  • bulgaristanin bugunku ismi ile rousse sehrinde yasamis,rousse sehrinin hatta bulgaristanin ilk demir yolunu yaptirmistir.
    zamanin times gibi prestijli gazetelerinde avrupanin sayili 5 kisinden biri secilmistir.
  • "...işte zindana atılmış sadrazamlardan bir örnek; midhat paşa...
    paşa, sultan abdülhamid'in sadrazamı yani başbakanıydı. sultan abdülâziz ile beşinci murad'ın tahtlarından indirilmelerinde başrolü o oynamıştı ve türkiye'nin 1876'daki ilk anayasasının da mimarıydı. ama, zamanında kaleme alınmış tarihlerin yazdığına bakılırsa etrafına biraz tepeden bakar, "ben olmasaydım memleket çoktan batmıştı" diye konuşur, hattâ bazı meclislerde "âl-i osman (osmanoğlu) oluyor da niçin âl-i midhat (midhatoğlu) olmasın?" gibisinden sözler bile eder, yani osmanlı hanedanı'nın yerini kendi kuracağı hanedanın almasının mümkün olduğunu da söylerdi.
    tahtta oturan hükümdarın böyle konuşmalardan işkillenmesi de tabii idi ve abdülhamid de işkillendi. gücü tam olarak ele almasından sonra eski bir defteri açtı ve 1876'nın 30 mayıs'ında tahtından indirilen ve birkaç gün sonra da canına kıydığı açıklanan amcası abdülâziz'in kanını dava etti. sabık hükümdarın katledildiğine inanıyordu ve yıldız sarayı'nda bu davaya bakacak hususi bir mahkeme kurdurdu. zanlılar arasında o sırada izmir'de vali olan midhat paşa da vardı, paşa tevkif edileceğini öğrenince hemen oradaki fransız konsolosluğu'na sığındı. ama sarayın baskısıyla kabul edilmedi, mecburen teslim oldu ve tevkif edilerek gemiyle istanbul'a yollandı. yıldız'daki mahkemeye çıkartıldı, mahkeme 1881 mayıs'ında dokuz kişiyle beraber paşa'yı da idama mahkûm etti.
    abdülhamid, idam cezalarını müebbed hapse çevirdi, mahkûmlar bugün suudi arabistan'ın sınırları içinde bulunan taif şehrine götürülüp bir kaleye kapatıldılar. paşa burada 1884'ün 6 mayıs gecesi boğularak öldürüldü ama ölüm emrini kimin verdiği bugüne kadar hiçbir zaman anlaşılamadı...."

    alinti: murat bardakci - haberturk (basi ve devami var)
  • saat geç oldu uyumadan önce gördüm başlığı uzun uzun yazmak isterdim.
    kendisini padişah katili darbeci diye anlatanlara bakmadan objektif yazarlardan (bkz: şevket süreyya aydemir) okursanız aslında osmanlının çöküşe giderken kendisinin idare ettiği yerlerin geliştiğini büyüdüğünü, merkezde devlet yönetimindeyken çağa ayak uyduran reformist aydın bir kişilik olduğunu okuyabilirsiniz.
  • mason falan diyenler var. gülmemek elde değil o zamanlar avrupada soylu sınıfla içli dışlı olmak masonluktu zaten. osmanlida mason padişah bile vardı. mason deyince hemen vatan düşmanı olarak dusunmeyin
  • tunalı bir ailenin çocuğudur, 1822'de istanbul'da doğmuştur. ahmet şefik adındaki bu çocuk, küçük yaşta kuran'ı ezberledi. bir süre arapça, farsça ve din dersleri aldıktan sonra divan kalemi'ne girdi. işte mithat adını, burada gösterdiği başarılar sonrasında almıştır. daha 20 yaşına gelmeden sadaret kalemi'ne girmişliği vardır. vilayetlerde yıllarca çalışmıştır.

    bütün bu eğitimlerden sonra, 1861 yılında niş valiliğine geldi. 1866 yılında da paşalığa terfi etti. burası, tuna - balkan dağları - arnavutluk arasında genişçe bir vilayetti. burayı ele aldığında, hizmetsizlik ve başıboşluk nedeniyle tamamen bir anarşi hakimdir. önce asayişi ve idareyi sağladı. bayındırlık, ticaret ve eğitim alanında çok büyük hizmetler sağladı ve bunları ödenek almadan(zaten israfçılıkta çığır açan sultan aziz'den ne ödeneği alacaktı?), atıl kaynakları canlandırarak yapmıştır. ama o zamanın kıskançlığıyla mithat paşa'nın icraatlarını kötüleyenler tabi ki oldu.
    bulgaristan'ın sahip olduğu ve yıllarca kullandığı yollarda ilk inşaat mithat paşa zamanında başlatıldı, ziraat kooperatifleri ve bankası'nın kurucusu da odur.

    bu başarılarından sonra istanbul'a çağırıldı, vilayetler için düzenlemeler içeren bir kanun hazırlatıldı. buna müteakip niş vilayetine vidin ve silistre de katılarak, büyük tuna valiliğine getirildi. buradaki icraatları, bu sefer daha büyük bir düşman buldu, rusya! balkanlar'ın ıslahı onların hoşuna gitmezdi elbet. kışkırtmaların da etkisiyle bulgaristan olayları çıktı, mithat paşa da buna karşı aldığı önlemleri icra ederken, dönemin nüfuzlu rus sefiri ve düşmanlarının etkisiyle görevinden alındı.

    ardından bağdat'a yolladılar. mithat, orada da boş durmadı tabi. dicle ve fırat'ta vapur işletmeleriyle ilgilendi, fırat'ın temizlenmesiyle uğraştı. sulama tesisleri kurdu, ilk petrol üretimini sağladı ve ihtiyacı karşılayacak şekilde satışa sundu. sanat okullarını kurdu, ayrıca kuveyt'in devlete bağlanmasını sağladı. bu hizmetler de bölgenin yerel kaynaklarından sağlandı.

    kendisinin çok başarılı bir vali olduğu kesindir. darbe konusunda biraz da talihsizdir, kendisi meşrutiyet idaresinin mimarı olsa da darbeci olacak, hele bir padişahı öldürtecek biri değildir.

    tüm olaylardan sonra, abdülhamit'e bir mektubu vardır. bu mektup; padişah efendinin uzunca süre kendisine cevap vermemesi nedeniyle yollanmış, kendi vicdanını hükümdar ve iradesinden bile üstün tutarak yazılmıştır, bir kısmı şöyledir:

    "...padişahımi dokuz gün oluyor ki,evvelce arzettiğim hususları yerine getirmemekte devam ediyorsunuz. işçinin araçları demek olan gerekli nizamları reddediyorsunuz. bu hal ile, dehşetli zelzelelerden çökmek, mahvolmak tehlikelerini henüz savuşturan declet binamızı tamire çalıştığımız sırada, siz, adeta yıkmak istiyorsunuz diyebilirim. eğer bu sebeplere dayanarak bendenizi sadrazamlıktan azlederseniz, idarenin, sizin mizacınızla, devletin icraatını, içinde bulunduğumuz zamanın önem ve gereklerine uydurarak yürütebilecek bir iktidar sahibine tevdi buyurun..."

    gerçi abdülhamit'in içinde bulunduğu paranoya ile fazla yaşaması mümkün değildir kendisinin. uzun lafın kısası, izmir'de fransızlara sığındıktan sonra mithat paşa, tunus'un fransızlara hibesi ile ele geçirilmiştir. yargılama sürecinde suçsuz olduğunu belirtse de cevdet paşa ile arasındaki sorunların da etkisiyle şaibeli bir mahkumiyete çarptırılmıştır. idamı dış baskılarla engellense de taif'te boğdurulduğu göz önünde bulundurulursa, idam cezası infaz edilmiş gibi.
hesabın var mı? giriş yap