• fransanın eskişehiri, türkiyenin messisi, yahudilerin mekkesi, tavukların kentuckysi. bildiğiniz tüm tanımları unutun ve şu cümleleri okuyun.

    -saat akşam 9'dan sonra sokakların cıvıl cıvıl ve yaş ortamalamasının 21 olduğu bir şehir.

    -gece evine giderken yürüyerek gitar çalan adam.

    -şehirin sağında solunda altında üstünde sürekli müzik yapan insanlar. yürürken gördüğünüz enstrüman taşıyan gençler.

    -7.5 euro'ya 1 litre mojito. (böyle bir mekanı olan şehir, eğlencelidir.)

    -inanılmaz tarz, stil dükkanlar, barlar cafeler. her barın farklı bir teması var gibi. anlatmayla olmaz görülmesi lazım.

    -çok rahat bir şehir. heryerde marijuana kokusu, gece dönerken tramvayda tüttüren gençlik.

    -homeless kardeşlerimiz. bu yönüyle san franciscoya çok benziyor. çok değişik, garip, deli, zararsız insanlar.

    (bkz: ders notu alır gibi entry girmek)
  • hayatımın en garip gecelerinden birini yaşadığım kent. bir kaç arkadaşımla trenle ispanya'dan marsilya'ya geçerken bir gece konaklamak zorunda kalmıştık ve şans eseri o gece kentte festival tarzı umumi bir etkinliğin yapıldığı güne denk gelmiştik. şehirde resmen ayık insan yoktu, gecenin köründe tüm mekanlar kapalı olmasına rağmen şehir meydanı fransızlardan beklenmeyecek şekilde tıklım tıklım doluydu ve gerçekten abartmıyorum, bir tane bile ayık insan yoktu. herkes ya delicesine sarhoş, ya da ottan veya başka uyuşturuculardan uçmuş vaziyette bağır bağır bağırıyor, şarkı söylüyor, dans etmeye çalışıyordu. (tabi o kafayla ne doğru düzgün şarkı söyleyebiliyor ne de dans edebiliyorlardı) sabahlamak için oturduğumuz parkta ise yine uçmuş durumdaki bir oryantalist müzik topluluğu abartısız 3 saat boyunca aynı parçayı çaldı, ardından aynı parkta bir zenci doğru düzgün yürüyemeyen bir adamın parasını çaldı ve koşarak kaçtı. bu esnada parası çalınan sarhoş yere düştü ve 15 dakika kadar ayağa kalkmaya çabalayıp başaramadı. bütün bu olaylar olurken polis arabaları kentte sanki her şey normalmişçesine dolanıyor, hiçbir şeye karışmıyorlardı.

    biz arkadaşlarımla bütün geceyi bu olaylara mana vermeye çalışarak geçirdik ve malesef başaramadık. muhtemelen sadece bizim denk geldiğimiz günde bu tarz olaylar yaşamıştır ancak sanırım montpellier benim kafamda her zaman deliler şehri olarak kalacak.
  • fransızca öğrenen hemen her cesur gencin yaptığı "1 ay dil kursuna gitme" eylemi için seçtiğim yer. izlenimlerimi aktarıyorum hemen.
    1)öncelikle konumundan dolayı zaten sıcak olan şirin region başkentimiz bu sene tüm avrupa'da yaşanan bilmemkaç yüzyılın en sıcak yazından dolayı yanmaktaydı. hava kararana kadar kıpırdanmaması tavsiye olunur.
    2)herkesin köpeği var, herkesin. aldığım duyumlara göre özellikle serseri diye tabir ettiğimiz insanların gruptaki insan sayısının 3 katı kadar köpekle dolaşmasının sebebi fransa'daki bir yasaymış. bu yasaya göre polis, köpeği olan birini köpek yalnız kalmasın diye tutuklayamıyormuş. bana malca geldi, bu bağlamda gerçek olabilir.
    3)herkes mi sigara otlakçısı olur be kardeşim.
    4)place de la comedie'deki mazgallar hava üflüyor. 1 ay boyunca ordan geçen her etekli hatunun kıçını görmekten sıkıldım. allahtan olayı geldiğimin ikinci günü üzerimde kot varken öğrenmiştim.
    5)hava biraz daha serin olsaydı daracık, minicik sokaklarda kaybolmaktan büyük keyif alacağıma eminim.
    6)gilbert josef denen ikinci el kitapçı tüm paramı eritti. manga kısmına bakılmasını da büyük bir şiddetle tavsiye ederim, hani giden olursa falan.
  • plaja yarim saat,izole,yazlik bi sehir.insanlari da dogal olarak daha rahat,daha mutlu ve fransa geneline gore daha az kro.tip fakultesi de fransanin ilk fakultesi unvanina sahipmis.
  • bir donem osmanli egemenligi altinda kalmis sehir.
    barbaros hayrettin cezayir'den donerken bakmis sehir korsanlarin elinde, hemen kusatip almis ve osmanli bayragini dikmis sehre. ama cok kisa surmustur osmanli egemenligi.
  • fransa'nın eskişehiri (öğrenci kenti bakımından)
    (bkz: güneydoğu'nun paris'i diyarbakır)
  • ne zaman yurtdışına çıksam alışveriş bab'ında ilk baktığım şey, koleksiyonunu yapıyor olmaktan mütevellit, blu-ray film fiyatlarıdır. işte bu şehir, nihayet türkiye'den daha ucuza blu-ray film ve playstation 3 oyunları bulabildiğim bir yer olmuştur. ilgilisi varsa ve yakınsa aklında bulunsun.

    bunun dışında geniş meydanları, çeşmeleri, sakin ve acelesi olmayan insanlarıyla güzelce bir şehir olmuştur nazarımda.

    yemek tavsiyem quick'tir. bir daha ne mcdonald's'ın ne burger king'in yüzüne bakarsınız bu restoran zincirini bulabildiğiniz yerlerde.
  • bir kitapta marsilya için, güneşin kaybolduğu yer diye bahsederdi. yüzünü akdenize çevirmiş bir şehirde güneşin kaybolmasının sebebi aslında nefretin, suçun, yeraltı ekonomisinin, kara paranın vs. yarattığı toz bulutuna bağlanırdı.

    sabaha karşı gün doğumuna yetişmek için marsilya'dan çıkıp güneşin yükseldiği yere, montpellier'e kaçan bir insanın hayatıydı.

    haksız değil.

    (bkz: le soleil est pres de moi)
  • fransa'nın şırnak'ı. fransa'nın güneyinde kalmasına aldanıp tatil planlarınıza ekleme hatasını yapmayın.
  • fransa'daki bence açık ara en yaşanılır şehirdir.
    fiyatları fransa sahiline göre daha uygundur. ogrenci yogunlugunun fazla olmasından dolayı aktivite yaz kış eksik olmaz, insanları bulundukları ülkeye yakışmayacak kadar hoşgörülü. canli müzik yapan pek çok bar mevcut.

    ıngilizce konuşan çok fazla insan var. fransizcalarını anlamak biraz vakit alabilir. sahilleri hem koruma altindadir, hem de güzeldir. su kemeri, zafer anıtı, botanik bahçesi, tip fakultesi, parkları vs. görülmeye değecek pekçok yeri vardır.

    sanki selanik'e ya da ızmir'e bir fransiz eli degmis gibi denebilir.
hesabın var mı? giriş yap