• tebeşirle yere mother (bkz: anne) yazdığı sahnede eşşek sıpasını sanki ben doğurmuşum gibi ağlamama neden olan beni çok etkileyen daniel day lewis filmi.
  • sol ayağımla barışmamı sağlayan film. dahası sol ayağımı sevmemi sağlayan...

    yürümemi etkilemeyen küçük bir sakatlık var ayağımda. kemik büyümesi. halluks valgus tıptaki adı. başparmak çıkıntısı. yanlış ayakkabı giymek en bilindik sebebiymiş. "bu yaşlı insanların hastalığı. sen nasıl başardın be kızım?" demişti ilk 11 yaşında gittiğim ortopedist amca. kendimi bildim bileli ağrır ayağım. kendimi bildim bileli, olmaz ayağıma hiçbir ayakkabı. bazen günlerce aramam gerekir alacağım, rahat edeceğim ayakkabıyı. daha küçük ve şirin parmaklara sahip olan sağ ayağıma baktığımda gülen yüzüm, sol ayağıma baktığımda beş karış olur kendimi bildim bileli. daha büyüktür başparmağımın yanındaki parmak. tüm parmaklarımdan daha büyük. 24 yaşıma gireceğim bu yıla kadar terlik giymemi engelleyecek kadar büyük. kendimi değersiz hissetmeme, çirkin hissetmeme, kendime olan sevgimin azalmasına sebep olacak kadar büyük. kilom, boyum, yüzüm, saçım, kaşım, gözüm hakkında söylenen olumlu olumsuz hiçbir şeyi takmayan benim; utanmama, çekinmeme, saklama ve saklanma ihtiyacı hissetmeme sebep olacak kadar büyük.

    değilmiş... hiç de çirkin değilmiş. sandığım kadar büyük değilmiş. ve sandığım gibi, beni aciz kılmazmış ayağım. önemli olan şekli değil, "var olmasıymış".

    en sıcak yaz günlerinde bile sırf bir başkası bakacak, beğenmeyecek, garipseyecek diye spor ayakkabının içine hapsettiğim, rahat ettirmeyi çok gördüğüm sol ayağım, bunları hiç hak etmemiş. utanmam gereken şey; ayağımın şekli değil, onu yıllardır gizlemeye çalışmammış meğer.

    benim yıllardır yaşama sevincimi öldüren ayak; başlı başına bir yaşama sevinci nedeniymiş meğer. her ne kadar filmi çekme amaçları beni ayağımla barıştırmak olmasa da; başta bu hikayenin gerçek kahramanı christy brown olmak üzere; yönetmeni jim sheridana ve başrol oyuncusu daniel day lewise teşekkürlerimi iletiyorum.

    ayağımla barışmamın şerefine, bugün kendime ilk sandaletimi alacağım. 2013 yazında göz zevklerini bozacağım ayak fetişistleri kusuruma bakmazlar umarım.
  • irlanda sinemasını dünyaya açan film olarak kabul edilegelmiştir.. kısıtlı imkanlarla, kahveden yoldan adam toplayarak oluşturulan ekiple oscar moscar hayal bile edemez vaziyette, ulusal sinemalar için çekilmiş, tesadüfen yapımcılardan birinin arkadaşı olan amerikalı prodüktörün izlemesi ve daniel day lewis e hayran olması sonucu oscar a aday olma şansına erişmiştir. sonuç karşısında cümleten şaşırmış olduklarını söyler yapımcıları dvd de. ayrıca irlandanın/irlandalıların karakteristik özelliklerinden olan "birlik-kardeşlik" hissiyatlarını da yazarın çocukluğuna, annesiyle ve kardeşleriyle olan ilişkisine bağlayarak "irlanda sineması"nı özelleştiren bir yapıttır az önce söylediğim gibi.. jim sheridan ın bir de in the name of the father ı vardır ki orada irlandalılığına ve tarihsel olayları nasıl gördüğüne dair daha özgün bir anlatım geliştirmiştir..

    trivia; daniel day lewis, method acting yönteminden hareket eden bir oyuncu olmasından kelli bu filmde de uzunca bi süre tekerlekli bir sandalyede cerebral palsy li bir hasta gbi yaşamaya gayret göstermiş, yemeğini dahi yememiş, film bitene kadar kaptırmıştır kendini rolüne... ama dünya çapında tanınması da bu filmle olunca, doğrudan, sinema tarihinin en iyi oyuncularından (gerci oynamayıp yaşamaya çalışıyor hepsini ama öyle kabul edersek eğer..) biri olarak addedilip saygı görmüş, hayranlık duyulmuştur..

    (bkz: there will be blood)
  • nazarimda filmin en onemli artilarindan biri, izleyiciyi salya sumuk aglatabilecek bir hikayeye sahipken duracagi yeri bilmesi, derdinin aglatmak degil gostermek oldugunu hissettirmesidir. bunu nasil yapti kerata bilmiyorum ama yapmis.
  • izledikten 3 hafta sonra annem ve babama izletirken aynı sahnede (bkz: #13058999) yine ağlayınca ne oluyor lan bana? bi yerimden östrojen mi salgılıyorum? diye kendime sormama neden olan film.
  • oyunculukta son nokta....
  • daniel day lewis'in oynadigi, hatta yanli$ hatirlamiyorsam bir de oscar kazandigi, gercek bir olaydan uyarlanmi$ film . sadece sol ayagini oynatabilen bir adamin hayata bagliligi anlatilir . gonuller titretilir .
  • en az daniel day lewis kadar başarılı bir şekilde christy brownun çocukluk yaşlarını canlandıran hugh oconor'u da bünyesinde bulunduran pek güzel bir film.
  • ne güzel dedi annesi;

    "kırık bir kalp, sakat bir vücuttan daha çok acı verir"...
  • --- spoiler ---

    film mutlu sonla bitiyor degil mi? ama based on a true story oldugunu dusunursek aslinda hic de oyle degil. film bittikten sonra actim google'i ve wikipedia'yi. merak ettim sonradan neler yasamis christy diye. christy brown'un filmin sonunda evlendigi kadin aslinda christy'e bakamiyor ve kotu davraniyor. hatta vefatinin karisinin kotu bakimindan kaynaklandigina inaniliyor. film engelli olan veya engelli tanidigi olanlara ilham olmasi acisindan guzel, ama filmin bitirildigi noktadan sonra christy'nin hayatinda olanlar pek guzel ve icacici degil.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap