• adın "müzik eleştirmeni" olacak ve en sevdiğin şarkıcı ajda pekkan olacak, işte naim dilmener bunu başarabilmiş bir kişidir.
  • benim ilk gençliğimde radikal iki adında bir yayın vardı, radikal gazetesinin pazar eki. o vakitler henüz eyüp can denen fettuhlacının e'si yok gazetede. hangi sayfayı açsan bilgi kokardı, kültür akardı...

    o zamanların radikal iki'sinde yazardı tatlı tatlı. tam sayfa doya doya müzik eleştirisi okur, merak salardık hiç duymadığımız şarkılara...

    benim şu türkiye'de en çok hayıflandığım şeylerden biridir bu basın mevzusu. hiç mecraa bırakmadı "sağolsun" demeyeceğim yiyiciler.

    olsun, hafızamıza da söz geçiremiyorlar ya!

    şimdilerde ne yapar bilmiyorum ve ne yapıyorsa güzel yapıyordur o zamanlar gibi umut ediyorum.

    reverans mösyö...
  • müzik eleştirmeni, arşivci, radyo programcısı ve hatta dj olup ajda pekkan hayranı olmayı başarabilen ve sadece türkiye'de görülebilecek kişilerden biri. meselenin özü, müzik harici bir esas mesleği* olmasına rağmen kendini türk pop tarihi ansiklopedisi biçiminde tanıtmasıdır.
  • güncel hukuk'un nisan 2011 sayısında ''kağıt üzerindeki haklar mı? işin parası/pulu, karı/kazancı mı? sizindir ey besteci ve şarkı sözü yazarları; sizindir ve her daim sizin olsun! ama bu şarkılardan birini kötü yola düşürmeye kalktığınızda, koruma ve kollama hakkı da bizimdir. unutmayın; size dünyaları dar edebiliriz.'' diyerek şarkılarının reklamlarda kullanılmasına izin veren başta mazhar alanson olmak üzere, yine şarkıları dizilerde olur olmadık yerlerde kullanarak anlamlarını sıfırlayan insanlara ayarı vermiştir.

    ''sen beni tanımazsın, severim de söylemem.'' demek istiyorum kendsine.
  • radyo programında erkan oğur'u ekşi sözlük'ten okuduğu entrylerle ağlattığı için kendisini affetmiyoruz;
    biz de sizi inci sözlük'ten okuyacağımız entrylerle ağlatacağız sayın dilmener.
  • türkiye'nin en iyi muzik eleştirmenlerinden biri olup bir ajda pekkan fanıdır...popa yürekten baglı bir insan olup herzaman iyi olan şeyleri önümüze sunar...ayrıca son olarak piyasaya çıkan söz vermiş şarkılar albümünün de yaratıcısıdır...ajda pekkan'ı bir kenara bırakırsak diğer sanatçılar hakkındaki görüşleri;çünkü naim dilmener'e göre ajda pekkan türk popunun bugune kadar gelmiş geçmiş en büyük sanatçısı ve en guzel sesidir haklıdır da ve türk popunda tarzını bozmayan popu kirletmeyen tek isimdir ayrıca turkiye'nin hit fabrikasıdır ...ve bu ülkenin gördüğü ilk stardır....ajda pekkan'a olan hayranlığı herkesçe malum olduğundan bu kez onu es geçiyoruz...

    - candan erçetin

    "çapkın" bana göre 90’ların en iyi albümlerinden biridir. elektronik kullanımıyla, sözlerdeki naiflikle, başka sanatçıları da derin bir şekilde etkilemiştir. ritmini niçin düşürdüğünü bilmiyorum ama "elbette" ve "neden" ile çok başka bir yola saptı. yine sevildi, yine çok sattı. fransızca albüm bile, herkes satmaz derken yanılmıyorsam liste başı. ama ben "elbette"yi de, "neden"i de çok sevmedim. o çok derin olduğu varsayılan sözleri son derece basit buldum. zaten "elbette" şarkısı tuttuğu için "hadi gelin boydan boya böyle bir albüm yapalım," denerek "neden" albümünün yapıldığını düşünüyorum. ama güçlü bir şarkıcı, hırsı yerinde, piyasanın ne istediğini galiba çok iyi biliyor. dolayısıyla 2003’te 2005’te de piyasanın nabzını tutarak hala çok satan albümler yapıyor olabilir.

    - gönül turgut

    türk popunun gelmiş geçmiş en güzel kadını. çok da iyi bir şarkıcı, olağanüstü bir ses rengi... ne yazık ki 70’lerin başında evlenerek müziği bırakmış. türk popu için ciddi kayıp.

    - alpay

    çok seviyorum. türk popunun ilk günlerinden itibaren var olup, arabeskin yükseldiği dönem dahil, albüm çıkarmaktan vazgeçmemiş yegane insan. hala aktif. müthiş bir şarkıcı. bu yaşına rağmen hala sahnede 2-3 saat kalabiliyor.

    - ilhan irem

    çok cesur, çok yenilikçi, çalışmaktan, denemekten yılmayan, yorulmayan biri. 90’larda, 2000’lerde bütün geçmişini derleyip toparlayıp genç kuşağa da sunabilen ender isimlerden biri. bence müzikle yatıp müzikle kalkan az sayıda isimden biri ilhan irem.

    - şebnem ferah

    iyi şarkıcı da, o ilk albümündeki "gelinlik giymeden, bebeğimi görmeden" cümleleri, bir tek bende değil, herkeste olumsuz etki bıraktı. ondan sonra ne yaptıysa o birkaç dizenin etkisini silemedi. rock yapma iddiasındasın, alternatif bir dünya sunmak durumundasın ama sen mevcut düzenin en belli başlı dayattığı kurumları alıyorsun ve bunlara sahip olamadın diye ağlıyorsun. galiba kimse affedemedi bunu. son albümü çok derli toplu, önceki albümdeki "sigara" şarkısına tapıyorum. ama yine de şebnem ferah dendiği zaman "ne kadar severim, tam benim şarkıcım" diyemiyorum.

    - nil karaibrahimgil

    müzik dışı kategori. "nil dünyası" albümünde eğer müzikten söz edeceksek, nil karaibrahimgil'in yazdığından ya da söylediğinden değil, ozan çolakoğlu'nun yaptığı düzenlemeden söz edebiliriz. bence orada eğer iyi kötü bir şey duyulabiliyorsa bunu ona borçlu.

    - göksel

    çok çok seviyorum. 90'lı dalganın yıldız tilbe ve birkaç isimle birlikte sunduğu en sahici isimlerden biri. artı çok çalışkan. kendi şarkı söyleme biçimini getirdi, kimseye benzemiyor, evet neşe karaböcek’ten, gülden karaböcek’ten etkilendi ama bunları yeni bir konseptte sundu. kendisi öyle anılmak ister mi istemez mi bilmiyorum ama bana göre 90’ların en post modern şarkıcısı.

    - yildiz tilbe

    samimiyetin şahı. o kadar yaşayan şeyler yazıyor ki, bunları gerçekten yaşayıp yaşamadığını sorgulamıyorsun bile. sesiyle, duyarlılığıyla çok sahici. ve müzik dünyasının bütün yok etme çabalarına rağmen. çünkü müzik piyasası karşısında gördüğü insanı bence kendi yapısına uygun bulmuyor. ne diyeceği, nasıl hareket edeceği belli olmayan, sürekli bir takım protestolar yapan biri. bence çok devrimci bir tip, kendi bunu bilir bilmez o ayrı konu. ama bence her yaptığı boydan boya bir protesto.

    - erol büyükburç

    o da türk popunun mimarlarından biri. şarkı söylemeye 50’lerde başlıyor, ingilizce şarkılar yapıyor ve bana göre ilk türkçe şarkıyı söylememiş olması tamamen tesadüfi. ingilizce söylerken gördüğü ilgiyi kaybederim diye düşünmüş ve risk almak istememiş olmalı. zaten bir yerlerde öyle anlatıyor, fecri ebcioğlu’na "ben ingilizce söylüyorum ama asıl yapılması gereken türkçe söylemektir. sen türkçe sözü yaz ve birilerine söylet" demiş. fecri ebcioğlu’nun kaybedeceği bir şey yok, türkçe söz yazmış ve türk popunun öncüsü olmuş.

    - tüley german-erdem buri?

    "popüler türk müziği"nin adını koyan ikili. "yarının şarkısı" plağının kapağında, bu işi ilk defa resmileştiriyorlar. gelen bu dalganın geçici olmadığını, geleceğin bu müzikte olduğunu söylüyorlar ama ne yazık ki politik nedenlerle 66’da memleketi terk etmek zorunda kalıyorlar. ve katkıları ancak paris’ten yapabildikleri ile kalıyor. büyük kayıp. onlar o sırada burada olsalardı türk popu şu anda çok daha nitelikli bir noktada olurdu. bunu söyleyebileceğim çok az isim var.

    - sezen aksu

    ben naif dönemini daha çok severim. firuze sonrası dönemde bana fazla ölçülmüş biçilmiş gibi gelir şarkıları. ama her zaman türk popu için çabaladı, hala çabalıyor. fakat benim sezen aksu'da gördüğüm, kitapta da var, 80'lerdeki kırılmayı, örtülü bir arabeskle atlatmaya çalıştı ve atlattı da. bir yandan düşünüyorum da böyle yaptı diye türk popu tekrar 87-88’de yükselmeye başladı ve 90'larda patladı. ama bir yandan da diyorum ki böyle yapmasaydı, o "firuze"ler, "sen ağlama"lar daha saf pop olaydı, şu an belki türk popu hepimizin şikayet ettiği arabeskleşmiş noktada değil, daha "pop" bir noktada olurdu.

    - sertab erener

    bugün gazetede bir haber vardı. alman televizyoncular sertab’a "ibrahim tatlıses mi büyük siz mi büyüksünüz?" demiş, o da "onu ve beni karşılaştırmayın, o apayrı bir kategori" demiş. ondan sonra sunucu demiş ki "tarkan?". "hah, aynı kategori" demiş. bence yalnız sertab erener değil, 90’ların bütün genç starları tarkan dışarıda becerebildi diye biz de becerebiliriz sanıyorlar. ama düşünsenize 40 küsür yılda türk popu sadece bir tane uluslar arası star çıkarabildi, tarkan. demek ki bu o kadar kolay değil.

    - zuhal olcay

    on parmağında on marifet... çok iyi bir tiyatro ve sinema oyuncusu olduğu için normalde insan "bu aslında oyuncu, çeşit olsun diye müzik yapıyor" diye düşünebilir. fakat görüp görebileceğimiz en iyi şarkıcılardan biri. ve bugün bir geçmişe dönüş dalgasından söz ediliyorsa bunda "başucu şarkıları"nın büyük payı var. çünkü ilk defa bu şarkılar bu kadar iyi yapıldı. cover cover diyoruz, ama cover kötü yapılıyor. kadın o şarkıları alıp bambaşka şarkılar yaptı. bir mucize, gerçekten.

    - yaşar

    çok bayılmıyorum ama 90'ların en derli toplu isimlerinden. bir kere müziğe aşık biri, iyi söylüyor ama benim şarkıcım değil.

    - teoman

    ilk albümünü seviyorum. hele "papatya" çok sevdiğim şarkılardan biridir. kitapta da özellikle o şarkının eski usul "elim elini tuttu, gözüm gözüne baktı" sözlerini alt üst ettiğinden söz ettim. o albüm bence türk popunda yol açtı. ikinci albümü de fena değildi ama teoman "on yedi"den sonra hep ilk albümünde sunduğunun üzerine yaslanmıştır. şarkılar birbirine benziyor, vokal tekniği çok eski usul, italyan şarkıcılar gibi söylüyor. gölünçelen’i söylemeye başlıyorsunuz, bir bakıyorsunuz ki rüzgar gülü'ne varmışsınız, birbirinin içinden çıkıyor şarkılar. belki haklı, o kadar popüler oldu ki yeni bir albüm yaparken daha çok satmayı düşünmesi gerekti belki. ama teoman’ın yerinde olan birisinin "daha nasıl yenilikçi olabilirim, ilk albümün on - on beş adım önüne nasıl geçebilirim" diye düşünmesi lazımdı. olmuyorsa olana kadar beklemeliydi. kimse 20 albüm yapmaya mecbur değil, tek albümde kalan insanlar var. bence teoman bir tek "papatya"da kalsaydı türk popunun gelmiş geçmiş en yaratıcı, en devrimci isimlerinden bir tanesi olacaktı.

    - athena

    rashit, '97 senesinde avrupa’da bir 45'likle çıktı. adı "hitler'in köpekleri". onların her yaptıklarına taptım. sonra athena çıktı, ilk tepkim "aa, rashit’in aynısı" oldu. bana athena, rashit'in çok evcilleştirilmiş, cici aile çocuğu hali gibi geliyor.

    - hümeyra

    hayatımın şarkıcılarından biri. daha evvel galiba anlatmadım: ben ajda pekkan'a tapıyorum. hümeyra çıktığında, 69 yazında istanbul’dayım, beyazıt yer altı geçidinden geçiyorum, "olmasa" çalıyor... plakçıya daldım, "abi kim bu". adını bile söyleyemedi "hüreyma" mı dedi, öyle bir şey. ben hemen bir ajda plağından fedakarlık edip onu aldım. ve ne yaptım biliyor musun, hey’de oy verirdik haftanın şarkıcılarına. o güne kadar ben haftada on hey alıp on tane kupon doldurur yollardım ajda pekkan bir numara olsun diye. bu plaktan sonra başladım hümeyra’ya oy vermeye. o ilk duyduğum andan itibaren bir tek günüm hümeyra’sız geçmemiştir. sonra tanıştım, dost oldum ve dost olmakla gurur duyduğum ender insanlardan biridir. hiç yanıltmadı beni. "muhteşem bir insan olmalı" diye düşünürdüm, ve gerçekten muhteşem bir insan çıktı.

    - nilüfer

    onu da çok seviyorum... her şarkısında beni etkilemiştir. kötü bir eleştiri döşendiğim "büyük aşkım"la bile.. ama o nilüfer'in standartlarının çok altında bir albümdü. o kadar özleyerek bekliyorum ki yeni bir nilüfer albümünü, koca nilüfer'in çıkaracağı albüm bu mu olacaktı diye düşündüğüm için çok dövünmüştüm. onun da türk popuna ciddi katkısı var. çok üretken, güçlü bir ses... üstelik bazı şarkıcıların kendisine bayılırsın, sahnede bütün büyülerini yitirirler. ben nilüfer'i sahnede seyretmeye hiç doyamam. insanlar sahnede soğuk bile bulurlar, fazla hareket etmez, konuşmaz, sadece şarkılarıyla ve o kırılgan duruşuyla deli gibi etkiler beni, her sene ille gider izlerim.

    - kayahan

    kayahan türk popunu birkaç kere denedi biliyorsun. 70’lerde birtakım şeyler yaptı ama şans bu ya, bir türlü olmadı, 80’lerdeki kırılmada şarkıları sevilmeye başladı. bence şarkıları zamanını buldu öne geçmek için. iyi mi kötü mü bilmiyorum ama benim kalemim değil.

    - nükhet duru

    çok seviyorum ama, kitapta da var, 80'lerdeki arabeskin tırmanışında ve popun patlamasının gecikmesinde nükhet duru ve zerrin özer'i suçlu görüyorum. evet plak firmaları ısrar etti arabesk söyleyeceksiniz diye ama direnen direndi. onlar da direnseydi belki arabeskin hakimiyeti bu kadar uzun sürmeyecekti. çünkü onlar o zaman ilk beşin içinde sayılan isimlerdi. ama bunu bir kenara atarsan, olağanüstü bir şarkıcı, neredeyse kötü şarkısı yok. evet, o tarzdan bu tarza savrulup durdu, çok fazla şey denedi ama yaptıklarının tek ortak noktası, hepsini çok iyi söylemiş olması.

    - tarkan

    tek uluslararası starımız. "şımarık bir numara, şıkıdım bir numara" haberlerini başta ben eski usul önümüze getirilen haberler gibi sanırdım. "ajda pekkan fransa listelerine girdi" diye haber gelirdi, peşine düşünce anlardınız ki radio bilmemnenin play list’ine girmiş. bir gün teletex’de bir baktım fransa’da tarkan bir numara. o günden itibaren takip etmeye başladım. yıllardır almadığım bravo dergilerini aldım, evet adam listelerde. arkasından paris’e gittim, fnac gibi virgine gibi mağazalarda devasa bir popülerliği olduğunu gördüm. gelen beş kişinin dördü tarkan single’ı alıp çıkıyor. adam brezilya’da bir numara, arjantin’de bir numara, rusya’da bir numara, kuzey afrika’da bir numara. böyle bir popülerliğe bırak bizden, dışarıda da kolay kolay erişilmez. hiçbir şeyden adama saygı ve sevgi beslemesek bile bundan beslememiz gerekir. bir rüyayı gerçekleştirmek anlamında. ve de türkçe, ingilizce değil. ve ben şunu söyleyeyim, bu başarıyı gördükten sonra tarkan’ı sevmeye başladım. yoksa kıl oldum abi'ler, şıkıdım'lar ilk ortaya çıktığında bana bir şey söylemiş değil. hala da çok bayılmam ama adam o şarkılarla mucize yarattı.
  • ayça şen başkan tam pansiyona konuk olup anılarını anlatan ve eleştirilerini paylaşan müzik adamı.
    "ışın karaca sesim var diye döve döve şarkı söyleyip üstümüze geliyor" yorumu ile sabah sabah şenlendirmiştir.
  • zamanında ajda pekkan koleksiyonu için çook acılar çekmiş. gençlik ve toplum'da (haziran 1984, sayı: 5) yer alan şu ilanı beni epey güldürdü:

    "derginin 2. sayısında yayınlanan 'ajda pekkan'ın eski plaklarını arıyorum' ilanıma bir cevap bile gelmedi. ne yani, kimsede bir tek plak bile mi yok? var da bize lazım diyorsanız, bana daha çok lazım. hadi arayın beni. xxx xx xx'dan naim dilmener." (bkz: küçük ilan)

    :)))
  • geçen hafta hangi kanalda tam hatırlamıyorum eurovision'daki yüksek sadakat faciası hakkında konuşuyorlardı. sex pistols ile bizim şarkı arasında benzerlik olduğunu kabul etti.

    neyse sonra laf döndü dolaştı azerbaycan'ın running scared isimli şarkısına geldi. şarkı için çok kötü dedi. yanındaki dj de aynı şeyi söyledi. ispanyanın şarkısı hakkında ne düşünüyordu acaba onu merak ettim şimdi.
  • #32310897'den hareketle, yüksek müsaadelerine sığınarak kendilerine müzik eleştirmenliğinin ömür gedik'i demek isterim.

    bay dilmener'e müzik eleştirmeni demek, mahmut ragıp gazimihal, filiz ali, önder kütahyalı, ahmet say gibi isimlere ağır hakaret olur herhalde.

    cihangir gecelerinde "solcu", avm'de marka düşkünü, twitter'da ergen.
hesabın var mı? giriş yap