• yapilarin duvar ve tavanlarina suslemeler yapan usta, bezekci. (bkz: ikona).
  • istanbul çatalca civarlarındaki köy. yenibosnadan kalkan çatalca belediye otobüsleri ile bir saat kırkbeş dakikada gidilebilir gezilebilr.
  • sultanahmet te yer alan halı kilim seramik ve takı satan oldukça büyük lüks bir mağaza.
  • osmanlı nakkaşlık geleneği farklı kaynaklardan beslenir. ancak doğrudan beslendiği iki kaynak vardır: iran ile doğu akdeniz gelenekleri. dolaylı olarak da hint , (ix. yüzyılda tarihe karışmış olan) uygur ve diğer orta asya ile çin sanat geleneklerinden etkilenmiştir.

    nakkaşlar sadece minyatür ve tezhip yapmaz. saray için kumaş ve halı deseni de üretirler -tıpkı günümüzdeki büyük tasarımcıların kıyafet, giysilik kumaş, döşemelik kumaş, halı ve diğer ev tekstili ürünleri tasarladığı gibi. özellikle resim alanında usta olanlara musavvir denir.

    süheyl ünver xv. yüzyıldan beri istanbul nakkaşhanesinde iranlı nakkaşların çalıştığını aktarır; zira osmanlı hanedanı kendini iran ve orta asya saray/saltanat geleneğinin devamı olarak görüyordu ve bu da bu geleneğin gereklerinden biriydi. 1526 tarihli (saraya bağlı sanatkârların kayıtlarının tutulduğu) ehl-i hiref defterinde rumî (osmanlı) ve acem (iranlı) ustalar kayıtlıdır.

    uzunçarşılı yavuz selim'in tebriz seferinden aralarında 16 nakkaşın olduğu 61 sanatkârla döndüğüne dair belgeleri aktarır. bu ustalar bir süre sonra bölük-i acem denilen bir sanat ekolü yaratmışlardır.

    sonuçta osmanlı tasvir sanatları, iran'dan ve doğu akdeniz'den gelme ustaların etkisiyle, hem çağdaşlarıyla hem de kendinden öncekilerle bağı olan, ama onlardan belli nitelikleriyle ayrışan bir yönde gelişmiştir.
  • "sormadi kimse neden / mevsimlerden en cok kisi / ve gencken bir nakkası sevdigini" şeklinde bir tuna kiremitçi şiirine konu olmuş meslek erbabı.
  • birtakım bilgiler;

    nakkaş, resim ve süsleme yapan kişi, ressam mânâlarına gelir.

    osmanlı imparatorluğu'nda daha ziyade minyatür çizen kişilere verilen bir isimdir.

    osmanlı'da minyatür sanatının etkilendiği yer sanıldığı gibi arap sanatı değil; uygur türklerinin oluşturduğu ekoldür.
    uygur türklerinden selçuklulara, buradan da osmanlılara geçmiştir bu tarz.

    dünyanın gelmiş geçmiş en yetenekli nakkaşı olarak bihzâd kabul edilir. efsaneye göre çaldıran savaşı öncesinde şah ismail, bihzâd'ı bir mağaraya saklamış; yavuz sultan selim karşısında aldığı yenilgi sonrası savaş meydanından uzaklaşınca ilk olarak tekrar bu mağaraya gelmiş ve bihzâd'ın hayatta olduğunu görünce ağlayarak allah'a şükretmiştir.

    yavuz sultan selim dönemine kadar türk - islâm tarzında çizilen minyatürler; yavuz'un fethettiği arap topraklarından getirdiği arap nakkaşlar sebebiyle arap ekolünün ağırlık kazandığı bir döneme girmiştir.

    nakkaşların kaldıkları ve çizimlerini yaptıkları yerlere nakkaşhâne denir.
    topkapı sarayı'nın birinci avlusu ile arslanhâne binasının bitişiğinde nakkaşhâneler bulunduğu gibi, çarşıdaki çeşitli yerler de nakkaşlar için han şeklinde düzenlenmiştir.

    nakkaşlar arasında da usta - kalfa - çırak ayrımı bulunuyordu diğer bütün zanaatkârlar arasında olduğu gibi.
    nakkaşların başlarındaki kişiye " sernakkaşân " denirdi.

    nakkaşlar, ordu ile birlikte seferlere de çıkar ve çizimlerini buralarda da yaparlardı. üç ayda bir maaş alırlardı.

    orhan pamuk'un " benim adım kırmızı " adlı romanında da ismi geçen nakkaş osman, 16. yy.'da gerçekten yaşamış bir başnakkaştır.

    nakkaşlar uzun yıllar boyunca minyatür sanatıyla ilgilendiklerinden yaşlandıklarında gözleri neredeyse tamamen bozulmuş olurdu.

    evliyâ çelebi'ye göre 17. yy.'da istanbul'da 40 ayrı dükkana sahip olan nakkaşların 4 adet de loncaları bulunmaktadır.

    ikinci mahmud'un yeniçeri ocağını ortadan kaldırdığı vak'a-i hayriyye sonrası nakkaşhâneler de topyekün kaldırılmıştır.

    bu tarihten sonra avrupa'dan ressamların istanbul'a getirildiği görülür.
  • (bkz: nakkaş kebap)
  • yapıların tavanlarına ve duvarlarına süslemeler yapan sanatçı.
  • www.nakkasugur.com
hesabın var mı? giriş yap