• 27 eylul 2006 liverpool galatasaray maci'nın son dakikalarını, tribünlerdeki liverpool taraftarları gibi başı avuçlarının arasında izleyip, hakemin bitiş düdüğü ile derin bir "oohh bee" çekerek aşağıdaki cümleleri yazmaya koyulmuş yazar.

    (bkz: 27 eylul 2006 liverpool galatasaray maci/#10091857)

    her şey iyi, güzel.
    güzel de, bu nasıl kin anlayamadım. başlık altında bir çok entry var ki, tribünlerdeki bjk, fb, ts formaları ile deli gibi sahadaki takımı destekleyen taraftar görüntülerinin güzelliğinden bahsediliyor. ama nickfallin kardeşimiz bu şampiyonlar ligi maçını, fenerbahçe - galatasaray (gönlü olsun diye fenerbahçe'yi öne yazıyorum) rekabeti ekseninde değerlendirip, "ne var lan yenildiniz işte, daha ne?" tarzında bir yorum yapıp, sözü geçen seneki şampiyonluğa dahi getirmeyi başarmış. neymiş, liverpool'lu oyuncuların köşe direği civarında vakit öldürmesi bizi neden enterese ediyormuş. aynı hadiseyi dünya kupasında brezilya - türkiye maçında yapan brezilyalı futbolcuları ve o milli takımı da aynı objektiflikle izleyebildiyse alnından öperim kardeşimizi.

    olayı fb - gs rekabetine dökmek konusunda ise, "bunu başlatan ben değilim" diyebilir ki, bu da benim aklıma bir fıkrayı getiriyor izninizle.

    2. dünya savaşından sonra almanya harap olmuş vaziyette ama kendini toplamaya başlamış. almanlar çalışıp çabalayıp her şeyi eskisinden iyi hale getirmeye çalışıyorlar. o yıllarda bir amerikalı, alman dostunu ziyaret etmek için almanya'ya geliyor. arkadaşı da bunu karşılayıp evine götürecek.

    havaalanında buluşup sarılıyorlar birbirlerine, akabinde yakındaki tren istasyonuna gidiyorlar eve gitmek için.
    alman, savaştan sonra herşeyi yeniden yaptıklarını, ulaşımı düzene soktuklarını, artık trenlerin dakika sektirmeden tarifeye uyduğunu söylüyor. hatta istasyona gidene kadar bundan bahsedip trenlerini övüyor.

    neyse, beklemeye başlıyor bunlar.. trenin saati geliyor ama tren ortalıkta yok. alman hafiften bozulmaya başlıyor tabi. beş dakika geçiyor tren yok. on dakika, onbeş dakika derken yarım saat oluyor. alman sinirden kıpkırmızı.

    amerikalı dayanamayıp bıyık altından gülerek soruyor; "ee.. hani nerede sizin tren?"

    o vakte kadar kendini tutan alman haykırıyor;

    "ama siz de kızılderilileri öldürdünüz"

    futbol entry'si oylamamak gibi bir prensibi olan beni, bu kararından döndüren bu arkadaşımızla ne alakası var derseniz, anlayan anladı derim. hatta nejat uygur gibi söylerim bunu.

    son olarak 50.000 isviçre frank'ını ben vereyim be abicim, nedir ki? isviçre bankalarında fevzi hesabım var benim.
  • bu hızla giderse a şehrinden b şehrine 25 dakikada varır. (ivme sabit)
  • bana genelev heyecanı içindeki genç, eşek siken köylü yakıştırmaları yap ağzımı açmayayım. “olabilir, demek ki böyle düşünüyor” diye geçiştireyim. beni hiç alakam olmadığı halde author’la karşılaştır, hele ki bunu author sözlükten ayrıldıktan sonra yap, üstüne üstlük yetişmemde hiçbir katkın yokken ve bu konuda bir fikrin dahi olmadığı halde “konorlar kolay yetişmiyor” edebiyatı yap, ağzımı açmayayım, bir şey demeyeyim. sonra, şu an yayında olmayan, ki aradan entry çekmek diye tabir ediliyor, bir başka entryde porno oyunculuğumdan falan dem vur,(aksilik bu ya “bir daha yazarsa ben de yazacağım” demiştim, entry ile birebir alakalı da değil hani) ve tüm bunların üzerine, sadece “kırılıyor ve alınıyor olabileceğimi” ima eden bir şey yazdığımda bunu “ayar kaygılı entry girmek” diye nitele. olacak şey değil yahu. af buyurun ama, tribünlere oynadığınızı düşünürüm.

    (not: daha önce tanım girildiği için ayrıca tanım girme ihtiyacı hissetmedim. nasılsa mikado'da tatildeymiş keh keh)
  • nickfallin'le tuttuğumuz takımlar dışında herhangi bir ortak noktamız var mıdır bilmiyorum çünkü kendisini sözlük dışında tanımıyorum, ismini dahi bilmem. sözlükte de futbol dışında kesiştiğimiz pek fazla bir yer görmedim açıkçası. çok muhabbetimiz olmasa da sözlükte çoğu zaman ters düştüğüm bir yazardı konu fenerbahçe olsa bile. lakin benim için tuhaf bir dönüm noktası olmuştur bu adam.

    2005-2007 arası sözlükte özellikle fenerbahçeyle ilgili her şeyin aşırı bir şekilde manipüle edildiği dönemlerde sesi çıkan, lafını esirgemeyen, aman karmama bir şey olmasın diye köşeye çekilmeyen bir avuç fenerli yazar arasındaydık. hoşuma gitmeyen bir şey yazsa bile bu özelliğini severdim. sonra ben askere gittim geldim. sözlükte değişen pek bir şey yoktu, futbol entrylerinin daha da cıvıklaşan seviyesi dışında. sözlüğe girdiğim zaman arada bir yaptığım bir şey vardır. belli yazarların entrylerini aratmak. nickfallin de bu yazarlardan biriydi. aradan 2-3 sene geçtiği için şimdi nasıl oldu hatırlayamıyorum ama bir vesileyle kendi bloğuna denk geliverdim. orada futbolla ilgili kısa bir yazısı vardı. o yazıyı okuduktan sonra hazmetmem biraz zaman aldı. kısaca futbolu ve futbolcuları konuşarak nefes tüketen bizlerin ne kadar boş işler peşinde koştuğumuzu anlatan bir yazıydı. o yazıyı okuduktan sonra futbolla arama kara kedi değil kara bir mamut giriverdi desem yeridir. aradan ne kadar zaman geçti yine net hatırlayamıyorum tek bildiğim o günden beri futbolla ilgili bir şey yazmıyorum, yazılanları okumak için de özel bir çabam yok. hayatının 20 küsür senesini aktif futbol oynayarak, bilmem ne liginden takımların maçlarını bile izlemekten zevk alarak geçirmiş, fenerbahçe stadı'ndan çıkmayan bir adamdım ama bu süreçte 90 dakika oturup izlediğim maç sayısı fenerbahçe'ninkiler de dahil iki elin parmaklarını bulmaz. derbiymiş merbiymiş umurumda olmuyor artık. özetleri dahi seyretme hevesim yok. kısacası hayatımdan futbolu çıkarmamın fitilini yakan kişi olmuştur nickfallin. özel mesajla bu durumu anlatma gibi bir niyetim vardı bugün ama sözlükten gene gitmiş. ben de üzerinden epey zaman geçmiş olsa da bugün bir teşekkür entrysi yazmak istedim kendisine.
  • sesini hiç duymadım.

    ama sessizliğini tanıyorum.

    kadıköy'de, izmir'de, orada burada şurada ellibin kişi beraber susuyorlar ya 'o anlar', işte o sessizliği tanıyorum, sessizlliğini biliyorum.

    bağırdıkça susuyor, ki farkında bile değil.

    **
  • bir hata etti diye birini tumden silmemek gerektiginin en guzel kaniti. tatli adam, guzel ruh.

    agir playboy'dur, kizlar dikkat =)
  • eskilerden bir dost... yillar evvel tanju colak misali galatasaray'dan fenerbahce'ye transfer olmus olsa da severiz kendisini... uzun zaman sonra facebook'ta gördüm; omzunda spor çantası, okulda basket oynayan çocuk büyümüş, oturaklı bir adam olmuş. bir de bu kadar iyi yazdığını tahmin etmezdim. herhalde eskiden muhabbetlerimizin yüzde 95'i seviyesiz galatasaray-fenerbahçe atışmaları olduğu için...
  • (bkz: #9099731) entrysi ile gerçekten taktir ettiğim suser.
  • kafa izni aldığın bir gün; sen gidersen ben de giderim demek isterdim ama aramızda böyle thelma ve louise tarzı bağ yok nickfallincim. bir daha gitmemeni rica ediyorum. yapabileceğim en iyi şey bu. yazdıklarını zevkle okuduğum, bir gün bir yerde zeytin ekmek yemek istediğim, uğruna bağırsaklarımın 1/3ünü verebileceğim keyifli insan (eed fruko gazoz gibi, keyifli klişesine ne ocaklar söndü be yiğidim) yine de bana nickfallin iyi yazıyor dedirtemezsiniz.
  • badilerimden başka kimse beni göremesin edemesin opsiyonunu seçen yazarlarımızdan biri.
hesabın var mı? giriş yap