• alt sınıflara türbanı, içki yasağını, homofobiyi yakıştıran gökhan özgün gibi (mesela bkz: #13108890), kendisiyle, ailesiyle, dostlarıyla, komşularıyla, sınıfdaşlarıyla asla yanyana düşünemeyeceği şeyleri, başkaları için düşünüyor, istiyor, makul buluyor. kendisi kızıl saçlarıyla jaguarında gezer, paris-istanbul arası mekik dokur, çok satan gazetelere coşkulu mülakatlar verirken başka bazı kadınlara moderniteyi eleştirmek için burkaya girme misyonu yüklüyor. eskiden de yaptığı çok farklı değildi, şimdi hem (türkiye'den batı'ya) ölçeğini genişletmiş hem de (türbandan burkaya) radikalleşmiş.
  • avrupa'dan üfürmesi kolay olan kadın. gelsin anadolu'da çalışsın, ramazanda oruçlu taklidi yapmak zorunda kalsın, çıkarken ne giysem laf yemem diye düşünmesi gereksin, evine gelen arkadaşı için konu komşu baskısı görmeye başlasın ben görürüm onun otoriter laikliğini. en ala 28 şubat'çı olmazsa adam değilim. hepsi aynı tornadan çıkma bu liboşların herhalde.
  • boğaziçi üniversitesi'ndeki her bir öğrenci onun çirkin, ucube ve yaşlı bedenini çiğnese bile bu kadının onlara yıllar önce verdiği fikirlerin yaşattığı zararı telafi edemez. nasıl rahatın tam mı, latten sütlü mü, kızıl boyan 8.44 bakır oldu mu, beslediğin yılan boyun kadar olunca bir uçak biletiyle kaçıp o yılanı, 19-20 yaşındaki çocukların üstüne salınca?

    paralel evrenin kızıl saçlı, duck öpücüklü dolores umbridge'i. görevini yaptı ama at adamların belasını vermesine fırsat kalmadan şimdilik kurtuldu. kendisini marjinal topraklara, medeniyetin pik yaptığı ve tam ona layık 2021 türküye'sine bekliyoruz.
  • (bkz: boşa harcanan bir hayat)

    türk modernlesmesine ve kemalizme en afilli saldıran akademisyenlerdendi. fettullah gülen cemaati 'nin birleştirdiği; yetmez ama evetçiler, ex-birikimciler, ve maalesef boğaziçi sosyoloji takımı. modernist ilericiliğe yani kemalizme karşı, post-modern akıl dışı ve gerici karşı devrimi soluksuz desteklediler, tamamen başarılı olamasalar bile ülkenin 30 yılını post-modern hamster çarklarında harcadılar.

    yıl oldu 2021, bunların yol verdiği, eğittiği, zamanında ab ve soros fonları desteği ile akademi ağaları yaptığı yalamalarını tasfiye etmek için khk'lar çıkarıldı, şimdi de en güzide okulları tasfiye ediliyor. insanlığın ilerlemesine aykırı duranların, yel değirmenlerine savaş açanların hazin sonudur. kendi gibi, kendilerinin tedrisatından geçen nesli de sapkın fikirleri ile tamamen heba ettiler.

    nilüfer göle ve yetiştirdiği - yerleştirdiği akademi insanları bu ülke adına; yetişmiş insanların israfı olmuştur. kendisi gibi bir çoklarını ziyan etmiştir. insan ziyanlığıdır. kaynak ziyanlığıdır. bilgi'de çıtır asistanlarla takılırken asaf hocaya sorun bakalım, tüm bunlar olurken fransa'da keyfi nasılmış hanfendinin?

    hey gidi heeey, çandar, belge, insel, göle... gel de ordularını kurtar.
  • "cici burka

    okulun diğer bir hocası prof. dr. nilüfer göle, 25 mayıs 2010 tarihli taraf gazetesindeki söyleşisinde burka ile ilgili sorulan bir soruya şu yanıtı vermiştir:

    “burka azınlığın gücü, modernitenin aydınlık dünyasından kopuş. gölgeyi, karanlığı hatırlatıyor bana. ne güzel!" (8)

    burkayı "modernizme karşı bir mahremiyet alanı" olarak değerlendirmek, herhalde ancak paris gibi bir yerde olanaklıdır. paris’te burka, bir sanat nesnesi yahut egzotik-oryantal bir “etnografik fenomen” olarak görünebilir. oysa afganistan ve benzeri yerlerde burka, kadınların ve 7 yaşından itibaren kız çocuklarının giymesi zorunlu bir giysidir. kabil’in köylerinde yaşayan kız çocukları için burka pek de “folklorik” bir “fenomen” değildir.

    bir kez bile giymek zorunda kalmadığı bir dayatmayı süslemek, başka coğrafyalarda milyonlarca kadına zorla dayatılan bir şeye övgüler yağdırmak sadece "yanlış" ya da "entelektüel bir densizlik" değil “entelektüel bir suç”tur."

    taylan kara nın sol gazetesindeki köşeyazısından
  • klasik dinci guzellemesi yapan yetmez ama evetci proflardan birisi. burkaya ovgusunden beri dikkate alinmiyor ve alinmayacak. simdi de adamlar catir catir kafa keserken medeniyet insa etme zirvalarini saymis.

    arkadaslari gibi modasi gecti ve akp tarafindan kanalizasyona dokuldu ama hala kendini golde sanip vik vik konusuyor, gundeme gelmeye calisiyor, bosverin gitsin.
  • melih bulu'nun buralara kadar gelmesini saglayan siyasal islam asiklarindan biri.
  • iyi hareket diye övdüğü hareket terör örgütü çıkan, bugüne kadar savunduğu tüm düşünceler fos çıkan ve bugüne kadar saçmasapan argümanlarla bunları öveceğim diye türkiye'nin laik ve çağdaş insanlarına demediğini bırakmamış olan ciddiye bile alınmaması gereken akademisyendir.

    böyleleri yurtdışında nasıl olsa bilinmiyor türkiye falan çok iyi diye sallaya sallaya konuşurlar, yabancılar da çok iyi bilmiyor tabi, evet der geçerler. biz biliyoruz ama bizleri kandıramaz. yazık gerçekten kendisine.
  • şimdi bu hanımefendi de aydın sayılıyor(en azından sayıldı bir zamanlar), rahmetli fakir baykurt da öyle. yani bu işte bir terslik yok mu sizce. başka bir örnek size, yaşar kemal de büyük romancı elif şafak da öyle hemi?

    bakın bu ülkenin çakma liberal okumuşlarının(?) en büyük problemini ben size söyleyeyim. aydınlanma çabalarının cefasından korkmak. çünkü halkını aydınlatmak için hem onu seveceksin, hem cehaletini kabul edip aşağılamadan, bıkıp uslanmadan kaleminle, sözünle eğitmeye çalışacaksın. üstelik o halktan yeri geldiğinde linç yiyecek, belki hapislerde yatacaksın. hatta ve hatta belki uğur mumcu gibi arabana bomba konulacak, parçalara ayrılacaksın. ya da mesela mümtaz soysal hoca gibi seni kürsüden alıp hapse atacaklar ama sen yine de asala katliamcılarının yargılandığı davada ülken için tarihe geçmiş bir savunma yapacaksın.

    bunlar ağır geliyor tabi. onun yerine "ah şu pis kemalistler" ahmaklığı, "atatürk de zaten halkını zorla batılılaştırmaya uğraşıyordu canım" türü gevşeklikler yapmak veya "türkler bir milyon ermeniyi kesti" türü basitliklerin peşinde koşmak daha tatlı değil mi. hadi canım siz de!
  • şu burkayla ilgili kelamıyla bir hareketlenme yarattı başlığında. gayet normal, zira fazlasıyla provokatif bir laf etmiş, "burkanın karanlığını seviyorum" falan demiş.

    ehess'te alain touraine tayfasından kadrolu sosyolog olarak nilüfer göle'nin eleştirel "farklı modernlikler" çıkışlarını tartışma ortamına katkı sağladığı için faydalı bulsam da, pek bir "batılı" olduğu da aşikar. bir defa kullandığı konuşma dili bu kadar "modern" olan birisinin, burka tartışmasında modernliğin eleştirisini hakkıyla yapmasını nasıl bekleyebilirsiniz? dili modern olmanın da ötesinde, bir özelliği daha taşıyor: oryantalist, üstelik bu kadın "türk orijinli"!

    burkayı, - kimi haklı sebeplerle - mahkum ettiği aydınlanmacı/pozitivist/modernist/batıcı/her ne skimse gündelik yaşam tezahürlerinin tam karşısında konumlandırırken nasıl da heyecanlanıyor, çünkü onu büyüleyen şey bir batılı olarak onun gibi olanları yerlerinden zıplatan şey. göle tam da kendi gibi olanlarla, modernlerle, hatta daha açık konuşayım, fransız entelijansiyasıyla tartışıyor türkiye'deki gazeteye demeç verirken. diyor ki, al bak böyle bir şey de var ve burka sana girsin!

    göle'nin söylediklerinin aslında bir işe yaramıyor oluşu da burada yatıyor esasen. burka, onu afganistan'dan taa fransa'ya, avrupa'ya getiren, göle'nin o pek şahane hesaplaştığı "modernliğin" bizatihi kendisini kuran kolonyalizm/emperyalizm çağından kopartılarak düşünülemez. burka, iki dünya arasındaki eşitsizliğin doğrudan gösterenidir. ancak bu eşitsizlik, kadının özgürlüğü versus kadının bastırılması üzerinden ortaya çıkmaz. bu eşitsizlik, emek piyasası yaratmak için batı avrupa kapitalizmine ucuz işgücü diye başvurulmuş üçüncü dünyalı göçmenin ve onun ailesinin üzerinden ortaya çıkar. modernin aslında gözüne gözüne sokar burka, onun geçmişte ve bugün yediği artı-değeri. [ileri okuma yapmak isteyen samir amin'den başlasın, ernest mandel'e kadar yolu var.]

    nilüfer göle gerçekten parıltılı laflar etmek niyetinde değil de, hakikati söyleme niyetinde olan bir sosyolog olaydı, zaten touraine'ci olmazdı demeyeceğim ama, meseleyi bu yönüyle kurardı. göle bilhassa batılıdan çok batılıdır, zira burka onun için karanlık ve güzel bir şey iken, asla sömürüyü, artı-değeri, kapitalizmi ve tarihini hatırlatmaz. hatırlasa da söylemez. çünkü prim yapmaz.
hesabın var mı? giriş yap