• başta kızılderililer olmak üzere dizideki herkes teker teker eli öpülesi insanlardı ama chris'in gerçekten de apayrı bir havası vardı."evet dostlar" diye başlayıp bittiğinde ağzınızı bi karış açık bırakan cümlelerini bugün bile hatırlar gibiyim.
    dizinin bir bölümünde karakterleden birinin de söylediği gibi (barı işleten ve taş gibi bir karısı olan orta yaşlı adam olabilir ama emin değilim) cicely tamamen gerçek anlamda ideal bireylerden oluşmuş ütopik bir toplumdu.
    babaannem öldüğünde bile fazla sarsılmayan ben dizi bittiğinde uzunca bir süre yas tutmuştum.
    zamanında bu diziyi seyredip bir şekilde sevmiş olanlarla bugün deliyüreklerden televolelerden kaçıp sözlüğe sığınanlar aşağı yukarı aynı insanlardır.
  • benim anımsadığım ilk anektod şöyle: hekimimiz bakkal dükkanındadır, bakkalı işleten teyze oğullarını anlatır.
    bakkal teyze - iki oğlum var, biri kamyon şöförü, çok iyi çok iyi trompet çalar, tüm amerikayı dolaştı vs..
    hekimimiz - ya diğeri?
    bakkal teyze - ha o mu? o borsacı..!
  • harika bi diziydi...
    kızılderilinin hayraniydim..
  • ayrica oynayan hatuna (daha sonra "dagci" filminde oynadi) asiktim...
  • new yorklu bir tip ogrencisi olan joel fleischman, 4 yillik mecburi hizmet karsiliginda alaska hukumetinden burs almistir. mezun olunca haliyle istemeye istemeye bu kucuk (cicely) kasabaya gelir. fakat kasaba dunyanin en guzel kasabasi, insanlari en sevilesi insanlardir.

    dizideki karakterler, klasik tv dizisi anlayisinin cok otesinde, ozel bir seyirci kitlesine hitap eder bicimde hazirlanmistir. mesela:

    maggie: pilot. doktordan once 5 sevgilisi olmus, hepsi degisik sebeplerle hayata gozlerini yumdukları için, kendisinin lanetli olduguna inanmistir. doktorla da uzun sure bu yuzden birlikte olamaz ama sonunda aralarindaki dayanilmaz cekime karsi koyamazlar.

    maurice: emekli astronot. cok zengindir. kasabayi kalkindirmak isteyen bu adama gelir. gecmiste bir iliskileri olan shelly'ye hala asiktir.

    ed: favori adamim, super sahsiyet! yetim buyumus, yari kizilderili, film maker, shaman, dahi... 180 uzeri iq sundan beklenmeyecek bir naiflige sahiptir. ailesi onu bebekken terketmis, kizilderili bi adam tarafindan yetistirilmistir. kafasini film yapma olayiyla bozmustur, sinema tarihi databanki gibidir ve dunyaca unlu pek cok yonetmenle mektup arkadasidir. hayali bir kizilderili bilgesiyle mutemadiyen muhabbettedir ve bu sahsin hayali olmamasi da ihtimal dahilindedir.

    marylin: doktorun sekreteri, kizilderili, cool kadin. surekli dusuk bir ses tonuyla konusur, agzindan bos laf cikmaz, cikan her lafi ayri olaydir. gulumsedigi bile pek nadirdir ama asla somurtmaz, kahkaha zaten atmaz, her daim mulayimdir.

    chris: yakisikli dj, sofistike dusunur. radyoda sarki calmadan once damardan takilmasiyla unludur. kafkadan girer, joyce'dan cikar, hayati irdeler. yalnizdir, sevgilisi filan yoktur, huzurludur oyle.

    holling: oranin mahalle barinin sahibi, eski yeminli avci. astronot abiyle eski cok iyi dostlar iken, maurice'in elinden shelly'yi almasiyla ikisi de kanli bicakli olmuslardir. ama shelly holling'i sever, kader iste, napcaksin...

    shelly: baska bir eyaletten (eyalet guzeli secildikten sonra) maurice ile evlenmek icin cicely'ye gelen, ve fekat geldikten sonra holling'e asik olan, saftirik citir. cok iyi kizdir shelly, barda garsondur, barin ustunde holling'le birlikte yasarlar. tabii her iki adamla da arasinda 30-40 yas fark vardir hatunun, boyle de bisey...

    ruth-ann: bu da kasabanin marketinin sahibi, yasli tonton teyzemiz. holling'le beraber kus fotografi cekme avina cikarlar arada. ed bu markette ruth'a yardim da etmektedir part time.

    bir de baska baska karakterler vardir oykulere girip cikan. herbiri ayri tattadir, anlat anlat bitmez...

    dizi, cicely isik ve hava sartlari nedeniyle elverissiz oldugundan, seattle'in disindaki kucuk bir kasabada cekilmistir. 5 sezon devam edip, hayranlarinin tum aglama ve sizlanmalarina ragmen gerisi cekilmemistir.

    olaylar ve karakterler, gercekten de cicely'de 4 yil mecburi hizmet yapmis bir doktorun gercek yasamini anlattigi "northern exposure" adli kitaptan esinlenilmistir. doktorun karisi da orada tanistigi pilotun (maggie) ta kendisidir. bunu bilmek diziyi iyice hos hale getirir.
  • bütün sezonlarını tekrardan izleyebilmek için sağlam bir site vs aradığım, çocukluk yıllarından akılda kalan güzel ve sıcak dizi.

    edit: bilen varsa yeşillendirsin. help !
  • maggie o'connor'a acayip aşıktım. hayatım boyunca ona benzeyen kadınların peşinde koşmuşum yeni yeni fark ediyorum.

    lisenin büyük bir kısmı ve üniversitenin ilk yıllarına denk geliyor bu dizinin kişisel tarihimdeki yeri. etrafımda benden başka bu diziyi izleyen kimse yoktu. bu durum biraz da dizinin saati yüzündendi. yanlış anımsamıyorsam pazartesi gece yarısı yayınlanıyordu ve yaşıtlarımın çoğu uykuda oluyordu o saatlerde. ben kendimi bildim bileli uykusu bozuk biri olduğum için ailemi yıldırmış vaziyette evde dolanırken keşfetmiştim bu diziyi. sözlüğün artık azınlıkta kalmış bir kısmının anımsayabileceği o dönemlerde geceleri vakit geçirmenin uyumak, okumak ve 8-10 kanallı televizyonda ne denk gelirse izlemek dışında çok yapacak pek bir şey yoktu. ben çanak antenli bir sitede oturuyordum ve yabancı kanallara erişim gibi inanılmaz bir lükse sahiptim 90'lı yılların başında. buna rağmen izleyecek bir şey bulmakta zorlanıyordum. okuyacak kitabım da kalmamıştı.

    işte öylesine dolanırken diziye denk geldiğimde ilk sezon yarılanmıştı neredeyse. internet gibi bir olanak da olmadığı için haliyle kısmetimize razı olup dizinin, filmin neresinde televizyonu açmışsak oradan devam etmeyi kolay kabullenmiştik o zamanlar. izleyemediğim bölümleri yıllar sonra tekrarlarda izleme şansı bulacaktım.

    her pazartesi ekran karşısına geçtim. o hiç bilmediğim ama yürekten aşina olduğum dostluk duygusunu, güvende ve evde olma halini, keşif ve iyiliğin tohumlarını buldum bu dizide. dünyanın bambaşka köşelerinde bambaşka ve gerçekten ufak güzel hayatlar olduğuna inandım. bu yüzden şimdilerde çok şükür ki sayısı fazla olmayan bir grup insanla aynı aşina dostluk dünyasını paylaştığımı hissediyorum. cicely kasabasından komşularım gibi bu diziyi zamanında takip etmiş insanların hepsi.
  • bir bölümde doktor, günışığı eksikliği yaşayan birine (kim olduğunu şimdi hatırlamıyorum) bu rahatsızlığa özel, şuna benzer bir şapka takmasını salık vermişti. böylece gözlerine günışığına yakın bir ışık geliyor, semptomlar da yokoluyordu ve bunu her gün belli bir saat takması, sonra da çıkarması gerekiyordu. ama abartıp her gün takar hale gelince, bu bağımlılığından kurtarmak için özel bir müdahale toplantısı düzenlemişlerdi.
    o kabulleniş, arkadaşlarına sahip çıkma, yargılamama ama müdahale etme gerektiğini bilme ve elbette müdahale etme ile süper bölümlerden biriydi.

    hey gidin... bitmesiyle üzüldüğüm nadir dizilerdendir.

    o kasabadaki insanların kafasına erişmek isterdim ve o kafada olanlarla aynı yerde yaşamak.
    ne güzel dizimizdin sen northern exposure!...

    edit: geçmiş gün şimdi yalan olmasın; ama zannederim holling idi bu sorunu yaşayan.
  • benim açımdan gelmiş geçmiş en güzel dizi...

    evlendikten sonra 3-4 sene evimize televizyon almamıştık, "hadi bu yılbaşı tv ile eğlenelim" dediğimizde "aptal kutusu" salonumuzda yer kaplamaya hazırdı...

    siyaset meydanı kemal sunal filmleri vs ile oyalandıktan sonra sıkılıp 37 ekranı tam akrabalara gönderecekken , tesadüfen denk geldiğimiz trt1 ve sonrasında trt-3 de "kuzeyde bir yer" adı altında oynayan bu diziye hayran kalmıştık 20 yıl önce...

    sonrasında trt arşivinden dizinin kopyasını almak için tanıdık bile araştırdım ama nafile...

    2000 lerin ortasında tnt de oynamaya başlayınca bir şekilde edindik diziyi...

    hatta kuzeydebiryer.com diye site bile vardı o zamanlar...

    hiç bir diziden ne den aldığım keyfi almadım ve sanırım bundan sonra da alacağımı sanmıyorum...
  • 1990-1995 yillari arasinda 6 sezon olarak, 110 bolumde, turkiye'de 'kuzeyde bir yer' olarak yayimlanan, tum zamanlarin en iyi dizisi olmasina aday, televizyon yapimidir. altin kure ve emmy odulleri vardir.

    internetin ve cep telefonunun bu kadar aktif olarak kullanilmadigi bir donemde, turkiye'de bu kadar takipcisi olmasi tamamen dizinin samimiyetine, diyaloglarin muhtesemligine, karakterlerin dogalligina ve herkesin bu dizide hayallerinden ve olmak istedigi ama olamadigi hayatlarindan bir parca bulmasina bagliyorum. dizinin yayimlandigi yillarin psikolojisine bakarsak, 1980 darbesi ile uzerinden silindir gecen egitimli bir kesim, yine darbeden sonra olusturulmaya calisilan serbest ekonomik duzen komediligi ile ortaya cikan yeni zengin egitimsiz ve muhafazakar kesim, sovyetler birligi'nin yikilmasi ile ortaya cikan yeni belirsizlikler, abd nin pompalamaya basladigi yeni dunya duzeni naneleri ile okumus ve egitimli insanlarin hayattan sogumalari, duzene karsi gelememelerinin getirdigi sinir, baski; korku imparatorlugunun temellerinin atilmasi ve bunun sonucunda para temelli iliskilerin one gecmesi, haysiyet, seref, onur gibi kavramlarin geriye alinmasi ile lackalasan toplum duzenleri.

    iste boyle bir psikolojide, bu dizi insanlarin hayallerine tercuman olmus, arayip ta bulamadiklari iliskilerin icerisinde olmasini saglamistir. sahsim acisindan, lise yillarinin sonuna ve universite yillarinin basina denk gelmesi, ayrica kisiligimi olusturmada bana yon vermis, su anki karakterimin, fikirlerimin temelini olusturmustur.

    6 sezonun tamamini, gecmis yillarda tekrar edindim ve tekrar tekrar seyrettim, kacirdigim ayrintilari tekrardan gozlemledim ve gerek john corbett, gerekse janine turner ve barrie corbin ikilisinin, diger kasaba yasayanlariyla olan iliskileri, karakterleri ve yasadiklari ile o ana ait dusuncelerini tekrardan ozumsedim.

    john corbett'in chris karakteri ise basli basina hayat felsefem oldu diyebilirim. radyo programlarinda okudugu kitaplarin veya felsefi olarak anlatimlarinin ise ciddi olarak takip edildiginde bir insanin dusunce havuzuna cok seyler katacagina inaniyorum. dizinin yaraticisi joshua brand'a ise, boyle bir proje yaptigi icin sadece tesekkur etmek kaliyor.
hesabın var mı? giriş yap