• ölmek kaçınılmaz bişey di mi? bunda hemfikiriz.
    mantıklı düşündüm şimdi hepimiz ölücez. sonra ne olacağımız değil mesele. bu dünyada olduğumuz ve olabileceğimiz herşey bitecek.
    ha bana sorarsanız sonrasında bişey de olmayacak ama bahsetmek istediğim şey bu değil. bununla ilgili bi tartışma yapacak halde de değilim.

    öldüğünüzde bu dünya ile ilgili bütün duyularınız herşeyiniz bitecek. yani eee diyor olabilirsiniz. fakat bazen böyle yıllarca yaşadığım dünya ile ilgili herşein bitmesi fikri etrafımı bir sarıyor ki resmen elim ayagım tutmuyor. yani burda anlatılacak bişey değil ama mutlaka hissetmişsinizdir buna benzer bi korkuyu.

    şöyle bişey sanki ölüm:
    http://img816.imageshack.us/img816/9031/win95.png

    ne bok yemeye bu kadar şey anlattım. .

    biraz önce mezuniyet töreninden geldim. yanımda da en sevdiğim arkadaslarımdan birisi vardı. bu eleman da ben de esasında yıl ortasında mezun olduk. ben biraz yattım biraz iş güç derken o da askerlik aradan çıksın diye askere gitti.

    yanında pek konusunu açmamaya özen gösterdim ama her konuda pek bi rahat olduğunu bildiğim adamın bu terör saldırıları ihtimali ile ne kadar gergin olduğunu da farketmemem imkansız resmen. o an yukarıda hissettiiğim şeyleri onun belki de her gün hissettiğini farkettim.

    ve düşündüm. ben bu yaşıma kadar birçok şey olabilmek için çaba sarfettim. şimdi götükalkık diyeceksiniz belki ama sikimde değil açıkçası. ben afedersiniz kıçımı yırtıp istanbul atatürk fen lisesine girdim ve orayı bitirebildim. peşine boğaziçi üniversitesinde işletme okudum. peşine bir aksilik çıkmazsa aynı yerde financial engineering okuyacağım.

    ben bu kadar yıl sırf kendime faydası olsun gerçekten birşeyler öğreneyim, kendimi geliştireyim diye uğraştım. bunda babamın payı çok büyük o bana yıllarca böyle öğretti. o yüzden üniversitee bile luzumsuz gördüğüm dersleri sadece geçtim, ilgilendiğim derslerin afedersiniz mına koydum.

    babam idealist bir adamdı benim. beni donanımlı yetiştirebilmek adına benimle birlikte her hafta sonunu c, html cart curt kurslarında geçirdi. sebebi de velet olduğum için beni tek başıma almamalarıydı. o zamanlar oyun gibi çok hoşuma gitse de bugun çok övündüğüm analitik düşüncemi bunlara borçluyum belki de. bunlar sayesinde derinlemesine bir bilgi sahibi olmasam da etrafımda gelişen olaylara alakasız kalmadım.

    ha derinlemesine bilgi sahibi de oldum. her liseli gibi gitar çalarken kendi gitarımı yapmaya uğraştım. sonra asıl sevdiğim şeyin gitar çalmak değil güzel bir tonda gitar duymak olduğunu anladım. sağdan soldan para bulup geçen yıl new york sae e gitme planları yaparken şans bu ya sae istanbul açıldı. ilk giren 8 adamdan birisi oldum. bu arada kendi stüdyomu kurdum. günlerce uğraştım her köşesini ellerimle yaptım. yalıtımlarını ustalara güvenmediğim için ellerimle yapıştırdım.

    vay zengin piçi dediniz çoktan di mi? aslında orta sınıf bir ailenin çok şanslı tek çocuğuyum. annem ve babam benim için çok büyük fedakarlıklar ve çok büyük yatırımlar yaptılar. çok çok şanslı bir adamım ve bunun farkındayım. bu şansımı bana ve çevreme en faydalı olacak şekilde kullanabilmek için de götümü yırtıyorum emin olun.

    bi saattir kendimi iş görüşmesinde gibi anlatmamın sebebi şu. ben şu an 5 yıl önceki hayalimi neredeyse gerçekleştirdim. o hayalim üretebilecek kapasiteye ulaşmaktı. ben bugün tören çıkışında hocalarım iki yanda sıralanmış beni alkışlarken (ki mezun olan öğrencilere yapılabilecek belki de en güzel jestlerdendir) birşeyler üretebileceğimi farkettim.

    ve ben artık daha çok korkuyorum. ölmekten korkuyorum. deli gibi, aklınızın hayalinizin almayacağı kadar korkuyorum. anasını sikeyim çok feci korkuyorum lan..

    ben buraya getirmişken kendimi bir orospu çocuğunun gitmeyeceğim görmeyeceğim bir yerdeki toprak ve rant kavgası için beni öldürmesinden korkuyorum. ben gerizekalı bir piçin tehlikeli olmasına ragmen dolaştırdığı köpeğinin beni öldürmesinden korkuyorum. ben amaçsız bir şekilde trafik kazasında ölmekten korkuyorum.

    bu dunyadan bu gune kadar hep aldım. şans hep yanımda oldu. ben artık vermek istiyorum çocugum olsun benden de başarılı olsun istiyorum. anneme ve babama bu saatten sonra yaptıklarını bir nebze olsun ödemek istiyorum. 5 yıl önceki hayalimi gerçekleştirdim 10 yıl sonraki, 20 yıl sonraki hayalimi de gerçekleştirebilmek istiyorum.

    verebildiklerimi verdikten sonra arkama bakıp huzur içinde o güzel kadının kollarında ölmek istiyorum.

    çok şey mi istiyorum lan?

    ps: bunlar benim kendi hayatıma dair içtenlikle yazdığım notlarım. belki size hiçbir şey ifade etmedi. etmesini de beklemiyordum aslında. ama biliyorum ki her insanın benim gibi bir hikayesi var. kendi hayalleri kendi hedefleri var. ben sadece korkularımı anlatmak istedim. ve başkalarının amaçları uğruna 20 yıldan fazla süren bir çabanın, ve bu çabanın sayesinde yıllar boyunca üretilebilecek herşeyin nasıl bir anda yokolabileceğini anlatmak istedim. çünkü başında da söylediğim gibi ben öldüğümde bu dünyada olabileceğim herşey de ölmüş olacak. gerçekten bu kadar kötü ve bu kadar da kolay bişey ölmek. iyi şeyler 20 yıldan fazla sürerken ölmek bir kurşunla olabiliyor. keşke bu kadar kolay olmasaydı. şu yazıyı bitirebilmek bile ölmekten daha zor olabilir. bir kurşun lan.. bir dikkatsizlik, bir kaza, bir virus, bir deprem, bir patlama.. bu kadar basit işte..
  • kırıkkale'de boğazı kesilerek öldürülen kadın emine bulut'un muhtemelen son sözleri.

    eski kocası boğazını kesmiş, kanlar içinde vücudu... çaresizce "ölmek istemiyorum!" diyor. arkada çocuğu ağlıyor, "anne lütfen ölme!" diye. çocuğu daha da etkilenmesin diye eliyle boğazına tampon yapıyor, sakin kalmaya çalışıyor o hâlde bile.

    biliyor ki çocuklar çok üzülür anneleri ölürse. ama anneler de çok üzülür çocukları ölürse.
  • eski kocası tarafından 10 yaşındaki kızınım gözleri önünde boğazı kesilerek vahşice öldürülen emine bulut'un yakarışı. kulaklarım çınlıyor, başım dönüyor. insanlık bu kadar mı?
  • yüreklerimizi dağlayan feryat. ölmek istemiyoruz duyuyor musunuz? hiçbirimiz böyle ölmek istemiyoruz!!!!!!!! annelerimiz, evlatlarımız, kardeşlerimiz, arkadaşlarımız, komşumuz, hiç tanımadığımız insanlar... hiçbirinin böyle ölmesini is-te-mi-yo-ruz!!!!!!!! yeter artık bu lanet ülkenin lanet adaleti de, yöneticileri de, boktan ataerkil zihniyeti de yerin dibine geçsin!!!
    hala "yaptıysa sebebi vardır" diye ağzından sıçanlar, siz de tez ölün inşallah!!!!
    bir insanı öldürmek için tek bir sebep olabilir, o da savaş vs gibi bir durum veya nefsi müdafa. bu kadar. bunun dışında cana kıymanın hiçbir sebebini savunmayın. savunanın da allah belasını versin!
  • artık sadece bir sayı olmak istemediğimizde, hepimiz elini o kendi taşının altına sokabildiği günlerde, bu isteği dile getirmenin akıllara bile düşmemesi dileğiyle.
  • türkiye'de binlerce kadının ağzından ve kaleminden dilekçelere dökülen ve “bazı” kulakların duymak, “bazı” gözlerin görmek istemediği bir yaşam talebi ifadesi.

    tbwa\istanbul reklam ajansı kadın cinayetlerini durduracağız platformu için bu hafta zincirlikuyu'da bir binaya ölmek istemiyorum talepli dev bir dilekçe astı tam bu yüzden. ve tam da bu yüzden bazı gözlerin görmeye tahammül edemediği o bina giydirme ertesi gün söküldü.

    bakınız konu bahis dev dilekçe.

    #kararıgeriçek
    #istanbulsözleşmesiyaşatır
  • bu cümle beni inanılmaz yaraladı.

    ailede 4.evre kanser hastası olunca ölümü çok fazla düşünür hale geliyorsun. son aylarda durduk yerde ‘ben olsam ne yapardım’ diye düşündüğüm oluyor. “herhalde ölmek istemiyorum diye ağlardım” dedim en son kendi kendime. akabinde bugün, emine bulut’un ve “anne lütfen ölme” diye yalvaran o masum çocuğun videosunu kazara görünce darmadağın oldum. yaşama isteği, kontrolün dışında bir şeyin seni hayattan koparması ve çaresizlik. bazen bir hastalık, bazen de sana verebileceği zararın boyunu asla tahmin edemeyeceğin hastalıklı bir varlık buna sebep oluyor.
    inanılmaz üzgünüm.
  • yeni bir ask'in heyecani ile dolusunuzdur veya hayatinizin cok mutlu gecen bir donemidir ve nedense her gece uykuya dalarken aklinizdan bu cumle gecer.. "simdi degil tanrim, simdi degil" diye dua edersiniz.
  • doktordan duyulan kansersiniz sözü üzerine beyninizin en derin noktalarından dışarıya yükselen çığlık....
  • "artık ölmek istemiyordu, asla. apaçık. artık kendi ölümüne inanmıyordu." louis-ferdinand celine - voyage au bout de la nuit

    "elimi hiç bu kadar güzel şeyler üstüne koymadım ve bu şeylerin sıcaklığını tanımadan ölmek istemiyorum. floritchica bana müsaade et! bütün aptallar bunun değerini bilmeksizin tanıyorlar, halbuki ben tanımaksızın değerini biliyorum!" panait istrati - hayduklar

    "yalpalayarak kalktı ayağa; o anda aklına mrs. filmer'ın sapında "ekmek" yazan tertemiz ekmek bıçağı geldi. ama onu kirletmek doğru olmazdı. havagazı? onun için de çok geçti. holmes geliyordu. jilet olsa işe yarardı ama karısı düzenliydi, jiletleri kaldırmıştı herhalde. pencere kalıyordu geriye, bloomsbury pansiyonunun koca penceresi; yapılacak tek şey pencereyi açıp aşağı atlamaktı; sıkıcı, yorucu, dokunaklı bir eylem yani. (...) ama son dakikaya kadar bekleyecekti. ölmek istemiyordu. hayat iyiydi. güneş sıcaktı. ama ya insanlar? karşıki merdivenlerden inen yaşlı bir adam durdu baktı, bir süre. holmes kapıya dayanmıştı. "al işte!" diye haykırarak olanca gücüyle aşağıya, mrs. filmer'ın parmaklarına doğru fırlattı kendini." virginia woolf - mrs. dalloway

    (bkz: ölmek istememek)
hesabın var mı? giriş yap