• konservatuar zamanlarından beri sevmediğim, camianın oldu olası günahını bile vermeyeceği, orkestrasındaki kadınlara sarkıntılık eden müzik adam(!)ı.
    utanmadan gezi filarmoni'ye katılan müzisyenleri "ihbar" etmiş.
    15 yıl önce de hiçbir şeydin, hala hiçbir şeysin orhan.
  • yönetimindeki 2 sanatçıyı gezi parkı eylemlerinde ‘gezi parkı filarmoni orkestrası’na katıldıkları için orkestra müdürlüğü’ne dilekçeyle şikâyet eden, antalya devlet senfoni orkestrası şefi.

    tamamını şurada okuyabileceğiniz haberden alıntı:

    şallıel, 12 haziran’da yazdığı dilekçede, “gezi parkı eylemlerinde ... ve ... adlı sanatçılarımızın ‘gezi parkı filarmoni orkestrası’ adı altında sahneye çıkmak sureti ile protestolara katıldıklarını hem kendi gözlerimle, hem de televizyon kanallarında gördüm” dedi. müdürlüğün şikâyeti ilettiği kültür ve turizm bakanlığı güzel sanatlar genel müdür vekili nihat değirmenci, şef şallıel’den sanatçılar hakkında gerekli işlemi yapmasını istedi. yaşanan gelişmelerin ardından 2 sanatçı savcılığa ifade verdi.

    (bkz: hükümet adamı)
  • (bkz: ispiyoncu)
  • ibrahim tatlıses geçen hafta iki gün üst üste harbiye açık hava tiyatrosu'nda hayranlarıyla buluştu. bu konserlerin 'ibo şov'lardan bir farkı vardı, o da tatlıses'in ilk kez senfonik orkestra eşliğinde sahneye çıkmasıydı. tatlıses'e sanat camiasından takdir mesajları yağarken dahi müzisyen olarak anılan şef orhan şallıel klasik müzik camiasından neredeyse aforoz edildi. ancak o bunu çok fazla önemsemiyor ve bu tip çalışmalardan muhteşem sentezler çıkacağını belirtiyor. bursa bölge devlet senfoni orkestrası şefi olan orhan şallıel, mimar sinan üniversitesi konservatuvarı'ndan mezun. amsterdam, roterdam ve helsinki'de de burslu olarak müzik eğitimi almış. daha 22 yaşında hollanda'da, finlandiya'da senfoni orkestrası yönetmeye başlamış; caz ve diğer müzik türleriyle de ilgilenmiş. 1995 yılında istanbul'a operacılar için 'everest' olarak kabul edilen salome'u yönetmek için geri dönmüş. 1998'de bursa senfoni orkestra'na genel müzik direktörü olarak atanmış. 1999'dan sonra da bulutsuzluk özlemi ve modern folk üçlüsü gibi önemli gruplarla çalışmış, genç orkestra şefi... ibrahim tatlıses ise aynı sahneyi paylaştığı belki de en 'popüler' isim. şallıel, cumhurbaşkanlığı senfoni orkestrası şefi gürer aykal da dahil olmak üzere klasik müzik camiasında büyük tepki topladı. izmir devlet senfoni orkestrası şefi rengim gökmen ve akbank oda orkestrası şefi cem mansur da 'böyle bir teklifi asla kabul etmezdim' diyor. modern folk üçlüsü ile sahneyi paylaştığı konserde timur selçuk tarafından avusturyalı ünlü şef herbert von karajan'a benzetilerek 'tombul karajan' diye hitap edilen şef orhan şallıel ile çok özel...

    * ibrahim tatlıses konseri tamam da sahneye dansöz dahi çıktı. buna müdahaleniz olmadı mı? dansöz, senfoni orkestrasının önünde olmaz ya da crr'de çiğ köfteli sıra gecesi olmaz gibi düşünceler taşımıyorum. finlandiya kültür bakanı'nın caz piyanisti olduğunu ve kendi grubuyla akşam bir mekanda çaldıklarını biliyorum. insanların sıfatları önemsiz. insanlar bu tip işlerde bir adaptasyon süreci yaşar ve böyle reaksiyonlar normaldir. türk müziği ya da arabesk ile batı müziği var sahnede. ama biz de klasik batı müziği icra eden türkler'iz bu arada. sentez de bu flört sonrasında gelecek. bizim yaptığımız asla doğu-batı sentezi değil. her zaman doğu ile batı yan yana gelince sentez olmaz. bence sentez bu karşılaşmadan ortaya çıkacak çocuklar. birazcık benim gibi. babam türk sanat müziği kökenli, ben klasik batı müziği'yle uğraşıyorum.

    * babanız rıfat şallıel 'neden saçların beyazlamış arkadaş' gibi fantezi müzik eserlerinin bestecisi. siz nasıl oldu da klasik müziğe merak saldınız? 12 eylül öncesi bu çocuk konservatuvara gitsin, politikayla uğraşmasın dediler. babam benim klasik müzikle uğraşmamı istedi. bir arabeskçinin desteğiyle fagot çalmaya başladım.

    * dost meclislerinde babanızla bir araya geldiğinizde birlikte çalar mıydınız? hiç öyle bir şey olmadı. bizim aile biraz resmidir. herkes kendi işini yapar.

    * ibrahim tatlıses ile tanışmanız nasıl oldu? ben tatlıses ile babam sayesinde 13 yaşında tanıştım. onunla çalışmam konusunda negatif yorumlar olmuş. ben diplomalı insanlarla da çalıştım ama... direkt ruhuna, yorumuna bakarım kişinin. bu kişi tatlıses olmasaydı da o ses ve yorum için aynı şeyi yapardım.

    * 'yetenekli bir müzisyen ama popülist işlerle başarısını gölgeliyor' eleştirilerine nasıl bakıyorsunuz? bunu söyleyen türkiye'de benim yaptığım işleri hatırlamıyor. salome'yi 2 dolara yönetiyordum. bunun için dışarda 5 bin dolarlık işleri geri çeviriyordum çünkü perde kapanmasın diye idealist ve milliyetçi duygularla o işi yaptım.

    * rengim gökmen, 'ben böyle bir çalışmayı asla yapmazdım' demiş... bu onun bileceği iş... tatlıses, nota bilmediğini kendisi de söylüyor. ama kulağı bir orkestra şefi kadar keskin. konser esnasında eğer minik bir akort sorunu varsa seyirciler de dahil herkesi susturup akort yaptırabiliyor. ayrıntılar biraz ağır. bu rengim gökmen'in fazıl say'ın ya da idil biret'in hoşuna gitmeyebilir. çünkü fazıl say'ın orkestralara ve seyircilere saygısızlığı dillere destan.

    devlete kizsinlar!

    * her şeyden çok memnun görünüyorsunuz... teknik açıdan bazı şeylerden memnun değilim. klasik müzik konusunda devletin bir politikası var. yönetmeliklerde 120 olan senfoni orkestrası bugün 60'ları zor buluyor. benim orkestram 40 kişi. ama ismi senfoni orkestrası. senfoni orkestrası demek, minimal 100 kişi demek. cso bile küçüldü. ibrahim tatlıses bile en az 100 kişi ile sahneye çıkacağını zannetti. bana ulaşan bazı elektronik postalar var, 'bütün klasik müzikçileri kendine küstürdü' diye yazılar görüyorum. klasik camia nedense kadro sınavını iptal eden devlete karşı çıkmıyor da kadrosuz pek çok kişiye ekmek sağlayan bu işe karşı çıkıyor.

    aynur erdem
    http://www.tumgazeteler.com/?a=965548
  • ispiyonculuğunun ödülünü alan şef. diktalar kendi kendine kurulmaz, zayıf karakterlilerce büyütülür...
  • kendisiyle ilgili haberi okuyup türkiye'deki devlet orkestralarının vahameti üzerine düşüncelere daldım. bu ülkede müzisyenler orkestralarına, sahnelerine sahip çıkmak için bu kadar yıldır mücadele ediyorken böyle bir adamın antalya'da şeflik yapıyor olmasına üzüldüm.
  • kendisi türkiye cumhuriyeti dahilindeki orkestra şeflerinin hiç birisinin yapmadığını, 22 ocak 2010 tarihinde antalya filarmoni derneği ve antalya devlet senfoni orkestrası ile düzenlenen genç kuşak şefleri konserinde ve bu konserin hafta başında başlayan provalarında yapmış, master kurs gibi prova deneyimi kazanmamızı sağlamış ve muhteşem geçen bir konserin ardından biz genç şef adaylarının "biz de buradayız, geliyoruz" dememizi sağlamış ulu kişiliktir...

    ayrıca bir sonraki hafta 25 ocak-1 şubat tarihleri arasında nota bilen herkese, her yaştaki meraklıya açık olan şeflik kursu ile de yine türkiye cumhuriyeti'nde bir ilki gerçekleştirerek, sabahın 8:30'undan gece 24:00'e değin, hatta bazen "orhan abi, şurası şöyle miydi, ben odadayım bi bakar mısın" gibi ricaları kırmayıp gece otelde neredeyse oda oda dolaşarak, tek tek her meraklı şef aday adayıyla ilgilenerek insan üstü bir azim ve sabırla öğrencileri ile ilgilenmiş, işin inceliklerini, sırlarını hiç çekinmeden göstererek onlarca kişiye bu biti atmıştır.

    bazı öğrencileri ömürleri boyu onu hiç unutmayacak, ağabeyi, kuzeni hatta babası yerine koyacaktır...
  • kralcı, güç nerdeyse o tarafa kıvıran bi tip. gezicilerle uğraşacağına o kiloları vermeye baksa kendisine daha çok faydası olurdu.
  • işin tuhafı grup yorum'un 25. yıl stadyum konserini yönetmiştir.
hesabın var mı? giriş yap