• iştaha getirir bu kitap insanı. aşkın tarifi bu denli aç yapılabilir mi diye sorup; tuzları yalar, elmayı dişler, çubuk krakerleri yalancı sigara yaparken bulursunuz kendinizi. kitap bitince pencerenin kenarına yaklaşıp, buğu oluşturursunuz camda, bir boşluk çizersiniz kocaman. döner, kibrit kutularından kuleler yaparsınız. uyuyunca kırmızı bir gezegenin demir kapılarını yumruklarsınız, anlatılan aşkı bulmak için rüyanızda.

    yok, okunmamalı.. bünyeye zarar.
  • --- spoiler ---

    "sana, baharı alıkoyuyorum. sonra kışı. sonra ölümü alıkoyuyorum. kendini arabaların önüne atan dilencinin elleriyle; güzelliğinden bana kalanı alıkoyuyorum. sonra erdemi... en başa dönüyorum."

    "sana yazarak kurtuluyorum. bir de çubuk kraker yiyorum."

    --- spoiler ---
  • zaten hep sensiz oldugumu anladim. zaten hep sana yaziyor oldugumu. büyük bir hizla kendi hapishanemi in$a ediyorum. güvenilir ve pahali çelik. çok agladim, çok erkek oldum ama çok da kadin. kimseyle, kendimle bile ya$ayamadim. birkaç sözcük inliyor dilimin altinda, gerçek ne bilmiyorum. bir suçlu gerek bana..; hemen $imdi, benim gibi. s12

    sesini silmeyi beceremedim. en iyisi a$kti..; onu buldugum yere beni götürecek bir ayna aradim. ......sana dokunmak istedim.
    fotografini duvara sip, sözcüklerin yok etme, var olma sava$i verdigi sayfalari yirtip atiyorum. kendine söyleyemediklerini dudaklarinin kenari anlatir bana. korkularini, korktuklarini. her$eyi, her$eyi unuturum. sadece bir fotograf için evime diger gecelerden daha erken dönerim.
    en yakin arkada$im beni kirabilecegini söyledi. kirilabilirim. s17

    biraz sonra aglamaktan vazgeçecegi ve saçlarimi siyaha boyayacagim. ''benim matemim bu i$te.''
    yazdiklarima ilk kez soru i$areti koymak istiyorum. s30

    tek gerçek, hiçbir$eye sahip degilim. içimden beni sokaga çikartan, sevi$tiren; içimde beni sonsuz ku$kuda birakan bir yaratik duruyor. s39

    içimde, belki yarin $akirim diyen bir $arki... ama sen hiç çalmayan bir gitarsin. bak yine özlüyorum seni. bu itiraf edilmemi$ bir yalnizliktir. s43

    daha kolay ya$amaliyim. metruk evlerde ya$ayan, ''tam i$te o kelimeydi'' dedigim insanlarin arasinda..; daha kolay ama nasil, onu da bilmiyorum. a$k iki de bir ellerimi tutmak istiyor. ''bir gün sen de cezani çekeceksin'' diyor. bo$una, ellerimi verme... bo$una ellerimi verme... uyutmayacagim seni, ninniler büyütmüyor çünkü. bahçende siçrayan agustos böcekleri hala saçlarimin içinde..; bir tek ben kanadim, bir tek sen gördün beni. artik özgürüm, öyle yalnizim ki...... s67

    a$k daima eksik kaliyor. offf bunu bana niye yaptin, bunu bana niye yaptin. dur bir nefes alayim.. ve senin sevdigin kadin olayim. s86

    bir, iki, üç, dört, be$..... alti degi. hayat, benden gizledigin ellerini hangi cebinde sakliyorsun. s89
  • her cümlesine, her satırına öpücük kondurduğum kitap. yalnız ve çaresiz kitap. umay umay kitabı..

    '' beni çok seveceksin... ah ne kadar çok seveceksin. seni kendimle aldatacağım, sana anlattıracağım. anlat da bi yanın daha yok olsun. herkesten gözün gibi saklayıp bacaklarının arasında uyutttuğun bebeği görsünler. hadi anlat.., biraz daha ağzına sıçsınlar. rüyalarına tükürsünler, kollarını kessinler, ayaklarının koktuğunu söylesinler. yanmaya başla, seviştiğin geceleri unuttursunlar... yatagının yanına park ettirsinler kalbini. acı yarışına çık, benimki daha büyük diye kıçını yırt. yırt ki kıçına şarap döksünler. hemen uysallaş; 'yaaa, zaten ben .....' diye uysallaş. uysallaş, uysallaş. beni çok seveceksin. kalbimdeki ağrıyı seveceksin, kavgayı vereceğim sana, kavgayı seveceksin. sana hep 8. doğum günümü kutlarken, tam mumları söndürürken , beyaz elbisem ve at kuyruğu saçlarım çikolataya bulaşırken, 'orada duran çocuktun' diyeceğim. atma kendini. o,sun, pastamın tam ortasındaki mumsun ve seni otuz dört dilime böldüm. şimdi bütün parçalarını toplamışsın.., kutlarım..., beni aldattın. vazgectim. seni ısırdığım elmayla aldatacağım. gelmeyeceğim.

    bir yıl iki ay sonra, kalbin üzerinde unutulmuş kelebeği buldum. önce beyaz kapıyı, sonra beyaz bardağı, sonra buğuyu. şimdi tam onu buldum. buğuyu sildim. tuzları yaladım. ona dokunamadım. onu devirdim. bir sağa, bir sola. avcumun içine alamadım. bir yıl iki ay önce aşkımın bittiğini anımsadım. pop müzik dinledim, hepsi geçti. yirmi dört saat radyo programcısı isen; kitabımı asla anlayamazsın dedim. düğmelerimi boğazımı örtünceye dek kapadım. okumasınlar beni aşkım. omuzlarımı gösterme onlara.'' *

    ''vazgeçilmez olana saplandım, çukura düştüm; aslan kafesine. alkışlanacağım bir tek gün için mi bu çırpınışlar..., beni sevdiğini söyleyeceğin bir gün için mi... yazmak beni sokaklara tüküren bir orospu yaptı. başka kostümlerle, başka başka örtülerle, kendimle yalancıktan arkadaş oldum. veda, kar oldum dostlarımla. oturmuş içimi yalayan bi sığınak kusuyorum. baştan beri yalancıyım; bak ölüme bile inandım.

    bir sözcükle ağaçların yapraksız kaldığını gördüm, kutup ayısının hayata döndüğünü.. filmlerden daha çok ağladığımı gördüm. anlatmama şart mıydı, sayfalara bir ekran döşemem şart mıydı..., ama ne yapayım, seni parçalanmış çocuğum gibi sevdim. seni toparladım. seni attım. seni boşalttım, seni doldurdum, seni çiçek saksılarındaki babamın yanına gömdüm. seni uyandırdım. seni anlattım; artık büyümeyen çocuklar doğuracağımı söyledim. bir nefes daha al. aşk mektuplarıyla erkeklerimi aşksız bıraktım; annesiz, donsuz, çikolatasız, ormansız.

    bugün ölüm orucunda ölenlerin sayısı on iki.. seni seviyorum ama hala aramadın. bak ne güzel öldürüyoruz herkesi. seni seviyorum ama bu katil kalp yerinde durabilecek mi bilmiyorum. artık bilmekten de neftret ediyorum.'' *

    ''her aşk bir orospu yaratıyor. bense beyaz duvaklar, dokunduğumda irkilen sırtlar çiziyorum. ben de oluyorum, o senin kendin için korktuğun yerde.

    gözlerime bak düşüyorum. ve artık duvar kağıtlarının bile içine sızıyorum. durduruyorum kalbimin atışını. öyle ustalaştım ki.. sihir gerekmiyor artık bana, büyülerin gerekmiyor. öyle çok bavulumu toplayıp kaçtım ki kalbimden; şimdi parçalarım mı geride bıraktıklarım, yoksa kaçık çoraplarım mı bilemiyorum.

    daha kolay yaşamalıyım. metruk evlerde yaşayan, 'tam işte o kelimeydi' dediğim insanların arasında...; daha kolay ama nasıl, onu da bilmiyorum. aşk ikide bir ellerimi tutmak istiyor. 'bir gün sen de cezanı çekersin' diyor. boşuna, ellerimi verme... boşuna ellerimi verme... uyutmayacağım seni, ninniler büyütmüyor çünkü. bahçede sıçrayan ağustos böcekleri hala saçlarımın içinde..; bir tek ben kanadım, bir tek sen gördün beni.'' *

    ''gönderdiğin mektupla karşılaştım. sokaktan geçen kamyon oturduğum koltuğu devirdi. zaten hep sensiz olduğumu anladım. zaten hep sana yazıyor olduğumu. büyük bir hızla kendi hapishanemi inşa ediyorum. güvenilir ve pahalı çelik. çok ağladım, çok erkek oldum ama çok da kadın. kimseyle kendimle bile yaşayamadım. birkaç sözcük inliyor dilimin altında, gerçek ne bilmiyorum. bir suçlu gerek bana..; hemen şimdi, benim gibi.

    her şey dönüyor ve kendi etrafındaki tüm masumiyeti yok ediyor. cehennemi sevmekten başka elimde insanca kalan ne var ki.. herhangi bir sokakta ona rastladığımı unuttuğum için seviyorum cehennemi. cehennemi ruhu hala üşüyenler için istiyorum. kendi kötülüğümü istiyorum, son bir defa istiyorum.

    ama yapamıyorum.

    kentleri yakmayacağım. kentleri sularla kaplayacağım. ıslak pardösülü adamlara aşık olacağım. hala sıcak bir koltuk altı dilenen fahişelere, düşlerinden vurgun homoseksüellere. yeterince masumuz artık diyeceğim; kalmadı gözyaşımız.

    işte..; al beni ve kirlet. sonra su kentlerinde yıka. boğ sonra beni; ''bir ihanet daha yetim kalıyor!'' diye tam bağıracakken....''
    artık özgürüm, öyle yalnızım ki......'' *
  • " kırmızı. sana sadece kırmızı demeliyim. ben başaramıyorum kırmızı. hatırlamak dışında bir mucizem yok. birşeye inandım. birşeye ve sadece bir kere ağlayarak dansettim. oysa hayata bağlanmak için ayağa kalkmıştım. "
    okuduktan sonra bu cümleler beynimin içinde dönüp durdu. kitabın tamamı çok güzel ama sınav dönemleri yada konsantrasyon gerektiren işlerle uğraşmadan önce okunmamalı.
  • alkollü iken okunmaması gereken... okunursa ağlatan..
  • iki küçük kırmızı balığın öyküsünün anlatıldığı kara kitap.

    --- spoiler ---

    yüzümün yarısıyla nefes alıyorum. yüzümün yarısıyla dans ediyorum. trene biniyorum; ve metrolara ve otobüslere ve trenlere.. yüzümün yarısıyla balkondan düştüm. yüzümün yarısıyla rüzgar serptiler, uyandım. yüzümün yarısıyla düzdüm kalabalıkları. sana dolmakalem çaldım, çam ağcı koparttım. ve yüzümün yarısıyla ben..

    mumdan benim yüzümün yarısı; ve gölgeden çıkmış gibi terli, salyalı. yetimim ben, istasyonlardaki bavulları çalarım; fırfırlı ne kadar külot varsa, hepsini.. yüzümün yarısı öyle işte.

    pirinç işlemeli bir aynada kırıldı yüzümün diğer yarısı.. herkes uyuyordu. istanbul'da hşcaz makamında ezan sesleri duyuluyordu. yüzümün yarısı benim, yüzümün yarısıyla hep yarım öylüler anlatırım. görünmeyen bile değilim. peki sen yarım dudaklı bir kadını öpmek ister misin... yarım bunları...
    --- spoiler ---
  • bu kitapta bi 6 gün sürecinden bahseder umay, "6 gün sana yazacağım. yeni botlar alacağım, dişlerimi yaptıracağım, kilo vermeyeceğim. kulaklarımın arkasını ve boynumu yıkamayacağım. çantama küçük bir kırmızı balık koyacağım. senin de bana son hediyen. üstelik sen, en fazla küçük kırmızı bir balıkken... ağlamayacağım işte, yine sen ağlayacaksın." der.

    "nasıl sevdin kadın?!" dedim. gözlerim doldu tam burda. sayfa 33'te. sonra "ölüyorum, annem bana hiç kızmıyor" geliyor arkasında, orada ağlamaya başlıyor insan.

    6 gün kulaklarının arkasını ve boynunu yıkamamak nasıl güzel naifliktir? sevgili ne de güzel kokar oradan, şampuanlar, kimyasallar, parfümler bozmasın istersin oradaki kokuyu, sevgili gelir insanın aklına, kulaklarının arkasından boynundan koklanır ya o da, ya da o koklar seni, her koklayışı, verdiği nefes, ensenden aşağıya doğru hareket eder omuriliğinden sıcacık. tam 6 gün vermiş umay ona orda. bir daha kaybetsin, bir daha bulsun diye. kilo vermeyeceğim demiş, çocukluk ayakkabılarını siyaha boyayanlara inat, yeni botlar almak istemiş.

    yazdığı şeyleri düşündüm, boğazımda kalakaldı bi yumru. "sevdiğini ben bildim be adam!" demek istedim o adama, o kırmızı balığa. "tanrı şahit olmamış, sen şahit olmamışsın bu kadının sevgisine, neden?!" demek istedim. "ben anladım, o adam anladı, hapishanedeyken hatta, yeniden cezalandırılacağını söylemediği şarkılardan anladı! niye tanrı sevmiyor ki, niye sen sevmiyorsun ki?" demek istedim. "kendini tırnağına sürdüğü ojenin bozulmamasını önemsediği kadar -10 kere ve herhalde 10 dakika- önemseyen, kalbini çakmaklara dolduran bir kadın vardı karşında" demek istedim.

    hatırlamak dışında mucizesi olmayan, "aşkına ağlamak istiyorsa kırmızı rujunu sürsün" diyen kadın, "artık özgürüm. öyle yalnızım ki..." diyen, hep güzel olacak kadın, hüznünü, aşkını ben iyi anladım, ben sana ağladım. ama ben kırmızı rujumu aşkıma ağlamak için değil, aşkıma gülmek için sürmek isteyenlerden olacağım.
hesabın var mı? giriş yap