• gnaeus pompey magnus, adına üç kez büyük zafer alayı düzenlenmiş, roma'nın (cumhuriyet dönemi) gelmiş geçmiş en büyük komutanlarından biridir. yaşamı boyunca kendisini büyük iskender ile özdeşleştirmiştir.

    amma ve lakin, generalliği bir dönem iyi olmuş olsa da, kriz anlarında yönetim gücü düşük bir kişi olduğunu düşünüyorum. caesar'la yapacağı iç savaşa kadar politik gerginlikleri olabilecek neredeyse en kötü şekilde yönetti (kendi açısından). triumvirlik dağılana kadar tamamen buraya güvenip senato toplantılarına ve seferlere gitmek yerine roma kırsallarındaki villasında genç karısı ile (caesar'ın kızı olur kendisi) gününü gün etmekten başka bir şey yapmamıştır. akabınde crassus'un triumvirliği paylaştığı ikiliye karşı kendisini hem yaşlı hem de askeri yönden daha başarısız görmesi sonucu giriştiği parth imparatorluğu fethinde katledilmesi ile triumvirlik dengesi duman olmuştur. bu noktadan sonra kendisine senato tarafından ayrıcalıklar tanınmıştır (sebebi milo ve clodius arasındaki vahşi ve kanlı siyasi mücadeledir) fakat aslında ayrıcalıklar pompey'e değil, aristokratlara tanınacaktır.

    ayrıcalık kelimesi belki yanlış olur ama, bu noktadan sonra pompey, bir nevi senato'daki yüksek aristokrat grubun (optimates) elinde oyuncak olmuştur ve gazlarına gelmeye başlamıştır. sırf şahsi kıskançlıklar ve yedirememeler yüzünden, zaten yüzde yüz yozlaşmış bu siyasal yapı, seçimler ve mecliste, caesar galya seferleri'nden sonra asla konsül olmasın diye götünü yırtan politikacı takımı rahatsız olmasın diye caesar ile bir iç savaş yaşamaya itilmiştir pompey. zira bu kendisinden talep edildiğinde on yılı aşkın süredir bir savaşta bulunmamış, lejyon yönetmemiş idi kendisi. fakat kendisi de caesar'ın ünü, şanı kendininkini geçsin istemiyordu, roma'da döneminin en namlısı, şöhretlisi idi. triumvirlik zamanında da bu böyleydi. ne zaman ki caesar galya'da büyük başarılar kazandı, palazlandı, paralandı, işte o zaman pompey'in kafası da ufaktan caesar'ı siyasi yolla sindirme fikrine yattı.

    caesar'ın elinden valiliği alıp aynı zamanda konsül adayı olma talebini reddeden senato sonunda pompey'e olağanüstü hal ilan ettirtmeyi başarmıştır ve akabinde pompey ve caesar arası iç savaş, caesar'ın italya kuzeyindeki ufak cohorslarını italya içlerindeki kentlere gönderip işgaller yapması ile başlar (italya işgallerinde katliamlara başvurmamıştır).

    pompey ise caesar'a karşı koymak için -benim düşünceme göre- zaten çok geç kalmıştır. ispanya'daki altı lejyonu (sayı beş veya yedi olabilir) üç tecrübesiz legatus (afrinus biraz tecrübeli diyebiliriz) tarafından yönetilmekte iken ve pompey bunların başına geçmeden olağanüstü hal ilan edilmesi hem senato'nun, hem pompey'in büyük öngörüsüzlükleridir. bu durumdan ve caesar'ın roma'ya yürüyüşünden sonra pompey gemi ile italya'nın güneyinden bugünkü arnavutluk'u kapsayan illyricum eyaletine gidip orada doğudaki müttefiklerinden (mithridates'e karşı savaşırken ilişki kurduğu) destek alarak sağlam bir ordu kurabileceğine inandı. caesar ise kendisinden beklenen kıvrak zekalılıkla hareket etti, galya'daki ana kuvvetine ispanya'ya yürüme emri vererek kendisi de galya'dan ispanya'ya geçişte, bu noktayı tutmasını emrettiği ana kuvveti ile birleşti ve pompey'in ispanya ordusunu (ki pompey'in elindeki en tecrübeli, savaş görmüş, caesar'ınkilere denk ordudur) daha oyunun başında ekarte etmiştir.

    bu olaydan sonra pompey, yanına diğer caesar muhalifleri ve esasında pompey'e de asıl gazı veren lucius domitius ahenobarbus ve metellus scipio ile birleşerek caesar'ı doğuda (arnavutluk) beklemeye başlamıştır. burada 57 yaşında olmasına rağmen ordu kurmak, askerlerle birebir antrenmanlara girmek, sıfırdan adam yetiştirmek gibi zorlu işlere girmiştir ki bu yönüyle azmi takdire şayandır. şükür ki yanında savaş konusunda caesar'ın bizzat yanında yıllarca pişmiş ve caesar'ın da galya başarılarında büyük payı olan titus labienus ile yine savaş ve donanma konusunda pek tecrübeli eski konsül marcus calpurnius bibulus vardır da bir nebze olsun ceasar'ı daha fazla zorlamıştır.

    ispanya'da işi bitiren caesar roma'ya gelip diktatör olur, catilina ve clodius yancıları adına af çıkartarak bunları da peşine kattıktan sonra tecrübeli fakat sayıca pompey'in ordusunun yarısı kadar olan kuvveti ile italya'nın güneyinden arnavutluk'a geçer. burada bibulus, büyük donanması ile caesar'ın ordusunu epey zorlar, orduya italya'dan yapılmak istenen destekleri (asker, tahıl, materyal) keser, fakat caesar'ın kıyıları kapatması ile donanma dinlenecek, ikmal yapacak sahil bulamaz ve bibulus'un beklenmeyen ölümü ile donanma kartı pompey tarafınca kaybedilir.

    pompey'in bu savaş boyunca yaptığı en büyük hata, dyrrhachium savaşı'ndadır. savaşı uzun uzun yazmayayım, ilk başta birbirlerine denize paralel konuşlanmış iki kamp ve savunma hattı arası ufak çatışmalar başlamış, akabinde pompey güney hattından caesar'ın çok daha uzun hattını yarmayı başarmış, caesar'ın ix. lejyonunu ablukaya almıştır. caesar ve yoğunlukla süvarilerinin oluşturduğu bir saldırı grubu bu lejyonu kurtarmaya gitmiş, daha sonra pompey'in birliklerinden bir kısmını savunma kalelelerinden birinde savunmasız gördüklerini düşününce saldırmışlardır. bu saldırı sırasında caesar'ın kuvvetlerinin bir kısmı yollarını şaşırmış, inşa edilen kamp duvarları onları yanlış noktalara götürmüştür. kalenin surlarını aşanlar ise ikinci bir surla karşılaşınca afallamışlar, içerideki az sayıdaki pompey askeri ise, büyük bir kuvvetle desteğe yetişen pompey'i görünce cesaretlenmiştir ve caesar tam manasıyla köşeye sıkışmıştır. caesar'ın da pompey'in de esas orduları kuzeydedir fakat bu ufak çatışmada pompey, caesar'ın yanında getirdiği bu ufak birliği duman eder, caesar'ın askerleri (ki her daim caesar'a tam sadakatle bilinirler) neredeyse caesar'ı yollarına çıktığı takdirde öldürecek derecede paniğe kapılıp kaçmaya başlarlar. caesar canını zor kurtarır ve orduda büyük bir moral bozukluğu baş gösterir.

    işte en kilit nokta burası. yaşanan bu hezeyana ve rezalete rağmen (caesar için) pompey, caesar'a tam teşekküllü, tüm hatları ile saldırmaz. bu çatışmadan sonra kendi kampına çekilir. caesar geri çekilip arnavutluk içlerine ilerlerken yalnızca süvarileri ile onu taciz etmeyi başarabilir. işte bu noktada pompey, kazandığı ivme ile caesar'a yüzde yüz yüklense idi, büyük ihtimalle tarih başka türlü yazılacak idi.

    pompey'in ikinci ölümcül hatası pharsalus savaşı'ndadır. dar bir bölgede gerçekleşen savaşta, enipeus gölü'nü sağına alan pompey, savaşı tamamen süvariler ile kazanmaya karar verir. halihazırda 6 bin süvarisi vardır fakat bunların çoğu aşırı tecrübesiz fakat son derece azimli (yetiştiriliş itibarı ile burnu havada ve aşırı özgüvenli) aristokrat gençler ve şuradan buradan yabancı süvarilerdir. pompey, emrindeki piyade sayısı caesar'ınkilerin iki katı olması ve scipio'nun tecrübeli suriye kuvvetlerinin de kendisine katılmış olması gibi avantajları iyi değerlendirememiştir. sayı üstünlüğünü alana yayarak çok az süvari kuvveti bulunan caesar'ın ordusunu ablukaya alıp tüm hatlardan yüklenmek yerine, ordular yüz yüze gelip birbirlerine girince sol kanattan süvari birlikeri ile bindirme yaparak zafere yaklaşmak umudundadır. anlam veremediğim nokta, bu dönemde parthlar gibi uygarlıklar dışında avrupa ve ispanya'da süvarilerin savaşlarda bu kadar büyük fark yaratmamalarına rağmen pompey gibi tecrübeli bir generalin böyle derme çatma bir süvari kalabalığına nasıl olup da tüm savaşın stratejisini yüklediğidir ...

    caesar, karşıdaki süvarilerin yoğunluk yönünü görünce pompey'in, kendi sağ kanadına süvari bindirmesi yapacağını fark eder ve bin süvarisinin ardına üçüncü piyade hatlarının tamamından topladığı, pilumları ile (savaşın başında rakibe fırlatma amaçlı lejyonerlerin taşıdıkları kısa mızraklar) mızraklı piyade işlevi görmelerini amaçladığı kuvveti bu az sayıdaki süvarisinin arkasına yerleştirir. iki grup karşılaşınca başta pompey'in atlıları epey yol alırlar fakat kalabalık grup olmanın verdiği özgüven ile aşırı lakayıt davranan süvari grubunun -ki bunlara caesar'ın eski legatus'u, yetenekli bir komutan olan labienus liderlik ediyor idi- caesar'ın süvarilerini önlerine kattıktan sonra dar alanda sıkışmaları ve arkasından caesar'ın hazırladığı bu mızraklı-piyade birliğinin baskısı ile darmadağın olurlar.

    pompey'in ana kuvveti soldadır (ahenobarbus komuta etmektedir) ve caesar'ın efsanevi x. lejyonu da sağda (caesar'ın sağında) yani ahenobarbus'un tam karşısındadır ve bu kuvvete caesar komuta etmektedir. süvariyi püskürten piyadenin de soldan, tıpkı pompey'in caesar'a yapmayı planladığı gibi bir bindirme yaparak soldan ahenobarbus hatlarına yüklenmeleri ve x. lejyonun da önden baskısı ile ahenobarbus idaresindeki sol kanat darmadağın olur, ahenobarbus ölür (ateşli bir caesar düşmanı idi), akabinde pompey ordusu duman edilir, 6 bin ile 15. bin arası ölüm olur fakar caesar sağ kalanları bağışlar (gerekmedikçe katliam yapmaz ve iç savaş'ta da merhametli bir imaj çizmek kaygısı vardır). fakat pompey, bir romalı generale asla yakışmayacak biçimde, ordusunu en az zarar görecekleri şekilde geri çekmek yerine basar gider, orduyu terk eder, kampına çekilir.

    pompey, önceden kendisini destekleyen mısır'a sığınmak ister, buradan yeni bir kuvvet toparlayabileceğini planlar fakat iskenderiye'ye vardığında kafası kopartılır (caesar'ın emri dışında olmuştur ve caesar bu duruma çıldırır, pompey'in böyle bir sonla karşılaşmış olması onu üzer ve öfkelendirir).

    pompey'in başına gelenlerde elbette yanındaki aristokrat subayların payı vardır. bu dönemde caesar'ın ordusu, kademe, kıdem ve statü olarak epey düşük çakal çukaldan ve tecrübeli düz askerlerden oluşurken (yani caesar'ın emirlerini sorgulamak gibi bir iş yapamayacak durumda kişiler), pompey'in yanında ahenobarbus, scipio, cato vs. gibi her daim işe karışan, sürekli generalin kararlarını sorgulayan ve yüksek egoları, caesar düşmanlıkları dolayısı ile pompey'e baskı yaparak onun böyle mühim bir savaşta tüm konsantrasyonunu alt üst eden statü sahibi romalılar bulunmaktaydı. elbette bunun da muhteşem pompey'in bu denli hatalar yapmasına payı vardır.

    bir yerde de su testisi su yolunda kırılmıştır, sulla'nın diktatörlüğünde romalı zengin soyluları göze girmek için kesip baş üstünde baş bırakmayan 'genç kasap' pompey, yine bir diktatörün gözüne girmeyi amaçlayan dalkavuklarca öldürülmüştür ...

    edit: şunu da söylemek lazım, cicero, crassus, cato, pompey, diğerleri ve caesar'ın yaşadığı dönem, cumhuriyet'in en kötü dönemi idi. cinna, sulla, gaius marius gibi tiranlar, yozlaşmanın geldiği olağanüstü nokta olayları buraya itmiştir. bu cumhuriyet öyle veya böyle şekil değiştirecekti (yani çok yüksek ihtimalle), tarih bunu gerçekleştirmek için caesar ile pompey'i seçti. iki adam da, süreçler tarafından bu duruma itilmişlerdir biraz da. caesar, galya'da savaş ve mücadele ile geçen yıllardan sonra senato'dan çok yüksek payeler talep edecekti, bunda şaşılacak bir taraf olmamalıydı, cato -her ne kadar ilkeli oluşuna çok saygım olsa da- cumhuriyet'in içinde bulunduğu rezil hali biliyordu, diğer aristokratlar da biliyordu. caesar'a istediği konsüllüğü vermeyi yediremediler. bu da onları hatası oldu. pompey'se her yönden baskı altında kaldı. geldiği yaş, çizdiği imaj, askeri geçmişi ve o günlerde bulunduğu konum, bu savaşın dışında kalmasını kendi egosu açısından çok zor kılmıştır. o da, köşesine çekilip caesar'ın gücünü (diktasını değil, imaj gücünü) kabul edemedi, kendine bunu yediremedi, roma'da dengi olsun istemedi. crassus askeri açıdan yanına yaklaşacak birisi olmadığından onunla gücü paylaşmaya ikna olabilmişti ama caesar'ın kendi eşiti olması fikrine hiçbir zaman sıcak bakmaması kendi sonunu getirmiştir pompey'in.
  • hiç de gerizekalı olmayan liderdir. caesar elindeki az birlikle roma'ya yürüdüğünde pompey ordusunun toplanması için emri vermiştir fakat ordusunun roma'ya varışı 4 günü alacaktır. caesarın roma'ya yürüdüğünü öğrendiğinde ve ordusuna toplanması için emri verdiğinde ise caesar roma'ya 1 günlük uzaklıktaydı. aslında elinde roma'yı savunacak ve caesar'ı rahat yenecek adamı vardı ama bu lejyonlar caesarın eski askerleriydi. bu yüzden güvenilmezdi. pompey çareyi asıl ordusunu toplayana kadar taktiksel olarak roma'dan ayrılmakta bulmuştur. nitekim bir süre sonra ordusunu toplamıştır.ordusunu topladıktan sonra caesar ile bir kaç küçük çarpışmaya girmiş ve bunları kazanmıştır. hatta bu çarpışmalardan sonra caesar'ın üstüne gitse belki olayı bitirecekti ama bundan sonra yine iyi bir strateji izleyerek caesar'a saldırmamıştır. çünkü ceasar'ın ordusu iyice dağılmış,yorgun,aç bir haldeydi,orduda isyan baş kaldırmıştı. pompey bir iki aylık bekleme ve ablukadan sonra caesarın ordusunun dağılacağını, teslim olacağını veya kaçacağını düşünüyordu. yani ölmekte olan aç yılana saldırıp onun en zehirli hamlesini karşılamaktansa, yılanın ölmesini bekleyecekti. fakat cato gibi ileri gelen senato üyeleri bu taktiği gurursuz bulup pompey'i "sen pompey magnus'sun ,asarsın kesersin, yoksa halk sallamaz bizi" diyerek gaza vermiştir.(bazı senatörlerde pompeyi sırf ordunun başında daha fazla kalmak için böyle bir strateji izlediğini savunup onu suçlamışlardır)o da kendisinin 1/3 birliğe sahip olan caesar ile savaşı kabul etmiştir. herkes zafere kesin gözüyle bakarken,caeser dehasını konuşturarak pompey i mağlup eder. pompey yeni bir ordu toparlamak için afrikaya mısır'a yönelir ama daha gemiden iner inmez pompey yüzünden caesar ile papaz olmak istemeyen mısırlılar tarafından kafası kesilerek öldürülür. caesar mısıra gittiğinde pompeyin iadesini ister. mısırlılar ona pompeyin kafasını sununca atlatır. fakat deplasmanda olduğundan şiddet yerine aklını kullanır. pompey öldüğü için mısır 'ın pompeye yani romaya olan borçlarının kanunen kendisine geçtiğini söyler ve aba altından sopa gösterir. eğer borçlar ödenmesse kayıp olan ve sorun çıkaran kleopatrayı tahta geçireceğini ima eder ve mısırlıları bir güzel hoplatırır. gerisi malumdur.kleopatra tahta geçer ve ..

    tarihten çıkarılacak ders: eğer pompey senatoyu dinlemeyip kendi stratejisi üzerinde direnseydi,yani caesar ile savaşmayıp onun ordusunun dağılmasını bekleseydi muhtemelen caesar ismi sadece galya'yı fetheden bir komutan ve konsül olarak kalacaktı. siz siz olun milletin pompasına gelmeyin..:)))
  • yaygın bilinenin -hatta sözlükte de..- aksine julius caesar tarafından öldürülmemiş olan romalı.

    mevzu şöyledir; julius caesar içsavaşta * pompeius'un ordusunu [ordusu daha az askerden oluşmasına rağmen] yenmiştir. ve o'nun askerlerini kendi ordusuna katmıştır. mısır'a kaçmak zorunda kalan pompeius, sandalla mısır sahiline varır varmaz, julius caesar'a yaranmak [ve başlarına bela istemediklerinden] için o'nun kellesini uçurmuşlar ve pompeius'un peşinden mısır'a gelen julius caesar'a tepsi/sepet içinde sunmuşlardır.

    bu sahne karşısında j. caesar'ın ağladığı bile söylenir.

    caesar ile kleopatra arasındaki diyaloglardan birinde şöyle bir bölüm vardır;

    -niye ağlıyorsun caesar? pompeius öldürülmüş işte?
    +kızım aklıma geldi..

    ne de olsa pompeius bir romalıdır, daha önemlisi düşmanı da olsa, onun eski ortağı hatta damadıdır.

    not: benim fikrime paralel bir görüş için heraklia'ya bakabilirsiniz:

    http://heraklia.fws1.com/contemporaries/pompey/

    not2: şimdi aklıma gelen bir diğer mevzu da şudur; julius caesar,pompeius'u yendiği iç savaş sonunda, harb alanına bakar ve kendisine "ne büyük zafer ama, değilmi caesar..?" diyen yardımcısına;

    -romalı romalıyı öldürdü, yüzlerce, binlerce ölü yerde kanları içinde yatıyor, nasıl zafer bu?

    demiştir.
  • rome adlı dizi için daha geniş bilgiye ulaşıp, bilinçli seyirci olma adına aradığım ve ilk cümlede rezil bi spoiler aldığım herifçioğlu.
  • julius caesar'ın amansız muhalifi, başarılı komutan. başarılarının arasında mö. 64'te italya'dan kilikya'ya kadar yaptığı korsan temizliğini sayabiliriz.

    pompeius aslında başlarda caesar'ın kızı julia'yla evlenip, caesar'la yakınlaşsa da öküz* ölüp ortaklık bozulduğunda karşı karşıya geldiler ve aralarındaki gerginlik bu zamanlarda başladı. mö.52'de cladius öldürülünce senato pompeius'u tek konsül olarak atadı. bunun üzerine sinire kesen caesar "olur mu lan öyle şey, yıkarım yakarım" deyip 52-49 arasında mısır'a sıçrayacak olan iç savaşı başlattı. büzük büzük eden pompeius mısır'a kaçınca "sıçtığın yere kadar kovalamazsam namerdim" diyen caesar pompeius'un peşinden mısır'a kadar gitti ve onu orda oldürdü..
    caesar'ın kendini diktatör ilan etmesi de bu zamanlara denk gelir. gerisi de malum zaten...
  • julius caesar'in damadidir kendisi ayni zamanda. yunanistan'i isgal edip dondukten sonra zaferini kutlamak icin roma'da opera pompeiana olarak adlandirilan tiyatro, tapinak, portiko, bahce ve senato binasindan olusan buyuk kultur kompleksini insa ettirmistir. senato binasi'nda pompey'in bir heykeli de bulunmaktadir ve ironik bir tesaduf sonucu caesar bu heykelin onunde oldurulur (bkz: etme bulma dunyasi)
  • bu kadar gerizekali olup da bu kadar guclu bir lider nasil olabilmis hayret ediyorum. ceaser'in romaya geldigini bile bile hicbir bok yapmadan beklemesi sonunda da bir gece vakti sehri terk etmesi tam bir gerizekalilik. adam roma'ya saldiracagini zaten soylemis bir lejyonla cikmis geliyor sen hala "ne yapabilir, ne yapabilir" diye dusunuyorsun. essegin sikini yapabilir okuz oglusu.
  • roma'yı kılıç sallamadan kaybetmesi kendi taktiksel zayıflığından ziyade sezar'ın dahiyane ve öngörülemez taktik manevrasının ürünüdür. sezar elindeki lejyon ile dönemin şartlarına göre akıl almaz bir hızla ilerlemiş ve roma'ya ulaşmıştır. bu intikal ve lojistik yeteneğinin beklenmediği açık. pompey ve dahi herkes sezar'ın normal şartlarda roma'ya daha geç ulaşmasını bekliyordu.

    lakin sonraları kapana kıstırdığı sezar'ı ve ordusunu bu kapanda tutarak zafer kazanma şansını soğukkanlılığını kaybederek kaçırması bir zaaf sayılabilir.

    bunun yanında gelişen savaşta pompey'in ezici sayısal üstünlüğü olduğu doğrudur. lakin sezar'ın lejyonlarının büyük kısmı yıllar süren vahşi galya savaşlarından sağ çıkmış veteran askerlerden oluşmaktaydı. pompey'in savaşta yaptığı manevralar incelendiğinde taktiksel bir hata bulunamaz. farkı yaratan kırıcı çatışmalara girilen noktalarda bozulup kaçan birliklerin pompey'in tecrübesiz askerleri olmasıdır. sezar'ın ustaca hamleleri, askerlerinin tecrübesi ile birleşince zaferi getirmiştir.

    kısaca pompey büyük bir generaldi, lakin sezar biraz daha büyük.
  • ingiltere nin guneyinde bir sahil sehri olan portsmouth un yerli halki arasinda kullanimi tercih edilen bir diger ismi..
  • portsmouth takımını destekleyen taraftar gruplarından birinin adıdır aynı zamanda.
hesabın var mı? giriş yap