• bu partinin 90li yillarda elde ettigi basariyi anlayabilmek icin onu doguran kosullari ve onun sonradan varolan kosullara, yani dis cevreye uyumunu iyi analiz etmek gerekir. nasil olmustur da seksen öncesi ve seksenlerin sonuna kadar oy orani tek haneli rakamlarda dolanan siyasi kenar süsü bir parti 1995 yilinda yüzde 21 gibi bir oy oraniyla birinci parti olarak iktidara gelebilmistir?

    bu partinin savundugu siyasi ve toplumsal düzlemin halkin marjinal bir kesiminin savunusu olmaktan cikip genis kitlelere yayilmasini saglayan ilk katalizatör pentagon'un yesil kusak stratejisi olmustur. 70lerin sonunda soguk savas yillarinin domino teorisiyle kafayi bozmus olan pentagon stratejistleri sscb'den darbe yiyerek yikilacagi düsünülen mümin dominolarin arasina bir payanda yerlestirmeyi planlamislar ve sscb'ye komsu müslüman ülkelerde islami yasam biciminin genis kitlelere yayilmasini kara kitaplarinin ilk babina almislardir. bu strateji afganistan'da taliban'i, pakistan'da taliban'in kökeni olan medreseleri, iran'da islam devrimini, türkiye'de ise türk islam sentezini yaratmistir. kanimca "anarsi ve kardes kavgasi"ni önlemekten daha cok türkiye'nin iktisadi evriminde bir dönüm noktasi teskil eden 24 ocak kararlarinin toplumsal muhalefetin sesini kisarak uygulanabilmesi icin düzenlenmis 12 eylül darbesi ile 61 anayasasindan kök salan bir dereceye kadar liberal devlet yönetim tarzi yerini türk islam sentezine birakir: 1982 anayasasiyla orta dereceli okullarda din dersleri secmeli olmaktan cikarak zorunlu hale gelir (bu satirlarin yazari da o dönemde ilkokul okumak bahtsizligina nail olarak ömrünün daha sonraki kesimlerinde hic kullanmadigi bir cok hayat bilgisi malumatinin yani sira, bir gün olup da hidayete ererse hic zorluk cekmeden kendi tarikatini kurabilecek kadar cok arapca dua ögrenmistir), ders kitaplari milli kültüre uygun bir bicimde yeniden düzenlenir, kurulduklari yil olan 1957'den 1984'e degin 86.898 mezun vermis olan imam hatipler tesvik edilerek 1984'den 1992'ye degin 304.866 mezun vermesi ve turgut özal ile bu mezunlarin eskiden oldugu gibi sadece ilahiyat fakültelerine degil üniversitede istedikleri bölüme girmesi saglanir. 1984 senesinde sayilari 3000 civarinda olan kuran kurslarina büyük devlet adamimiz özal, sadece iki yil icerisinde 5000 tane daha ekler. 80lerle birlikte her nahiye, kaza, bucak ve mahalleye cami yaptiralim kampanyasi basdöndürücü boyutlara vararak 1986'da bir yil zarfinda 2000 cami rekoruyla tarihe gecerek 1995 yilinda ülke sinirlari dahilindeki okul sayisini (68.690) sollayarak 69.523'e ulasir. isin bir de tarikatlar kismi vardir ki, yalniz fethullah gülen'in 1998 senesinde sadece türkiye'de sahip oldugu okul sayisi 89, dersane adedi 373, ögrenci yurdu niceligi de 500'dür. (tüm bunlarin askeriyenin bilgisi dahilinde olmadan yapildigini düsünecek kadar saf degiliz degil mi?)

    fazla uzatmaya gerek yok, kisaca hakim devlet ideolojisi siyasi islama al da at dercesine bir pas vermistir. ama futbolseverler bilirler ki, bazen yüzde yüz gol pozisyonu dahi kacar. refah'in devamda irdeleyecegimiz basarisi, bu pozisyonu kacirmamasi ve topu aglarla bulusturmasi olmustur. dilerseniz bu nefis sutu bir de agir cekimde izleyelim; oynat ugurcugum:

    1980lerin ortasina kadar ortada un, yag ve seker olmasina karsin bir türlü hamurlu tatli yapamayan islami hareket 1985'de izmir akevler kooperatifinde toplanip, düsünüp tasinarak daha sonra dillere pelesenk olacak bir siyasi strateji gelistirirler: adil düzen.
    adil düzencilere göre var olan siyasi sistem köle nizamina ve hile rejimine dönüsmekteymis. adil düzende ise hakiki hak anlayisi ve karsilikli itimat hakim olacak ve ekonomik yapinin bütünü de adil bir iktisadi düzen teskil edecekmis. bu adil iktisadi düzen agir sanayiyi gelistirecek, ihracatla ülke kalkinacak, geri kalmis yörelere devletin bizzat kendisi giderek o yöreleri bulundugu bölgenin paris'i yapacakmis. ayni zamanda devlet, klasik altyapi hizmetlerinin yani sira, fiyatlari dengeleyecek ve kar amaci gütmeksizin temel besin maddeleri dagitacagi marketler kurarak yoksullugun önüne gececekmis. böylelikle serbest piyasa ekonomisi ortadan kaldirilmadan müslümanlar arasi bir harmoni saglanarak ortalik güllük gülistanlik olacakmis.
    bu eklektik ekonomi anlayisi zamanin ruhuna damardan girer. ilkin basittir, sokaktaki adamin anlayacagi dilde yazilmistir, üstelik sokagi birakarak bir türlü evine gidemeyen o kahramanimizi iki yerinden vurur. söyle ki, türk islam sentezi sadece yesil kusak projesinin bir parcasi degil, 24 ocak kararlari ve devamindaki anap liberalizmiyle büyük maddi kayiplara ugramis calisan siniflara maddi kayiplarina karsi verilmis bir cesit manevi haptir. bu dünyanin yalan oldugu, temelinin azap ve elemle atildigini, devr-i saadetin öteki tarafda bizleri bekledigini arabesk yoluyla da iyice icsellestiren türk insani karsisinda yepyeni bir proje görür. bu proje demektedir ki: "evet bu dünya gerci yalan mümin kardesim, ama o kadar yoksullasmana da ne gerek var, gel bizimle hem bu dünyada, hem de öteki dünyada sefa sür!" özellikle büyük kentlerdeki varoslarda yasayan ve seksen sonrasi yasanan liberallesmeden payina sadece yoksulluk düsen kitlelere de adil düzen adeta bir kimlik karti gibi gelmis, liberallesmenin disladigi, sadece tvlerde izleyip icten ice dis biledigi yeni yetme zenginlere karsi gardini alacagi bir bilinc hamlesine dönüsmüstür. onun arabasi varsa, benim de imanim var...

    ancak refah'in 90larin ortasindaki basarisini sadece adil düzen projesinin albenisi aciklamaz. refah ayni zamanda bir pazarlama mucizesi yaratmistir. genel merkezden baslayip, mahallelere kadar inen tespih modeli dedikleri örgütlenme hem hiyerarsik, hem de teskilatin bulundugu yörenin sorunlarina hitab eden propaganda yapabilme özgürlügü sebebiyle yeterince özerktir. diyarbakir'daki refah teskilati adil düzenin kürt sorununu cözecegini vaad ederken, rize'deki teskilat adil düzenin cay üreticisini ihya edecegini ballandira ballandira anlatmistir. özellikle refah'in hanim komisyonlari büyük bir siyasi pazar boslugunu kesfederek, cay ziyaretleri ve mevlütler ile tam da varos kadinlarinin lisaniyla onlara gidip hem varos kadinina daha önce hic sahip olmadigi bir önemsenme, hem de kendine deger verme duygusu aktarmis, bunun hediyesi de 1995 secimlerinde oy olarak refah'a geri dönmüstür. entariyi daha fazla uzatmamak icin refah'in az ya da cok maddi kolu olan ve yerel secimlerde dagitilan besin ve yakacak maddelerinin parasinin kökeni olan müsiad'a ve yurt disindaki milli görüs örgütlenmesine fazla girmiyor, refah'in kurulus ve yükselme dönemini kapatarak, duraklama ve cöküs devrine giriyorum: 1994'de büyük türk iktisatcisi ciller basbakanliginda yasanan büyük mali kriz henüz 2001'de yasanacak olanin boyutlari bilinmediginden bardagi tasiran son damla olur. 1994'de önce yerel yönetimlerle tanisan refah,
    1995'de birinci parti olarak meclise girse de, yeterli cogunluga sahip olmadigindan ve basarisinin kemalist kesimlerde yarattigi tepkiyi dindirmek maksadiyla önce geri planda kalir, ancak 28 haziran 1996'da anap'in azinlik kabinesinin düsürülmesiyle dyp ile koalisyon kurarak erbakan basbakanliginda iktidara gelir. iktidara gelis ayni zamanda refah'in ayaginin kaymasinin baslangicidir. neyse cok uzatmayalim, isin özü: refah, sistem alternatifi görüsler savunmasina karsin sistem icinde yasayan bir partinin iktidara gelmesi halinde esyanin tabiatina uygun olarak vuku bulacaklari yasamis, ne papaza, ne imama yaranabilmis, arada kaldim arada olmus ve de 28 subat postmodern darbesiyle bertaraf edilmistir. refah'i yaratan sistem, onun kendi icin tehdit olusturmaya basladigini kavrayinca defterden silmistir. 80lerin basinda türk toplumunu islamilestiren anlayis, simdi de laiklestirmeye ugrasmaktadir. senin is de zor be ugurcugum, öyle bir ileri, bir geri oynatip duruyorsun...

    dipnot: bu entarinin dokunmasinda judith hofmann'in "aufstieg und wandel des politischen islam in der türkei" (türkiye'de siyasi islamin yükselis ve dönüsümü) adli kumasindan da yararlanilmistir.
  • refah partisi bu coğrafya insanın içten pazarlığının, kurnazlığının, danışıklı dövüşe yatkınlığının, samimiyetsizliğinin, kendi kuyruğuna basılana kadar ses çıkarmamasının en güzel örneklerinden biridir.türban mesele olduğunda, mini eteği, kuran kursları imam hatipler mevzu olduğunda köy enstitülerini hatırlayacak ve hatırlatacak kadar zavallıca bir takiyyenin parmağında oynayan kiralık fikir ve tavırların insanlarıdır.
  • refah partisi necmettin erbakan tarafından değil ahmet tekdal tarafından kurulmuştur. zira o yıllarda erbakan siyasetten yasaklanmış idi. parti olarak ilk atılımını 91 seçimlerinde yapmış, yüzde onsekize yakın oy almıştır. temel ilkesi milli görüş üzerinedir. 91 seçimlerinden önce ittifak yaptığı mçp ve idp ile daha sonra ayrılmıştır. milli görüş ve refah partisi tabanında ümmetçilik anlayışı varken mçp ve idp milliyetçiliğe dayanıyordu. 91 seçimlerinde bu kadar büyük atılım yapmasının en büyük nedenini o yıllarda halkın siyasi partilerden yana umudunun kırılmasını gösterebiliriz. hatta o yıllarda yapılmış olan anketelerde halkın yüzde yirmisi şeriat istediğini, bu yüzde yirmilik kısmın çoğunluğunun da şeriatı normal hayatta adalet, eşitlik ve düzen için istediğini görüyoruz. yani dinin gereğinden dolayı şeriat istiyorum diyenler azınlıkta kalmıştır.
    refah partisinin yükselişinin diğer nedenleri olarak; 80lerin güçlü partisi anap'ın oy kaybetmesi, diğer partilerin halka ulaşmak için medyayı kullanırken refahın kurduğu derneklerle halkla yüzyüze temas kurup, diğer dünyaya yönelik vaatler yerine bu dünyaya yönelik(ekonomik kalkınma, istikrar,adelet gibi) vaatler verdiğini görürürüz. ayrıca refah partisinin gençlik kolları olan milli gençlik vakıfları ve kadın kolları çok iyi bir şekilde örgütlenmiş, kapı kapı dolaşarak oy istemişlerdir.
    94 yerel seçimlerinde refah partisi bütün büyükşehirlerde kazanarak, 95 seçimlerini kazanacağının sinyallarini vermiştir. 95 seçimlerinden sonraki süreçte, bütün ideolojik partilerin yaşadığı bir sorunu yaşamıştır refah partisi. kendisini gönülden destekleyen taban kesimiyle, refah'ın politikasını beğendiği ve ona umut bağladığı için oy veren merkez sağa yakın kesimin istekleri çakışmaya başlamıştır. ayrıca hasan mezarcı, şevki yılmaz gibi anti kemalist şahısların keskin söylemleri halkta ve askerde tepkiye yol açmıştır. daha sonra 28 şubat'da mgk'da alınan kararlarla refahyol koalisyonu bozulmuş erbakan bir kez daha siyasetten yasaklanmıştır. refah partisinden sonra fazilet partisi, onun kapatılmasından sonra kendini yenilikçi olarak adlandıranlar tarafından akp ve gelenekçiler tarafından saadet partisi kurulmuştur. özellikle akp'nin bugün aldığı yüksek oy oranın altında, refah partisi dönemindeki gibi, belediyelerin, sosyal yardım derneği gibi çalışması ve yine refah partsindeki gibi kadın kolları, gençlik kolları, özürlüler kollarının çok iyi örgütlenmiş olmasını gösterebiliriz.
  • 6 mart 1995 tarihinde, dyp-shp koalisyonu zamanında imzalanan gümrük birliği antlaşmasını imzaladığı iddia edilen parti. refah partisi ise 28 haziran 1996 yılında iktidar oldu. hayır yani muhalif olacağım diye saçmalayacağına gir bir bak meclisin sitesine kim ne zaman hükümet olmuş, gümrük birliği antlaşması ne zaman imzalanmış.
  • şu karantina günlerinde/akşamlarında yapılacak en güzel şey kitap okumak ve belgesel izlemek. ben de fırsat bu fırsat deyip seneler sonra rahmetli mehmet ali birand belgesellerine yeniden başladım. şu sıralar son darbe 28 şubat‘ı izliyorum. refah partililerin çok ilginç fikirleri var. onlardan bazılarını kaynakları ile aşağıya bırakıyorum:

    necmettin erbakan
    -sen rp'ye hizmet etmezsen, hiçbir ibadetin kabul olmaz. çünkü başka türlü müslüman olamazsın. başka türlü kurtuluş yok. refah bir ordudur. bütün gücünle bu ordunun büyümesi için çalışacaksın. çalışmazsan patates dinindensin. bu parti islami cihat ordusudur.”
    kaynak
    ayrıca (bkz: patates dini)

    şevki yılmaz /refah partisi rize milletvekili
    -(1992 yılı hac konuşmasından):
    ”...resulune söz veriyorum. bundan böyle sana savaş açan sağcılık, solculuk, kemalizm, kapitalizm, laiklik ve bütün şeytani düzenleri boykot ederek... nöbete koşuyoruz. nöbete geliyoruz. refah için, milli görüş için bütün gücümüzle çalışacağımıza söz veriyoruz...”
    kendi sesinden kaynak. ayrıca (bkz: şevki yılmaz'ın 1992'de hacda ettirdiği yemin)

    -“eşinizle beraber, 30 ağustos‘taki kokteyle katılın... ‘bana bak ‘ dedim. ‘ben deyyus‘ değilim”
    kaynak: 28 şubat belgeseli, 7. bölüm, 13.23. dakikadan sonra.

    -“türk silahlı kuvvetleri türkiye'yi koruyamaz... vatan tehlikede... onun için mgv'leri kurduk.
    herhangi bir yerdeki asker için kışla neyse, burası (mgv) de o... burada vatan savunması yapılacak.“
    not:mgv=milli gençlik vakfı. kaynak

    -(atatürk anıtına neden çelen koymadığı sorusuna cevaben) “ biz ata, ite, puta tapanlardan değiliz''
    kaynak
    ayrıca, (bkz: bu pezevenklerin oluşturduğu türk parlamentosu)

    hasan hüseyin ceylan /refah partisi ankara milletvekili
    -“asker kalkmış diyor ki: pkk'lı olmanıza müsaade ederiz ama, şeriatçı olmanıza asla. bu kafayla çözemezsiniz. çözüm isterseniz şeriatçılıktır.”
    28 şubat belgeseli, 7. bölüm, 14.11den sonra

    -(14 mart 1993 tarihinde kırıkkale konuşmasından) ‘‘bu vatan bizimdir, rejim bizim değildir kardeşlerim. rejim ve kemalizm başkalarınındır. türkiye yıkılacak beyler. türkiye, cezayir olur mu diyorlar? orada yüzde 81 nasıl olmuşsa, yüzde 20 falan değil yüzde 81'lere ulaşacağız”
    kaynak

    -“boşuna uğraşmayın ey emperyalist batının, sömürgeci batının, vahşi batının... boşuna uğraşmayın, kırıkkaleliler'in ellerinde gebereceksiniz"
    kaynak

    şükrü karatepe /refah partisi kayseri büyükşehir belediye başkanı
    -(1996 10 kasım töreninden sonra) “ hakim güçler 'ya bizim gibi yaşarsınız, ya da her türlü fitneyi, fesadı içinize sokarız' diyorlar. bu yüzden de refah partili bakanlar bile kendi dünya görüşlerini bakanlıklarına yansıtamıyorlar. bu sabah ben de, resmi görevim, sıfatım nedeniyle bir törene katıldım. süslü püslü görünüşüme bakıp da laik olduğumu sakın sanmayın. inancımıza saygı duyulmadığı, sövüldüğü bir dönemde, içim kan ağlayarak, bugünkü törenlere katıldım. belki başbakanın, bakanların milletvekillerinin bazı mecburiyetleri vardır. ancak sizin hiçbir mecburiyetiniz yok. bu düzen değişmeli. bekledik, biraz daha bekleyeceğiz. gün ola harman ola, müslümanlar içlerindeki hırsı, kini, nefreti eksik etmesin. bekledik biraz daha bekleyeceğiz”
    kaynak ve ayrıca yine aynı belgesel 7. bölüm.

    halil ibrahim çelik /refah partisi şanlıurfa milletvekili
    -“rp iktidarında imam hatipleri kapatmaya kalkarsanız, kan dökülür. cezayir'den beter olur. ben de kan dökülmesini istiyorum. demokrasi böyle gelecek fıstık gibi olacak... 3500 pkk'lı ile baş edemedi, 6 milyon islamcıyla nasıl baş edecek. rüzgara karşı işerlerse, yüzlerine gelir. bana vurana ben de vururum... ben sapına kadar şeriatçıyım. şeriatın gelmesini istiyorum’’
    kaynak

    zeki ergezen /fazilet partisi bitlis milletvekili
    -allah ve resulü'nün her emrini yerine getirmeye çalışan her insanın kafasının üzerinde kemalizm belası vardır. 70 yıldır çektiğimiz o dilimize vuruan prangaları, o kanunlarla korunan putları, latları, menatları yıkmadığımız müddetçe hiçbir yere varamazsınız. türkiye'de kemalizm kalkmadığı müddetçe demokrasi hikayedir. ibrahim olan korkar mı nemrut'tan. hodri meydan diyorum ben.’’
    kaynak

    -“müslüman hem laik, hem müslüman olamaz. bunu sade burada söylemiyorum... ben her gittiğim yerde hanımları görünce onlara diyorum ki; ey analar siz evlatlarınızı yiğit yetiştirin. korkak yetiştirmeyin. çocuklarınız trafik kazasında öleceğine, çocuklarınız güneydoğu'da pkk olaylarında öleceklerine, çocuklarınız arazi davası sürdüreceklerine, öyle evlatlatlar yetiştirin ki, allah nizamını savunmak için yetişsin. allah'ın davasını savunmak için öldürülsün.’’
    kaynak

    imdat kaya /dönemin sultanbeyli mezarlıklar müdürü—
    -ya iran müslümanları gibi ayağa kalkacağız ve bu kahpe rejimi ayaklarımızın altına alacağız. ya da müslüman bir partiyi iktidara getirip işi yumuşakça halledeceğiz. bu kadar adam, pkk kadar değil. pkk vuruyor, biz de vuralım mı? yok vurmayak da ankara’ da durak! çankaya, ezankaya olana kadar bu savaş sürecek.”

    -“bir müslüman derse ki ben şeriata karşıyım. islam’da din ve devlet birliği yoktur, o adam kafir olur. o halde böyle bir kafire ne kız verilir, ne de kurban ortaklığına alınır, ne de kestiği hayvanın eti yenir. ne yıkanır, ne de namazı kılınır. ne müslüman kabristanlığına konulur, ne de böyle bir alçaklığın mirasına konulur. o halde ‘şeriata karşıyım’ diyen kişi, kurum, dernek, parti ne kadar müessese varsa aklınıza getirin, hatta devlet, hükümet, meclis şeriata karşıysa mutlaka kafirdir. şeriat islam’dır.”

    -“ laik demokratik kafalı insanların namazı kılınmaz. zorlarlarsa karşı da gelmeyin. cenazesini yıkamak için yanına gelenlere yasaktır diyerek kimseyi almayın. artık baş başasınız. onu orada bir güzel halletikten sonra, pamuk kullanmayın bizim memleketimizde budaklı ağaç çok.”
    kaynak

    ...

    tüm örnekler bunlar değil ama hepsini yazmanın mümkünü yok. zaten yazmak da istemiyorum, kişisel yorum da yapmıyorum. yazının tarafsız olması adına da kaynakları özellikle sabah, hürriyet, milliyet gibi gazetelerden, yutup konuşmalarından alıntıladım... yanlış ya da eksik varsa lütfen mesaj yoluyla iletin (kaynağıyla) düzeltelim..
    edit:imla.
  • video hizmet birimine sahip olan ve zamanında etraftan topladığı porno kasetler üzerine şevki yılmaz'ın konuşmalarını kaydedip dağıtan partidir.

    fakir ama namuslu genç, refah partisi video hizmet biriminde çalıştığı yıllarda, milli genclik vakfi üyesi gençlerin esnaftan, servis araçlarından, sağdan soldan toparladıkları porno kasetler ve ses kasetleri üzerine şevki yılmaz'ın konuşmalarını kaydetmektedir. bir dönem görevini başarı ile sürdürmüştür fakat bir gün, elinde 60 lık porno kasetler üzerine çekilmiş 45 lik şevki yılmaz görüntüleri olan kasetle, kapıdan içeri giren ahalinin şikayeti üzerine işten atılmıştır.
    (o günden beri ne porno ne de şevki yılmaz izlemedim)
  • milli görüş çizgisine mensup bir siyasi parti. 1997'de kapatılmıştır. mevcut parlamentoda siyasi mirasçıları ve uzak ve yakın siyasi akrabaları bulunmaktadır.

    saadet partisi (10 vekil) ve yeniden refah partisi (5 vekil) doğrudan mirasçısı konumundadır. bu iki partinin kadrolarının tamamına yakını geçmişte refah partisi üyesidir veya bu partiye üye isimlerin çocuklarıdır.

    iktidardaki ak parti bu partinin devamcısı değildir ama yakın akrabasıdır. partinin ana omurgası refah partili isimler tarafından oluşturulmuştur. cumhurbaşkanı erdoğan, bu partinin il başkanı ve seçilmiş ibb başkanıdır. tbmm başkanı numan kurtulmuş bu partinin ardılı saadet partisinin başkanlığını yürütmüştür.

    gelecek partisi ve deva partisi ise bu partinin uzaktan akrabalarıdır. gelecek partisinin genel başkanı ahmet davutoğlu refah partisine fiilen üye olmasa da, o dönem refah partisine yakın organizasyonlarının faaliyetlerine katılmaktaydı. deva partisi ise bu partinin en uzak akrabası konumundadır ve refah partisi çizgisinden oldukça uzak bir noktada siyaset yapmaktadır. . deva partisinin genel başkan yardımcısı sadullah ergin bu partinin milletvekilidir. resmi bir ilişkisi olmasa partinin fikri babası sayılabilecek abdullah gül de refah partisinin genel başkan yardımcısıydı.

    genel olarak değerlendirildiği toplamda 15 vekil doğrudan bu partinin mirasçısı partilerde yer alırken, refah kökeni ile alakalı ak parti 263 +deva 15+ gelecek 10=288 vekil bulunmaktadır.

    doğrudan mirasçısı veya yakın veya uzak siyasi akraba partilerin toplam milletvekili sayısı 303 etmektedir.
  • enteresan başarılara imza atmış partidir.

    -- alıntı --
    refah partisi’nin 95 jenerasyonu iki cumhurbaşkanı, üç başbakan, onlarca bakan bir de mesih çıkardı.

    efsane jenerasyon. böylesi görülmedi.

    ajax’ın 94 jenerasyonu bile rekabet edemez.

    twitter kaynak:
    -- alıntı --
  • milli selamet partisi ekolünün 1983 yılında kurduğu parti, msp'nin tüm özelliklerini devam ettirmiş ancak doktrin partisi olmaktan ziyade kitle partisi olma yoluna gitmiş böylece radikal islamın yayılması yolunda organize ve bilinçli çalışmalar yapmıştır. necmettin erbakan ilk kez bu partinin çatısı altında başbakanlık yapmış ve türk siyasetine refahyol kavramını dahil etmiştir.
  • moderniteyi yaşamadan postmoderniteye geçmiş türkiye 'nin doksanlardaki bana göre, kısa vadede en büyük ayak bağı, uzun vadede ise salt parti çalışanlarının, ideologlarının değil aynı zamanda sosyal demokratı, halk partilisi, merkez sağı hepsinin el birliğiyle türkiye'yi teslim ettikleri parti idi bu.
    siz zannediyor musunuz, akp 'nin ciddi ciddi bir islam devrimi peşinde olduğunu? böyle bir niyet yok, laiklik hususunda tehlike yok, başka tehlikeler varken, laiklik diye bir tehlike yok.
    türkiye cumhuriyeti'nin bugünlerde bu kadar basiretsiz, şu ırak'ta kurulan devletçikin bile karşısında büzülen dış siyaseti salt akp' ile başlamadı ki; 60 sene menderes 'in torunları bu ülkeyi yönettiler hem de, batının ittirmesiyle, hem de binbir demagojiyle, şimdilerde tavan yapan laiklik elden gidiyor korkusuna her ne kadar tüm benliğimle katılmasam da, ki yukarda belirttim bunu, yine dediğim gibi mustafa kemal 'in vefatından sonra, gerek inönü 'nün milli şeflik takıntısı, gerekse zaten gazi 'nin daha yaşarken arasının açıldığı inönü'nün karşısına, yüzyıllarca ümmetçi sistem içinde kavrulmuş halka hilafet, osmanlı ve arapça ezan gibi konulardaki karşı devrim söylemleriyle , sanki öncelikli sorunlarımız bunlarmış gibi, seslenen menderes 'in ülkeye yaşattığı yalancı bahar bugünlere gelmemizdeki etkenlerdir. (son dönemlerde; aytunç altındal 'ın http://www.hilafet.com/dergi/h180-189/h182/02.htm adresinden de okuyabileceğimiz iddiasına göre, hilafeti geri getirme düşüncesi aslında bizzat mustafa kemal 'in vasiyetinde yer alıyormuş. konuyla ilgili diğer kaynak: http://www.madalyon.gen.tr/…k_un_sir_vasiyeti_neydi . onca yaşanan ve türk devrimi göz önünde tutulduğunda; saçmalık!)

    şimdi akp'yi ve icraatlerinin çoğunu samimi bulmayanlar içinde ben de varım; ama bazı gerçekleri de görelim; yeni değil ki bunlar, nizam, selamet ve bu başlıkta ve entiride incelediğim refah. bu kökten fışkırmış her fidanın başı ezildi bu ülkede, antidemokratik bulun bulmayın, sadece bu zihniyetin partileri, örgütleri değil sol'da da fidanların yetişmesine, filizlerin yeşermesine izin olmadı ki, üstad attila ilhan 'ın da sık sık söylediği gibi, önce ulusal ekonomi, ulusal birlik oluşmadan siyasi yelpaze genişlemeye başladı, bu da kuramların yanlış yorumlanmasına, halka ulaştıklarında yanlış tepki görmelerine sebep oldu, her şey birbirine girdi, latin amerika'da sol güçlerin savunduğu düşünceleri, halka ulaşma söylemlerini burada muhafazakar partiler üstlendi, halkçı olması gerekenler halktan koptu. pek amerikan karşıtı olduğunu söyleyen kimi sol örgütler, doğuda ırka dayalı ayrımı destekleyerek, en büyük emperyalist abd'nin politikalarına dolaylı destek oldu. her ideoloji birbirine girdi, dün sağ sol diye birbirine girenler bugün dirsek temasında, en büyük islami cemaatlerden birinin lideri, müslüman komşularımızın başına bomba yağarken, amerika'dan cemaati yönetmeye başladı. e şimdi neresinden eleştireceksiniz akp'yi? kavramlar, pratikler birbirine girmiş durumda. en azından bu başlık altında bir şeyler vereceksem, katkıda bulunacaksam sözlük ruhuna, o halde refah partisi'ni kapatmaya götüren o meşhur konuşmalardan bahsedeyim, örnekler vereyim ki bu entiri de de diğer entirilerimde olduğu gibi aynı şeyleri tekrarlamıyayım;

    * 23 mart 1983 günü, tbmm başkanı hüsamettin cindoruk'un başbakanlığında siyasi parti liderlerinin anayasa değişikliği konusunda yaptıkları 3. toplantıda refah partisi genel başkanı necmettin erbakan;

    "..'benim inandığım şekilde sen yaşayacaksın' tahakkümünün ortadan kalkmasını istiyoruz. çok hukuklu bir sistem olmalı, vatandaş genel prensiplerin içerisinde kendi istediği hukuku kendisi seçmeli, bu bizim tarihimizde de olagelmiştir. bizim tarihimizde çeşitli mezhepler olmuştur. herkes kendi mezhebine göre bir hukuk içinde yaşamıştır ve de herkes huzur içinde yaşamıştır. niçin ben başkasının kalıbına göre yaşamaya mecbur olayım?... hukuku seçme hakkı inanç hürriyetinin ayrılmaz bir parçasıdır."

    * 13.4.1994 tarihinde refah partisi meclis grubunda refah partisi genel başkanı necmettin erbakan;

    "..şimdi ikinci bir önemli nokta, refah partisi iktidara gelecek. adil düzen kurulacak. sorun ne? geçiş dönemi sert mi olacak, yumuşak mı olacak, kansız mı olacak bu kelimeliri kullanmak bile istemiyorum amma, bunların terörizmi karşısında herkes gerçeği açıkça görsün diye bu kelimeleri kullanma mecburiyetini duyuyorum. türkiye'nin şu anda birşeye karar vermesi lazım. refah partisi adil düzen getirecek. bu kesin şart, geçiş dönemi yumuşak mı olacak, sert mi olacak, tatlı mı olacak, kanlı mı olacak. altmış milyon buna karar verecek."

    * 13.1.1991 günü sivas 'ın sıcak çermik ilçesinde refah partisinin eğitim seminerinde, necmettin erbakan;

    "..sen refah partisi’ne hizmet etmezsen hiçbir ibadetin kabul olmaz. çünkü başka türlü müslamanlık olmaz. başka türlü kurtuluş yok... refah bu ordudur. bütün gücünle bu ordunun büyümesi için çalışacaksın. çalışmaz isen patates dinindensin... bu parti islami cihad ordusudur. kendi kendine cihad ediyorum diye faaliyette bulunamazsın. karargaha bağlı olmak zorundasın, her faaliyette karargaha bağlı olmak zorundayız. karargaha danışılmadan yapılan faaliyetler tefrikadır. çalışacaksan, burada çalışacaksın. müslüman mısın? bu orduda asker olmaya mecbursun... cihada para vermeden müslüman olunmaz. kişinin müslümanlığı, cihada verdiği para ile ölçülür. bir müslüman, zekatını götürüp fakire veremez. zekatını beytülmale, cihad ordusunun karargahına, ilçe teşkilatının başkanlığına verecektir. biz müslümanız. biz kur'anı hakim kılmak isteyene gideceğiz. hepimiz refahçı olmaya mecburuz, çünkü cihad ediyoruz... şuurla refaha çalışan cennete gidiyor. neden? çünkü refah demek kur'an nizamını hakim kılmak için çalışmak demektir"

    * refah partisi rize milletvekili şevki yılmaz;

    "biz kur'an nizamından yüz çevirenlerden, ülkesinde allah resulü yetkisiz kılanlardan mutlaka hesap soracağız."

    * rize belediye başkanı seçilmeden kısa bir süre önce istanbul'da yaptığı konuşmada şevki yılmaz;

    "sizleri ahirette dünyada seçtiğiniz liderlerle çağıracağız... bugün kur'anın kaçta kaçı bu ülkede uygulanıyor hesap ettiniz mi? ben hesap ettim. kur'anı kerimin'in % 39'u bu ülkede ancak uygulanabiliyor. 6500 ayeti rafa kaldırılmış... kur'an kursu inşa ettin. yurt yaptın, çocuk okutuyorsun, öğretmenlik yapıyorsun, vaaz ediyorsun. bunlar cihad bölümüne girmez. ameli salih bölümüne girer hakkın ihkakı için, hakkın yayılması, allahın kelimesinin yükselmesi için yapılacak iktidar çalışmasına cihad derler. cenabı hak bunu siyasi mücerretten emretmemiş. cahudiden emretmiş. ne demek? ordu halinde yapılır. komutanı bellidir... namaz kılmanın şartı iktidarın müslümanlaştırılmasıdır. allah diyor ki, camilerden önce iktidar yolu müslüman olacak... beş vakit namaz kılınacak yerler için kubbeler yapmak sizi cennete götürmez. çünkü bu ülkede allah kubbe yapıp yapmadığını sormuyor. sormayacak, yetkili olup olmadığını soracaktır... bugün müslümanların yüz lirası varsa, bu yüzliranın 30 lirasını kız ve erkek evlatlarımızı yetiştirecek kur'an kurslarına ayırırken, 60 lirasını da iktidara giden siyasi kuruluşlara ayıracağız... allah bütün peygamberlerini iktidar için mücadele ettirmiştir. bana tarikat menşeinden iktidar için boğuşmayan bir isim gösteremezsiniz. size diyorum ki, saçlarım adedince başlarım olsa, herbir baş kur'an yolunda koparılsa yine bu sahip davasından vazgeçmeyecektir... allah'ın size soracağı soru şöyle: küfür düzeninde islam devleti olsun diye niçin çalışmadın? erbakan ve arkadaşları parti görüntüsü altında bu ülkeye islamı getirmek istiyor. savcı anladı. savcı kadar biz anlasak bunu, meseleyi halledeceğiz... bu ülkede dinin simgesinin refah olduğunu yahudi abraham bile anlamıştır... kim iktidar müslümanın eline geçmeten cemaati silaha teşvik ediyorsa, ya o cahildir ya başkaları tarafından görevlendirilen bir haindir. çünkü hiçbir peygamber devleti ele geçirmeden harbe müsaade vermemiştir... müslüman akıllı olur. karşısındaki düşmanı nasıl yenececeğini göstermez. kurmay çizer, asker uygular. eğer kurmay planını açıklarsa, yeni bir plan kurması ümmetin komutanları üzerine vaciptir. bizim görevimiz, konuşmak değil, asker olarak ordu içerisinde harpteki planı uygulamaktır.."

    * yine şevki yılmaz;

    "mecliste 158 tane imam-hatip mezunu kökenli milletvekili var. bizim derdimiz lise-imam hatip ayırımı değil liselileri de aynı imam hatip ruhuyla yetiştirmek... inanlara din dersi yetmez. bir de ahiret hazırlık dersi konulmalıdır... bu ülkede en büyük terör, en büyük isyan allaha ve resulüne yapılıyor. gelin bu ülkede hep birlikte başbakanından cumhurbaşkanına kadar hepimiz ölüm ve ölümden sonraki hayata hazırlık yaptıralım... samsunspor’un taraftarı olur da allahın taraftarı olmaz mı bu dünyada... elhamdülillah şimdi kilit taşı omuzumuzda. belediyeler merdiven kurdu. köprünün ortasına ulaşdık. bir buçuk milyar islam kurtuluş ordusu koruyor. bak erbakan hocayı tanımayanlar duysun, o bu köprünün kuruluş ustası ve mimarıdır."

    * refah partisi ankara milletvekil hasan hüseyin ceylan, 14.3.1993 tarihinde kırıkkale'de yaptığı konuşmada;

    "bu vatan bizimdir, rejim bizim değildir kardeşlerim. rejim ve kemalizm başkalarınındır... türkiye yıkılıcak beyler. türkiye cezayir olur mu diyorlar? orada % 81 nasıl olmuşsa, % 20 falan değil, % 81 lere ulaşacağız. boşuna uğraşmayın ey emperyalist batının, sömürgeci batının, vahşi batının ve dünyayla beraber olacağız diyerek ırz ve namus düşmanlığı yapan, müslüman kadınının bacakları arasına insan yerine köpek yerleştirecek kadar köpek yerleştirecek kadar köpekleşen ve enikleşen batının taklitçiliğine soyunmuş olan sizlere sesleniyorum. boşuna uğraşmayın. kırıkkaleliler’in ellerinde gebereceksiniz."

    * refah partisi ankara milletvekili ve genel başkan yardımcısı ahmet tekdal, 24.11.1996 günü kanal d televizyon kanalında görüntülü olarak verilen konuşmasında şöyle diyor:

    "parlamenter sistemin hakim olduğu yerlerde, eğer bir millet gerekli şuuru göstermez, hak nizamının tesisi sadedinde gayet sarfetmez ise kendisini iki bela karşılayacaktır. bunlardan bir tanesi bütün münkerler karşısına gelecek, zulüm görecek ve zulmün neticesinde de helak olup gidecektir. bir diğeri mükellef olduğu hak nizamının tesisi için çalışmadığı için cenab-ı hakka hesabını veremeyecektir ve bu uğurda mücadele eden topluluklara elden gelen gayretin gösterilmesi elbetteki vazifemizdir. türkiye'de hak nizamı tesis etmek isteyen siyasal kadronun adı refah partisidir."

    * 24.11.1996 günlü kanal d'de yayınlanan teke-tek programına katılan refah partisi ankara milletvekili hasan hüseyin ceylan;

    "asker kalkmış diyor ki, pkk.lı olmanıza müsade ederiz ama, şeriatçı olmanıza asla, bu kafayla çözemezsiniz. çözüm isterseniz şeriatçılıktır."

    * kayseri büyükşehir belediye başkanı şükrü karatepe, 10 kasım 1996 günü atatürk'ün hatırasını anmak için yapılan sonra;

    "hakim güçler <<ya bizim gibi yaşarsın, yada her türlü fitneyi, fesadı içinize sokarız>> diyorlar. bu yüzden de refah partili bakanlar bile kendi dünya görüşlerini bakanlıklarına yanşıtamıyorlar. bu sabah ben de, resmi görevim,sıfatım nedeniyle bir törene katıldım. süslü püslü görünüşüme bakıp da laik olduğumu sakın sanmayın. inancımıza saygı duyulmadığı, sövüldüğü bir dönemde, içim kan ağlayarak, bu günkü törenlere katıldım. belki başbakan'ın bakanların, milletvekillerinin bazı mecburiyetleri vardır. ancak sizin hiçbir mecburiyetiniz yok. bu düzen değişmeli, bekledik, biraz daha bekleyeceğiz. gün ola, harman ola, müslümanlar içlerindeki hırsı, kini, nefreti eksik etmesin."

    * 8 mayıs 1997 günü refah partisi şanlıurfa milletvekili ibrahim halil çelik, meclis kulisinde;

    "refah partisi iktidarında imam hatipleri kapatmaya kalkarsanız kan dökülür. cezayir'den beter olur. ben de kan dökülmesini istiyorum. demokrasi böyle gelecek fıstık gibi olacak. ordu, 3.500 pkk'lı ile başedemedi. altı milyon islamcıyla nasıl başedecek. rüzgara karşı işerlerse yüzlerine gelir. bana vurana bende vururum. ben sapına kadar şeriatçıyım. şeriatın gelmesini istiyorum."

    ..

    kaynak: http://www.belgenet.com/dava/rpdava_idd.html

    partinin savunmaları:
    http://www.belgenet.com/dava/rpdava_02.html
    http://www.belgenet.com/dava/rpdavasi_08.html

    gerekçeli karar:
    http://www.belgenet.com/dava/rpdava_g01.html
hesabın var mı? giriş yap