• küçük bir çocukken, gittiği müzik mağazasının vitrininde kahverengi sunburst renginde bir fender görür. bir müzisyenin özel siparişi üzerine getirilmiş, o sırada şehirde bulunan tek fender'dir. siparişi veren müzisyen gelen gitarın rengini beğenmemiş ve satın almayı kabul etmemiştir. genç rory ne yapıp eder ve o gitarı alır. eğer o beğenmeyip de almayan amca bugün sağ ise gidip elini öpmek lazımdır.
  • sanılanın aksine, dünyanın en iyi gitaristleri arasında değildir.
    dünyanın en iyisidir...
    diğer gitaristlerin hepsini bizler yere göğe koyamayıp yaratmışken, rory'i tanrı kendisi için yaratmıştır.
  • kimsenin hakkında underrated demediği.
    demek dinleyenleri de aklı başında insanlar.
    en iyisi yaymayalım kendi aramızda dinlemeye devam.
  • cork - irlanda menşeili hakkın rahmetine çoktan kavuşmuş bir beyaz blues üstadı.. cork'ta st patrick caddesinden yürüyüp kanalı geçtikten sora sağ kolda vibes & scribes'dan hemen sonra ismi ile açılmış bir de pub bulursunuz, aynı zamanda doğal olarak bu pubın da adıdır.. stoutunuzu çekip güzel müzik eşliğinde keyif yaparsınız.. (bu kıyağımı da unutma sözlük.. yazıom deftere..)
  • keşke hiç dinlemeseydim dediğim sanatçıdır zira bir kere dinlediniz mi bağımlılık gibi yaşamınız boyunca peşinizi bırakmaz. dinledikçe dinleyesiniz gelir. enstrüman çalmanın ruhta bir incelik gerektirdiğini bana esaslı bir biçimde gösteren adamdır kendileri. ilk dinlediğim andan itibaren neden türkiye'de bu kadar az tanındığını merak eder dururum. şahsım adına konuşmam gerekirse gallagher, hendrix'den çok daha önemli bir yer kaplar hayatımda.

    rory ağzını kapayıp çalsa, ben gözlerimi kapayıp dinlesem anlarım kimin çaldığını. öylesine ruhunu katmıştır müziğine.
  • dünyanın en iyilerinden biri. bir gitarist için onu dinlemek yer yer acı verici, bazen de keyif verici bir tecrübeler zinciridir. başlıkta da çoğu kez bahsedildiği gibi özgündür. ne amerikanın kalıplaşmışın da kalıplaşmışı blues'u, ne de her türü irlanda halk şarkılarına çeviren insanlar gibi bir tarzı vardır, bambaşka bir olaydır ortaya çıkan, benzersizdir. doğduğu topraklardan da bağımsızdır. dertleri dünyayı ilgilendirir.

    fark etmeden değişik türlerin oluşmasına da ön ayak olmuştur. en baba metal gitaristinden rockçısına hepsinin ağzından çocukken-gençken rory gallagher'ı dinlemiş olduğunu duyarsınız. iommi'ler, brian may'ler, page'ler onun gazıyla ve hatta onun gibi olmak için çabalamış kendi tonlarını bulmuşlardır. ne kadar alakasız gelse de etkilerini iron maiden, judas priest, black sabbath gibi grupların parçalarında bile duyabilirsiniz.

    stratıyla beraber kullandığı dallas rangemaster efekt ünitesi ve vox amfisi sayesinde edindiği sıradışı tonu kulaklara kazınmıştır. ne fuzz ne overdrive'dır o ton. rory gallagher'ın sesidir.

    sırf istediği gibi olsun diye full bendli telin sesini alıp bir ileri bir geri yavaşça normal notasına döndürür. dinleyici sigara yakar. halkın yanındadır. meyhanede yanınızda oturur, sizinle bira içer. çerez gelince masadakilere ayıp olmasın diye önce beyaz leblebileri yer. öyle bir adamdır rory, bizdendir. dara düşseniz borç verir, parasını geri istemez.
  • beyazların da blues yapabileceğini ispat eden mütevazi dehalardan birisidir. parmakla sayılabilecek kadar az olan
    bu adamlardan bir diğeri ise (bkz: peter green).

    bu arada bir detayı da ilave edelim.

    iron maiden'ın 2 minutes to midnight adlı şarkısının introsu ve ritmleri rory'nin moonchild adlı parçasından esinlenilerek yapılmıştır.

    merak edenler için linkler aşağıdadır.

    rory gallagher - moonchild

    iron maiden - moonchild
  • yetmislerin sessiz gitar kahramanlarindan.. irlandali.. biraz john mayall benzeri 'white boy blues' yollarindan gecmis havasi tasir ama blueprint, tattoo ve calling card gibi albumleri, hem hafif puturlu hem de daha renkli bir blues-rock hattina denk duser.. 95'te oldugunde epey gencti hatirladigim..
  • "o bizim elvis'imizdir" diye tanımlamıştı bir irlandalı dost.

    gallagher'ın blues tarihinde pek kadri bilinmiyor aslında.. o da bunu pek istemiş gibi gözükmüyor; gitarını çalıyor, irlanda'yı dolaşıyor, yapraklar üzerinde geziyor ve doğanın müziğini dinliyor..
    biraz hendrix'lik var gallagher'da. herkesin beğenebileceği bir vokal tarzı yok çünkü. doğal ve şaşaasız.
    o kadar güzel ki yüzü, videolarının sesini kapatıp sadece izleyesiniz geliyor bazen. ve müziği yüzünden kelime kelime, harf harf okunuyor ki bu yüzdendir aslında bu kadar iyi bir müzisyen oluşu..

    grubu "taste" ile çalışmaları ayrı şahane gallagher'ın; sanırsam yukarılarda, 27 yaşlarına geri dönmüş ve öteki 27lerle tavla atıp, aşağıdaki martılara simit fırlatıyordur..
  • 9.29 dakikalik a million miles away adli sahesere imzasini atmis gitarindan yetenek dokulen sanatcidir. pek kimse ihya etmese de kesfedene ayricalik saglayandir.
hesabın var mı? giriş yap