aynı isimde "sabah (gazete)" başlığı da var
  • her evin tuvaletinde olması gereken gazete. pudralı ve fil halkalı baskılarını da çıkartırlarsa rekor kırabilirler.
  • bir coşkun sabah vardı, ne oldu ona ya? ismi ne güzelmiş adamın. ama bize gelirken kıroluğu da getiriyor, coşkun ne lan? tecavüzcü coşkun yüzünden hep bunlar. neyse, sabah güzel şey ya. sabahları pek mutsuz olmuyorum sanki. geceleri kötü olabiliyorum ama. onun da ruhu farklı gerçi. hiç uyumadan güne başlamak da fena olmuyor, yorgunluk olmasa. ama sabah 5'te kalkmak en güzeli. bugün öyle yaptım galiba.

    geçen gün şey oldu. geçen gün dediğim 1 ay oluyor belki. camdan havaya bakıyordum. hava bulutluydu, kapalıydı. aniden ruh halimin de 10 saniyede kararmasına şahit oldum. kan kaybettim, dünya bir karanlık geldi, yaz bitiyor, dedim, kimsenin sikinde değil, dedim, belki son yazdı, ne güzel de güneşliydi, güneşi sevmiyoruz tamam, ama seviyoruz lan yalan söylemeyin, kar da güzel elbet, yağmur da güzeldir, ama değil ya yalan söylemeyin, soğuk güzel gerçi, ama niye güzel hiç düşündün mü, ben düşündüm, soğukta üşümeme ihtimalini seviyoruz, yani sıcak bir şeyler içiyorsun o soğukta, seviniyorsun, ya da yorganın içine girmişsin sabah, ne güzel, dışarıda kar kıyamet, ama sen sıcaksın, sıcacık yuvandasın, o güzel, yani yine sıcağı seviyorsun bebeğim, ya da soğuğu da seviyorsun ama soğuğa dayanmayı seviyorsun, dışarıda kar kıyamet ama üstünde kat kat kıyafetin, sana hiçbir şey olmuyor, o güzel geliyor belki de, ben de kışçıyım aslında, kış gibisi yok derim, bana sorsan öyle, ama kışın mutsuzum ki ben hep, o nasıl oluyor o zaman, demek ki kendimi kandırıyorum, ya da mutsuz olmayı seviyorumdur belki de, neyse.

    işte bunlar aklıma geldi, sonra ruh halime baktım yine, gerçekten de değişmişti, o yaz aylarının mutluluğu yoktu, arada da büyük fark vardı, ama o değişim anına, bulutların güneşi aniden kapatıp havayı karartmaları gibi beni de kapatmaları anına şahit olmasaydım, bu değişim gece ben uyurken olsaydı yani mesela, hiçbir şey değişmemiş sanabilirdim. bir beş dakika üzüldüm, sonra yine hiçbir şey olmamış gibi devam ettim o gün. ama şimdi biliyorum ki, eskisi gibi değilim.

    bugün de güneşli bir sabah, şimdi de yaz bittiği gibi yazı bitiyor, bu yazı, ama kimsenin sikinde değil, ben üzülüyorum yine, çoşkun sabahı dinliyorum gözlerim kapalı.

    2008, istanbul, güneşli bir yazı akşamı.
  • ''sabah günün en kıskanç vaktidir.'' *
  • kafası karmakarışık dünyanın.
    geceden kalma yığınla iş getirmiş bizim sabaha. uykusuz, aksi, lanet...
    öte gecelerde uyumamışlar var hala; sokaklarda, fabrikalarda geceyi gün edenler aklında.
    ölümüne suratsız bir devlet memuru, mahkeme koridorlarında hayatsız gezen bir ayakçı, her sabah aynı saatte, yüz yıldır aynı saatte semaverin kararmış karnına kaçak çay dolduran kahveci bekir abi gibi yorgun mu o da?
    misinanın bir ucunda ölmeyi bekleyenler; diğer ucunda ölenlerin canına asılan, aceleci bebekler. birileri giderken birileri gelecekler. milyarlarca yıldır değişmeyen, sıradan bir gümrük işlemi gibi bakacak dünya birilerinin içini dağlayan acıya, birilerinin yeni bir hayat karşısında her şeye yeniden başlayışına.
    sabahlar sıkıcı ve dünya, maaş kuyruğunda sonunu kaybetmiş kalabalığın gözlerine bakarak bankanın kapısını açan veznedar kadar çaresiz, sevgisiz, isteksiz sabah karşısında.
    beşiktaş'ta yeşil ışık yanmıştır şimdi yayalara, zincirlikuyu'da kürekler çoktan vurulmuştur mezarlara, karşıyaka vapur iskelesi, avcılar metro istasyonu, kızılay meydanı, ilçelerde halk pazarları, köylerde toprak yollar, evlerde tuvalet kapıları... karşı konulmaz bir azimle insanlar zorluyor dünyanın kapılarını.

    aç kapıyı bezirganbaşı!
  • yaz sabahlarında gökyüzü güçlü şekilde parlardı. güneş ışığının parlaklığı göğün mavisini beyaza çalardı. ışık gizemi, sırrı, bilinmezi, karanlığı ve esrarı aydınlatırdı. uyanır uyanmaz balkona çıkardım, göğü, dağı ve avluyu seyrederdim bir süre. guguk kuşunu dinler, sabah serinliğinin tadını çıkarırdım. bunu her sabah yapardım, rutinimdi. gerçek bir haz alırdım sabahın her anından. gün ışığının özel bir gücü var. evrenin özünü gösteren bir iletişim aracı gibi.
  • kendisi 10 kasım 1928 doğumlu lübnanlı divadır. asıl adı jeanette feghali'dir. al shahrourah (bülbül) olarak da anılır. fanları ise kendisine en çok sabbouha (sabahçığım) der. 3.500 kadar şarkı var imiş repertuarında, helal olsun. yaklaşık 65 - 70 yıllık bir sanat geçmişi vardır. arap camiasının ümmü gülsüm, feyruz, asmahan, shadia(fatima ahmad kamal) gibi divalarla birlikte en güçlü seslerinden biri olarak kabul edilir.

    gerçekten çok güçlü bir sesi vardır ve bu sesi inanılmaz bir kabiliyetle ustaca kullanıp her ölçüde şarkı söyleyebilir. kendisini wadih el safi ile çok sık gördüğümden dolayı hep onu getirir aklıma ki wadih el safi lübnan başta olmak üzere tüm arap dünyasının bir kültür ikonu olmuştur artık. sabah şarkı söylediğinde hem göğüs hem de kafa sesini inanılmaz bir beceriyle kullandığı görülebilir ve ben de wikipedia'nın yalancısı olmak üzere iletmek isterim ki gençliğinde tek bir nefeste çektiği "of"un 50 saniye falan sürdüğünü bizzat kendisi söylemiş.

    sürekli güler bu sansasyonel babaannemiz. ya da gençliğinde gülerdi diyeyim çünkü artık çetelesi tutulamayacak kadar çok estetik ameliyat geçirip neredeyse tüm ifadesini yitirmiştir. ama hala bir yerlerde müthiş bir yaşama azmine sahip olduğu hissini veriyor insana. kadın bildiğin 84 yaşında sahneye çıkıp canlı şarkı söylüyor yahu. tabi ki sesinin eski kıvraklığı yok ama gücü için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. kendisinden en az 40 küsür yaş genç şarkıcılarla yaptığı düetlerde özellikle güç ve dinamiklik isteyen bölümlerde yanındakini tuzla buz etmişliğini görüp milyon kere daha hayran olmuşumdur.

    sabah'ın hayatı sansayonlarla dolu imiş, ben de sonradan öğrendim. zaten hep çok cesur bulmuşumdur kendisini o coğrafyaya göre. mesela 24 yaşındaki lübnan erkek güzeli modelle beraberlik yaşamış fakat sonradan bunun sırf genç yeteneğin önünü açma amaçlı bir reklam birlikteliği olduğunu doğrulamış falan. hem doğum yılı hem de ara ara görüntülerindeki benzerlik ve en çok da mantalite, yaşama sevinci ve müthiş yeteneklilik açısından aysel gürel ile özdeşleştiririm kendisini ben. kim ne derse desin, bence benziyorlar. şu iki link karşılaştırılsın lütfen. ilki aysel gürel ile solda mehtap ar, sağda müjde ar. ikincisi de sabah tabi ki: http://1.bp.blogspot.com/…00/aysel_gurel_220109.jpg ve http://media.tumblr.com/…mblr_ly63f7egyf1r5odsz.jpg

    bu da benden kıvanç tatlıtuğ fanlarına gelsin. sabah'ın bir dönem kanatları altına aldığı rula saad'ın klip çekimi için lübnan'a giden kıvanç sabah'la bir foto çektirmiş.

    edit: bakınızlar
  • güneş doğmadan önce serinlikle başlar. sessizliği rahatsız etmeyen hafif bir hareketlenmeyle devam eder. trafik ikazları, buzdolabı gürültüsü, aydede, yıldızlar, sabah kuşları, tek tük taksiler, donukluk, köpekler, sokak lambaları, yansıma, yürüyen insanlar, yuvarlanan şişeler, cırcır böcekleri, şehir ışıkları, polis, bir bardak su, üşüme, sarılma, nefes, ten, uyku, derinlik, perde, balkon, çiçek, ezan, yol, vapur, gün... derken iyice kalabalıklaşır. sabah olur.
  • arap dünyasında çok beğenilen güçlü bir sesi olan lübnan'lı arap şarkıcı. zennube'yi çok iyi yorumlamıştır.http://www.youtube.com/watch?v=4qga8e73m78
  • güzel bir güne merhaba demek için beklenen vakit. sabah serin olur, ufukta yükselen güneş yeni bir gün ve yeni umutların müjdesidir.
  • "kürdü...çerkezi...türbanlısı...mini eteklisi..."
    beylik söz, hoş görüntüler bir yana ne güzel de esinlenmişsin reklamcı dostum carnivale'den, onun benzersiz jeneriğinden. değil mi?
hesabın var mı? giriş yap