• bu insanın "programım rating alsın" amacı dışında herhangi bir amaç gütmediğini programını izleyerek rahatlıkla anlayabiliriz. fakat sadece amacı bu olsaydı belki öldürürdüm kendisini ama hakkını yemezdim.

    bu insan 13 haziran 2004 sabah gazetesinde şöyle yazmış:
    şarkı sözü yazmak, beste yapmak ve üstüne üstlük kendi eserlerini aranje etme yeteneğine sahip olmak eğer ki solist yanında yabana atılmayacak türdense plak şirketi için seni bulunmaz hint kumaşı yapabiliyor. bu değerlendirmeye birkaç iyi örnek vermek gerekirse (dikkat edin lütfen, kendi düzenlemelerini iyi yapan insanlara örnek veriyor burada), teoman, şebnem ferah, nev sayılabilir.

    şimdi şafak karaman'ın kendi programında şebneme sorduğu sorulara bakıyoruz. (cümle düşüklüklerini düzeltmedim.)
    - üçüncü ve dördüncü albümlerindeki prodüktör performansın sektör için yeterli miydi yetersiz miydi?
    - sektör için derken neyi kastediyoruz?
    - piyasa koşulları için. yani bi albümün müzikal başarısıyla beraber ticari başarıyı da birlikte getirir ya da kitleleri memnun etmeyi de getirir. yani sen üçüncü ve dördüncü albümlerinde bu anlamda sektörel ve kitlesel bir memnuniyet sağlayabildin mi? *
    - sağladığımı düşünüyorum çünkü...
    - solist olarak sağlamış olabilirsin ama prodüktör tarafından!
    - yani prodüktör olarak bunu nasıl değerlendirebiliriz gerçekten anlamadım!? *
    sonrasında konserlerinin dolu geçtiğinden, albümlerinin sattığından bahsetmek zorunda kalıyor şebnem.

    ardından şafak karaman, şebnemi yolladıktan sonra çekilen görüntülerde koltuğuna oturmuş şunları zikrediyor:
    - şebnem ferah prodüktörlük tecrübesini olgunluk dönemindeki albümlere saklamalı! bugün için profesyonel prodüktörleri tercih etmeli!

    e sen dememiş miydin iyi diye bu kadıncağıza? muhtemelen programa gelmeden önce nereden laf sokabiliriz de afallatabiliriz diye düşündü kendisi. e nasılolsa prodüktöryeterlilikölçer diye bir makine üretilmedi henüz. yetersizdin desem kim ne diyebilir ki?

    söyleşiye dönüyoruz... (burası programın insanları birbirine düşürme kısmı)
    - türkiyenin ilk kadın rock solisti kim sence?
    - püuhea... yani hiç böyle düşünmemiştim açıkçası [...] ben kendi işimi iyi ve inandığım şekilde yaptıktan sonra ister onuncu ister birinci olayım.
    - bir rock prodüksüyonu yapmak gerçek anlamda türkiyenin ilk rock solisti olmak demek olabilir mi sence?
    - ee olabilir yani bakış açısı...
    - sence?
    - bence rock şarkısı söylüyorsanız, rock şarkıcısısınızdır. barda da program da yapıyor olabilirsiniz, öyle bir albüm de yapıyor olabilirsiniz...

    (henüz kimse hakkında atıp tutturamadı şafak bey. çabalamaya devam...)
    - oturduğun yerden tamam mütevazi bir tablo çiziyorsun iyi güzel
    - tablo çizmiyorum...
    - heauh tamam tamlo çizmiyorsun peki mütevazisin ama durduğun yerden baktığında "ya türkiyede bu kulvarda benden daha iyi yok" dediğin olmuyor mu?
    - yani sana belki çok enteresan gelebilir ama...
    - dürüst bir şekilde söyle! *
    - benim meseleye yaklaşımım bu değil.
    - yani şimdi "ben en iyiyim ben en büyüğüm" anlamında demiyorum bunu. "ben rock kulvarında bir iş yapıyorum ve gerçekten de en iyisi benim" dediğin olmuyor mu? *
    - (afallamalar) böyle olmasında gayret edebilirim ama ben kendini "ben çok iyiyim bu işi de en iyi ben yapıyorum" şeklinde besleyen biri değilim.

    şebnemsiz koltuk kısmı yine... şebnem ilk ben rockçı oldum dedi ya hani (!), ona laf sokuyor burada.
    - volvox grubunda birlikte müzik yapan özlem tekin ve şebnem ferah ikilisi arasında ilk rock albümü yapan özlem tekin olmuştur!!

    işte böyle yollarla rating peşinde koşuyor bu insan. böyle ithamlarda bulunacaksa kendisi, neden koltuk kısmında yapıyor bunu? şarkıcının karşısında söylesin. "prodüktörlüğün beş para etmez senin!" diyebilsin, "özlem çıkardı yaa... ikinci rockçı seni!" diyebilsin, diyebilsin de cevaplarını da alsın kendisi.

    gereksiz bir not olacak ama, şafak beyin bu anlamsız sidik yarıştırmasında yararlı olur belki: özlem tekinin albümü şebnem ferahın albümünden daha önce piyasaya çıksa da şebnem özlem tekinden aylar öncesinde anlaşmalarını yapmış stüdyoya girmiştir.

    - abi şafak nası laf sokuyor ya! dobra adam abi! bir bir söylüyor hepsini!
  • safak karaman seksenlerin sonundan beri türk popüler müzigi piyasasinin icinde. televizyon, radyo, dergi, gazete derken artik bilmedigi görmedigi kalmamistir diye tahmin ediyoruz. dolayisiyla klip sunarak gün geciren vjlerin, rating avlayan öglen kusagi teyzelerinin agzindan damlayan sorulardan daha cok zeka pariltisi tasiyan sorular üretmesini beklememiz dogal. öyle de yapiyor zaten. kendisini begenmeyenler olsa da bugün televizyonlarda yer bulmus bircok programcidan daha islevsel. zira sarkicilari karsisina alip yaptiklari müzikten bahseden, onlara mesleklerinden bahsettiren pek fazla program yok. ama bir sarkicinin gecen hafta sonu hangi barda kiminle görüntülendiginden ziyade en son albümündeki düzenlemeleri neden ona degil de suna yaptirdigini merak eden bir izleyici kitlesi hala mevcut. o kitlenin sormak istedigi sorulari soran da iste o vj cocuklar veya öglen cayi teyzeleri degil, safak karaman.

    fakat safak karaman öyle sorular soruyor ki, karsisindaki sarkicinin bu sorulara kameralar karsisinda dürüst cevaplar vermesi neredeyse imkansiz. akil fikir sahibi bir insanin aklina hemen düsüverecek ve aslinda sorulmasi gereken sorular bunlar, ama sorunun muhatabi sarkicinin dürüstlük ugruna albüm satislarini, patronuyla iliskisini, piyasadaki prestijini tehlikeye atmasini beklemek pek hayalperest bir yaklasim. sonra gelsin efendim safak karaman'in sorularina ezberlenmis, yuvarlak, siyaseten dogru, politik, basin danismani süzgecinden gecmis cevaplar ve safak karaman'in yeme beni diye haykiran yüzü. halbuki kendisi bu sistemi cok iyi biliyor. müzik patronlarinin ellerindeki yagli kamcilar kimlerin sirtinda saklar, degirmenin suyu nereden gelmektedir, kimler hangi ayilara ne sebeple dayi demektedir, hepsini bilir. hatta sarkicilarin bu dümenleri dolaplari umuma karsi acik etmeyeceklerini de. yine de müzik dergisi programinda sarkicilarin ayaklarina dogru sarjörünü bosaltir ve can derdindeki sarkicilar olay yerinde dansöze dönerler. biz de bir sarkicilarin neyse yirttim diyen taze yalan söylemis yüzlerine bakariz, bir de duyduklarindan tatmin olmamis safak karaman'a.

    safak karaman'in pinar aylin'le yaptigi söylesi de böyle enstantanelerle yüklüydü. akrani bircok sarkici gibi doksanlardaki günlerini hasretle anan pinar aylin bir süre önce saga sola sahin özer'in sirketinden bir albüm cikaracagini duyurmus, lakin söz konusu albüm birdenbire seyhan müzik etiketiyle ve icinde sahin özer'in adinin zikredilmedigi bir halde piyasaya verilmisti. son derece sönük sarkilar barindiran bu albümün cikis sarkisi da pek bir numarasi olmayan canta* adli bir sarkiydi. tüm bu gelismeler safak karaman'i iskillendirmis olmali ki, sorularini itinayla bir bir düzmüs ve pinar aylin'i müzik dergisi programinda karsisina oturtmus:

    sk*: bu albüm senin diger albümlerine kiyasla ne kadar tatminkar?
    pa*: cok objektif bir sey söyleyeyim mi sana, hicbir albümüme bu kadar güvenmemistim. ilk defa albümün her sarkisindan gurur duyuyorum.
    sk: canta adli sarkin önceki albümlerinde hit olmus deliler gibi, bekletme veya ya sen gidip de kadar etkili bir sarki mi sence?
    pa: evet, etkili bence.
    sk: etkili?
    pa: evet. sözler özellikle cok etkili.
    sk: bence pinar aylin'in en cok güvendigi albümünün cikis sarkisi canta olmamaliydi.
    pa: peki, saygi duyarim.
    ---
    sk: doksanlarda albüm yapan sarkicilar arasinda a, b ve c klasmanlari vardir. sen kendini hangi klasmanda görüyorsun?
    pa: bence doksanlardan bugüne kadar gelebilen herkes cok iyi bir is yapmistir.
    sk: b klasmaninda misin simdi?
    pa: bilmiyorum. onu siz takdir edeceksiniz. ben öyle bir sey söyleyemem kendimle ilgili.
    sk: su anda c klasmanindasin.
    pa: öyle mi diyorsun?
    sk: su anda ordasin.
    pa: cok acimasizsin. ben öyle zannetmiyorum ama yine de cevap vermiyorum sana.
    ---
    sk: sen bu albümü sahin özer'den cikarmayacak miydin? ne oldu da sahin özer'den cikmadi da seyhan müzik'ten cikti?
    pa: evet, öyleydi. ama son anda birtakim özel nedenlerden dolayi, sahin özer'le bir problemim olmadan, hatta fazla dost oldugumuz icin böyle bir karar aldik.
    sk: ben ikna olmadim. sahin özer'le yola cikmisken bu albümü simdi neden seyhan müzik'ten cikardin?
    pa: sahin özer bir dönem bazi zorluklar yasadi. yeterli derecede bu albümle ilgilenemeyecekse sözlesmemizi iptal etmesini rica ettim. o da öyle yapti.
    sk: tazminat falan istedi mi?
    pa: hicbir sey istemedi.
    ---
    sk: seyhan müzik bu albüme mali katkida bulundu mu?
    pa: hayir. albüm seyhan müzik'e hazir olarak gitti.
    sk: albümün masraflarini kendin mi karsiladin?
    pa: bir kismini ben karsiladim, bir kismini sahin özer karsiladi.
    sk: sahin özer sana hibe mi etti bu albümü?
    pa: sana ne?
    sk: ne demek sana ne? maliyeci olmadigim acik. gazeteci oldugum icin soruyorum.
    pa: seviyoruz birbirimizi. sahin özer benim agabeyim.
    ---
    sk: satislar nasil?
    pa: satislar iyi.
    sk: albümü kac adet bastiniz?
    pa: onu ben bilmiyorum, seyhan müzik biliyor.
    sk: yani bir albüme para yatiriyorsun, seyhan müzik'e bu albümü cikar diyorsun ve kac adet basildigini bilmiyorsun, öyle mi?
    pa: ben ticaret yapmiyorum, ben sanatciyim.
    sk: ben size inanmiyorum. hic inandirici gelmiyorsunuz bana.

    safak karaman tüm iyimserligiyle sorularini sordu. lakin pinar aylin "artik hit sarki bulamiyorum, bu albümüm cok sönük oldu, cikis sarkim canta da pek falso, meslektaslarima göre epey geriledim, piyasada artik ne sözüm gecer ne adim anilir, bana yatirim yapmaya gönlü olan da kalmadi, beni yaratan yapimcim sahin özer bile artik benden umudu kesti, yeni albümün satislari da fena." demedi, diyemedi.

    1995'ten beri albüm yapmayan gülay eralp'in durup dururken piyasada adi sani duyulmamis isimlerin sarkilarindan olusan vasat bir albüm yapmasi, bu albümün tüm masraflarini tek basina karsilamasi, albümüne eslik eden basin bülteninde "üc bucuk kisiyle savasmaya geldim. kast ettigim üc kisi demet akalin, gülsen ve betül demir. bucuk ise bengü." demesi ve hizini alamayip "hande yener ikiyüzlü. ben bakkal müzigi yapiyorum. onun gibi süpermarket müzigi yapmayacagim." seklinde demecler vermesi safak karaman'i cezbetmis olmali ki, kendisi gülay eralp icin de laflar hazirlamis ve kameraya action demis:

    sk*: on iki yildir albüm yapmiyordun. simdi neden albüm yapma geregi duydun?
    ge*: on iki yil boyunca hep sahnedeydim ve cok basariliydim. uzun zamandir sektördeyim. piyasaya biraz uzaktan bakmam gerekiyordu. her seyin bir zamani var. simdi zamani oldugunu düsündügüm icin albüm yaptim.
    sk: on iki yil bence cok uzun bir süre. on iki yil boyunca albüm yapmamis olmanin baska bir sebebi olmali.
    ge: hayir, baska bir sebebi yok. albümün arenasi canli performans sergileyeceginiz yerlerdir. ben demek ki, 1995'te cok iyi bir albüm yapmisim ve on iki yil boyunca o albüm sayesinde sahnede var olabilmisim.
    sk: yapma canim ya! bunun sebebi o albüm degil, belki de sahne performansinin doyurucu olmasidir.
    ge: bunu irdelemenin manasi yok ki.
    ---
    sk: on iki yil araliklarla albüm yapilmasini dogru bulmuyorum.
    ge: evet, normal degil. ama ne zaman hazir olunursa o zaman yapilmali. zorlanmamali. dogru bir proje olmali.
    sk: peki bu dogru bir proje mi?
    ge: evet.
    ---
    sk: on iki yil boyunca teklif almadigin icin albüm yapamamis olabilir misin?
    ge: hayir, aldim.
    sk: kimlerden aldin?
    ge: firma ismi olarak simdi hatirlamiyorum.
    ---
    sk: bu albümün bütcesi sana mi ait?
    ge: evet, bana ait.
    sk: neden sana ait?
    ge: öyle olmasini istedim.
    sk: albüme baktigimda piyasada bilinen isimlerle calismadigini, yeni isimlerle calistigini görüyorum. bu durum albümün bütcesinin sana ait olmasindan mi kaynaklaniyor?
    ge: hayir. bu isimler ileride iyi yerlere gelecek olan isimler.
    ---
    sk: kadin sarkicilar arasinda kendini iyi bir yere koyuyor musun?
    ge: tabii ki.
    sk: iddialiyim diyorsun yani.
    ge: evet, iddialiyim.
    sk: ben de bunu anlamiyorum. bu kadar iddiali olan bir sarkici neden on iki yil boyunca albüm yapmaz? imkanlari neden zorlamaz? dogru proje durumunu anliyorum ama neden on iki yil boyunca o durumu yaratmak icin bir sey yapmaz? madem bu kadar iyi bir sarkiciyim diyorsun, simdi sektörde daha güclü bir noktada olmaliydin.
    ge: hic albümüm yokken aydin, cenk eren, fatih ürek'in oldugu etiler gibi bir piyasada calisan tek kadin sarkici bendim.
    sk: saydigin isimlerin de albüm yapma gibi bir kaygisi yok. sahneyle stüdyo sarkiciligi arasinda büyük farklar var. sen sahne sarkicisi misin, stüdyo sarkicisi misin?
    ge: her ikisi de.
    ---
    sk: kendi albümünün prodüktörlügünü yaparak artik prodüktöre ihtiyacim yok mu demek istiyorsun?
    ge: kendim yapmak istiyorum.
    ---
    sk: üc bucuk kisiyle savasmaya geldim demissin. hande yener'i ikiyüzlü buluyorum demissin. bu sivri sözler bir pazarlama yöntemi mi?
    ge: hayir.
    sk: bu tarz polemikler kendini ifade etmek icin bir arac olarak degerlendiriliyor. bu senin icin de gecerli mi?
    ge: ben fikirlerimi söylüyorum.
    sk: magazin figürü olmak seni rahatsiz eder mi?
    ge: eder.

    pinar aylin'in silkeleyip kendine getiremedigi safak karaman gülay eralp'in kucagina sorularini döktü. amma velakin gülay eralp "on iki yildir albüm yapamiyordum, cünkü kimse bana sarki vermiyordu ve hicbir prodüktör bana albüm yapmak istemiyordu, sahne calismalarimin da hizi kesildi, zira albüm yaparak gündemde kalan demet akalin, gülsen, betül demir ve bengü gibi sarkicilar sahne piyasasini ellerine gecirdiler, onlara rakip olabilmek icin güc bela bir albüm yaptim, bana yatirim yapacak bir sirket bulamadigim icin masraflarini kendim karsiladim, ucuza gelsin diye taninmamis insanlardan sarki aldim, adim hepten unutuldugu icin albüm cikar cikmaz kendime rakip olarak gördügüm günün popüler sarkicilari ve bu aralar yaptigi ise aklim ermese de kendisine camur atarak gündeme gelmek mümkün oldugu icin hande yener hakkinda ileri geri konustum, böylelikle adimin magazin programlarinda anilmasini ve dolayisiyla bedava reklami garanti altina aldim, keske magazin programlarinda hep benden bahsedilse." demedi, diyemedi, deseydi sasardik.

    velhasil herkes birbirinin kuyusunu kaziyor, kimin bicagi kimin sirtinda belli degil, kime sorsan can derdinde. bir telas bir nümayis. basögretmen safak karaman da tüm bu hengamede ona buna dogrulari söyletme derdinde.
  • "muzik marketlerde" lafini bol bol kullanan, muzikten anlamayan muzik elestirmenimsi sunucu.

    akp'den bahcesehir belediye baskanligina aday gosterilmis, bu da severek kabul etmis. popstar benzeri bir yarismada sunuculuk yapacagi icin epey gundeme gelecegini dusunup teklif ettikleri kesin. buyuk hata, safak karaman'a herkes sinir olur.
  • müzikten ercan saatçi kadar anlayan adam..
  • 28 mart 2004 yerel secimleri'nde akparti'den bahçeşehir belediye başkanı adayı olmuş ve bunun için bahçeşehir'de çok büyük bir alan kiralayarak sürekli her köşe başında reklamını yapmış ve seçimlerde neredeyse hiç oy almayarak tekrar sunuculuğa dönmüş müzikten ankaralı turgut kadar bile anlamayan kişi.

    seçim adaylığıyla bütün programlarını popüler olma kaygısıyla yaptığını ne güzel belli etmiş ve sevindirmişti bizi. bir daha ekranlara çıkmayacağı düşüncesi ile güzel geçmişti o günler. fakat seçimlerden önce o kadar konuşan, burnu havada tavırlar sergileyen, "tüm oyları alacağım" diyen kişi, seçim sonrasi hezimetinden sonra sanki hiç bir şey olmamiş gibi tv8'e geçti ve türkiye'de müzikte ne kadar söz sahibi olabilecek insan varsa programına çağırıyor. çağırdığı tüm konuklarına sorulabilecek en mantıksız soruları soruyor ve tüm sinir katsayılarını son zerresine kadar zorluyor. kendi üzerine en yakışan partiden ne güzel aday olmuştu bari o çizgisinde kalsaydi da müzikle ilgili en azından türk rock müziğiyle ilgili bir program yapmasaydi, konuklar almasaydi. biz de onun yüzünü bir daha görmeseydik.

    önümüzdeki seçimde meclise girerse hiç şaşirmayacağım bir kişidir ayni zamanda...
  • o bir chroma keydir. muzik dergisi programında her anonsunda kameranın üzerine yürüye yürüye aksiyonel olduğu yanılgısındaki simülatif varlıktır.
    yıllar önce pasabahce ferit inal lisesi'nin bando takiminin majoruydu. yükseklere, havalara gire gire fırlattığı bastonu çok nadir tutma becerisini gösterirdi. o yıllarda da bozuntuya vermezdi!
    (bkz: ozguven zehirlenmesi)
  • geçen haftalarda kral tv'deki programında baba zula'yı görmez olaydım dediğim insan evladı.. konuklarına gram saygı duymamamakla kalmadı.. adamlara yaptırmadığı maymunlukta kalmadı.. (evet ben burada baba zula'ya da kızıyorum.."hayır" demeyi bilmiyorlar)..bahsi geçen insan evladı da adamlardaki sonsuz hoşgörüden sonuna kadar faydalandı... ben grup üyelerini sıraya dizip, sağdan sayın adlarınızı dediği yere kadar izleyebildim..tahammül sınırlarımın ötesindeydi.
    bir de bir kaç yıl önce tv8'de replikas ile röportajında; replikas üyeleri sezen aksu'nun çok da sevmedikleri bir müzisyen olduğunu söylediklerinde afallamıştı; kavrayamamıştı. "ben oldum. siz daha olmamışsınız." havalarındaydı.
    hiç olmasın mümkünse.
  • akparti'nin parali askerlerinden. muzik dunyasinda cemaat baglantilari sayesinde tutunuyordu. sonra akp'de il meclisine girmeye calisti, belediye baskani olmaya calisti. sonra onlar tutmayinca klip yonetmenligine baslamis.

    benzer isler yaptigindan safak ongan ile karistirilir, ama safak ongan saglam muhaliftir, gezi direniscisidir.
  • bir radyo programinda, teomanin gönülçelen parçasi sona ererken hafiften tansiyonu yükselen flugelhorn(aslında trompet yazmıstım cünkü tonları cok benzeyen calgılar. ama sonra album kartonetinde fugelhorn yazıyor dediler ondan değiştirdim artizlik yapmıyorum yani) solosunun ardindan gayet ciddi ve kendinden emin bir tonla "evet. saksofon soloda bilmemkimi dinlediniz" demis müzik otoritesi.
  • megalomanligin dibine vurmus insan
    http://www.milliyet.com.tr/…/23/magazin/yazorn.html
hesabın var mı? giriş yap