• finansbank müşteri hizmetlerinde işe başlayan adam.

    hani bu adam okuyordu diyenlere atfen :

    olayımız gün içerisinde finansbank müşteri hizmetlerini süper gözüken ama içi dandik telefonu lg ku800 ile arayarak atm şifresi almaya çabalamaktadır. bir kere iki kere üç kere arayıp hattan düştükten sonra küfür savurma moduna geçip yeniden müşteri hizmetlerinin numarasını çevirir ve şifre için 4'e basınız lafını duyar duymaz 4'e basar. en sonunda ivr'ın labirentlerinde yaptığı küçük gezinti biter ve "sizi müşteri hizmetleri temsilcisine bağlıyorum" cümlesini duyarak rahatlar. bir süre bekledikten sonra bir müşteri temsilcisine uymayacak laubalilkte bir erkek sesi duyar ve konuşma başlar :

    - * finansbank mı ??
    - evet buyrun.
    - ben şifre alacaktım da...
    - tamam bakalım. kullanıcı adınız neydi??
    - kullanıcı adımı bilmiyorum. atm şifresi alacaktım.
    - tamam o zaman isim soyad alayım.
    - adım olay nilay
    - kontrol ediyorum dıdııtıtrırıdımdımdım *

    --- sessizlik ---
    telefon ekranına bakma anı
    --- sessizlik ---

    - santralinnnnnn......??? ya sen nasıl yaa...... cozrtt mavi ekran .

    * : benim salak cihaz ben ivr da gezineyim derken "dokunmatiğim dokunma rezil ederim" mantığıyla ikinci bir arama oluşturup santralin delisini başıma bela, beni de rezil etmiştir. ... aferin.
  • yakın zamanda bu dünya üzerindeki 22inci senesini dolduracak şahıs.

    bu kadar sürede sevdi, veya sevdiğini sandı, sevildi veya sevildiğini sandı. güvendi, içten içe hiç güvenmedi, hiç hayal kırıklığı yaşamadı. insanlardan gördüğü her şeyi onlardan görmeyi bekledi, yanılmadı. üzdü, bazen üzüldü, bazen üzülmüş gibi yaptı. yapmak istediği her şeyi yaptı, elde etmek istediği şeylerden, imkanları dahilindekileri mutlaka elde etti. bazen öyl eoldu ki, kendi imkanların şaşırdı. esasen pek de şaşırmadı. kimseyi satmadı, ama bazen umursamadı. çoğu zaman bi tehlike sezdiği anda uzaklaştı, başını belaya sokmadı. kavgaya girmedi, kimseyi dövmedi. kalp kırmamaya gayret etti, ama isteyerek ve bilerek kalp kırdı, pişman olmadı. kümsenin yüzüne diyemeyeceğini arkasından söylemedi, veya santralin isminin arkasına gizlenerek konuşmadı. insanların çoğunu sevmedi, onları yanında istemedi, onlara kızdığını pek çok yerde dile getirdi. ama bu insanlar arasından tanıdıklarını sevdi. gene de ön yargıarından vaz geçmedi. ön yargılarını çok sevdi, onlar olmasaydı şu anda keyfinin bu kadar iyi olamayacağını bildi. insanlara kapısını hep açık tuttu, ama kimseyi kovarken tereddüt etmedi. gelenleri misafir odasında ağırladı, daha yatakodasına kimseyi sokmadı, dağınık mı toplu mu kimse bilmedi. bazen üzülmek istediyse üzüldü, kendi istemeden üzülmedi. birisini çok sevmedi, ama sevmiş gibi yaptı, zaman geçirdi. hayatında hep birisi olsun istedi, ama kendisinden başka hiçkimseye çok uzun süre katlanmak istemedi, katlanmadı. tavis vermekten olabildiğince çekindi. dediği dedik çaldığı düdüktü. ipi kuşağı siki taşağıydı. ihtiyacı olan her şeyi kendi alabildi, hediyeleri nezaketen kabul etti. kimseye hediye almak içinden gelmedi, bunu saçma buldu. arkadaşlarına iltifat etmek için, onları mutlu edecek şeyleri söylemek için illa ki doğum günü, yılbaşı beklemedi. çalışmadı yapamadı, çalıştı başardı. ailesinin yüzünü kara çıkarmadı. ölürse arkasından iyi ki öldü dedirtecek bir harekette bulunmadı. sevmeyenleri bile dürüstlüğüne laf edemedi, zaten çok da sevmeyeni olmadı. birisine sevdiremediyse gitmeyi bildi, nefret ettirmedi. kimiz zaman yordu, çoğu zaman kırdı. kırmaktan çekinmedi, gerekli gördüğünde ise özür diledi. birisine bir şey söylerken olumlu cevap almak hevesi olmadı, olumlu cevap aldığında sevindi. umursanmamayı hiç sevmedi, kendimi umursattırdı. asabi oldu, huysuz oldu, abi oldu, evlat oldu, arkadaş oldu, sevgili de oldu, pek olamadı dediler ama, kısa süre de olsa oldu. hiçkimseyi unutmadı, ama onların çok azını umursadı. yalnızlığı sevdi, öyle yaşamayı bildi, şikayetten geri durmadı. müzisyen olmadı, çalışmadı, ama müziksiz durmadı. bisiklet üzerinde çok güzel zaman geçird, seyredenlere izlemesi keyifli bir sürüş gösterdi, ama bisikletini çaldırınca üzülmedi. paranın alabileceği şeyleri önemsemedi. bir şehre, bir eve, bir eşyaya bağlanmadı. bir kişiye de bağlanmadı. bir şehirden ayrılırken ağlamadı, arkasında kimseyi bırakmadı, kimseyi ağlatmadı. gel dediler geldi, git dediler gitti. tüm insanlığı sevmek gibi bir sorumluluğu yoktu, herkesi çiçeği böceği sevmedi. çok fotoğraf çektirmedi, geçmişi özlemedi. geleceği merak etti, fal baktırmaya utandı. yaşadı, gördü, bazı fallar çıkmadı. yapması gereken bir iş olduğunda, bir şekilde yaptı. yapamayınca üzüldü, mahçup oldu. sorumluluğunu bildi, gözünin yemediği bir işe kalkışmadı. araba sürdü, kazalar yaptı, kimsenin canını yakmadı. arkasından konuşulmadı, özlenmedi, çok da özlemedi. dedikodusu yapılmadı. çok nazar değdi, kimsenin malında gözü olmadı. teşekkür etmeyi de, takdir etmeyi de bildi. çıkar ummadı. vatanını da sevdi, milletini de sevdi. hayvanları sevdi, ama çok azına dokundu. kedileri kovaladı, yakalamadı. başka canının sıcağında rahat edemedi, güven verdi ama güven duymadı. çocukları sevdi, hep baba olmak istedi. doğrusuyla yanlışıyla geride bıraktığı senelere bakınca, keşke demedi.

    bundan sonrasını da zaman gösterecek ama, sanmıyorum çok değişik bir yolda ilerlesin.
  • etrafında "yalnız kalmak istiyorum" diyebileceği biri kalmamış olan, muradına ermiş kişi.

    tercihli yalnızlıktan mecburi yalnızlığa geçişi hiç kaldıramadı ama, üzülüyor filan. mal. ne sanıyorduysa?
  • kesinlikle klişelerden uzak. nevi şahsına munhasır.
  • bazı işyerlerinde (bkz: benimki), birtakım küfürlerin başlangıç sözcüğüdür kendisi.

    zira şirketteki telefon santrali bozuktur ve kapatılıp açılmadan düzelmemektedir, durmadan kitlenir.

    bu kitlenme anlarında,

    santralin ebesinden tutunda bütün sülalesi elden geçer
  • entrylerini düzenli takip ettiğim ve karmasını her gördüğümde mütemadiyen şaşırdığım yazar. nazarımdaki yerini bulması için karmasına +300 eklenmeli.
  • efendim iyi ki doğmuş diyelim. yalnız gerçekten iyi ki doğmuş.
  • kendisi pek öyle olmasa da benim gibi ankarayı seven birine ankarayı anlatışı, yürüyüş yanına süper giden muhabbeti, misafirperverliği ve hayran kaldığım anlatım tarzıyla daha bir sevdirip ankaraya aşık etti saolsun. sert, sessiz, sıkıcı bi adam beklerken hele hele evinden kovdu kovacak diye tırsarken (bkz: #10564880) olmadı böyle.. vallahi kandırıldım, hele çirkin bi adam beklerken karşıma yakışıklı birinin çıkması tam bir hayal kırıklığı böyle olduğunu bilsem arkadaş olur muydum... aferin olay vur şimdi kafanı taşlara...
  • ayret lan yazmamışım bişi.
    tevellütümüz eski olmasına rağmen yakınlığımız bir sene mukabilindedir. yani birbirimizin paleyken halini hatırladığımızı düşünüyorum en azından ben.
    maabetçi kızan, seviyorum kendisinin tespitlerini, net, anlaşılır ve dobra...
    sonra trak kızanı olmasından mütevellit 3-4 kelimede yer-zaman tayini yapıp görüşebiliyoz. "-nereye?,-köfte yicem, -prestijdeyim,-tamam" bu kadan ve buluşma sağlanıp muhabbet aynen devam eder.
    rakı maabeti çok şükeladır kızanın, anlamazsın nası bitti koca şişe, geçen sene tekirdağ rakı balıkta gördük.
    e bi de işyerleri de yakın olunca öğlenleri de kaynattırıyoz mis...
  • ne zamandır, belki de kaç zamandır, ne bileyim aylardır belki daha fazladır, neyse nedir işte kendisiyle ilgili bir şeyler yazmaya çalıştığım insandır. ve sanıyorum ki bilgisayarımda kendisiyle ilgili birsürü yazı birikti, ama hiçbiri içime sinmeyince kendimi en verimsiz döneminde kendini kır evine kapatmış, buruşuk kağıtlarla dolu bir odada daktilosuna eblek eblek bakan -evet çok fena klişe dolu- şaşırmış bir yazar gibi hissettim. ah doğum gününde yanında olsaydım da şaraplı pasta yeseydik, bıdır bıdır konuşsaydık, bugün görüşebilseydik mesela, yarın da görüşebilseydik. çok seviyorum çok.

    ve eşeksin özlediğim dana!
hesabın var mı? giriş yap