song of joy
-
mükemmel bir hikayesi olan şarkıdır. anlatan karakterimiz, bir evin kapısını çalar, ev sahibi adam kapıyı açar. şarkı bu andan sonrasını anlatır. gizemli hikayesi, sona doğru çözülür, katilin kim olduğu ortaya çıkar. paradise lost tan alıntılar, şarkıyı ayrı bir gizem katar. ingilizce bilmeyenler de, şarkının tadını alabilsinler diye çevirdim ama aşağıdaki satırları okurken, bi yandan da şarkıyı dinlemek, oluşan hissi oldukça arttıracakıtr.
afedersiniz bayım,
fazla değil 2 dakikanızı alacağım.
kalacak bir yerim yok
ve üşüdüm iliklerime kadar.
izin verin, size bir hikaye anlatayım şimdi
bir adam ve ailesi hakkında...
ve bayım
üzgünüm ama tamamen gerçektir bu!!
bundan 10 yıl önce, joy adında bi kızla tanıştım,
tatlı ve neşeli bi kız.
gözleri parlak mavi mücevherler gibiydi
ve evlendik, bahardı yanılmıyorsam.
çok aşık değildim ama mutluydum deliler gibi,
kim bilir bu iki duygunun birlikte ne getireceğini?
ya da kaderin bize ne göstereceğini?
ancak her şey sona doğru ilerler
kuraldır bayım
her şey, sona doğru ilerler
buna emin olabilirsiniz...
derken ağlama sesleriyle uyandım bir sabah.
ve ardındaki bir çok sabah daha...
gitgide üzgün ve yalnız bir kız oldu.
joy (ing. neşe) yalnız isminde kalmıştı artık.
göğsüne kurulmuş tarifi imkansız bir acı
ve karanlık ve kederli dokunuşlar başladı sonra...
-hoşçakalın mutlu kırlar
joy sizin topraklarınızda artık
merhaba dehşet, merhaba-
bir pişmanlık jesti miydi,
ya da aptalca bir önseziydi belki kimbilir...
tıpkı kalbini bastırdığı kanı gördüğü, o son gece gibi
hatırlıyorum
o delirmiş gözler!!...
ah, o aç ekmek bıçağı!!...
vay! bakıyorum dikkat kesildiniz bayım...
peki mümkün müydü bu?
çook kere sordum bu soruyu
ardından hızlı geçti zaman
ve çocuklarımız doğdu
ardı ardına...
kızlarım, hilda, hattie ve holly
tıpkı anneleri gibiydi...
gözleri parlak mavi mücevherler,
ve bir fare kadar sessizler...
kahrolası evin içinde tek bir kahkaha bile yok!!
hayır üçünden de tek bir tebessüm bile!!
insanlar "takma kafana" diyorlardı,
"joy sadece fazla melankolik, başka bi şey yok"
sonraa... bir konuğumuz vardı evde
bense hasta bir arkadaşımı ziyarete gitmiştim
ah, afedersiniz söylemeyi unuttum
doktorum ben...
joy ve kızlar ise yalnızlardı o gece.
geldiğimde joy u bağlamışlardı
ve ağzında bir tıkaç... vardı...
defalarca. defalarca bıçaklamışlardı.
bıçak yarası vardı, her yerinde
ve bir uyku tulumu içindeydi.
ve beşiklerinde... çocuklarım...
beşiklerinde...
ölmüşlerdi, çalınmıştı hayatları.
tıpkı anneleri gibi ölmüşlerdi,
tıpkı... benzedikleri...
anneleri gibi!
eve geldiğimde gece yarısıydı.
ve polisi aradım hemen.
bir adam, tam dört masum canı almıştı.
hiç yakalayamadılar adamı.
hala da kayıp...
söylenenlere göre bayım
sonra pek çok kişiyi daha öldürmüş.
ilginç bi adam bayım, dinleyin.
kurbanın kanıyla, duvarlara john milton şiirlerinden
alıntılar yazıyormuş.
benim evimde de vardı.
-adamın kızıl sağ eli- yazıyordu
paradise lost (cennet kayboldu) tan bir alıntı dediler bana.
bayım, bu rüzgar gitgide üşütmeye başladı beni,
fakat hikayem de, nerdeyse bitti...
allah kahretsin,
yarın çok soğuk olacak gibi...
ve bayım...
terkettim evimi
herrryeri dolaştım.
şimdi kapındayım ben ve bir aile babasısın sen...
dışarda akbabalar dönüyor
ve kurtlar bayım, kurtlar uluyor
yılanlar tıslıyor...
ve dostum, hadi yaptığın şu iyiliği uzatalım biraz!!
tüm dünyevi mutluluklarının toplamı bu...
beni hala arkadaşın mı sanıyorsun?!?!
-gün ışığı, dipsiz karanlıklar bana.
ayı ışığı mutsuz sessizlikler bana.-
bayım, fazla odanız var mı?
ne, beni içeri mi çağırıyorsunuz?!!
gelen mesajlar sonrası edit: burdan katilin kim olduğunu nasıl anlıyoruz? anlatan adamın hikayesine sıkıştırdığı
-hoşçakalın mutlu kırlar
joy sizin topraklarınızda artık
merhaba dehşet, merhaba-
-gün ışığı, dipsiz karanlıklar bana.
ayı ışığı mutsuz sessizlikler bana.-
şeklinde çevirdiğim yerler de, katilin duvarlara alıntılarını yazdığı paradise lost tan alıntıdır.
-kısacası katil hikayeyi anlatan adamın bizzat kendisidir.-
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap