• tedin butun musamerelerini oynadigi biraz fazla buyuk olan salon
  • fındıkkıran balesini izlemek için gittiğimde büyülendiğim ortam.
  • salonun eğiminin çok az olması nedeniyle,eğer ki biraz arka taraflarda oturuyorsanız,sahneyi ancak öndekilerin saç telleri arasından görmenizin mümkün olduğu sahnedir.*
  • ankara devlet tiyatrosu'nun ulus'ta yer alan sahnesi.
  • ankara devlet tiyatrosu'nun en büyük sahnesidir. aynı zamanda ankara'daki opera ve bale sahnelenecek tek mekandır. "opera" olarak da bilinir.
  • ankara'da bulunanın * önünde leyla gencer ve cüneyt gökçer'in heykelleri olan tiyatro/opera.
  • bugün adı büyük tiyatro ve opera sahnesi olarak bilinen ankara'nın hergele meydanı'ndaki bina 1934'te sergievi olarak inşa edilip bu amaca hizmet etmek üzere açıldı.
    sergievi'nin ilk etkinliği, yerli mallar sergisi'ydi. serginin özelliği, "lozan'dan evvel" ve "lozan'dan sonra" pavyonları ile tanıtılmaya çalışılan ulusal sanayiimizdi.
    1948 yılında bu sergievi "opera sahnesi"ne dönüştürülerek opera, bale, tiyatro temsillerine perdelerini açmaya başlamıştır.
    opera sahnesi'nde ilk temsil besteci ahmet adnan saygun'un "kerem" operasından bir bölümün sahnelenmesiyle başlanır: cemal reşit rey'in " 1. senfoni"si, ulvi cemal erkin'in "keman konçertosu", necil kazım akses'in "ballad"ı da, bu özel akşamda ilk kez izleyiciye dinletilir.
    büyük tiyatro'da sürekli oyunlara ise sahne tesisleri tamamlandıktan sonra 1949 akşamı başlanır. ilk olarak, gioacchino rossini'nin "sevil berberi" operası ve ahmet kutsi tecer'in "köroğlu destanı" sahnelenir
  • kesinlikle balkonun en ön sırası ve orta kısmında tiyatro izlenmemesi gereken salondur. önünüzdeki set yüzünden sahnenin yarısını görebilmek için boynunuzu uzatmak durumunda kalırsınız.
  • bir diğer adı da opera sahnesidir. bulunduğu yolun karşısında da bu ismin ankara'daki şanından mütevellit işine, görevine, içeriğine tamamen tezat bir "opera şarküteri" bulunur.
  • rol aldığım bir oyunda seyir yerinin yanından sahneye çıkıyordum. seyircilerin yanından yürüyerek geçiyordum. geçmeden önce koltukların yanındaki kadife perdeleri aralayıp seyircilerin kendinden geçmiş hallerini görmek bu mesleğin en keyif verici anlarından birini yaşatıyordu.
    binanın eski oluşu ve sahnesinden tavanına, sahne arkasından tuvaletine kadar estetiğe sahip oluşu içeri giren herkesi etkiliyordu.
    eskiden prömiyerde kokteyl verilirdi. (akp öncesi ve akp'nin ilk zamanlarında) o binada şarapla ve bu kadim sanatın ruhuyla sarhoş olmak harikaydı.
    aynı sahnede sayısız temsil izledim ve bazılarında görev aldım. önünden geçtiğimde çocukluğumun geçtiği evi görmüş gibi olurum.
hesabın var mı? giriş yap