• vazgeçmenin mümkün olmadığı, olmazsa olmaz olayların sıfat hali.
  • olmazsa olmaz, yerine birşey konamaz biri veya birşey.
    (bkz: yerine gecmek)
    (bkz: olmasa da olur)
  • her insanın bir ara sahip olmak istediği sıfat.
  • vaktin birinde bir dost demişti:
    " yalnızca büyük kayıplar yaşamamış olanlar inanabilir vazgeçilmezlerin varlığına" diye ve eklemişti " unutma ki hiç kimse ne pahasına olursa olsun vazgeçilmez değildir".
    halbuki edebiyat, şarkılar hep vazgeçilmezler üzerine kurulu.
    ya bunların sahibi insanlar hiç büyük kayıplar vermemişler, yahut her şeyin ötesinde bir sevgi ve alaka ile bağlılar "vazgeçilmez"lerine.
  • vazgeçilmez istenilen şeyi bırakmamak demektir(sözlük anlamı) .... halbuki vazgeçilmez demek acizliktir bırakmamak değil bırakamamaktır.onun vazgeçilemez olduğunu sanmaktır.vazgeçmektikten sonrasından korkulmasıdır.vazgeçtikten sonra çekilecek olan acının o yokkende çektiğin acıdan fazla olacağının düşüncesi onu vazgeçilmez kılar.vazgeçilmez demek bilgisizliktir.vazgeçilmez diyebilmek korkaklıktır.ve herkes vazgeçer ve bütün büyük şairler dizelerinin herbirinde bir başka vazgeçilmez sandıkları insanlar üzerine yazmıştır.ve an gelir herkes ama herkes vazgeçer sadece o an geldiğinde içinde kalan anıların neden gitmediğine anlam veremez.buna vazgeçemiyorum olarak yorumlar.oysa onlar sadece bir anıdan ibarettir.durum çoktan bitmiştir.atlatabilenler yeni bir dize daha bulur.atlatamayanlar ise savrulur eski bir rüzgarın hep son demlerinde kalarak.her büyük şair bilir bunu ama edebiyatta bu anlatılmaz.çünkü vazgeçilmez in aslında vazgeçilmiş olduğunu anlatabilmek bilmeyene yaşamayana anlatılabilir birşey değildir.
  • taşın iyisi irisi sağlamı güzeli bina yapımında köşeye konur, köşe taşı yapılır. merkezi konumda olan, tatlı veya sert ama vazgeçilmez otoritesi olanlara da "köşe taşı (gibi insan)" derler.

    thomas mann vazgeçilmez bir bilgi kaynağı. adam roman görünümünde ansiklopedi yazıyor. konusuna o kadar hakim ki, yeni yorum hatta bilgi tahrifiyle karşınıza çıkabilir. eski çağlarda olsa direkt ruhban olurdu. karanlık ama kara güneş bir adam. aynı atatürk gibi; atatürk de bir peygamber veya peygamber eşdeğeri sayılır. zaten bazıları ayni anlamda aydınlanmış diyor.

    "ve evrenin vazgeçilmez, önemli bir öğesi olmak isteyen yazar, bu evrendeki haksızlıklardan nasıl sıyrılabilirdi acaba? oysa onun da payı bulunmalıdır bu haksızlıklarda; ama yazarın haksızlık yaratmayı kabul edişi, ancak bu haksızlıkları ortadan kaldırmak üzere girişilmiş bir aşma hareketi içindedir. bana, yani okuyana gelince, eğer haksızlık dolu bir dünya yaratıyor ve onun varolmasına yardım ediyorsam, bunun sorumlusu olmamak elimde değildir. ve yazarın bütün sanatı beni, kendisinin bulup ortaya çıkardığı şeyi yaratmaya, yani suç ortaklığına katılmaya zorlayışındadır." jean-paul sartre - edebiyat nedir

    [otele gelmeden önce çok cazip, heyecan verici aynı zamanda da tiksindiriciydi, otelin içinde de farklı değildi. sabaha doğru karlsbrücke üzerinden eve yürürken hava hala sıcak ve güzeldi, mutluydum çünkü sürekli keder içinde olan vücudum en sonunda biraz huzur bulmuştu*, ayrıca bütün bu olan biten göründüğü kadar tiksindirici de değildi. sanırım iki gece sonra kızla tekrar buluştum, ilk seferki gibi her şey aynen tekrarlandı, ama hemen akabinde yaz tatili için ayrılmak durumunda kaldım. kasabada bir kızla arkadaşlık edip zaman geçirince prag'daki tezgahtar kızın yüzüne bir daha bakamadım, onunla bir daha hiç konuşmadım, benim can düşmanım olmuştu (sadece benim açımdan), aslında sevecen ve iyi huylu bir kızdı. neler olduğunu anlamayarak gözleriyle beni takip ediyordu. kızın otelde belli belirsiz çirkin bir hareket yapmasına (sözünü etmeye değecek bir şey değil) rağmen düşmanlığımın tek nedeninin bu olduğunu söylemek istemiyorum (aslında tek nedenin bu olmadığına eminim) ama bunlar hafızama kazındı. o an bunların hiç aklımdan çıkmayacağının farkındaydım ve aynı zamanda kalbimin derinliklerinde bu çirkinlik ve müstehcenliğin dünyanın vazgeçilmez bir parçası olduğunu, (kızın belli belirsiz bir hareketine ve önemsiz bir sözüyle) beni bu kadar büyük bir güçle otele sürükleyen şeyin tamamıyla bu çirkinlik ve müstehcenlik olduğunu anladım ya da anladığımı sandım, aksi takdirde kalan tüm gücümle buna karşı koyardım.] franz kafka - briefe an milena

    "değişimin bedeli vardır. gömlek değiştirirken sancılanmamak mümkün mü? yitirerek kazanırsın. kazanmanın başka yolu yoktur. çoğu kez yitirdiğin ya da yitirdiğini düşündüğün şeyler de, senin sandığın kadar değerli, vazgeçilmez şeyler değillerdir. çoğu zaman bir özveri bile değildir bu. sen öyle sanırsın. bir değişmedir yalnızca." pınar kür

    (bkz: vazgeçilmezim)
    (bkz: vazgeçilmek), kolay vazgeçilmek
    (bkz: olmazsa olmaz/@ibisile)
  • onun sahip olduğunu düşündüğüm sıfat değil, sahip olmasını istediğim sıfat.
hesabın var mı? giriş yap