yalnızın durumları
-
süper bi ozdemir asaf siiri
i.
her şeyi süpürebilirsin;
sonbaharı süpüremezsin.
sen her şeyi süpürebilirsin;
sonbaharı süpüremezsin.
yalnızsa sürekli bir sonbaharı süpürür hep.
düşünemezsin.
ii.
yanar
sobasında
yalnızın üşüyen bakışları.
lambasında
karanlığa donuk
bir ışık titrer sönük-sönük.
penceresi
dışına kapanmıştır,
kapısı içine örtük.
iii.
yalnız
bin yıl yasar
kendini bir adada.
iv.
yalnızın
nesi var, nesi yoksa
tümü birdenbiredir.
v.
yalnız
bir ordudur
kendi çölünde
sonsuz savaşlarında
hep yenen kendi ordusunu.
vi.
yalnızın
sakladığı bir şey vardır;
boyuna yerini değiştirir,
boyuna onu arar.
biri bulsa diye.
vii.
yalnız
hem bilgesi,
hem delisidir
kendi dünyasının.
ayrıca;
hem efendisi
hem kölesidir
kendisinin
tadını çıkaramaz
görecesiz dünyasında
hiçbirinin
viii.
yalnız
sürekli dinleyendir
söylenmemiş bir sözü.
ix.
sözünde durması
yalnızın yalancılığıdır
kendisine.
hep yüzüne vurur utancı.
o yüzden
gözlerini kaçırır
gözlerinden.
x.
yalnızın odasında
ikinci bir yalnızlıktır ayna.
xi.
yalnız
hep uyanır ikinci uykusuna.
xii.
yalnız
kendi bencinin sen’idir.
xiii.
bir sözde saklanmış bir yalanı
bir gözde okuduğundan
bakmaz kendi gözlerine bile.
xiv.
hep susadığında
o kendi çölündedir.
xv.
kendi öyküsünü
ne anlatabilen
ne de dinleyebilen.
kendi türküsünü
ne yazabilen,
ne söyleyebilen.
xvi.
bir zamanlar güldüğünü anımsar da...
yoğurur hüznün çamurunu avuçlarında.
xvii.
yalnız aranan tek görgü tanığıdır
yargılanmasında kendi davasının...
her duruşması ertelenir kavgasının.
xviii.
yalnız hem kaptanı
hem de tek yolcusudur batmakta olan gemisinin.
onun için ne sonuncu ayrılabilir gemisinden,
ne de ilkin.
xix.
yalnızın adı okunduğunda
okulda ya da yasamda kimse 'burda' diyemez .. ama yok da..
xx.
uykunun duvarında başladı...
önceleri bir toz gölgesi sanki;
sonra bir yumak yun gibi.
ama simdi iyice görüyor
örümceğin ağını
gün gibi
xxi.
yalnız duymuş olduğunun sağırı,
görmüş olduğunun körüdür
ölür ölür ölür
öldürür öldürür öldürür
duyduklarını unutur,
duyacaklarını düşünür.
xxii.
yalnızın adına hiç kimse konuşamaz..
o kendi kendisinin sanığıdır.
xxiv.
yalnız önceden sezer
sonra olacakları paylaşacak biri vardır;
anlatır anlatır ona olanları, olmayacakları.
xxiv.
her leke kendisiyle çıkar. -
nedense her duyduğumda aklıma yanni'nin one man's dream'ini getiren şiir.
-
nilgün günaydın'ın 7 nisan 2000 tarihli hürriyet gazetesinde yayınlanmış yazısı. sadece yazının başlığıyla değil yazının sonlarındaki alıntısıyla da özdemir asaf'a gönderme yapar. yalnızlık hallerine ait durumları çok iyi tespit edip yüzünüze çarptığı için ilk andaki etkisi mide kasılmasına yol açabilir.
yalnizin durumlari
kendimi yalnız bırakmamak için bütün gece aynanın karşısında oturdum.
pavese
yalnızlık, sabahları kalktığınızda "bu ne lanet surat!" diyen birinin olmamasıdır…
hasbelkader neşeli olduğunuzda, güneş pırıl pırıl parladığında "günaydın tavuklar, horozlar" diye başlayamamaktır söze.
yalnızlık, sinemaya çağıracak birilerini bulamamaktır. zorla sinemaya götürüldüğünüz ilgisiz kimselerle filmi tartışamamaktır…
eski nostaljik türk filmlerini seyrederken hep birilerini aramaktır yanında. "bak sami hazinses ne kadar gençmiş." diyememektir. peki ama "şu kimdi? " diye soramamaktır. hoş bir müzik çaldığında sevdiğini dansa kaldıramamaktır. "şarkılarda düşünmek de onu size getirmez zaten."
yalnızlık, bilgisayar karşısında sohbet için takma isimli yalnızlar aramak, bulup konuştuktan sonra da tatmin olamamaktır. sanal güller, sanal öpücüklerle avunmaktır.
kendini yalnız hissetmek attila ilhan, metin eloğlu, sonra ataol behramoğlu'nu anlatamamaktır kimseye. onlardan dizeler okuduğunuzda yüzünüze gülünmesidir.
"iflah olmaz romantik" diye takılınmasıdır size.
kendinize bir bardak çay ya da kahve aldığınızda paylaşacak kimse bulamamaktır. koca bir demlik çay yapmak, sonra kalanını lavaboya dökmektir. eve aldığınız keklerin, poğaçaların bayatlamasıdır. türk kahvesi içtikten sonra falına bakamamaktır. kimsenin "üç vakte kadar isteğiniz gerçekleşecek" dememesidir.
kendini yalnız hissetmek, sesini duymak istediğiniz kimselere telefon ettiğinizde alelacele kapatmalarıdır telefonu. hiç de birlikte olmak istemediğiniz insanların oturmaya gelmesiyle birlikte başlatılan geyik sohbetidir. abuk subuk konulardan bahis açmaktır yalnızlık. "hadi kalkıp gidin" suratı takınmak, anlamalarını beklemektir umarsızca.
yalnızlık birlikte olmak istemediğiniz insanlarla birlikte olma sanatını geliştirir. gerçekten sevdikleriniz yoktur. onların sevdikleri vardır. siz onların arasında değilsinizdir. sizden öcü gibi kaçılır, herkesin sıcak, mutlu yuvası vardır.
yalnızlığınızdan bahsetmeseniz bile o vardır, taş gibi ortasındadır sohbetin, alelacele üstü örtülür, sanki bu olgu hiç yokmuş gibi yapılır. daha duyarlıları kalabalıklığından utanır. gözler kaçırılır, ümit sözcükleri sıralanır.
kendini yalnız hissetmek aramasını beklediklerinizin aramaması, duymasını istediklerinizin duymamasıdır çığlıklarınızı. kendini yalnız hissetmek eskileri düşünmektir sık sık. dalıp dalıp gitmek, yaşama "dahil" olamamaktır. "neyin var?" sorusuna hep kaçamak cevap vermektir.
kendini yalnız hissetmek "yahu, bunlar beni yıkmaz" demektir sık sık. aldırmaz pozlara girmek, incinmez, demirden, çelikten yapılmış gibi davranmaktır. yalnız,
"bana acımayın "diye bağırır, derinden. onun istediği en son şeydir kendine acınması. kendine ancak kendi acır.
kimi kez sigara, kimi kez içki tiryakisi olmaktır. üzüntülerin içkinin içinde yüzebilme becerisine sahip olduklarını bilebilmek, yine de içmektir yalnızlık. bazen de durmaksızın yemektir. alınan kiloların sizle sohbet etmeyeceğini bilmenin bir yararı yoktur. alınan kiloları farkedecek kimse de yoktur nasılsa.
yalnızlık ölenleri hatırlamaktır. ölenlerle "birlikte yaşamak"tır kimi zaman. her ölenle bir parça ölmektir bazen. çoğu kez ölmek isteyip de ölememektir. "ben burada ölüyorum yahu!" diye bağırmaktır ara sıra. gerçekten duyan birileri var mıdır?
yalnızlık, yağmurda, karda birlikte dolaşacak sevgili bulamamaktır. kar tanelerinin "kol kola girip yalnızlığınızı yüzünüze vurmasıyla" duygulanıp besteler yapmaktır.
yalnızlık insana tuhaf şeyler yaptırır…
yalnızlık "fiziksel bir durum" olmanın çok ötesinde anlamlar içerir. yanında bir çok kişiyle "paylaşamamaktır"… yalnızlık bazen gazeteyle tuvalete sığınmak, bazen de mutfağa kaçmaktır. "uyuyakalmıştın, uyandırmak istemedim", demektir. geçmişten, başkasının geçmişiymiş gibi bahsetmektir. "paylaşılsa yalnızlık olmaz"diyen şaire inat; herkesle beraber, yalnızlığı yaşamaktır.
yalnızlık bir kediye, bir köpeğe, bazen de sanal bir koyuna sığınmaktır.
bir başkadır yalnız'ın durumları. (yine) özdemir asaf'ın dediği gibi:
"yalnız,
kendisini
hiç yalnız bırakmaz
hep yanıbaşındadır
kendisinin" -
yalnız kalmayı seçen veya yalnızlığa mahkum birisinin kendisiyle savaştığını anlatan şiir.
edebiyatçı arkadaşların affına sığınarak çıkardığım dersi paylaşmak istiyorum. yalnız insan, kendi dünyasında yaşar ve kendisiyle savaşır. sanmayın ki kavgası sizinledir, yanınıza gelmiyor veya sizinle konuşmuyor diye. hem belki de kendi gibi gördüğü birisi yoktur etrafında. bu yüzden yalnızdır işte. o yalnızlığı yaşarken, içinde senin asla anlayamayacağın bir savaş verir.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap