soldier of fortune
-
http://www.hurriyetim.com.tr/…le.asp?sid=11&aid=214
alper eğmir - 02 eylül 2002, pazartesi günkü yazısından:
bu şarkının söz ve müziğini, eleman sirkülasyonu sırasında sadece bir albümlük bir süre için bir araya gelen ritchie blackmore ve david coverdale birlikte yaptılar. (bu şarkının yer aldığı 1974 tarihli "stormbringer" coverdale'in deep purple ile ilk albümüydü ve bu albümden sonra blackmore gruptan ayrıldı. 1984'te grup tekrar bir araya geldiğinde blackmore vardı ama coverdale artık yoktu.)
oralarda buralarda sürtüp serseri bir hayat yaşayan kahramanımız (mesela onu, konser ve turnelerde ömür tüketen bir rock şarkıcısı gibi düşünün) aklıbaşında bir kızla birlikte kuracağı sakin ve huzurlu bir hayatı düşlemiştir. hatta bu konuda o kıza (diyelim ki onu da konserlerden birinde tanıştığı taşralı saf ve masum bir kız olarak düşünün) ne hikayeler anlatmıştır.
tabii bütün bu hikayeleri, o akşam o kızla birlikte olmak için uydurmuş da olabilir. aslında ta başından hiç niyeti yoktu yani böyle işlere...
fesatlık etmeyelim.. belki de öyle bir kız yoktur. kahramanımız, kafasında yarattığı sanal bir kızla, ilerde bir gün sakin bir hayat kurmayı düşlemiş de olabilir.
fakat heyhat, kahramanımız anlamıştır ki, huzurlu ama sıradan bir hayatın adamı olamayacaktır! o, her zaman oraya buraya koşturan bir ganimet avcısı olarak kalacaktır. giderek yaşlandığını bilmesine rağmen durum böyledir... yapacak bir şey yoktur.
tabii kızla beraber olduğu gecenin sabahında, kıza ayak atıyor da olabilir: "n'ayır! n'olamaz küçüğüm.. ben serserinin biriyim.. ben sana uymam.. zaten sen de benimle yapamazsın... hem ben artık gitmeliyim..."
kız bu ayakları yemiş midir? yoksa "alçak adam! beni kötü emellerine alet ettin... şimdi jonathan abime vereyim de seni bir güzel benzetsin!" demiş olabilir mi? jonathan abisi gelip (meğer bu da tutucu bir irlandalıymış, senaryoya bak!) ritchie veya david'i dövmüş müdür? bunları bilemiyoruz. en iyisi dedikoduyu bırakıp şarkımıza bakalım.....
"sana sık sık bir serseri gibi yaşadığıma dair öyküler anlattım
(daha genç olsaydım belki)
'gel yanıma uzan ve beni sev'
dediğin zaman
elini tutup sana şarkılar söyler
ve ben tabii ki (yanında) kalırdım
ama giderek yaşlandığımı hissediyorum
ve söylediğim şarkılar
uzaklarda yankılanıyor
tıpkı dönüp duran
bir yeldeğirmeninin sesi gibi
sanırım ben hep
bir paralı asker olarak kalacağım
uzun zamandır yollardayım
geçmiş günlerde
soğuk gecelerde
dolandım durdum
sensiz
yeni bir şeyler aradım
ama
gözlerim seni hemen yanımda görüyor olsa
ve körlük kafa karıştırsa da
biliyordum ki
orda değildin
artık giderek yaşlandığımı hissediyorum
ve söylediğim şarkılar
uzaklarda yankılanıyor
tıpkı dönüp duran
bir yeldeğirmeninin sesi gibi
sanırım ben hep
bir ganimet avcısı olarak kalacağım
sanırım ben hep
bir paralı asker olacağım
-------------------------------------------------------------------------------- -
asrın en kaliteli parçalarından biridir kesinlikle, göz yaşartıcı, insanı "pause" edici etkisi wardır, en iç acıtan zamanlarımda, beni anlamış yahut anlarmış gibi yaparaktan ferahlatmıştır bu şarkı... şarkıdan dost olur mu; e susarsan olacak...
-
ing. maceracı ya da paralı asker anlamına gelir.
şarkısı ise ağlamak anlamına gelir dünyanın her dilinde... -
özel bir sarkı...
deep purple- soldier of fortune
i have often told you stories about the way
i lived the life of a drifter waiting for the day
when i'd take your hand and sing you songs
then maybe you would say
come lay with me and love me
and i would surely stay
but i feel i'm growing older
and the songs that i have sung echo in the distance
like the sound of a windmill going round
guess i'll always be a soldier of fortune.
many times i've been a traveller
i looked for something new
in days of old when nights were cold
i wandered without you
but those days i thought my eyes had seen you standing near
though blindness is confusing
it shows that you're not here.
now i feel i'm going older
and the songs that i have sung echo in the distance
like the sound of a windmill going round
guess i'll always be a soldier of fortune
yes, i can hear the sound of a windmill going round
i guess i'll always be a soldier of fortune.
i guess i'll always be a soldier of fortune. -
efsanevi deep purple grubunun yaptigi ucmu$ $arki...
-
kadrolu mutsuzların milli marşlarından.
-
opeth coverının ne kadar güzel olduğu defalarca belirtilmiş. buna ek olarak coverında inanılmaz bir opeth tadı vardır. mesela would ve remember tomorrow da başarılı coverlar olduğu halde aynı tadı vermemekte. sanki opeth şarkıyı coverlamamış, şarkı opeth'e aitmiş gibi. sanki deep purple tarafından bu şarkı hiç yapılmasaymış da opeth tarafından aynı sözlerle, aynı notalarla yine karşımıza çıkacakmış gibi. hatta mikael akerfeldt şarkıyı ilk dinlediğinde şerefsizim aklıma geldiydi demiş bile olabilir.
-
sözlerini az önce kendimce çevirdiğim, çağının ve bu dünyanın ötesinde bir şarkı.
çevirim hakkında bahsetmeden önce birkaç öneri vermek isterim:
karanlık ya da hafif ışıklarla aydınlatılmış sessiz bir ortamda, gözlerinizi yumarak, mevcut en iyi kulaklığı iki kulağınıza da takıp bu şarkıyı dinlerken sevdiğiniz insanı ve önem verdiğiniz diğer her şeyi düşünmenizi öneririm.
bir anda tüm fizik yasalarının ortadan kalktığını, tebdil-i mekân ve tebdil-i beden bir şekilde bu dünyanın tüm somutluğundan hafif hafif arındığınızı hissedeceksiniz.
çeviriye gelince; çeviriyi, bir şarkı sözünden ziyade bir şiir metni tercüme eder gibi çevirdim. ritim, dörtlük, verse gibi müzik kalıplarından çıktım yani. kendim, bu metni şiir olarak yazsam nasıl olurdu diye düşünerek yaptım çeviriyi. kendimden bir dize kattım. bazı zamansallıkları ve dizilimleri değiştirdim. hata var ise şimdiden şarkıdan, deep purple'den ve hepinizden özür dilemekteyim.
soldier of fortune:
yaşadığım hoyrat hayata
şahitlik eden yolların hikâyesini
anlattım durdum sana
elini tutacaktım,
bakacaktım gözlerine
ve söyleyecektim şarkımı sana
belki bir zaman olacaktı
“gel” diyecektin, “uzan yanıma”
“sev” diyecektin,
sevecektim…
ne var ki hissediyorum yaşlandığımı…
ve şarkılar…
söylediğim tüm şarkılar,
bir uzak diyarda yankılanıyor
bu ses…
bu ses bir yel değirmeninden geliyor…
ben o değirmenin
paralı askeri olacağım anlaşılan!
***
farklı yollar aramanın seyyahı oldum
geçmişin soğuk gecelerinde…
geçmişin sensiz gecelerinde…
işte! işte o gecelerde,
gözlerimin bir tek seninleyken gördüğünü anladım
anladım ki;
körlük, bir tek senin yokluğunu gösteriyor…
***
şimdi iyiden iyiye hissediyorum yaşlandığımı
ve şarkılar…
söylediğim tüm şarkılar,
bir uzak diyarda yankılanıyor
bu ses…
bu ses, bir yel değirmeninden geliyor…
şimdi iyiden iyiye anlıyorum ki
kalacağım ben o değirmende
bir paralı asker olarak
daima…
duyabiliyorum,
değirmenin sesini duyabiliyorum
paralı askeri olacağım
daima paralı askeri olacağım bu değirmenin
bu değirmenin paralı askeri…
ve
kahramanlık, kâr etmeyecek…
-----------------------------------------------------------
böyle bir çeviri metin çıktı ortaya. beğenilerinize sunar ve şu bölümün altını çizerim:
"işte! işte o gecelerde,
gözlerimin bir tek seninleyken gördüğünü anladım
anladım ki;
körlük, bir tek senin yokluğunu gösteriyor…" -
muadili pek çok parçadan biraz daha fazla hüzün barındırdığına inandığım muhteşem eser... öyle bir şarkı ki, elinizde ya da zihninizde yakaladığı bir yudum alkolle sizi komaya sokabilir, saçınızdaki beyaz telleri saydıktan sonra kulağınıza çalındığında, gözlerinizi yaşlarla doldurabilir; sevdicekten tek bir telefon beklediğiniz dakikaları unutulmaz kılabilir, hayatın anlamını sorguladığınız günlerde, içinizi garip bir huzurla doldurabilir; hiç bir zaman dönemeyeceğiniz günleri özlediğinizde, o günlerin ne derece uzakta kaldığını yüzünüze gözünüze vurabilir ve en önemlisi benliğinizde melankoliye olan eğilimi ciddi bir şekilde güçlendirebilir...
-
... istanbul vatan hastanesi'nin web sitesinin fon müziği
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap