• bu şarkının sonundaki solonun hakkını verme taraftarıyım. erkan oğur'un gitar çaldığı şarkıları ayırırsak geriye kalan pop şarkıları içinde yazılmış en güzel gitar soloya sahip şarkıdır.

    şarkının ilk halinin önce başkalarına dinletip beğenilmediği sonra ferda anıl yarkın'a kaldığı gibi bir anektot da kalmıştır aklımda. ilk halinde gitar solonun olmadığını düşündürmüştür bana bu. zira o soloyla birlikte şarkının beğenilmeyecek bir yanı yoktur.
  • ferda anıl yarkının aşkın nur yengi için söylediğini son derece gereksizce hatırladığım velakin nerden hatırladığımı hatırlayamadığım şarkı.
  • ayrılık sonrası içinize karanlık çöreklenince ve "hayır, asla. onu unutamam. onsuz yapamam" inadına düşünce dinlenesi şarkılardan. sonunda onsuz da olabildiğinizi, zamanla unuttuğunuzu anlarsınız. orası ayrı.

    "sonuna kadar geldim aşkın
    alışamadım ben sana
    yetişemedim ben sana
    anlatamadım derdimi
    ağla gönül ağla

    yazık ettin yazık
    kendinden çok bana
    gücüm kalmadı artık
    her yokluğunda

    aylar geçse de
    yıllar geçse de
    bir ömür böyle sürse de
    ben seni unutamam

    sonuna kadar geldim aşkın
    kavuşamadım ben sana
    yetişemedim ben sana
    anlatamadım derdimi
    ağla gönül ağla

    bekledim inan seni her gün
    dayanamadım sevgisiz
    yaşayamadım ben sensiz
    anlatamadım derdimi
    ağla gönül ağla

    yazık ettin yazık
    kendinden çok bana
    gücüm kalmadı artık
    her yoklugunda

    aylar geçse de
    yıllar geçse de
    bir ömür böyle sürse de
    ben seni unutamam"
  • 'bir insan sadece bir şarkısıyla kendisine nasıl saygı duyulmasını sağlayabilir?' sorusuna verilecek cevabın en güzel örneğidir benim için. ferda anıl yarkın'ı kadın zannedecek kadar türkçe pop cahili olan şahsım, mustafa sandal'ın sadece bu şarkısı için kendisine büyük bir saygı beslemektedir.
  • doksanlardan kalma yurek sizisi, kalp agrisi. kim yazdiysa kim klibinin icerigini dusunduyse iyi halt etmis.
  • her dinlediğimde sanki hipnotize oluyorum arkadaş. her notasında upuzun doksanlar hikayeleri var sanki. o nakaratıyla nasıl da garip bir hüzne boğarken, fonunda güneş batan bir şehiriçi tepesinde geçen, sevilenden kaçmalı göçmeli temalı klibinin akla gelişiyle hala nefes kesebilmekte. air guitar'ı daha mainstream olmadan bizim nesil burdan öğrendi galiba. tınıtını tınıt tını. hey gidi gunler be.
  • 90'ları bir şarkıyla anlat deseler, tereddütsüz bu şarkıyı söylerim. bu şarkı, biz içerde atari oynarken rahmetli babamın bahçeye çektiği seyyar ile, loş ışıkta annem ve büyükbabamla sohbet ederken içtiği çayın karıştırma sesidir. imkan olmamasına rağmen, sırf ufkumuz dar olmasın diye bizi götürdüğü büyük avm'lerdir bu şarkı. bu şarkı komşuluktur. bu şarkı çocukluğum, geleceğe dair çoğunu gerçekleştiremediğim çocukluk hayallerimdir. mustafa sandal ve ferda anıl yarkın, kaleminize, sesinize, yüreğinize sağlık. iyi ki yapmışsınız, iyi ki söylemişsiniz bu şarkıyı.
  • ilk official aşk acımın fon müziği olan şarkılardan biridir. 96 senesiydi galiba. volga tamöz remixi fena olmamış.
  • doksanlar ne güzel yıllardı, "pop"u bile güzeldi, bu da o güzel yıllardan güzel bir şarkı.

    aylar geçse de
    yıllar geçse de
    ben bu şarkıyı unutamam
  • klipte yokuşun tepesine doğru koşan ferda'ya kurgunun yaptırdığı yumuşak patinaj aklımdadır.
hesabın var mı? giriş yap