• grup do the evolution'a gaz bir giriş yapar. seyirci öyle bir çıldırır ki sahne korkunç bir şiddetle sallanmaya başlar. tüm grup üyelerinin suratına bir yusuf yusuf ifadesi yerleşir. roskilde festivalinde bir grubun yaşayabileceği en kötü tecrübeyi yaşamıştırlar zira. (bkz: roskilde faciası) profesyonelliğin bir getirisi olarak çalmaya devam etmektedirler lakin sükunetlerini korumakta da zorlanmaktadırlar. bir kişi hariç. o kişi ördek yürüyüşü ve yüzüne yerleşen sakin gülümsemeyle solosunu atmaya başlar. "ben kırk yıldır bu ortamlardayım korkmayın bişey olmaz" diye anlatır rahat tavırları. grup üyeleri o'nun rahatlığından cesaret alırlar. sallanan sahnenin alıp götürdüğü coşkuları yerine gelir. bu kurtarıcı kişi, cool şahsiyet stone "the riffmeister" gossard'dan başkası değildir.
  • side-project’i olan brad ile yine harikalar yaratan muzisyen. uzun suredir albumlerinin cikmasini bekliyorduk; sonunda cikti. bu albumle birlikte ufak capli bir turne yaptilar. londra'da dinleme sansim oldu.

    unlu muzisyenleri side-projectleri icinde dinlemek her zaman cok heyecan verici olmustur benim icin. bunun uc onemli nedeni var. ilk neden, belli bir grup icinde calinca, hele bu grup dunya capinda unlu, artik oturmus bir grup ise, yaptiklari muzikler bu grubun yapisiyla baglantili olarak, belli kaliplar icinde kalmaya basliyor. side-projectleri daha bagimsiz hareket edebildikleri bir ortam sagladigi icin kendi kisisel muziklerini ortaya koyabilmelerine yardim ediyor. stone gossard da cok unlu bir grubun parcasi olan, iyi bir guitarist. pearl jam icinde, mike mccready’i ile ayrilmaz parcalar. hatta rolling stone en iyi gitarisler listesini yayinladiginda stone gossard ve mike mccready’yi tek bir gitarist saymisti. her saniyesi planlanmis dev konserlerde kendi istediklerini yapma, kendi kendilerine takilma sanslari olmuyor; ama mesela baltimore’da olan brad konserindeki gibi ufacik bir barda, ancak 50 kisinin oldugu bir ortamda jam session seklinde istedikleri gibi takiliyorlar. buyuk muzisyenlerin neden buyuk muzisyen olduklarini daha iyi anliyorsun. stone unlu bir gitarist ama hem solist olarak, hem bass basinda, hem de davul basinda hic fena degil. pearl jam konserinlerinde eddie vedder gibi bir solist, matt cameron gibi bir davulcu, jeff ament gibi basci varken, stone’dan bu ozelliklerini gostermesini bekleyemeyiz ama side-projectlerinde bu az bilinen yonlerini de ortaya koyabiliyorlar.

    benim icin side-projectlerin ikinci buyuk onemi ise bazen yuzlerce metre uzaktan, ancak karinca buyuklugunde izleyebildigin muzisyeni, hic bir koruma engeli yokken, ufacik bir sahnenin dibinde durarak, neredeyse sifir noktasindan dinleme sansin oluyor. gitar calis teknigini, nasil konsantre oldugunu falan agzin acik seyredebiliyorsun oyle. bu yakin gozlemler sonunda ogrendiklerin cogu zaman gereksiz ufak ayrintilar oluyor; ama cok sevdigin, yillardir fan’i oldugun bir muzisyenin yeni bir ozelligini fark etmek heyecan verici oluyor dogrusu. mesela stone gossard’in da, eddie vedder gibi, konsentre olunca gozbebekleri yukari kayiyor; bembeyaz, acik gozlerle caliyor. uzun suredir hep gozlukle caldigi icin farketmemisim; bir konserinde gozluksuz cikinca ogrenmis olduk bu cok onemli (!) ozelligini.

    side-projectler neden iyidir sorusuna bir cevap da, kendi asil gruplariyla olsen konusma, tanisma sansinin olamayacagi kisilerle, konusup tanisma olanagin oluyor. hele stone gossard gibi her zaman fanlerle cok yakindan ilgilenen, samimi, mutevazi bir muzisyenle konusmanin tadi baska oluyor. sabirla herkesi dinliyor, albumler imzaliyor.

    side-project konserlerinde seyirci olarak hissettigim en buyuk stres ise ya seyircilerden kendilerini bilmeyen biri cikar, unlu muzisyeni rahatsiz edecek davranislarda bulunup, konseri rezil ederse ne olur. brad konserlerinde butun venue neredeyse olumcul pearl jam fanleri ile dolu olmasina ragmen ne sozlu olsun, ne fiziksel olsun, bir tek kisi bile stone’u rahatsiz etmedi. hic bir koruma yoktu konserlerinde. zaten venueler kucuk oldugu icin aramizdan gecip sahneye cikiyorlardi. grubun icinde parlayan bir star oldugu icin herkes stone’a bakiyordu; ama brad konserleri boyunca bir tek kere pearl jam icin veya stone icin ozel bir tezaruhat yapilmadi. gerektigi yerlerde brad diye tezarujat yapildi. onlarin sarkilarindan isteklerde bulunuldu. zaten kendisi de pearl jam konserleinde oldugu gibi sahnenin solunda, kenarda calmayi tercih ediyor; kesinlikle one cikmadi.

    ozetle, yaklasik 18 senedir deli hayranlari oldugum pearl jam’i daha da cok sevmeme, onlarla daha cok gurur duymama vesile olmus side-project konserleri oldu benim icin. kocaman pearl jam ailesinin bir parcasi olmak, kendileriyle birlikte yaslanmak hayattaki en guzel seylerden biri benim icin.
  • bugün itibariyle 38 yaşına girmiş olan kurucu pearl jam üyelerinden biri...kendisine mutlu yıllar diler, grup halinde 2006 da çıkacakları söylenen tur kapsamında türkiye ye de uğramayı unutmamalarını önemle rica ederiz...
  • aslen les paul çalmayı sever, ki kendisine de çok yakışır, ancak son yıllarda telecaster'ı da keşfetmiştir. çaldığı ilk önemli grup aynı zamanda ilk seattle punk/rock grubu sayılan "green river" dır. green river dağılınca grubun bir yarısı olan steve turner ve mark arm "mudhoney" i kurarlar, diğer yarısı olan stone gossard ve jeff ament ise "mother love bone" a geçerler. ama vokalist andrew wood overdose'dan hayatını kaybeder ve böylece grup dağılır. bu olay sayesinde stone'un en büyük projesi olacak olan "pearl jam" için yol açılmış olur, gerisi ise malum. pearl jam fan kitlesi tarafından kendisine yakıştırılan lakap "riff-god" dır. yıllar geçtikçe saçı kısalmış, gitar tonu full-metal'den full-overdrive'a kaymıştır. "brad" ile yaptığı albümler lezizdir. solo albümünde ise değişik müzikal tatlar kovalamıştır. gerek gitar çalışıyla, gerekse besteleri ve sahnedeki duruşuyla hayran olunacak bir insandır.
  • gitar calarken yerinde yuruyen, bu hareketi gozume nedense cok hos gozuken, eddie vedder'la arada bi laf dalasina giren* eski mother love bone, 10 yildan beri de araliksiz pj uyesi insan.
  • mike mccready ile beraber muhteşem bir ikili oluşturan gitarist. açıkçası temple of the dog projesindeki reach down şarkısının jam kısmı dinlenecek olursa bu iyice ortaya çıkacaktır. ritm gitardan çok ikinci gitar yakıştırması daha uygun olacaktır, çünkü belirli akorlar, riffler, pattern'ler vs takip etmek yerine solonun üzerine tamamlayıcı çeşitli notalar çalar, sesler çıkartır. ve onlar olmadan 5-6 dakikalık o jam veya mike'ın solosu aynı kuvvete kesinlikle kavuşamaz.
  • mudhoney grubu'nun gitaristi ve eski grup arkadaşı steve turner'ın kayıp ikizi bu adam... beraberken birbirlerinden ayırt etmek için şu yöntemi kullanıyorum: steve her zaman kırmızı guild marka gitar kullanır yıllardır. konserde hepsi farklı ayarlanmıştır, birini verir diğerini alır.

    http://l7.alamy.com/…r-academy-featuring-e33tj4.jpg

    yalnız ikinci solo albümünü hazırlamıştı kendisi, ufaktan incelemeleri de ortamlara düşmüş. zaten single'lar da yayımlanmıştı önceden. hatta pearl jam'in resmi sitesinde ayrı bir bölüm bile ayrılmış. albümün adı moonlander... country rock ile blues arasında gidip gelen seattle ile kovboy ruhunu karıştıran bir albüm izlenimi edindim.

    http://pearljam.com/moonlander

    ve bir canlı performans;
    http://www.youtube.com/watch?v=_-ez1x7vqu4
  • yaşayan en harika adamlardan biri olan prince'in unutulmaz şarkısı 1999'u yepyeni bir tavırla mükemmelen yorumlamış olan elleri öpülesi müzisyen,en sevdiğim grubun* değerli üyesi.

    http://www.imeem.com/…ossard-1999-live-music-video/
  • kendisi böyle bir adamdır.
  • canlı performanslarda gitar çalarken yerinde yürümesi jammerlar arasında ördek yürüyüşü * adını almıştır. eğer ördek yürüyüşünü yapıyorsa keyfi yerinde demektir. genelde mike'a * ait olduğu için kırk yılda bir çaldığı sololar esnasında nadiren kendinden geçer. zira yaş da ilerledikçe grubun en makul, mantıklı, sakin elemanı olarak göze çarpmaktadır. eğer eddie * ateş ise o da sudur. öyle pek gitar falan da kırmaz. zengin bir ailenin hayatında hiç çalışmamış, çalışmaya da ihtiyaç duymamış oğludur ve grup elemanları kendisine bu konuda halen pek takılırlar. gözlükler de pek efendi bir görünüm vermektedir ama tabi görünüşe aldanmamak lazım. biraz sex drugs and rock n rollculuk oynamıştır zamanında fakat neyse ki çabuk kendine gelmiştir. e o kadar olsun artık.
hesabın var mı? giriş yap