• sevil ile tekin acar kozmetiğin devlete yaptığı "ama öğretmenim, bu site varken bizim satışımız azalıyor, biz yeteri kadar satış yapamıyoruz kiiii" itirazı (ve büyük ihtimal beraberinde yaptıkları cesaretlendirici ikna çalışmaları) nedeniyle türkiye'de oturan birinin alışveriş yapması yasaklanan sitelerden biridir. bu kozmetikçilerin aklına, iş hayatında rekabet diye bir kavramın olduğu, internet diye ekonomi dengelerini değiştiren bir araç olduğu, burada yapılması gerekenin bu durumlara göre aksiyon almak olduğu, gelmemiştir.

    haksız rekabete uğradığını düşünen ticari işletme, bu konuda "düzenleme yapması için" devlete başvurur. bu düzenleme ise, maalesef toptan bir yasaklama yapmak değil, haksız rekabete neden olan şartların eşitlenmesini sağlamaktır. yani benim bu ürünler üzerinde vergi maliyetim varsa strawberrynet inde olmalıdır. bu yeni düzenleme ile yapılan, türkiye'deki kozmetik mağazaları lehine haksız rekabet yaratmaktır.

    bir de, inanmayacaksınız arkadaşlar ama, devlet size neyi alıp neyi almayacağınızı söyleyemez. vergi oranı koyar, "ben bu maldan bu kadar para alacağım, işine gelirse" der. öyle cezaevinde açık görüş düzenler gibi, yok kozmetikse hiç alamazsın, kitapsa 3-5 kere alabilirsin diyemez. burada yazı yazan bu kadar insanın derdi budur. ayrıca bu insanların derdi, paralarını iyi kullanmak ve zaten satın alacakları ürünleri (paraları ağaçta yetişmediği için) daha ucuza almak da olabilir. benim için zaten alınacak, vazgeçilmeyecek, sarf malzeme olarak görülen şey de bumble and bumble'ın şampuanı olabilir ve bu seni hiç ilgilendirmez. dolayısıyla, senin "devlet internetten parfüm almayı yasaklasın, bu önemli birşey değil, sadece tikileri etkiliyor" demen yasakçı zihniyete yaptığın bir destektir.
  • yapılan yasa değişikliği sonrası, depolayıcı genlerime şükretmeme sebep olan site. ne kadar indirimli kampanyalı ürün varsa, nolur nolmaz, nasıl olsa çabuk bozulmuyor diye depoluyordum. bak meğer içime doğmuş! gerizekalı devletimin yasaklayacağını hissetmişim meğer.

    bunlar ihtiyaç değil diye bas bas bağıranlara hadi bir örnek vereyim: iş hayatında makyajsız çalışma lüksüne sahip değildir çoğu kadın (evet bu bir lüks adeta!). saatlerce yüzümde taşıdığım ürünleri ise dandik markalardan almak istemem, cildime birebir değiyor yahu. ayrıca lens kullanıyorum ve gözlerim aşırı hassas, cildim de öyle, antialerjik olduğu dermatolog ve oftalmologlarca onaylanmış ürünleri kullanmak durumundayım ve bu gayet de işimle ilgili adeta bir gayriresmi zorunluluk (bak kafan bassın diye böyle açıklıyorum!) şimdi ben bir emekçi ve senin algınca bile tiki olmaktan çok uzak bir insan olarak, neden bu ürünlere normalin 3-4 katı para ödeyeyim? ben parayı sokaktan mı topluyorum? senin kafanda makyaj yapan her kadın birinin metresi olmuş da ondan mı makyaj yapıyor? sen nasıl bir kafadasın arkadaşım? yürü git deli etme lan insanı! oranı buranı morartırım, la prairie kapatıcı ile bile kapatamazsın!

    ps: yalnız şu vesile ile ne kadar çok insanın "geri iade" lafını kullandığını da öğrenmiş oldum. geri iade ne be! 360 derece dönmek gibi... ya geri göndertin ya da iade edin, hasta etmeyin insanı!
  • bu yasaklama yoluyla içimizdeki dörtköşe insanları öğrenmemize vesile olmuş site. şöyle ki; hani bazi insanlar vardır, "memur tipli" de denir halk arasında, sabit fikirli, değişmez doğruları olan ve herkesin onun gibi yaşamasını, düşünmesini isteyen. ona göre bir şey neyse odur, başka bir şey olamaz (aristo mantığında kalmışlardır çünkü daha). mesela lens kullanmak bir lükstür, hareketli bir işe sahip olabilirsiniz ve bu yüzden gözlük kullanamıyor olabilirsiniz, ama olur mu lens lükstür, hem o nasıl işmiş canım öyle, iş dediğin masabaşı olur! ya da lensi geçtim, cildin hassas ve işin gereği (ya da komple keyfi de olabilir, o gerzeklere de neyse) makyaj yapıyorsun, haydi lens "lüksünü" sen seçtin, alerjik, mesela titanyum dioksit içeren makyaj malzemelerine tepki gösteren (bilmez tabii o dörtköşeler ama çoğu makyaj malzemesinin demirbaşıdır) cilde sahip olmak da lükstür, git öl sen.. zaten makyaj yapmak zorunda olduğun iş de neymiş, bir iş masabaşı olmasının yanında, topak topak olmuş hırkalar, kaşe etek ve yünlü çorap giyerek de gidebileceğin bir iş değilse, kaldır at sen o işi.. hem üstelik lanlu lunlu konuşuyorsun çalışan olduğunu (!) göstermek için, olmaz olsun öyle konuşan çalışan!

    yine benzer dörtköşe kafalı insanlar, "vergi de vergi!" diyorlar, oysa strawberry.net şunu açıkça önerdi: "verginizi ödeyin siz devlete, biz size geri ödeyelim" ee, nooldu? madem mesele vergiydi, neden bu seçeneği kabul etmedi devlet? mesela üzüm yemekse, niçin bağcıyı dövüyoruz? yerli taşeronlar, hakiki vergi kaçıran para babalarının kucağına niye oturmak zorundayım lan ben?! (bak hala lan diyor pis gomunüs)

    yine aynı dörtköşeler bilmez ki, "ekonomi diplomasisi" denen bir dal var.. ekonomi, sadece "şu kadar mala karşılık bu parayı vermeyi taahhüt ediyorum" gibi kontratlar üzerinden yürümez. mesela dünya ticaret örgütü (wto) ile yaptığınız tüm anlaşmalar, ekonomik anlaşmalarını nasıl yapacağınız, neyi yapıp neyi yapamayacağınızı söyler size. türkiye gibi, hem bu anlaşmalara taraf olup "ben bir açık pazarım" deyip; hem de sonra ticaret özgürlüğünü sınırlayıcı bu tarz kararlar alamazsınız (fransa, italya gibi siteye erişimi mahkeme kararıyla sınırlayan "arka kapı yolları" mevcuttur, ama adamlar da kalkıp "biz tüm internetten kozmetik alışverişini yasakladık" diyemiyorlar, bir tanesine erişim kapalı, o da dediğimiz gibi mahkeme kararıyla gerekçelendirildi) bu açık ticaret için isterseniz dolphin-free ya da palm-oil vakalarını inceleyebilirsiniz, bakın bakalım bu gibi çevreciliği, doğal dengeyi korumayı amaçlayan etiketler bile nelerden sonra basılabilir hale geldi, hani değil ki kafana göre, vergi farkını ödemeyi bile teklif eden bir siteyi yasaklamak...

    strawberrynet.com girişte en üste koydu tekrar türkiye'ye gönderim yapamayacağını belirten yazıyı ve yazıyı okuyunca gerçekten bu tarz bir gerekçesiz ve çözüm önerisiz bir yasaklayıcı zihniyete sahip hükümete sahip olduğum için utandım. saçma sapan ve onların deyimiyle "mesnetsiz", "sehven" bir şey bu. ha, sen diyorsan ki dörtköşe kafalı arkadaşım "vay neler neler oluyor onlara ses çıkarmıyorsun da iş parfümün olunca mı ayaklandın?"; ha o zaman şunu diyeyim:

    "sen benim hangi eylemlere gittiğimi, ne derece aktif bir siyasal yaşamım olduğunu, devletin her türlü kısıtlama ve kucağa oturtma girişimine eşit derecede tepki gösterip göstermediğimi nerden biliyorsun da beni aşağılama hakkını kendinde görüyorsun? 24 saat kamera taktırıp beni mi gözetledin ki bilesin ey atgözlüklü varlık?"
  • e-alışveriş yasağı üzerinde yorumlar bu site üzerinde yoğunlaşıyor ama yalakalık yapmazsa ölecek hastalığından muzdarip kraldan çok kralcı arkadaşların anlamadığı bir nokta var: yasak. "yassah kardeşim" lafı var ya, bu arkadaşlara parodi gibi geliyor heralde o yüzden açıklayayım; yani devlet sana diyor ki "canının istediği şeyi alamazsın.", hem de 21. yüzyılda, hem de internet sayesinde tüm dünya bu kadar birbirine yakınlaşmış, insanlar istedikleri/ihtiyaç duydukları şeylere kolayca ulaşabiliyorken. yasak yahu, ister kozmetik olsun, ister don, ister sandalye yasaklıyor sana. alamazsın diyor. ne hakla? anayasaya ve ab uyum yasaları'na aykırı, kendisiyle çelişkili alelacele bir yasa çıkarıyorlar, nedeni de belli; yurtdışındaki fiyatının 3 katına (verginin haricinde sırf kar etmek için her malın üzerine ne kadar fiyat koyduklarını biliyoruz memleketin kendini çakal sanan distribütörlerinin) mal satmaya çalışan distribütörlerin baskısı. yasak sadece kozmetik ürünlerine de değil ki, yiyecekler, gıda takviyeleri, sporcuların besin takviyeleri hepsi yasak. hadi gıda takviyeleri için sağlığı tehdit etme gibi bir durum var ve devletin görevi de insanları korumak, bu açıdan haklı. e bunun çözümü komple yasaklamak mıdır? insan vizyonsuzsa öyledir tabi. denetimi sıkılaştırmak gibi daha insancıl yöntemlere ne gerek var. ulan her şey bilgisayar ortamında yapılıyor zaten, dışarıdan gelen her ürünün gtip numarası denen bir kodu var. buna göre yap denetimini işte. ama yok, kapatırım kapıları demek daha kolay çünkü. hem bizim millet alışıktır yasağa nasıl olsa, kimsenin sesi de çıkmaz... bu yüzden işte yıllardır anamızı belliyor her üst mevkiye gelen. kimse sesini çıkarmıyor, dönüyor öbür yanağına da yapıştırsın tokadı. devlet tabi, ne kadar acıtırsa acıtsın helal olsun ona. birey de ne demekmiş, birey devlet için yaşar, o kadar. yaşamasın ölsün zaten pislikler ne yani. o zaman ottan boktan topladıkları hayvan gibi vergiler kalan az sayıda kişiye daha iyi yeter, herkes birer ferrari birer villa alır, dünyada görülmemiş bir refah ortamı kurulur. vizyonsuz demiştim ama vizyon varmış, ben farkedememişim. tüh bak!

    çılgın miktarlarda vergi vermekten rahatsız olmayanlara rica ediyorum, benim vergileri de ödesinler. koymaz onlara nasıl olsa.

    edit: devlet vergi alsın tabi, hatta gayet yüksek vergi de alsın, benim derdim o değil, yeter ki vergiyi doğru yerlerde kullansın. ama herkesten aynı vergiyi niye alamıyor? zaten 3 kuruş kazanan insanın bütün parasını al, ama "holding" patronlarının, bilmem ne yatırımcılarının kaçırdığı vergilere göz yum, devasa şirketlerin vergi kaçırmalarını engelleyeme. ondan sonra gel acısını 3 kuruş para için kıçından ter damlayan fakirden çıkar. adalet mi? hani nerede?
  • bu web sitesinden ve diğer sitelerden alınan ürünler için:
    kıbrısta bir şirket kuruyorum. adresi onlara yazacaksınız. ufak bir kargo parası ile vergisiz elinde.
  • uzun zamandır müşterisi olduğum alışveriş sitesi.
    olur da yasaklanırsa yurt dışından alışveriş yapamayacak olacağım için yurt içindeki firmalardan da yapmam. kullanmam olur biter. madem ki birileri çıkarları için bizim özgürlüklerimizi kısıtlıyorlar, ben de tercihimi kendilerini boykot etmekten yana kullanırım.
    ayrıca yasaklanması sadece kozmetik sektörünün babaları tarafından istenilmek suretiyle hükümet tarafından hayata geçirilebilir. yok canım, arada maddi çıkarlar, devletin kaybettiği vergi, kozmetik sektörünün bu konuda emeği geçen yetkililere verdiği hediyeler vs. de nereden çıktı?

    (bkz: götünüzden element uydurmayın)
  • bu siteden alışverişlerin doğrudan ya da dolaylı olarak engellenmesi ile ilgili , kozmetik alışverişi yapmazsa ölecek insanlar yada yada kozmetik meraklıları iyi oldu size ! yaklaşımını anlamakta güçlük çekiyorum. yahu kardeşim neden dar açı ile bakıyorsun olaylara. benim müzmin saç dökülmesi problemim var mesela. bu rogaine olsun, minoxil olsun bu tarz ilaçları bulmanın zorluğu malum, kaldı ki bende işe yaramadılar. strawberry'de satılan spectral dnc derdime derman olmuştu, bir nebze kontrol altındaydı dökülme. kendimi psikolojik olarak rahatlamış hissetmekte idim. derken kara haber geldi. ne oldu şimdi bu yasak gelince mutlu mu oldun? ülkemizde normalde satılmayan bu ürünü alıp bir sıkıntımı giderecemeyince ben senin eline ne geçti? neden bu kadar zevk almak yasaklardan ? yasakçı zihniyetin şakşakçılığını yapınca ne geçiyor eline anlamıyorum yandaş kardeşim. allah akıl fikir versin.

    edit : imla
  • sanırım oldukça ucuza temin edebildiğimiz bir çok parfümü bize çok gören kişiler mutludurlar, artık para akışı yeniden onlara doğru dönmüş durumdadır. bu konuda da bize bu güzelliğin sağlanmasında emeği geçen tekin acar a da sevgilerimi(!) gönderiyorum, kapısından içeri girersem s..sinler beni.. 5 lira 10 lira fazla verir yıllarca tonla paramı cebimde bırakmış strawberry e veririm siparişimi .. !!! yuh diyorum...
  • turkiye'ye yapılan gonderilerin durdurulması ile ilgili bir açıklama yapmiş sitedir, lakin;

    strawberry.net e girip yurtdisindaki kuzenime toptan, tum arkadaslarimdan aldiğim siparişleri, gonul rahatlığı ile siparis etmek 200 tl.. (kendisi haftaya burada)

    tekin acar ve muadillerinden alısveris yapmamak ve yaptirmamak paha bicilemez..
  • gümrükle ilk imtihanımı 23 haziran 2009 placebo istanbul konserinde yapmıştım. ertesi günü sahnede brian sizi bekleten tek suçlu gümrük demişti, bense burun kıvırmıştım. şimdi demek istediğini anlıyorum.

    strawberry'i karaborsa mı yapacaksınız şimdi? bir o zevkimiz kalmıştı. ucuza kozmetik alıyorduk. sevgilime ilk doğumgünü hediyemi, anneme anneler günü kremini almıştım. chameleon makyaj paletimi paramparça olana kadar kullanmıştım. tigi'nin şampuanı berbaat saç kremi harikaydı, 50 tlye saç kremi mi alınır diye kankayla tartışmıştık ama bir sene idare etmişti.

    parfüm kutusunun içine koydukları acayip şekildeki köpükleri ilk onlarda görmüştüm.

    sitesinde geçici olarak türkiye'den gelen siparişler kabul edilmez deniyor. bunun bir geçiş dönemi olmasını temenni ediyor, gümrükten, aptal saptal yasaklardan ve bürokrasiden nefret ediyorum.
hesabın var mı? giriş yap