• ilk ayeti aslen soyledir:

    "ebu leheb'in elleri kurusun!

    edit: kurudu da"
  • "ebu leheb'e kafam girsin" gibi bir anlamı vardır bu surenin. gayet ayarmatör bir suredir, favorimdir.
  • bu sure bir namaz suresidir. yani? yani mesela her gün beş vakit namaz kılan insanlar her gün beş kere bu sureyi okuyorlar.

    suremiz peygamberin öz be öz amcası ebu leheb'den bahsediyor. ebu leheb, peygamberin anlattığı dini önemsememiş ve iman etmemiş. bunun üzerine de bu sure inmiş. ilk ayetteki edit herkesin malumu. allah önce kuluna beddua ediyor (elleri kurusun), sonra da herhalde aradan geçen sekiz yılı hesaba katıp sonucu bildiriyor (kurudu da). zira ebu leheb peygamberle yaşadığı tatsızlıktan sonra helak olmuyor, sekiz yıl daha yaşıyor.

    konuyu dağıtmış gibi olacağım ama bu arada peygamberin putperest dedesinin de meşhur fil vakasındaki abdülmuttalib olduğunu unutmayalım. fil suresinde gördüğümüz üzre allah kendi gönderdiği hristiyanlığın temsilcisi karşısında putperest abdülmuttalib'i tutmuş. abdülmuttalib'in oğullarının adları ilginç: abdullah, abdüluzza, abdülmenaf. ebu leheb kim peki? abdüluzza. peygamberin amcası dedik ya. ebu leheb lakabı. evet kuran'da bir insandan bahsederken lakabı kullanılmış.

    yani allah bir ara kendi gönderdiği dine inanlara karşı putperestleri tutuyor. tuttuğu kişi de abdülmuttalip. sonra da bu adamın oğluna karşı sure gönderiyor. bu surede adama beddua ediyor. adam sekiz yıl falan daha yaşıyor. yani gayet hayata devam ediyor, başına bir şey falan gelmiyor. iyi de allah benim putperest babamın yanındaysa, ben niye başkasına inanayım ki? babamın inancını devam ettiririm hazır allah da benden yana.

    bu arada şöyle ilginç bir başka durum var. bakara suresi 6. ve 7. ayetlere bakınca görüyoruz ki allah bazı insanların kalbini mühürlemiş. yani bazı insanlar bizzat allah onları öyle yarattığı için imansız ve inançsız. sonra da bu kendi yarattığı imansızları cezalandırıyor. ne diyeyim ki ben? sanki şey gibi. hani madem din var, allah var, elalem niye inanmıyor yav, alemin enayisi biz miyiz sorusuna acele cevap gibi. inanmıyorlar koçum çünkü özellikle öyle yaptık, kapiş. ben bilemem tabii ama okuyunca böyle geliyor. ilgili ayetler:

    "6. gerçek şu ki, kâfir olanları (azap ile) korkutsan da korkutmasan da onlar için birdir; iman etmezler.

    7. allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. onların gözlerine de bir çeşit perde gerilmiştir ve onlar için (dünya ve ahirette) büyük bir azap vardır."

    bu ahval ve şerait içinde ebu leheb'e geri dönersek, adam bir şekilde inanmamış işte. belki de allah'ın mühürlediği kalplerden biri ebu leheb'e denk gelmiştir. o halde bu kendisinin kusuru değil ki allah öyle yaratmış. belki allah fil vakasında putperest babasının tarafını tuttuğu için o yolda gitmek uygun geldi. her neyse bir şekilde adam islamiyete inanmıyor işte. ölene kadar sekiz yıl daha çizgisini bozmamış. e peki niye geçtim dünyayı, evrenin tamamına hitap etsin diye gönderilen kitapta ebu leheb'e beddua edilir ki? sembolizmi geçelim bir zahmet. ebu leheb diyor, karısı da ateşe odun taşıyacak diyor, hurma lifinden ip diyor. ne sembolizmi? düpedüz bir kişi hedef alınmış kuran'da. üzerine düşünmeye değer bence. sözlerini de yazalım, herkes istifade etsin. günde beş vakit okunması uygun görülen bir sure olduğunu da hatırlatayım.

    1. ebu leheb'in iki eli kurusun! kurudu da.

    2. malı ve kazandıkları ona fayda vermedi.

    3. o, alevli bir ateşte yanacak.

    4. odun taşıyıcı olarak karısı da (ateşe girecek).

    5. ve boynunda hurma lifinden bükülmüş bir ip olduğu halde.

    bir de uyduruk bir menkıbe döndürüyorlar. yok bir papaz bu sureyi okumuş da aman da aman demiş, müslüman olmuş. neymiş, ebu leheb müslüman olup bu sureyi boşa çıkarabilirmiş ama yapmamış. bu da allah'ın geleceği bildiğine delilmiş. valla papaz arkadaşa selamlar. benim tek gördüğüm, abduluzza'nın adından da anlaşılacağı üzre putperest olduğu ve hayatına o şekilde devam etmek istediğidir. yeğenini de pek ciddiye almamış demek ki zira bu sure iniş sırasına göre 6. sırada ve mekke'de inen son suredir. yani ortada islamiyet falan yok, daha emekleme döneminde. son sure nasr'ın inişi ilk sureden 7-8 yıl sonradır ki ebu leheb de o zaman ölüyor. papaz imana gelmişmiş.
  • neutrogena icin olay yaratacak bir reklam firsati olabilirmis, degerlendirememisler.
  • yerleri, gökleri, alemleri yaratan; sonsuz güç sahibi, bu mükemmel düzeni kurmuş yüce allah'ın ebu leheb'e beddua ettiği suredir.
  • atatürk'ün, 1932-1933 yıllarında ankara'da görev yapan abd büyükelçisi charles h. sherrill'e türkçe kuran konusunda örnek olarak sunduğu ve "düşünen bir türk'ün böylesi bir duayı okumaktan elde edeceği dini ilhamı veya dine ilgi göstermesini tahayyül edebilir misin?" sorusunu yönelttiği dua.

    kaynak:radikal
  • ürgüp yöresinden bir türküye de konu olmuştur. derleyeni ürgüplü refik başaran'dır :

    evin yıkılsın leheb
    belin bükülsün leheb
    otuziki dişlerin
    birden dökülsün leheb
  • bu sureyi çocuklara öğretiyorlar. hadi bizim çocuklar arapça bilmediği için anlamıyor. düşünüyorum da arap çocukları kimbilir ne kafalarla büyüyor.
  • ebu leheb'in elleri kurusun, zaten yok oldu ya. ne malı ne de kazandığı onu kurtaramadı. o alevli bir ateşe girecektir. karısı da odun hamalı olarak onunla beraber girecektir. boynunda da hurma lifinden bir ip olacaktır.
  • bir kişizade görürsün. çula, çuvala bürünmüş, baş açık belalara uğramış. bir kahpenin sevdasıyla yanıp tutuşuyor. elbiselerini, malını, mülkünü satmış. elindeki avucundaki gitmiş, adı kötüye çıkmış hor hakir bir hale gelmiş, düşmanlarının isteği gibi tepesi üstüne yuvarlanıp gidiyor.

    adamcağız bir zahit gördü mü “ ey ulu, allah için bana bir himmet et. bu aşağılık ve kötü sevdaya düştüm, elimdeki maldan, altından, nimetten oldum. bir dua et, belki bu dertten kurtulur, bu kara balçıktan sıçrar, çıkarım" der. halktan da dua etmelerini istemektedir. ileri gelenlerden de.

    “ aman, beni kurtarın, kurtarın, kurtarın!” demektedir. eli de açık, ayağı da. ne onu bağlamışlar, ne başında bir adam var, ne ayağın da bukağı! a adam, hangi bağdan kurtulmak istiyor, hangi hapisten kaçmak diliyorsun? hangi bağdan olacak? tertemiz ruhlardan başkasının göremediği takdir bağından, gizli olan kaza bağından!

    ortada değil görünmüyor, gizli ama zindandan da beter, demir zincirlerden de! çünkü demir zincirleri demirci kırabilir, bir adam zindanın temelini kazıp duvarını yıkabilir. fakat şaşılacak şey şu ki, gizli olan kuvvetli bağı kırmaktan, demirciler bile acizdir. o bağı ahmed görebilir de, “ boynunda da hurma lifinden bir ip var” der.

    ahmed, ebuleheb’in karısının sırtındaki odun yükünü gördü de ona “ odun hamalı” dedi. ipi de ondan başka kimse görmedi, odunu da. ona da her görünmeyen şey, görünür. başkaları umumiyetle tevil ederler; bu akılsızlıktan böyle söylüyor derler. sanki onların akılları başlarındaymış!

    tevil ederler ama hakikatte onun sırtı, o odun yükünün altında iki büklüm olmuştur, gözünün önünde feryat edip durmakta. bana bir dua edin., bir himmet edin de kurtulayım, şu gizli bağdan sıyrılayım demektedir.

    (mesnevi'den)
hesabın var mı? giriş yap