• italya'da son yayımlanan maxi tex'te annesinin karnında görünen kahraman...

    teks'in "nuaces valley" adlı bu macerasında ana kahramanlarımız sadece baba ken willer ile anne mae willer ile beş yaşlarında öksüz kalan tex ve sam willer... adlarını daha önce işitmiştik, cisimlerini ilk kez görüyoruz.

    1838'de (ki o tarihte doğacaktır teks) geçen bu muhteşem macerada tex willer, kit carson ve kit willer ile tiger jack sadece hatıraları anlatırken varlar... kaçınılmaz sahnelerde... (teks’in 10 ve 16 yaşlarını da görüyoruz büyürken)

    .

    1948'de yayımlanmaya başlayan tex'in maceralarının (ki aylık albüm olarak yayımlanan ilk sayı "la mano rossa" ekim 1958'dedir ve ocak 2020'deki sayısı da 711'dir) 70. yılı şerefine 2 ekim 2018-27 ocak 2019 tarihleri arasında "bir mitin 70 yılı sergisi düzenlendi, milano'daki museo della permanente'de.

    .

    1838'de doğan ve ilk çizimleri olgunlaştığında 110 yaşında olması gerekirken 40'larında yaşı kesinleşen teks'imiz, bugün 182 yaşında olması gerekirken, hâlâ 40'larındadır.

    (1948'den bu yana hep 40'larında... maşallah. 1965'te ben ilk teks'lerimi okurken de 40'tı, üzerinden 55 yıl geçti gene kırklarında hazret... 1958-günümüz arası eksiksiz türkçe ve eksikli italyanca koleksiyonumu arkamda miras olarak bıraktığımda da 40 olarak kalacak.)

    sen çok yaşa, haksızlıklara karşı çıkma ve kötülerin hakkından gelme niyetlerimizin ilk kıvılcımlarını ateşleyen kızılderili dostu teks...
  • bonelli'nin ilk gözağrısıdır teks... "western çizgi roman" piyasasının abisidir... ne tommiks gibi şirin, ne mister no gibi eksantrik ne de fantastik şekillidir zagor gibi... estetikten yoksun, sert, kalıp gibi bi adamdır, kendi halinde...

    karıya kıza da yazmaz teks... biricik zevcesi öldürüldükten sonra, kendini çizgi-roman kahramanı olmaya, kötülerin düşmanı, masumların celil savunucusu olmaya adamıştır... dur şu kıyıda sevişeyim iki dakka yapmaz, kadınla kirletmez kendini...

    yasalara inanmaz teks; zaten en sevilen, özenilen, önemsenen özelliği de budur ilk ewwela... yasalar adaletsizdir, bu yüzden kendisi adalet olur, yargılar ve cezalandırır... "dur ben seni bi güzel yasalara teslim ediym ahha ha hey" yapmaz, çeker vurur, döver utandırır... "kana-kan, dişe-diş"tir düşüncesi...
  • kit carson: brennan yaşlı bir tilkidir, bizi epey koşturacak
    teks: olabilir! ama bizi altetmesi için cehennemdeki şeytanları tarafına çekmeli! çünkü bu kez onu cehenneme postalamadan içim rahat etmeyecek!
    kit carson: yargıça teslim yok mu?
    <bu karede sadece teks'in horozu kaldırılmış silahı vardır>
    teks: işte yargıç burada.

    adam resmen çıkarmış masaya vurmuş... vahşi bati...
  • teks ve şürekasının beslenme düzenlerini inceler isek:

    "en kalınından biftek", "dağ gibi gözüken patates kızartması" ve yanında "buz gibi bir bira". teks ve yanındakilerin bugüne kadar bir bara, bir kaleye, bir restorana girip de bunlardan farklı bir menü söyledikleri vaki değildir. oysa biliyoruz o devirlerde de şimdiki gibi olmasa da çeşit var. kurufasulye var, tavuk var, balık var, pilav var...

    restoranlar dışındaki seyahatlerinde açık arazide konaklayan teks genellikle bir yaban ördeği, bir tavşan, kalabalıklarsa da bir geyik avlar. günde bir kez mutlaka kahve içilir. zagor ve diğer çoğu western öğeli kahraman gibi heybesinde kurutulmuş et taşımaz mesela. o an rızkına ne düşerse onu yer. hadi bu kötü beslenme seyahatteyken mecburen oluyor desek; bir kere adamımız sürekli seyahatte zaten. ara sıra şefi olduğu navajolar’ın köyünde yakalıyoruz kendisini ama bu kızılderililer zaten sabah akşam bizon yiyen adamlar olduğundan kötü beslenme burada da devam ediyor.

    westernlerdeki viski klişesini de çatır çatır yıkan bir kahramandır teks. bir kadir yılmaz karikatüründe rakı içen ağır abilerden biri, masada diğerlerinden farklı olarak bira içen ve ikide bir de tuvalete giden gence şunu diyordu: “yavrum bak bir türlü masadaki muhabbete ayak uyduramadın, herkes rakı söyledi gittin bira söyledin, o da değil, ikide bir tuvalette elini yıkamadan gelip beyaz peynire, kavuna, mezeye dalıyorsun budur beni üzen”

    oradaki genç bu sağlam argümanlar karşısında sinse de, teks’in karşısında bunu söyleyecek adam olmadığından, kimse teks’e “hacı bira mı içiyon sen hala ya”, “hamallık abi bira” , “süütt” şeklinde yaklaşım gösteremediğinden teks bira içmeyi çizgi-romana yedirmiştir. içki bulunan her ortamda gider buz gibi birasını içer. tommiks gibi süt içmez en azından. (buz gibi dedim de; teks sipariş verirken buz gibi bira der demesine de, o devirde en soğuk bira mahzenden yeni çıkmış bira demek olduğundan, sidikten hallice biraları içer her seferinde. oysa viskici olsa, sıcak soğuk farketmeyecek. bu arada meksika’ya falan gittiğinde mecburen viski, tekila vb içkileri de ortama uyum sağlamak için içer tabi. meksika yavrum orası. bana sonra gelme bak viski de içiyor diye)

    netice itibariyle, sigara var, içki var, düzensiz beslenme var. bir tek karıkız yok. yemek desen daima kızartma ve kırmızı et. lifli besindir, yeşilliktir, balıktır zerre yok. 40 yaşın üstünde. boyunca çocuğu var. kurşunla ölmüyor ama ezrail peşinde. hık diye kalır valla bir gün.
  • bu teksin klasik tripleri de vardir... mesela tex'e uzaktan kötü adamlar sinsice nişan almışlardır ve tex o sırada kahve içmektedir, mutlaka kötü adam fincanı vurur... hatta bunu bilen tex yanına 2-3 fincan almadan sokağa çıkmaz...
  • gece kartali teks willer isimli kitapta incelendiği üzre, teks'in yaklaşik 2047 leşi vardir... vukuatlari sirasinda sadece amerikali kovboylara değil, meksikalilara, çinlilere, zencilere, vudu büyücülerine ve hatta bir kez de bir uzayliya bulaşmiştir... oha oha demeyin, uzayliya bulasmayan kovboy bizden degildir...
  • teks'in güzel yani gerçekten de tepesi atti mi, colt kanunları kitabını açması, psikopat modu açmasıdır... mesela tom miks'in bir macerasında konyakçı öldürülmüştür güya ve tom da bu adamlari tutuklamıştır. insan diyor ister istemez, orada teks olsaydı muhtemelen önce öldürür sonra bi daha öldürürdü... evet evet... ya da çölde aç susuz bırakırdı, yapmadı değil...
  • yavrusu kit willer najavo kabilesinin şefinin kizi lilyth'den olmadir... yine gece kartali teks willer kitabina dönersek, claudio paglieri diyor ki:
    "teks 7. sayida evlenir. ancak bu evliliğin nedeni aşk değil, o an bağli bulundugu işkence diregi ve lilyth'le yapacaği düğünün tek alternatifinin, kalbini hedef almiş kara bir ok olmasidir. oysa evlenmek zorunda olduğu squaw 'fiziksel özürlü 50'lik bir bakire' değil,hem birinci sinif bir demi moore, hem de büyük navajo reisinin kizidir. yani bu evlilik hem teks'i milyarder yapacak ve ona kizil ok'un ölümünden sonra kabilenin yeni şefi olma onurunu verecektir. dahası, karısı her işe burnunu sokan dedikoducu ve çaçeron bir kadın değil, susmak ve itaat etmek üzere yetiştirilmiş tatlı mı tatlı bir squaw'dır, yani tam da teks'in karşı cinsten beklediği gibidir: "erkek konuşurken kadın susar" der..."
  • italyan edebiyatının en önemli eserlerindendir teks willer'in maceraları... (ayrıca bkz. tom miks, celik blek) teks willer zamanında bir kanun kaçağı iken sonradan ranger olmuştur, kit carson ile ortak olmuştur, sonradan bir kızılderili ile evlenmiş, beyaz olmasına rağmen navajoların reisi olmuş, bir amerikan başkanı olmadığı kalmıştır...
  • teks familyası ya ikili (teks & kit carson) ya da dörtlü (tiger jack ve kit willer ile) gezer... işi gücü kötüleri yakalamak, kızılderili savaşlarını engellemektir... ayrıca tom miks gibi süt çocuğu da değildir, attığını vurur, vurdu mu oturtur, böyle de süper birr insandır...
hesabın var mı? giriş yap