• tekrar belirtmek gerektiği dikkatimi celbettiğinden;

    elle oynananı: (bkz: tespih)
    dille oynananı: (bkz: teşbih)

    ayrıca;
    (bkz: tdk'ye inanmak)
  • dört çeşidi vardır:
    1- teşbih-i mufassal. benzeyen,benzetilen, benzetme yönü, benzetme edatı öğelerinin hepsini içerir.
    2- teşbih-i mücmel. benzeyen,benzetilen,benzetme edatı öğelerini içerir.
    3- teşbih-i müekked. benzeyen, benzetilen, benzetme yönü öğelerini içerir.
    4- teşbih-i beliğ. benzeyen ve benzetilen öğelerini içerir.
  • iki varlik ya da kisinin bir veya birkac vasifta karsilastirilmalari ile yapilan edebi sanat.
    bu iki seyin ortak bir vasiflari olmali bu vasif iki seyden birinde cok kuvvetli bulunmalidir

    mesela
    aslan gibi cesur adam veya tilki gibi kurnaz cocuk

    birinci ornekte cocugun cesurlugu aslaninki ile karsilastirilmakta ve ona benzetilmekte
    ikinci ornektede adamin kurnazligi tilki ile karsilastirilmakta ve onun kurnazligina benzetilmekte

    tesbihin dort ana ogesi vardir
    1. benzeyen: adam cocuk
    2. kendisine benzetilen: arslan tilki
    3. benzetme yonu: cesurluk kurnazlik
    4. benzetme sekli: ikisindede gibi (bunun yerine sanki kadar vs. da kullanila bilinir)
  • insan sadece "tenzih" yoluyla hakkı tanımak isterse bu yeterli olmaz çünkü hakkın bütün mahlukatta görünen bir yüzü/vechesi vardır. aynı şekilde "teşbih" de tek başına yeterli değildir. ikisinin arası birleştirilmelidir. kaşani, şöyle izah ediyor:

    hakk'ı teşbîh eden bir kimse o'nu belirli bir sûretle sınırlandırmış olur; ve sâbit bir sûret
    içinde tahdit edilmiş olan herhangi bir şey de bir mahlûkdan başka bir şey değildir. bu-
    radan da görmekteyiz ki bu tahdit edici sınırların (yâni eşyânın) bütünü, her ne kadar
    hakk'dan gayrı değilse de, gene de bizâtihî hakk değildir. bunun sebebi de ferdî bütün
    sûretlerde kendini izhâr eden vâhid'in bütün bu sûretlerin bir araya gelmesinden farklı
    bir şey olmasıdır.

    tenzih için,

    (bkz: #33658762)
  • hintli bilge bir şairden:

    "senin gülümsemen sevgilim
    bir yaban çiçeğinin kokusu gibi
    sadedir fakat anlaşılamaz."

    (tagore, "seçme şiirler"den)

    not: yıllar yılar önce sanatlog'u yayımlamaya başladığım dönemde hindistan'ı ziyaret eden bir müzisyenle röportaj yapmıştım. sözü ne yapıp edip tagore'a getirmeye çalıştıysam da "tagore okumuyorum" diye kestirip atmıştı. evet, gerçek şairler sadedir, fakat anlaşılamaz. sadelik dikkat çekmez çünkü. süslü püslü ve gösterişli olmak lazım sanatta. hep bir yapmacık havalar kuşanmalı, kendimizi ve sanatımızı övmeli, yani kimliğimizi pazarlamalıyız. bütün okkalı teşbihler sizin için...
  • benzeyen,benzetilen,benzetme edati ve benzeme yonu belirtilerek yapilan tam bi benzetmedir.
  • teşbih, edebi sanat, galiba kişileştirme, emin değilim, ben iyi öğrenci değilim...
  • '' üç yıldızlı bir albaydı gökyüzü
    karşısında önüm açık gezerdim ''

    (bkz: belkim bir kertenkeleydim)
  • "hâl kâfir, zülf kâfir, çeşm kâfir, el'aman.
    serbeser iklîm-i hüsn'ün kâfiristan oldu hep"

    sözlükte denk geldi, teşbîh-i mûcez (en kısa kelimelerle geniş mânâya gelmek suretiyle yapılan teşbîh), nedim beytindeki "iklîm-i hüsn'ün" buna örnek gösterilmiş.
  • ''gece ayakları kokan bir adam gibi gelir.'' * *
hesabın var mı? giriş yap