• baş rollerinde sean connery, micheal caine ve christopher plummer ın oynadığı 1975 yapımı aşmış bir film. film hindistanın ingiltere yönetminde olduğu dönemlerde macera arayan iki ingiliz askerinin hindistanın kuzeyine asyanın içlerine doğru, oradaki kabilelere silah satıp para kazanmak amacı ile yaptıkları bir yolculuğu anlatır. rastlantılar sonucu olaylar gelişir ve oradaki kavimler sean connery nin kendi tanrılarının oğlu olduğuna inanırlar. ve bu iki arkadaşın işine gelir ve oyunu oynamaya devam ederler taki sean connery de kendisinin tanrı olduğuna inanana kadar. mükemmel bir film. türkçeye tanrı oacak adam şeklinde çevrilmişti.kesin izlenmesi gereken filmlerden biri
  • roman degil de kipling'in tonlarca "the man who would be..." hikayelerinden sadece bir tanesidir. ana temasi tanri olmaya calisanlarin onunde sonunda got olacagidir. kolonyalistlere* gelin buralari somurun ama kendinizi tanri bellemeyin alt mesaji vardir. (bkz: white mans burden)
  • kesinlikle izlenilmesi gereken harika bir film. özellikle er heb köyündeki sahneler müthiş eğlenceli. köyün lideri ootah'la aralarında geçen diyaloglar bayağı bi komik.

    bir de filmde danny'nin* evlenmeye çalıştığı roksan* gerçekte michael caine'in eşidir. film çekilmeden 2 sene önce evlenmişler.

    (bkz: sikander)
  • "you are going to become soldiers. a soldier does not think. he only obeys. do you really think that if a soldier thought twice he'd give his life for queen and country? not bloody likely." şeklinde düşünen adamın savaşla işi olmaz manasında efsane bir replik barındıran efsane bir film.

    --- spoiler ---

    ayrıca ilk kabileye gidip onlara savaşmayı öğretip, ikinci kabileyi yenmeleri, ardından siz artık kardeşsiniz gelin berarber üçüncü bir düşmana saldıralım şeklindeki olasılıkla ingilizlerin hindistanı işgalini refere eden taktik de mükemmeldir.
    --- spoiler ---
  • christopher plummer'dan bugün aldığım bilgilere göre, film çekilirken yapımcılar plummer'ın oynadığı kipling karakterini filmden çıkarmak istemişler ve o sıralarda yönetmen john huston'ın yapımcılarla cebelleşmeye pek mecali yokmuş (sağlık sorunları ilerlemiş, amfizem nedeniyle oksijen çadırına filan giriyormuş ama ağzında sigarasıyla!).. neyse, çekim sırasında da yapımcılar sete gelmişler (sanıyorum kuzey afrika'da bir yerlerde).. ve geldikleri anda, onca yolun sersemliği daha üzerlerindeyken sean connery onlardan birini çekip, duvara yapıştırmış ve "eğer kipling'i bu filmden çıkaracak olursanız, yarın uçağa atladığım gibi evime dönüyorum" demiş.. ve görüldüğü üzre tehdit işe yaramış..
  • çok eğlenceli olmasının yanı sıra mükemmel bir taşlama.yönetmen ortadoğu üzerine oynanan politik oyunlara iğneleyici bir biçimde gönderme yapıyor.o yıllarda alaycı bir üslupla bu konuyu ele alabilmesi takdire şayan.

    ayrıca masonluktan filmde bu kadar açıkça bahsedilmesi de ilgi çekici.indiana jones filmleriyle benzerlikler taşıması açısından kıyaslanabilir ama bu film birkaç gömlek daha üstün.
  • göndermelerle dolu, eğlenceli, hoş bir film... hazır bluray'i de çıkmışken bulun izleyin efenim...

    --- spoiler ---

    - he wants to know if you are gods.
    - not gods... englishmen. the next best thing...

    --- spoiler ---
  • manowarın louder then hell albümündeki king adlı parçasından alınmış şarkı sözü
    slow kısımdan hızlı kısma geçiş yaparkenki son sözler:
    the power of the man who would be king (uzatır eric abim burayı) the power of the man who would be king (kısa bi sessizlik ve sonra gaz kısım başlar :))
  • 3. 000 üstü film seyreden bir insan olarak bu zamana kadar nasıl atladığıma şaşırdığım film izlenesi...
  • dün abimle ne izlesek ne izlesek derken 58 yapımı, başrolde kirk douglas'lı vikings üzerine attığımız ikinci film ama ne film! kurosawa'da bayıldığım "çaktırmadan akan giden tempo" olayını burada da görmek mümkün.

    film sean connery ve michael caine'in o kadar güzel bir zamanlarına ait ki insan izlemelere, bakmalara doyamıyor. karizmaysa karizma, oyunculuksa oyunculuk. iki kafadarın imzaladıkları sözleşme, buna harfiyen uymaları, centilmenlik kodları, tenten maceralarını hatırlatan muhteşem ortamlar ve görsellik... ve tabii ki filmin 3. ve bence esas kilit karakteri gurka dostumuz billy fish. hepsi, her şeyiyle harikaydı. 10 üzerinden 9'umu hiç düşünmeden çakarım, öğretmen olsam okulda öğrencilerime izletirim filan.

    bu arada konu ve ortam itibariyle bana kalırsa apocalypse nowı da andırır, hatta coppola'nın buradan esinlendiğine yemin edebilirim ama kanıtlayamam, o filmin de hastasıyız. kapanışı adamım billy fish'in muhteşem replikleriyle yapmayı kendime ve ingiliz imparatorluğuna borç bilirim. selam olsun sana cesur gurka!

    --- spoiler ---

    peachy carnehan : [when being chased by a large angry mob] billy fish, mount the mule and ride! there's a chance you'll make it!

    billy fish : gurkha foot soldier, not cavalry.

    [billy salutes peachy and danny]

    billy fish : rifleman majendra bahadur gurung wishing you many good lucks!

    [billy draws his kukri and charges the mob single-handedly]

    billy fish : ayo gorkhali!
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap