• tcp/ip yi yasadisi bir örgüt sandigimiz yillardi*.
  • oha adam bu başlığa gelip bildiğin adsl modem anlatmış.

    konu internetin ilk yılları, hemen konuyla en alakasız fırsatçı retro aşığı ufaklıklar araya kaynıyor. hani kendisini bir periyodun nostaljisine yamamak için "80lerin sonunda 90ların başında çocuk olmak" gibi bir şey türetmişlerdi ya bunlar, aynısı.

    atari'den bahsetsen, "playstation 1 ne şahaneydi ya" diyecek.
    kaset desen, "cd'den şarkı dinlemiş efsane nesil" diye araya girecek.
    vhs mi beta mı diye sorsan bu sefer de "onu bilmem de vcd vardı ya" çıkacak sahneye.

    sürekli kendi jenerasyonunda olmayan orijinalliğe ortak çıkma, o zamanın naifliğine dahil olmaya çabalama aşkı.

    bu başlığın muhattabı en yaygın haliyle 56k.
    kaldı ki örnek verilen yıl 2005.
    ne vardı 2005'te?
    1024 modem ve windows vista kullanımda, 3 yıl sonra da şuan halen kullandığım windows 7 çıkacak. öyle alakasız, saçma sapan ve fabrikasyon bir yıl işte 2005.

    şanslı bizim nesil.

    açılışı çevirmeli telefonla yaptık, araya tuşlu telefon girdi, telsiz telefon diye nasa iletişim aracı gibi bir şeyle muhattap bile olduk. araç telefonu diye bizimkiler dizisinde virali dönen zengin telefonu mevcuttu misal, ona sahip olmak acaip bir şeydi. henüz ptt'lerin ankesörlü telefonları jetondan yeni sıyrılıyordu. işte o yıllarda koca sınıfta 2 kişide bilgisayar varken, internet sahibi olmak için gizliden kablo edinmek büyük işti. hepsini geç, o cümlede geçen türk telekom diye bir şeyin varolmasına da epey yıllar vardı lan.

    sanırım tüm bu geçiş sürecine denk gelemedikleri için bu sahip çıkma, araya kaynama hırsı.

    e-posta nedir varlığından you've got mail sonrası haberi olmuş bir güruh var şurada.
    o sebeple adsl modeminizi de alın ve düşün şu gerçek nostaljinin yakasından artık...

    amma tepki geldi editi: 80lerde doğup 90larda çocuk olunmaz güzel kardeşim. 80lerde doğup 90larda ergen olunur ve üç dört sene daha diş sıkılırsa eline piyade tüfeği bile verirler en kıdemli 80liye. geri kalanı da zaten eli çükünde gezmeye çoktan başlamıştır. 89da doğup kendinizi 80 sikletinin içine sokmanız, sizi 81de doğan adamın çarpım tablosu ezberlediği yılda annenizin bezinizi değiştirdiği gerçeğinin önüne geçmiyor. adamın imkanı yoktur, yıllar sonra edinmiştir ve 2099'dan bile bahsedebilir. ama işte onun yeri burası değil, onun başlığı ayrı.
  • edit: başlık almış yürümüş bile.

    blue jean dergisi bir ara istanbul'daki ilk internet cafelerin adreslerini vermişti. ilk o zaman tanışmıştım bu meret ile.. sonraları dergide 2 sayfa çeşitli internet siteleri tanıtılırdı..yıl 1997..bilmem ne internet cafe, 10 adet bilgisayarıyla (tabii eşşek kadar monitörler) , kahve/çay eşliğinde hizmetimizdeymiş. saati de şu kadarmış. şimdiki paraya göre 5 tl gibi bir şeye denk geliyordu.

    ardından fıstık (e kolay) devri başladı benim için. d&r dan yemyeşil fıstık kartı alır, şifreyi girer, bilmem kaç dakika evde internet satın alırdık. bitince 146 tabii. kahkaha.com ile balca'nın duygu yüklü sayfaları vardı. obituary.com vardı da ne biçim tırsardık..sayfalar ağıııır ağır açılırdı. ama bizim için büyük bir teknolojiydi. o zamanlarda annelerimizin televizyonu ilk görmelerinde şaşırdığı gibi, biz de internetle tanışıyorduk.

    banu alkan'ın reklamında oynadığı ixir vardı sonra.

    icq zaten duymuşsunuzdur. elden ele kız numaraları gezerdi. o kadar popülerdi ki, metin arolat yönettiği video kliplerin sonuna icq numarasını koyardı.

    msn'e ise daha çook vardı.

    neyse..başlığın yarın sabah coşması ümidiyle yatıyorum.
  • once mainframe vardi...
    olay 1986'da ege universitesinin earn (european academic and research network)'e baglanmasi ile basladi..earn'in amerikali versiyonun ismi bitnet idi..
    henuz unix sunucularin yayilmadigi donemde, yesil terminaller uzerinden earn/bitnet'e baglanilirdi.. ege universitesi e-mail adresleri xxx@trearn (ana makina vm/sp) odtu adresleri xxx@trmetu (ana makina mcp), bogazici adresleri soyadi@trboun , ve itu adresleri fakulte ismi + soyadi@tritu (ana makina ibm vm/sp r3) .. sonralari bitnet unix tarzi email adreslerini deskteklemeye basladi, boun.edu.tr, itu.edu.tr adresleri kullanilir olmustu..
    tabii 1000 dolarlik full-click ibm klavye ve yesil siyah 3270 terminallerde grafik yoktu.. grafik icin ascii art denilen karakterleri alt alta koyarak yapilan sekiller kullanilirdi.. web istemcileri ve sunuculari olmadigindan gopher adi verilen istemcilerden gopher sunucularina baglanilirdi.. gopher bariz listeleri gosterir yukaridaki listeden asagidaki listeye gecerdiniz.. yurtdisindaki gopher sunucularindan alinan gitar notalarinin iyi piyasasi vardi.. birseyi aramak istediginizde mainframe ortamindan archie ya da veronica sunucusuna telnet yapar, aradiginizi bulurdunuz.. populer programlar mail ve irc idi.. onun disinda telnet, ftp, whois, ve finger yogun olarak kullanilirdi.. odtu'deki arkadaslar yan odadakilerin islettigini anlayana kadar sabaha kadar irc 'de bir amerikali kizla tanismak icin uykusuz kalirlardi... (odtu unix dominant bir ortamdi).. email uzerinden listserv listelere (bugunun yahoogroupsuna denk geliyor) ulasmak ve tum komutlari email ile gondermek mumkundu, print job 'lar icin merkez bilgi isleme gidilirdi...mustafa akgul , orhan gokcol, kursat cagiltay gibi adamlar vardi, vatan sathini internet mektebi yapmaya azimli, bu insanlar turkiye vatandaslari icin internet css’si (cokca sorulan sorular) gibi detayli bir metni newsgrouplara post ederlerdi..

    sonra www geldi mertlik bozuldu.. turkiye odtu-abd/nsf ve ege-almanya/ebone uzerinden 2 adet 64kbit/saniye hizinda hatla internete baglandi..ibm’de kendi kafasindan yasak olmasina ragmen ayda $60’a baglanti satiyordu..resmi baglantiyi ucuncu partilere (universiteler disinda) tubitak satardi.. tubitak’in en sevdigi baglanti paket tabanli x.25 baglantilardi…verisoft, prizmanet, dominet, turk.net, doruknet, magnet, tr-net, ada-net gibi ilk internet servis saglayicilari, turk telekom’dan aldiklari 10-20 hatta pbx baglatip koca koca 9600-14400 bps modemlerle servis vermeye basladilar…arka planda bu saglayicilar tubitak’tan x.25 frame relay hdlc hat aliyorlardi… 1995’te aylik 100 dolara 14400 hatla internet baglanmak mumkundu….sonra telekom’da jeton dustu ve turnet kuruldu..bu entrynin yazari turnet’in gayrettepe binasinda ilk iss router ayarlarini yapip mediciyekoy’den ilk enter tusuna basarak netscape 3.0’si 3.4kbps hizi ile dehset icinde indirmistir….(turnet’in butun turkiye icin 2mbps baglantisi vardi) sonralari turnet ttnet olmus, trnet odtu ‘’ye bagli bir sirket, tuvaka’da ulakbim olmustur…birde 90’larin basin kullanilan windows isletim sistemlerinin (windows 3.1, windows workgroups) tcp/ip stacklerinin olamamasi ayri bir eglence idi.. 3. bir partiden winsock paketi kurmak gerekirdi.. trumpet bunlarin en popular olani idi… ppp negotiation basladiginda dogru anda esc tusuna basamassaniz username/pw ekranina gelemiyordunuz…ftp adli bir sirket vardi (evet sirket protocol degil) onlarin tcp/ip stackleri cok iyi idi (ftp onnet) .. birde iss (internet servis saglayicisi) hatlari e1 yerine analog pbx modemleri kullandiklarindan ve pbx surekli bozuldugundan, telefon calip acilmiyor, kullanicilar surekli olarak hattan dusuyorlardi.. hayes modem dilini (at commands) bilmek c++ ‘dan daha makbuldu o zamanlar..baglanmak icin cebellesilen saatler sonrasi modemin calisindan 33.3000 yada 28800 baglanacagini herkes anlar olmustu..822’li hatlar bu zamanlarda ortaya cikti..iss tarafinda henuz access concentrator’lar yoktu (magnet bay networks’den shiva almisti – sezar in hakki sezar’a) sonralari cisco access concentrator’alr cikti butun ahtapot kablolu cisco 2512’ler cope atildi….

    diger ilginc bir fenomen ise liste2000 sirketi ile sanirim 96-97 yillarinda iki yatci kardes inanilmaz paralari biz internete inaniyoruz seklinde dokmuslerdi (bu paralarin kara oldugu seklinde soylentiler vardi)… cukurova’nin superonline’i bile liste2000 sirketinin yaninda sonuk kalmisti… 90’lari ikinci yarisinda raksnet, ihlasnet, dogan online, mynet gibi daha saglam finansli iss’ler birinci nesilden kalan superonline ve turk.net tarsi iss’ler ile servis vermeye basladilar, bu donemlerde kitapcilardan alinan 1 cd ya da 14 floppy ile pc'nize internet kuran dialer paketleri cok makbuldu….
    internet’in 90 yillardaki gelisiminde teletext sirketi olan medyatext’inde yaptigi marketing ve anlastigi sirket sayisida az degildi, turkiye’deki sirketlerin yarisi medyatext sunucularinda host ediliyordu….

    (bkz: dude you show your age)
  • ne 822 li hatların, ne servis sağlayıcıların ne de chat ortamlarının olduğu, tüm türkiyenin odtü üzerinden 64 kbps hızında çıkış yaptığı, 3090 gibi mainframelerden internete çıkış yapıldığı, en fazla ftp kullanılan, www in yalnızca gri arkaplanlı ncsa mosaic penceresindeki textten ibaret olduğu, bilgiye gopher ile ulaşılan, coaxial kablolarla bağlı bilgisayarların sürekli bağlantısının kesildiği muhteşem yıllar. bir çağı değiştirecek oluşumun (en azından ülkemizdeki) doğumuna tanıklık ettiğimiz muhteşem dönem.
  • us robotics modem gördüğümde para var huzur var abi diye düşündüğüm yıllar. bir abimiz irc'den tanıştığı bir hatunla evlenmiş. balayı için onlara us robotics modem hediye etmiştik, evlerine bağlamıştık vs. bunları hatırlıyorum. us robotic modemin tırnakları olduğu o hatta o tırnaklarla tutunup düşmediğini filan söylerlerdi. çünkü benim 15$'lık modem saat başı hattan düşüyordu.

    internet alacak param yoktu dolayısıyla milletin şifresini çalıyordum (evet trojen olaylarını iyi kapmıştım, iyi bir script kiddie'ydim.) 56 k modem ile porno izleyelim diye 2-3 gün bilgisayarı açık bırakırdım. o kadar sürüyordu bir filmin inmesi.

    bundan evvel de ultima online oynamak için aol üstünden bağlanırdık. evet amerika'dan bağlanıyorduk. phreaking olayını iyi çözmüştüm, 17 yaşında sanırsam telekom santralindeki görevliden iyi biliyordum o box'ları.

    şimdi amerikadayım evde gbit fiber var. tadı kalmadı, o dakkasına para ödediğim günlerde muhabbet ettiğim o insanların hiç biri yok ortalıkta. eski günler güzeldi.
  • 1995 1996 filanmış o yıllar. türkiyede internetin ilk çıktığı yıllarda hala gazete okuyormuşum. eve "bağımlılık yapar" gerekçesiyle bilgisayar sokmaktan tırsıyor, hala banka şubelerinde saatlerce kuyruk bekliyormuşum. alışveriş için çarşı pazar geziyor, migros'ta nakit parayla donanıyormuşum. 1996 yılının sonuna doğru eve bilgisayar girdi *. atlas shrugged okuyordum. arkadaşım dedi "nickin ne?", dedim "ha??? ne??". bilgisayara birşeyler yapıyordu bir yandan, diııgırrttt dıırtt dırttt sesleri çıkıyordu. ben ilgili ama ilgisizdim yine bu yıllarda olduğu gibi o yıllarda da. kitabıma döndüm. bir ara kafamı kaldırdım "atlantis" olsun dedim. o yıllarda kendi adım dışında başka bir ad kullanmaya başladım. herkeslerden kıllanmaya başladım.
  • 1998'de mahallede zengin bir ailede vardı. çocukları asosyal bir şişkoydu ve bir kez bizi evine davet etmişti. uzaktan izleyip ne olduğunu anlamaya çalıştık. bilgisayarı 3. yada 4. görüşüm olabilir bu davet. atari salonlarına aşinaydım, street fighter var mı diye sormuştum. yok demişti. interneti göstermişti ama hiç ilgimi çekmemiş olacak ki hiç bir ayrıntısını hatırlamıyorum.
    aynı yıl aşina olduğumuz atari salonunun sahibi atari salonunu internet cafeye dönüştürdü. ilk planda bir kaç kollu atari kaldı, sonra tamamen internet cafe olmuştu. ve ben 1 yıl boyunca internet=mirc sanmıştım. çünkü internete girenler sadece ama sadece mirc'e giriyordu. sonraki yıl fifa 99 ve half life yılıydı. sonra icq patladı. 2000 yılında topluca okuldan kaçıp 16 vs 16 halflife oynadığımızı hatırlıyorum. internette ilk +18 videoyu bu okuldan kaçma seanslarından birinde, yani 2000 senesinde görmüştüm. internet cafenin en sote yerinde eller titreye titreye www.sex.com vb yazmak...
  • ege üniversitesinin internet ile tanıştığı ilk yıllardı. annem ve babamın öğretim üyesi olmasından mütevellit üniversitede zorunluluktan ötürü oldukça fazla zaman geçiriyordum. e göt kadar velet üniversitede saatlece ne yapar? sürekli sağa sola sarkar. yani nerede ilginç birşey ben orada... bir gün internet salonu yaptılar fakülteye. annem küçük olduğum için şifresini de vermedi. ben de göt kadar velet olmanın verdiği merak ile saatlerce ayakta dikilip sayısız gavatın mirc ortamlarına akmasını izledim. o kadar çok izledim ki sabahtan akşama kadar. sadece bir kelime yazmak için az mı yalvardım heriflere... yazdırmadılar. şimdi yazıyorum işte; allah belanızı versin! oh bee...
  • #20564960 yine aynı akşam, icq açık, mühendis arkadaşın bağırarak "koşun lan cevap yazdı!!!" anonsuyla odada toplandık.bir grup mal ve ben heyecanla, "kız mı la kız mı" diye bağırdık. "kız kız amerikadan galiba" cevabını alınca, sanırım bir iki arkadaş erkenden boşaldı. sonra, mühendis arkadaş görev dağılımı yaptı, "sen sözlüğe geç", "sen gramere" bilgisayar başında mühendis kıza yazıyor*, sağında grammar in use solunda redhouse arkadakiler ise heyecanla olayı izliyor.

    bu bahsettiğim arkadaşlardan bazıları, yönetici, akademisyen, ıvır zıvır tipler oldu ve hepimiz nasıl bir mallıksa, birbirimizden bağımsız olarak o kızla sevişeceğimizi düşünüyoruz, hatta bazı arkadaşlar üstünü değiştirdi. acil bir durum olursa gidip sevişecekler hemen. odadaki bu akıllı tiplerden hiç birisi, kız kimdir? neyin nesidir? buraya nasıl gelecek? artı niye gelsin? bunları sorgulamamış. herkes içten içe plan yapmış kız kesin benim diye. ben de evlenip amerikaya yerleşirim diye geçirmiştim açıkçası.

    neyse kızla yazışmaya başladık "hi, where are you from?good very good" şeklinde ama o kadar zor ki bu yazışma. örneğin kız "whatz up" demiş mühendis bağırıyor "watz ap" ne laa aç çabuk çabuk, sözlükçü panik halde karıştırıyor sözlüğü ki kıza ayıp olmasın. yoksa kız gider diye it gibi korkuyoruz. sonra bazı kelimeleri bulamıyoruz sözlükten, grammar in use desteğiyle üstünü örtüyoruz geçiştiriyoruz. evde bir şenlik havası var, arada yorumlar yapan oluyor, aptal bir sevinç var herkeste, geyiklere bile başlamışız:
    peki kim görüşecek oğlum kızla?
    ben tabi la bilgisayar benim değil mi!!
    ingilizcesi en iyi olan benim oğlum.
    toplar!! çekerim fişi haa ev benim değil mi?
    hatta kızın bizi tanımayacağına hangimiz giderse gitsin fark etmeyeceğine çok şaşırmıştık. henüz cep telefonu zihniyeti bile yerleşmemiş tam olarak hayatımıza. zaten alternatif tipleriz, televizyona karşı çıkan, insanları aptallaştırdığını düşünen insanlarız, kant, wittgenstein televizyondan daha yakın çoğumuza.

    neyse bir kaç saat kızla yazıştık mail adresini aldık, sonra aynı gün hotmailden herkes kendine bir mail adresi almıştı, hala kullanırım o adresi, sonra ertesi gün fark ettik ki bu olay gayet basit ve bir sürü kızla yazışılıyor, sevişme v.s de ufukta yok, sonra herkes üzgün bir şekilde alışmaya başladı, ilk gün yazıştığımız hatunla bir iki mailleştik sonra da mirc, icq derken ortalık karıştı.
hesabın var mı? giriş yap