• iki sevgili denize karşı oturmuştur. erkek sevgilisine sarılmış denizden geçen bir gemiye seslenir :

    erkek - heey uzaktan geçen gemi ne taşırsın, aşk mı, hüzün mü, ayrılık mı ne?
    gemiden - nohut taşıyoz nohut. kuru bakliyat!
    erkek - ..................
    gemiden - şaka be şaka. hüzün taşıyoz hüzün, cidden.
  • taksiye binmiş bir müşteri ve taksi şoförü arasında geçer:

    müşteri - meraba şimdi sizden bişiy isticem ama bilmenizi isterim ki çok önemli bir durum yok, nasıl söylesem..
    taksici - öndeki arabayı takip mi ediyim bilader!
    müşteri - hah, evet ama kovalamaca değil arkadaşlarım var sadece sığamadık.
    taksici - lan tamam kapat kapıyı!
  • okumanın yaşı yoktur temalı karikatürüyle şahsımı kahkaha krizlerine sokmuş adam..

    - bu yaşınıza rağmen ilkokula başladınız, tebrikler mahir amca.. ne diyeceksiniz?
    - huff.. işte.. ben.. okuyamamıştım.. maddi.. huuf.. hofff..
    - durun bi soluklanın.. top mu oynadınız siz?
    - maç ettik 1b'lerin mına koyduk.. üçünü sakatladım burunları kanıyo..
    - a-anladım.
  • bir çocuk için* hayal kırıklığı, mutluluk, heyecan tanımlarının ne demek olduğunu, sonsuz kere sonsuz iyi bilen bir adam.hadi fırat'ı geçtim, ona zaten hastayım ama bu haftaki karikatürünü okuyunca resmen ağladım.bu durumu en iyi, annesiyle dışarı çıktığında ya dondurma yada haşlanmış mısırdan sadece bir tanesini seçmek zorunda bırakılmış neslin üyeleri anlayabilir :

    çocuk : doğumgünümde arkadaşlarımın önünde kavga ediyosun babamla ya! en mutlu günümü mahvettin, rezil oldum!

    anne : ya konuşturma beni be! hayattan haberiniz yok.en mutlu günüm dediğin 4-5 yaşında insanlarla fanta içmek!

    çocuk : fanta mı? fanta mı var? ben fanta olduğunu bilmiyodum.kola var da fanta da mı aldınız annecim?

    anne :.....

    çocuk : dolapta mı fanta?...
  • umut sarıkaya'nın yeri ayrı ama sanırım en güldüğüm karikatürist kendisi uykusuzda. cümlelerin saçmalığı beni bitiriyor.

    bu haftaki bir karikatürü şöyledir :

    küçük bir çocuk "kırmızı balık uzay kaşifi" adlı kitabı okumaktadır. içinden konuşmaya başlar :

    kırmızı balık serisinin en kötü kitabı, yazar resmen konusuzluktan sıçmış.daha küçük yazılı kitap okuyabilsem fırlatır atarım yemin ederim!

    sonra okumaya başlar :

    ay dedeyi neden yalnızca geceleri görürüz diye sordu kırmızı balık, astronot gökhan abiye...

    tekrar iç ses :

    bi dakka şimdi işler karıştı! neden ki hakkaten?..
  • delikanlı kız arkadaşını otobüse bindirmeden önce vedalaşmaktadır, bir vatandaş ise kenarda sigara içmektedir;

    - ilk yirmi dakika güneş senin tarafında olucak seçil. ama eskihisar kavşağından sonra şoför tarafından bilet alan kerizlerin tepesini yakacak. yine doğru ata oynadık, yine kazandık aşkım...

    vatandaş - anaskim, doğru lan!...
  • biri devasa diğeri minyon iki arkadaş kanepede oturmuş televizyon izlemektedir;

    - bora beni istediğin zaman dövebileceğini biliyosun ama pamuk gibi kalbin olduğu için hiçbişey yokmuş gibi normal arkadaşlık yapıyosun ama bi gün mutlaka kavga edicez ve ben o devasa yumruğunu yiycem, kusura bakma ama böyle bir kaygıyla yaşamak istemiyorum doğrusu...

    + neden böyle konuşuyorsun, kafanı bi sıkarım tombi gibi ezilir bak...

    - hadi durma bitir şu işi...
  • bir karikatürü var ki hala unutamıyorum. artık en sevdiğim karikatüristtir kendisi. aklıma geldikçe gülüyorum. bak yine güldüm.

    dergiyi arkadaşlarla imece usulü okuyoruz. ben okudum verdim hemen. o yüzden aklımda kaldığı kadarıyla yazacağım. dergi sonra bir şekilde tekrar elime geçerse editlerim, tam halini yazarım. bir de de uykusuz'un bu haftaki sayısından olduğu için ---spoiler---diyeyim.

    bir tane küçük çocuk var. legolarla oynuyor. bir yandan da kendi kendine konuşuyor:
    -legolarla oynamak akla, beyne iyi gelir. hep beyne kar bunlar. bunca zaman kamyonla oynadım. ne oldu. hiç. legolarla oynamalı ki akıl, zeka yapsın.
    bu ne lan, girmiyor bu buraya. neyse, şimdi yatayım, sabah dinç kafayla yaparım.

    bir tane daha var. allahaşkına bunu da diyeyim, son.

    iki tane yaşlı adam bankta oturuyor. biri diğerine:
    -yeni emekli oldum da, nasıl konuşmam gerektiğini bilmiyorum.
    +afrika sıcaklarından bahset.
    -haa, evet afrika sıcakları geliyormuş.
    +sıcak değil de, nem çok fena nem.
    -evet evet, nem kötü.
    +aferin iyi gidiyorsun.
  • bu haftaki uykusuzda gülmekten kıran karikatürü.

    -dört yaş geçmiyo, üç ne güzeldi yaa...dört çok zormuş, dördü bi atlatsam gerisi gelir de işte, napıcamı bilemedim.dördümü atlatamicam galiba.baksana takıldım kaldım, bi akıl versene!..

    -ya saçmalama kendi kendini panikletiyosun! şu traktörü filan itele bakiyim... ordan oraya öyle öyle geçer gider nolcak!..

    -denedim denedim olmuyo hoofff!.. sen sabır ver yarappim!
  • son birkaç haftadır dikkatimi cezbetmiş, penguende sağlam espriler çizen karikatürist. pek yakında onun diyaloglarını da buraya yazmaya başlayacağımızı düşündüğüm için açılışı yapıyorum:

    çocuk - heri potır* bitmiş hani beni uyandırcaktınız?
    anne - ... (yanıt vermez)
    çocuk - o kadar güzel uyuyordum ki uyandırmaya kıyamadın di mi? çokmu güzel uyuyordum, o yüzden mi uyandırmadın ha?
    anne - aman çekil be, vır vır..
    çocuk - en azından bir evet diyebilirdin!
hesabın var mı? giriş yap