• askerde karsilasilan insanlarin cogu. hele bir de surgunlerin oldugu bir birlikteyseniz...
  • sadece bir kez gördüğüm bir arkadaşım vardı benim de. playstation 2 cafeler kütahya'da yeni yeni yaygınlaşırken böyle pes değil de winning eleven oynandığı zamanlar ki ne zaman we pes oldu onu da bilmiyorum neyse işte o zamanlarda o cafelerden birinde biriyle tanıştım, uzunca boylu, teke tek çıksa baya bi insanı harcayacak kemikli yüzlü varoş bi çocuktu. arkadaşımın arkadaşıydı, ismi de garipti böyle cesur gibi bi şeydi ama tam hatırlamıyorum, çocuğu garip kılan başka bir şey vardı. boktan bi şaka yapıp "maymun maymun" diyodu. misal kulağına böyle elle tırırıt diye şey edilir ya onu yapıp maymun maymun diyodu, ya da karnına vurar gibi yapıp maymun maymun diyodu, deli değildi evet, bana yapmıyodu zaten o ortak arkadaşımıza yapıyodu böyle şeyleri. o zaman normal karşılamıştık da belki deliymiştir bilmiyorum. özetle garip bir arkadaştı.
  • dünyada kendimi en yakın hissettiğim kız. o kadar güzel bir kokusu vardı... ve birbirimize sarılmayı çok severdik. rahat rahat uyuyabildiğim az insandan biriydi. dünyanın en güzel saçlarına sahipti benim için. sanırım hayatım boyunca en yakın olduğum insanlardan biri bile diyebilirim.

    sonra hayatımdan çıkardım; ama hala 3 ayda bir rüyamda görürüm.

    garip olan kısmı ise; kız dünyanın en soğuk ve uyuz insanlarından biriydi. ona rağmen bana sıcak davranırdı. herkes uzak dururdu ve buz gibi olduğunu düşünürdü onun. yakınlık kurabildiği neredeyse kimse yoktu.
  • number 1 zerodur. çok ilginç bir insandır, garipliğinden ilginç bir keyif alınandır. en son yaptığını anlatayım, siz oradan pay biçin:

    makina fakültesi orta bahçesinde yandırılmaktadır. number one zero yukarından geçen uçağa bakar ve:

    -uç uçak, sılaya selam götür..

    der. kitapta mıyım, yaşıyor muyum, yoksa tamamen geyik içerisinde kaybolmuş bir insan mıyım acaba?
  • bazılarından ciddi ciddi tırsıyodum. özellikle her gün usul usul yanıma sokulup pantolon cebinden çıkardığı kuru üzümü ikram eden psikopattan. herifle tek ilişkimiz buydu.

    -üzüm yer misin?
    -yok abi sağol.
  • koskoca fen lisesinde sözel bölüme hazırlanan tek kişi, yatılıdan da oda arkadaşım, murat. bir ara nedenini bilemediğim bir şekilde kendisini elektrik işlerine vermiş, 220v cereyanı demir ranza üzerinden topraklamak gibi sıradaşı işlere girişmişti. az daha ranza badisi nalları dikiyordu, o ayrı. tee yıllar sonra merak edip gugılda arattım. muhasebeci olmuş. elektrik mühendisi olur diye korkuyorduk zati. iyi olmuş hesap-kitap işleri.

    üniversitede 4 sene boyunca, sosyal ilişkisi bol bir sınıfta, toplasan bir a4 kağıdını dolduracak kadar dahi konuşmamış, erkan. bu adam nereli, onu bile bilmezdik. gizem adamıydı. ya bi ders notu iste... bi 0.5 ucu olmayanın, de... kanka benim yerime de imza atsana, de... gugıl'da bile bulamıyorum adamı... iş görüşmesinde ne yaptı acaba?
  • benim de dahil olduğum arkadaş grubudur.

    zira ilkokul 4. sınıftayken çok yağmurlu bir kış gününde güzel yazı dersinde hoca defterinizi mutlaka getirin dediği halde ben evde unuttum sanmıştım. tenefüste eve gidip almayı düşündüm fakat bu eylemi tek başıma değil 2 arkadaşımı daha organize ederek gerçekleştirdim. tam yolun yarısına gelmişiz sıçana dönmüşüz tek bir şemsiye altında, defteri okula getirdiğimi çantamın bir yerlerine sıkıştırdığımı hatırladım. hadi geri dönelim dedim neye geri dönüyoz bu kadar geldik dediler, inatla geri döndürdüm herkesi. geri döndük öğretmen çok kızdı, annem daha da kızdı. arkadaşların anneleri köpürmüştür artık.

    3. sınıftayken de sırtçantamı sıranın üzerine koyup sırtıma asabiliyordum. bir gün çantayı sıranın üstüne koydum çantaya sırtımı döndüm sonra da çantayı sırtıma geçirmeden arkadaşlarla konuşa konuşa eve kadar geldim. yolun az bir kısmı kalmışken arkadaşım söyledi çantan nerde diye. çok derin bir kahkaha patlatmıştı kıpkırmızı olmuştum. okula geri döndüm öğlenciler gelmiş, derse hazırlanıyorlar, öğretmen geldi gelecek, çanta afedersin birşey gibi sıranın üzerinde aynen durup beni bekliyor.
  • ilkokulda dershanede "orgül" isimli bir kız vardı. sanırım babasının adı orhan annesi de güllü bir şeylerdi. her tuhaf isim karşılaştırmasında "aa benim de orgül diye bir arkadaşım vardı" diyerek iyi sonuçlar kazandırmıştır bana.
  • ortaokuldayken almanya'da yaşayan ama okumak için anne ve abisi ile türkiye'ye gelen bir arkadaşım vardı ki benim ve ailemin zihninde tam olarak bu kategoride yer etti.
    bir yaz tatili bitiminde beni evine davet etti. sohbet, muhabbet devam ederken birden "aa sana ne göstereceğim?" diyerek yerinden fırladı ve çalışma masasının (üstü kitaplıklı olanlardan) en ücra köşesinden bir kucak çikolata çıkarttı. hepsini tek tek nereden, ne kadara aldığını anlattı saatlerce, tabi bu arada bende ikram etmesini bekliyorum. anlatması bitince "çok güzeller değil mi?" diyerek hepsini yerlerine kaldırdı. böylesini ve bunu o günden sonra hiç görmedim.
  • ezgi vardi ilkokulda.
    guzelce bir kizdi.
    ilk goz agrim olur kendisi.
    daha 1. siniftan biz bunla birlikteydik.
    her yere birlikte gider, her oyunu birlikte oynardik.
    neyse;
    hoca her zaman bunu konusanlari tahtaya yazmasi icin kaldirirdi.
    bu da istisnasiz hepsinde benim adimi yazardi en basa.
    ulan seven insanin yapacagi is midir bu?
    haliyle hepsinde ya azar isitirdim ya cetvel yerdim.
    o degil sinif baskaniydim lan ben, boyle durumlar iyice karizmami cizerdi.
    ayrica ben varken neden o yazardi konusanlari o da anlamadigim ayri bir detaydir.
    o zamanlar anlamistim bu ikili iliskilerden bir bok olmayacagini.
    neyse sonra ezgi baska okulda devam etti de kurtulmus oldum bu beladan.
hesabın var mı? giriş yap