• oscar ödüllerinde en iyi animasyon değil, en iyi film, en iyi senaryo hatta en iyi oyunculuk dallarında yarışması gereken bir pixar başyapıtı. (ama akademi bu inceliği yapamayacak kadar yobaz tabi ki) nemo, ratatouille, the incredibles ve daha nice pixar yapıtı bunun yanında artık gözümde tom-jerry çizgi filmi gibi kalmış oldu. belki de bir filmin ilk defa iyi özelliklerini saymaya üşendiğim için bu kadar kısa kesiyorum. evde deli gibi ivaa diyip dolanır oldum ne yorumu ne kritiği.? film hakkında söyleyebileceğim en mantıklı şey:

    iiiii va!!??
    iii vaaaa!!!
  • film muhteşem. bu filme laf eden karşısında beni bulur. olumsuz laf söyleyenin gözlerini oyarım, ağzına osururum. bu filmle benim aramda hiçbirinizin anlayamayacağı kadar güçlü ve derin bir bağ var. bu filme ya orası olmamış diyen herkes rozetini ve orospu çocuğu olduğunu ispatlayan belgesini masama bıraksın. bu film o kadar iyi ki buna film dersek diğerlerine ne diyeceğiz!? bu film o kadar süper ki 5817 nolu kanun ile koruma altına alınmalı, hatrasına ve eserine hakaret eden 30 sene tabutlukta mahkumiyet almalı, bu suçu basın ve medya gibi yollardan yapanlarda ise bu sürenin 2 katına kadar varan ceza artırımına gidilmeli. bu filme laf edenler, bakıyorum kendi sevdikleri film söz konusu olduğunda sus puslar.
  • 12 saatlik bir uçuşta, yolcuların izlemesi için sunulan alternatiflerden biriydi. yolculukta uyumayı beceremediğim için bütün alternatifleri izlemeye mahkumdum zaten. önce monk'un daha önce izlediğim bir bölümünü izledim. alt yazı falan olmadığı için bildiğim bir bölümü izlemek daha kolayıma gitti tabi. sonra wall-e'yi açtım. insanlar hikayeye dahil olana kadarki bölüm öyle bir aktı ki, "vay be," dedim kendi kendime, "süper anlıyorum lan ben ingilizceyi. iyi, gidince sorun yaşamıycaz bari." ve fakat birden utanarak fark ettim ki o zamana kadar filmde hiç konuşma geçmemiş! adamlar nasıl yaptılarsa, iki robotla bi tane kıçı kırık böceğin kendilerini konuşmadan şiir gibi ifade etmesini sağlamışlar. bu açıdan en başarılı animelerden biridir bence. arz ederim.
  • eva'yı gördükten sonra acaba ben robotlardan mı hoşlanıyorum diye kendi kendime sormaya başladım. sonra wall-e'ye baktım, evet güzel kızlar(?) hep kıro erkeklerle(?!) beraber oluyormuş(!), 700 yıl sonra bile durum aynı.

    --- spoiler ---

    wall-e'nin paraların üstünden öylece geçip gitmesi, tek taş bir yüzüğe preslediği çöpler kadar değer vermemesi olayı bitirir, mesajın kralını da verir.

    --- spoiler ---

    çok iyi lan.
  • ilk buluşmalarımızdan biriydi sevdiceğime en sevdiğim animasyonun wall-e olduğunu anlatmıştım. ona demiştim ki " eve gebisin. uzaydan gelip yıllardır biriktirdiğim hurdaları göstermek istediğim." bu sabah ofise geldim masamda bir kutu vardı açtım içinden bir kart düştü. şöyle yazıyordu "eve gebisin. uzaydan gelip yıllardır biriktirdiğim hurdaları göstermek istediğim. böyle demiştin bana aylar önce. sen de wall-e gibisin. dışarının çerine çöpüne rağmen tertemiz kalmış..."

    kutuda en sevdiğim sahnenin olduğu bir fotoğrafın basılı olduğu bir tshirt. eve kendini kapattığında wall-e nin elini tutmaya çalıştığı sahne hani. dünyanın en değerli filmidir wall-e, mutluluktur.
  • kendisinin logitech x-540 ile akrabalığı olduğunu düşünüyorum.
    http://i53.tinypic.com/f0stnk.jpg
  • sadece içindeki küçük ayrıntılar için bile seyredilmesi gereken animasyon. wall-e'yi o kadar şirin yapmışlar ki insan ilk andan hastası oluyo zaten. bi de o kükçük kutusunu sırtına takıp işe gitmesi yok mu! allahım delirtir adamı. bu tür animasyonları yaratanlar gerçekten büyük insanlar diye düşünüyorum böyle bir hayalgücü gerçekten büyük bir hediye zira. sevgiyi olabilecek en güzel şekilde anlatmışlar kanımca. uzun süredir izlediğim en iyi şeylerden birisi. 9/10

    gelelim en sevdiğim bölüme*;

    * wall-e'nin açılımı (waste allocation load lifter-earth-class). eve'in açılımı ("extraterrestial vegetation evaluator") ve m-o'nun açılımı ("microbe obliterator.") ayrıca farkeden oldu mu bilmiyorum ama ben m.o'yu direk kimono giymiş bir geyşaya benzettim, gerçi hiç bi yerde bununla ilgili bişi okumadım ama bence öyle. (http://z.about.com/…dstvmovies/1/0/e/h/walle003.jpg)

    * animasyondaki robotların büyük bir çoğunluğunu ben burtt seslendirmiş. (tebrik ediyoruz)

    * filmde apple'a sayısız gönderme var. *mesela wall-e güneşten %100 şarj olduğu zaman bir ses çıkarıyo. bu ses machintosh'ların açıldığı zaman çıkardıkları sesmiş. *yine wall-e her akşam favori filmini bir ipod ekranından izliyor. *uzay gemisinin otomatik pilotonun sesini oluştururken macintalk kullanmışlar.*eve ve wall-e tasarlanırken -ki tasarlamaya yardım eden jonathan ive-
    macintosh'un apple iie modelinden esinlenmişler. tabi wall-e çok eski bi modeli, eve ise pırıl pırıl bi imac. (http://www.wired.com/…niversary/imac_gallery_01.jpg)

    * wall-e'nin kaçtığı kum fırtınasının sesini yaratırken niagara selalesi'nin sesini kullanmışlar.

    --- spoiler ---

    * wall-e dünyadan uzaya çıktığında üstüne bi yığın uydu takılıyo, bütün uydulardan kurtulunca geriye minik bir uydu kalıyo işte o uydu sputnik.

    --- spoiler ---

    * otomatik pilot auto'nun izlediği protol a113. bu sayı çoğu pixar animasyoncusunun okuduğu california institute of the arts'daki animasyon odasının numarasıymış. bu sayıyı the cars'da bir trenin üstünde de görebilirmişiz.

    * filmin sonundaki end titles montaji özel olarak yapılmış. tarihsel bir şekilde geçmişten günümüze sanatı anlatan bir jenerik bu. sırasıyla mağara çizimleri, mısır hiyeroglifleri, eski yunan ve roma çizimleri akabinde rönasans akımı ve sonrasında vincent van gogh, georges seuratve auguste renoir'ın çizim stilleri yer alıyor. (bence çok orjinal olmuş) (tabi bu çizimlerin hepsinin içinde bizim mini robotlar yer alıyo)

    * ben burtt ses kayıtlarının çoğunu bir hurdalıkta kaydetmiş.

    --- spoiler ---

    * otomatik pilot auto, hal9000 ile birçok benzerlik göstermekteymiş. ikisinin de kırmızı ışığı var. ikisi de geminin tüm kontrolüne sahip, yine hal'de auto gibi gizli emirler alıyo ve onları uygulamaya çalışıyo bu emirler onun iyilikten çok zarar vermesine yol açıyo ve sonunda kapatılarak görevden alınıyor.

    --- spoiler ---

    * wall-e'nin eve için yaptığı heykelin sağ kolu luxo jr. (http://images4.wikia.nocookie.net/…ve-sculpture.jpg)

    * wall-e'nin evindeki raflarda toy story'den rex, hamm the piggy bank ve babyface'i görebilirsiniz.

    --- spoiler ---

    * filmin sonunda wall-e pixar logosundaki luxo jr.'ın ambulu bozulunca onu yeni bir ampulle değiştiriyor. bu ampul yeni nesil az enerji kullanan ampullerdenmiş. hatta o yüzden wall-e luxo jr.'ın kafasını okşuyor "hadi canım artık hep bundan kullan" der gibilerinden.

    --- spoiler ---

    *eve, wall'e'yle ilk konuştuğunda ilk önce farklı dillerde konuşuyo, konuştuğu dillerden birisi de huttese yani star wars*'dan tanıdığımız jabba the hutt'ın konuştuğu dil. burdan da star wars'a bir selam çakmışlar takdir ettim.

    * uzay gemisinin bilgisayarının sexy sesi sigourney weavera aitmiş.

    * uzay gemisinin kaptanlarının resimleri aslında pixar çalışanlarının fotolarından oluşturulmuş. kaptanların ismi de wall-e yazar kadrosundakilerin isimleriymiş.

    * filmde hem also sprach zarathustra hem de the blue danube'u duyuyoruz. bunların ikisi de stanley kubrick's 2001*e birer gönderme.

    * filmin geçtiği tarih 2805. uzay gemisinin uzaya çıktığı sene ise 2105.

    * eve rubik küpünü 3.5 saniyede tamamlıyo.

    * wall-e 6 dalda oscar adayı olan ilk pixar filmi.

    bir kaç tanede beğendiğim wallpaper linki veriyim.

    http://www.entertainmentwallpaper.com/…ad/10013414/ (sağ tıklayıp set as wallpaper diyin)

    http://www.entertainmentwallpaper.com/…ad/10013412/

    http://www.entertainmentwallpaper.com/…ad/10013706/

    http://www.entertainmentwallpaper.com/…ad/10013159/

    http://www.entertainmentwallpaper.com/…ad/10013412/
  • hayatımda izlediğm en duygusal en romantik en güzel konuya sahip filmdir.. böylesi bir film/animasyon görmedim.. film cıkmadan aylar önce fragmanlarını defalarca izlememe rağmen filme giderken "ya, o kadar cok izledim ki acaba hayal kırıklığıyla karşılaşırmıyım?" sorusu oldu aklımda.. filmin türkçe dublaj olduğunu duyduğumda yıkıldım ama filme girdiğimde birden kendimi filmin o tatlı, sözsüz iletişimine kaptırdım kendimi.. bir süre sonra dublajlı yerler geldiğinde dublaj yapıldığını bile anlayamadım. (abartmıyorum o kadar başarılı dublaj yapılmış ama bu vcd lerde gene dandik olur tahminim)

    kısaca öğlen vakti gidilmemesini şiddetle önerdiğim, toplumsal mesajı çok güzel veren, duygusal bir aşk filmdir bu film.

    sanırım wall-e ile cıkan bütün ürünleri alıp blu-ray'ini izleyebilmek için önce bir lcd tv sonrada bir blu-ray okuyucu alıcam..

    --- spoiler ---

    zibidi yaa işten yorgun geliyo paletlerini cıkarıp asiyo, insanlar gibi yerli yersiz bir sürü hurdayı sakliyor..

    --- spoiler ---
  • huxley -distopya-, orwell -red is the new blue-, kubrick -hal- göndermeleri haricinde neşeli günler ile amerikan müzikallerine, wall-e'nin evi ile müzecilik fikrine göz kırpar.
    elin adamı çocuğunun beynini yıkarken kapitalizm eleştirisinden, reklamcılık eleştirisine, ekoloji bilgisinden -bitkiyi hazine kılarak-, obezite vurgusuna, daimi bir evrim gerçekliğini düzeltmenin de yeniden belli bir evrimsel yolla mümkün olduğunu göstermeye her şeyi çizgi filmlere katar ve der ki "gezegeni mahvetmiş olabiliriz ama onu yeniden kurabiliriz".
    "gezegeni yıkan bizleriz"i çocuğuna kabul ettirirken -soykırımı, atom bombasını, vietnam savaşını vb. ettirdiği gibi sanat yoluyla yüzleşerek-, suçlulukla ezmez çocuğunu, ona umut aşılar. "yeniden inşa ederiz. bu sefer birlikte." robot-insan düşmanlaşması göndermesini kırarak space odyssey'in.

    ve yeni bir tarihi yeniden yazarken film bittikten sonra beliren yazılarda; taş devri yazıtlarından, mısır uygarlığına, favistlerden van gogh'a, arcade oyunlarından pac-man'e uygarlığının her bir minik parçasını tekrar tekrar kullanır, hatırlatır çocuklarına.
    ampulden çatala şu renkli küplerden televizyona her bir nesneyi uygarlığın arka bahçesinde biriktirirken aşkın simgesine dönüştürür -müze-. her şey ama her şeyin saklanmaya değer olduğunu hatırlatır. psikanalizi, yüzleşmeyi, kabullenmeyi içselleştirir, inkarı, kaçmayı, yağmayı ortadan kaldırır.

    sinema dünyasının en femme fatale karakterlerinden birini yaratırken, aşkın emek oluşunu ve dansla uzayda ayakları yerden kesen uçuculuğunu mimiksiz robotlar ile anlatmayı başarır.

    bir ufacık yeşil bitki'yi umut kılar, şişko ve tembel kaptandan azimle kahraman yaratır. ve uygarlığı hep yeniden yeniden kurar.. suyla, inşa eder, robotlarla, doğayla içiçe bu kez.

    umudun ve aşkın olduğu bir dünya sunar çocuklara. o dünyayı sunacağını ilk sahnesinde bekleyebilir miydiniz çöp yığınlarının arasında?
    çöp yığınlarının arasında ilerleyen tekerlekli bir robot ve bir böcekle başlar, yeni bir dünya ile biter hikayesi. masalın güzelliğine bakın hele.
  • robotlarin $arlosu

    --- belki spoyler falan ---

    charlie chaplin yasasaydi filmde emegi gecenleri alinlarindan bir bir operdi. wall-e ile robotlarin havvasi eva* arasindaki siirsel elektriklenme ancak bu kadar guzel ifade edilebilirdi. iki mekanik varlik ancak bu kadar buyulu dans edebilirdi. konusabildikleri birbirlerinin isimlerinden ve directive**den pek oteye gidemeyen iki robotun a$ki ancak bu kadar etkileyici anlatilabilirdi… dogru anlatim ve yogun emekle sessiz sinemanin daha hala kitlelerde co$ku yaratabilecegine i$aret ediyor wall-e.

    insanoglu be$iginden, kara topragindan, dunyasindan 700 yil uzak kalinca insanliktan cikmis, dokunmayi unutmus, daha dogrusu etrafindaki tu$lara dokunup yuzunun dibindeki ekranlari seyrederken birbirine dokunmayi unutmus. amerikada 7den 70e herkes cekinmeden buyursun reytingi olan g reytingini kaybetmemek adina gosterilmiyor ama, herhalde bebeler de matrixdeki gibi kavanozlara doguyorlar. sonra da (gosteriliyor ki) ekranlarca buyutuluyorlar. hal boyleyken dokunmak ne demek, obezitede rekorlara ko$up yurumeyi, emeklemeyi bile unutmuslar. neyse ki hello dolly imdada yetisiyor. hello dolly wall-e’ye, wall-e de once eva’ya sonra insanlara dokunmayi ogretiyor, sevdiriyor (nasilini soylemem, izlerken zevk alin)

    ayrica 2001 - a space odyssey efsanesine defalarca saygi durusunda bulunuyor.
    anahtar kelimeler:
    eva, pod :: http://sketchup.google.com/…4174c1d3601&prevstart=0
    hal 9000 :: http://www.youtube.com/watch?v=qbqra7krxbk
    boyle buyurdu zerdust :: http://www.youtube.com/…cwnmcu3u09w&feature=related
    .
    .
    (nur icinde yat arthur c. clarke)

    bazi yakin planlarda, pixarcilarin "ya bak istesek butun filmi bu kadar gercekci yapariz" dercesine ince isleri, dokulari gozlere bayram ettiriyor.

    an inconvenient truth ve super size me gibi belgesellerle yogrula durtule kivama getirilmis erken 2000ler seyircisini doyumdan doyuma ulastiran film ile pixar amerikan gi$esinde aradigi golu buldu, ilerleyen haftalarda ve aylarda da dunya capinda bulmaya devam eder herhalde.

    fakat bu arada tuketim toplumumunun yerin dibine sokuldugu filmde yapilan ipod reklami goze batmadi degil. “patron* en ikonik icadini filmde gormeden edememis” deyip sineye cektim.

    filmin ustune $u linkleri vermek de boynumun borcudur, diyetidir
    (bkz: story of stuff)
    http://www.storyofstuff.com/

    --- belki spoyler falan ---

    hulasa: film 4 uzerinden 4, 10 uzerinden 10du. daha iyi olamazdi. olan olsa o da 11i hak eder zaten (bkz: ondan sonra 11)(bkz: igrenc espriler)
hesabın var mı? giriş yap