• cepte 10 ytl var hissiyle taksiye binilir, 5 ytl'lik yol gidilir ve inerken cepten 20 ytl cikar. para ustu olarak taksicinin uzattigi 1 adet 10 ve 1 adet 5 ytl den sadece 5'lik alinip mr. big edasiyla arabadan inilir. daha sonra aktarma yapilan metroda taksiciyle alisveris gozden gecirildiginde coktaan osmanbey/pangalti yazisi gorunmustur.*
  • emekli olan anne ve baba her sene olduğu gibi yazın gelmesiyle yazlığa gitmişlerdir. televizyonu açarlar, anne kumandayla bir kaç kanal değiştirdikten sonra televizyon en son seyredilen kanalda kalır, başka kanala geçemez. baba olaya dahil olur, kabloları kurcalarlar, olmaz. maçları kaçırmak istemeyen baba televizyonu kaptığı gibi tamirciye koşar. kısa bir süre sonra baba elde televizyon bir sinirle eve döner.anlaşılır ki uzun süre kullanılmayan kumandanın pili bitmiştir sadece.
  • bir arkadaşımın*, bir başka arkadaşıyla* taksime gitmek üzere kadıköyden vapura binmeleri. daha sonra xin vapurun arka kısmında fotoğraf çekmek istemesi, ynin daha yolumuz var nasılsa diye kabul etmesi. bir süre sonra balonu* görmeleri ve bir anlam verememeleri. olayı açıklığa kavuşturduklarında herşeyin çok geç olması, aynı yolu bir daha, fotoğraf çekmeden, uslu uslu almaları, kaybedilen saatlere üzülmeleri.
  • mağazada müşteri tam teşekkür eder kapıya yönelir o anda ağızdan çıkan kolay gelsin lafı zıçar bırakır olayın içine .. ulan onun sana kolay gelsin demesi lazım sen niye müşteriye kolay gelsin diyosun eşşek beynim anlamıyorumki.üstelik aynı olayı birkaç defa tekrarlamak kesinlikle aptalca demi
  • bir grup arkadaşla beraber nargile içilmektedir marpuca takılan bir arkadaş nargileyi devirip üzerindeki közleri yere boca etmiş ve halıyı yakmıştır bunun üzerine ben dakikalarca o arkadaşla dalga geçtikten sonra nargileyi temizlemek için uzanır ve insan üstü bir sakarlıkla közleri koltuğa düşürmeyi başarırım ama koltukta olduğunu oturduktan sonra anlamamla iki gün önce aldığım pantolona acımam 2 saniyemi almıştır
  • eve geldim. ayakkabılarımı çıkarıp dolaba koydum. koltuğa oturup televizyonu açtım. kalktım, dolabı (hangi dolap!) açtım, ayakkabıları alıp ayakkabı dolabına koydum.
  • dolmuşta sevgiliyle kızılaya geliyoruz. yol boyunca o kadar çok konuşuyorum ki, sevgili de ben de ambale oluyoruz. bir yandan da bir yere yetişmemiz lazım. ama ben hala konuşuyorum. dolmuştan inerken sevgilimin ardımda olduğu güvencesiyle, arkama hiç bakmadan sevgilinin eline yapışıyorum. karşıdan karşıya geçmeye çalışırken bir yandan konuşmaya devam edip, bir yandan da sevgiliyi çabuk olması için çekiştiriyorum. ama nedense sevgiliden bir direnç gelmeye başlıyor. umursamıyor, çekiştirmeye devam ediyorum. bir kaç saniye sonra arkama dönüp bakmak aklıma geldiğinde, ardımda 40'lı yaşlarında şaşkın şaşkın bakan bir adamla karşılaşıyorum. adamın elini bırakmamla adamın korku içinde kaçması bir oluyor.
    sonrası, sevgilinin tüm gün süren alayları...
  • menemen yaparken yumurtayı soyulmuş domates kabuklarının çöpüne kırmak, kabuğunu da domateslerin içine atmak.
  • mezuniyet töreni kıyafetlerini almak için ilgili yere gidilir:

    - iyi gunler. keppe ve cüp alacaktım ben.
  • the other boleyn girl filminin galasına gitmeye kalkmamızla baslar zeka seviyemizi ya da sapsallıgımız kanıtlayan bu dalgınlık.

    7deki galaya yetismek icin alelacele giyinilir, yola cıkılır, apar topar lütfi kırdar'a gidilir. fakat nedense etrafta bir sessizlik ve ıssızlık hüküm sürmektedir. biraz gec kaldıgımız icin herhalde insanların hepsinin iceride oldugunu varsayıyorduk sanırım o sırada. bu nedenle iyice acele edip taksiden kosa kosa inilip en sonunda güvenlik görevlisi bulunur. güvenlik görevlisinden girisi göstermesini nefes nefese rica edip derdimizi anlatmaya calısırken adamcagızın bize aptal aptal bakmasını onun zeka seviyesine verip ardından:
    - bi saniye. siz simdi dünkü galadan mı bahsediosunuz ?
    cümlesiyle aynı düsünceleri bu kez kendimiz icin uyarlamamız sapsalıgın doruk noktalarındandır kisisel tarihimde.
hesabın var mı? giriş yap