• türkçe:
    sayın peres benden yaşlısın. sesin çok yüksek çıkıyor. biliyorum ki sesinin bu kadar çok yüksek çıkması bir suçluluk psikolojisinin gereğidir. benim sesim bu kadar yüksek çıkmayacak; bunu da böyle bilesin.

    öldürmeye gelince…siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz. plajlardaki çocukları nasıl öldürdüğünüzü nasıl vurduğunuzu iyi biliyorum. ülkenizde başbakanlık yapmış olan iki kişinin bana önemli lafları vardır.'tankların üstünde filistin'e girdiğim zaman kendimi bir başka mutlu addediyorum' diyen başbakanlarınız vardır.'tankların üzerine çıkıp da filistin'e girdiğim zaman kendimi mutlu addediyorum' diyen başbakanlarınız olmuştur.

    şu zulme alkış tutanları da ayrıca kınıyorum. çünkü bu çocukları öldürenleri, bu insanları öldürenleri kalkıp da alkışlamak öyle zannediyorum ki o da ayrı bir insanlık suçudur.

    ben şurada çok not aldım; ama notların hepsini cevaplayacak vaktim yok. fakat ben buradan sadece size iki söz söyleyeceğim. bir, tevrat der ki 'öldürmeyeceksin!' burada öldürme var. iki, israil ordusunda askerlik görevini yapan oxford üniversitesi uluslararsı ilişkiler profesörü avi şalom, ingiliz gazetesi guardian’da şunları söylüyor: israil haydut devlet vasfını kazandı.

    davos benim için bitmiştir

    ingilizce:

    let me old mr peres. the sound is too high. i know that sounds so much higher out of the psychology of a crime is required. i get so high i will not voice it so that you know.

    came to kill ... to kill you know very well. how are the children died in the beach, i know how good you hit. prime minister in your country has made two people important to me that there are empty words. "tank above into filistin when another i'm happy deemed 'said the prime minister will have." tank out on the filistin into when i'm happy deemed' said the prime minister and has been.

    i also condemn those who hold the applause these atrocities. because these children died, these people up and also applaud killed so i think it is a separate crime of humanity.

    i got a note here too, but not all do not have time to answer. but i'll tell you just two words. one, the torah says' kill! have to die here. two, the israeli army military mission of the oxford university professor of international relations avi shalom, says in the british newspaper the guardian: israel brigand state qualifications gained.

    davos is over for me
  • çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız? -------> çekoslovakyalı are you?
  • kendinden geçen tony montana:

    you wanna work eight, ten fucking hours? you own nothing, you got nothing! do you want a chivato on every corner looking after you? watching everything you do? everything you say, man? do you know i eat octopus three times a day? i got fucking octopus coming out of my fucking ears. i got the fuckin' russian shoes my feet's comin' through. how you like that? what, you want me to stay there and do nothing? hey, i'm no fuckin' criminal, man. i'm no puta or thief. i'm tony montana, a political prisoner from cuba. and i want my fuckin' human rights, now!

    türkçesi:

    sekiz, on lanet saat çalışmak mı istiyorsun? sen kendi hiçbir şey, size bir şey var! her köşede size bakan bir chivato istiyor musunuz? size her watching? her şey, dostum dedi? benim bir gün ahtapot üç kez yemek biliyor musun? ben ahtapot kahrolası kulaklar çıkan lanet var. ben lanet rus ayakkabıları var ayaklarımı's geliyor yoluyla. nasıl böyle? ne, beni orada kalmak için bir şey yapmak ister misin? hey, hayır lanet ceza, adam oldum. hiç puta veya hırsız yaşıyorum. ben tony montana, küba bir siyasi mahkum var. ve, şimdi lanet insan hakları istiyorum!
  • 3 kere üst üste çevirtin ve sapıtışına şahit olun

    "hello, my name is don toblerone" > "merhaba, benim adım ise toblerone yok"

    "merhaba, benim adım ise toblerone yok" > "hello, my name is not toblerone"

    "hello, my name is not toblerone" > "merhaba, benim adım toblerone değil"

    (bkz: akım derken bokum demek)
  • yeni bir eğlence bulmamı sağlamıştır. siz de deneyebilirsiniz. tek yapmanız gereken aynı metni tekrar tekrar çevirtmek. aşağıdaki örneği internet üzerinden yayın yapan bir gazete'den rastgele aldım. sonuçlar oldukça eğlendirici. sanırım google translate servisinin satırarası okuma becerisi de var:

    tr: "amerikalı yahudiler rahatsızsa ben de onlardan rahatsızım"
    en: "american jews are uncomfortable and i'm sick of them"

    daha sonra bu ingilizce metni alıp türkçeye çevirtiyoruz:
    en: "american jews are uncomfortable and i'm sick of them"
    tr: "amerikan yahudileri rahatsız ve onları hasta oldum"*

    akış şu şekilde:

    - amerikalı yahudiler rahatsızsa ben de onlardan rahatsızım.
    - american jews are uncomfortable and i'm sick of them!*
    - amerikan yahudileri rahatsız ve onları hasta oldum.*
    - american jews and their patients have been disturbed.
    - amerikan yahudileri ve hastalar rahatsız edilmiştir.*
    - american jews are uncomfortable, and patients.
    - amerikan yahudileri rahatsız ve hasta!*
  • düm tek tek'in ilk bölümü:

    baby you’re perfect for me
    you are my gift from heaven
    this is the greatest story of all times
    we met in like in a movie
    so meant to last forever
    and what you’re doing to me
    feels so fine

    google translate çevirisi:

    mükemmel benim için ettiğiniz bebek
    size cennet gelen hediye vardır
    bu tüm zamanların en büyük hikaye
    biz bir film gibi bir araya geldi
    bunu sonsuza dek sürmesi anlamına
    ve bana ne yapıyorsun
    çok iyi hissediyor
  • google galiba cevirmen olarak ´yoda´yi kullanmis.

    http://translate.google.com/translate_t#tr|en|T%C3%BCrkiye%2C%20karar%C4%B1n%C4%B1%2C%20IMF%E2%80%99nin%20%C5%9Fartlar%C4%B1na%20g%C3%B6re%20vermeli
  • piss off! you scoundrel!!! -> size kızdırıyorlar dürzü
hesabın var mı? giriş yap