• karsilasan kisilerin egitim seviyesene gore farkliliklar gosteren gayet naturel olay. yurt disina cikan turklerin egitim seviyesini baz alirsak benim acimdan pek memnun edici olmasa da, kabullendigim ve gayet dogal budugum olay. "dunya vatandaslari dunyada karsisalasmacak da uzayda mi karsilasacak?" diye sordugum .
  • her zaman tat vermeyen karşılaşmalardır. hele ki gidip geldiğiniz ülkede çalışan yada yaşayan türklerin büyük bir çoğunluğu "inşaat işçisi, demir ustası, kalıp ustası, asfalt teknisyeni" gibi kişilerse; türk gördüğünüz zaman kaçacak delik ararsınız bazen. elinizde mavi pasaportu gören yada bir kaç kelime türkçe konuştuğunuzu duyan yanaşır hemen:

    - oo hemşerim napan ya. ne iş? napıyon burda.

    iki saat anlat artık mesleğini, çalıştığın sektörü, yaşadığın şehri. yarım yamalak öğrendiği arapçayla, fransızcayla yaptığı espirileri zaten hiç çekilmez.

    - ya şu benim valizle ilgili bi problem var, sen okumuş adamsın şunu bi hallet yeğenim.

    yav amca, yav adam... bavulumu kontuvara verip bekleme salonuna geçeceğim birazdan. kahvemi alıp sigara içmek istiyorum. banane senin bavulundan bagajından amına koyim...

    - anahh bak la bunlar da türkmüş.. loo hemşerim bu markette isot yogkmu mu hele bi soruver?

    zıkkımın kökünü ye emi. yav yanımda eşim var görmüyor musun lavuk, allahın kırosu. önce konuşmayı öğren, hadi şiven farklı anlıyorum da, yanında bayan olan bir adama nasıl hitap edilir onu da mı bilmiyorsun be...

    - istanbul'a de mi..

    yok ben italya üstünde inecem gardaş... ulan direkt sefer işte bu istanbul'a tabi nereye olacak denyo. yanıma denk geldin uçakta ama ben seninle 4 saat boyunca konuşmak zorunda değilim ki. hadi bir şekilde muhabbete başlamak için bir kaç klişe soru sordun da, ondan sonra devam ettirdiklerin ne? yav napacan aslımı öğrenip ki? bir daha mı görüşeceğiz seninle. bayramlarda kart mı yolluyacaksın yavşak.
  • 7/24 dunyanin her noktasinda cok olagan bi sekilde basiniza gelebilecek bir olay. sayimiz kucumsenmeyecek derecede fazla demek ki. bi de birbirimizi mi cekiyoruz, ayni yerlerden mi zevk aliyoruz nedir, 100 metrelik bir yaricapta mutlaka en az bir adet yaraya merhem birini bulursunuz.

    benim tarzim; nasil oldugunu bilmiyorum ama gozlerden anliyorum artik. yanildigimin sayisiysa bir elin parmaklarini gecmez..
  • mekan: heathrow hava limanı
    sene: 2003

    sinabey: nerde bu check in allaam yarabbim, ulan ben otobüs beklerken yanlışına binicem diye gerilen insanım, niye beni yalnız yolladılar buraya yaa of kaybolucam kesin!
    kendi kendine söylenen adam: neresiymiiiş... zone b. hmm. zoon bi. ehe. zombi. ehe ehe.
    sinabey: oley eve dönüyorum.
  • turkiye'ye gelen her yabancinin ba$indan gecen siradan bir hadisedir.
  • özellikle sözkonusu "almanya" ilimiz ise şaşırmanın, ilginç görmenin, heyecanlanmanın ve örnek olarak vermenin anlamsız olacağı türden bir olaydır.
  • ya hong kong ya singapur tam hatırlamıyorum fakat resepsiyonistin "nerede eğlenebiliriz" sorumuzu yanlış anlaması hasebiyle bizi göndediği, bildiğin açık hava genel evi tarzı bir yerde, iki türkün bir mama ile pazarlığına şahit olduktan sonra sinsice elemanlara yaklaştım.

    - hello sir, do you need women?
    - hayır baba sağol ya..
    - what is baba?
    - oh! i am sorry, no we don't need women.
    - abi rus var, moldov var, romen var.
    - anaa. abi sen türk müsün?
    - türküm ama pezevenk değilim

    gülüşmler gülüşmeler..

    not : komik değilmiş lan.. orda olsaydınız çok gülerdiniz ama yaaa..
  • çoğu zaman dumur ve ertesinde öfke sebebi olabiliyor.

    mahal: düsseldorf'ta ismini hatırlamadığım bir krankenhaus
    zaman: 2007

    hastanede bir işim var. sıramı bekliyorum usulca. az sonra koridorda bağırış çağırışlara kulak kabartıorum. hemşire bir şeyler anlatmaya çalışıyor yaşlı bir amcaya. amca da boyuna " ne salaksın sen ya. uff ya..." diye söylenip duruyor. maksat insanlık amca herhalde derdini anlatacak kadar veya hiç almanca bilmiyor diye yanaştım onlara.

    ghostcountry: selam aleyküm emmi.
    emmi: hııı. haa. ve aleyküm selam. ne oldu?
    ghostcountry: emmi yardımcı olayım istersen. bir şikayetin mi var?
    emmi: he ya. hastayım. acil doktoru görmem lazım. ama bu şirret anlamıyor ki. anlatıyorum, anlamıyor.tipinde memenet yok zati. sarı, sarı. şeytan gibi.
    ghostcountry: eee. emmi. kız alman. nerden türkçe bilecek ki? sen söyle ben çevirmeye çalışırım isteğini.
    emmi: nasıl türkçe bilmiyor? bilecek. vergi veriyoruz biz bu ülkeye. türkler her yerinde çalışıyor alamanya'nın. öğrenseydi. bu çevrede türk çok.
    ghostcountry: sen yeni geldin herhalde. türkçe bileni de vardır. ama öyle bir zorunluluk neden olsun ki?
    emmi: yooo. 17 sene oldu geleli buraya. ne öğrenecem ya. öğrenmem ben almanca. türklüğümü, türkçeyi unutmam ben. ne yapacam almanı, almancayı...
    ghostcountry iç ses : senin amına koyayım ben. faşizanlık beynine sıçramış, gebersen sikimde değil yarak kafalı. faşizminde boğul. türkçen kurtarsın seni bakalım)
    ghostcountry: sağlıcakla kal. hadi tschüüüüüß..
  • mekan: ibiza'da tiesto çıkışı iki bahtsız türk gözlemlenir.

    a. hay allah, bu gece de siftah yapamadık.
    b. abi rakipler çok güçlü, rekabet edemiyoruz
    a. ya şerefsiz italyanlar tüm hatunları götürüyorlar
    a. nese yarın artık...
  • bundan daha komiği vardır. uzun süre yurtdışında yaşadıktan sonra türkiye'ye gelirsin. bir alışveriş merkezinde yanından bağıra bağıra türkçe konuşarak geçer iki tip. aa lan türk bunlar dersin bi an içinden heyecanlanırsın, sonra hastir lan zaten türkiye'deyim der devam edersin yoluna.
hesabın var mı? giriş yap