• cem davran'a, geç gelen portakallar* kapsamında "en iyi çocuk oyuncu" ödülünü getiren film! 15 yaşında oynadığı filmin ödülünü ancak 47 yaşında, üstelik "en iyi çocuk oyuncu" sıfatıyla alabilmek de ancak bu ülkenin trajikomik gerçeği olabilirdi. o da oldu. (bkz: 12 eylül)
  • tornacıdaki çocuk

    --- spoiler ---
    - çarpık(hakan tanfer) sinop' da yattı sübyan koğuşunda. orda her yolu öğrenmiş oğlancılık, hırsızlık, her türlü dümen. peki neden? abim diyor ki yoksulluk ve korku adama herşeyi yaptırır
    --- spoiler ---
  • üzerinden 25 yıl geçmiş olmasına rağmen halen çok eskimemiş olan bir filmdir. dönemin siyasal koşulları ve ömer kavur ve onat kutlar'ın siyasal tavrı nedeniyle zaman zaman gereğinden fazla politik olmuştur. özellikle zenginlere bakışı, bugünden bakıldığında fazlasıyla karikatürize kalmaktadır. bunun dışında sokak çocuklarından suça meyilli olanların sağ görüşlü örgütlere yakın olması, daha dürüst olanların ise sol görüşlü olması dönemin koşulları içinde normal karşılanmalıdır. inceden inceye, sağ görüşün polis içinde de destekçileri olduğu bile vurgulanmaktadır.

    ancak zenginlerle ilgili tek bir sahne bir yana bu sahneler seyirciyi rahatsız etmemektedir ve filme politik bir film demek yanlış olur. sokak çocukları soruna değinen gayet içten bir filmdir. üstelik türk sinemasının halen tam olarak çözemediği, doğal diyalog meselesinin de kısmen üstesinden gelmektedir.
  • bütün çocukların çok iyi olduğu film. özellikle böcek karakterine bayıldım. kenan'ın hapishaneden çıktıktan sonra kuş kafesinin kırıp parçalaması çok etkileyici.

    --- spoiler ---

    çocuklar koğuşa girerken böcek sorar " burda mı yatıcaz ya?" içeride yatan veletlerden biri " yok hilton'dan oda verecekler"

    --- spoiler ---
  • altmetnini gordum, cozdum...

    --- spoiler ---
    kenan, alinteriyle calismayi tercih eder ; solcularla birlikte calisir.
    yusuf, hirsizlik yapar, fasistlerle birlikte olur. sonunda hapse duser...
    --- spoiler ---
  • ömer kavur tarafından da filme alındıydı hatta.. özellikle '90 sonrasında "keşfedilen" sokak çocuklarının yaşamları konulu '79 tarihli filmde, yusuf ve kenan adlı iki kardeşin istanbul'a göçüp ayakta kalma çabası ve biri kopup giderken, diğerinin direnişi anlatılır.. kavur beyin saatlere takmazdan evvelki belgesel ve dışavurumcu sinemasının da mahdut bir örneğidir yani..

    başrolleri üleşenleri saymak istesek de, filmde tümüyle amatör çocuklar oynadığı içün sayamayacağız.. lakin senaryoda onat kutlar'ın parmağını saysak iyi olur tabii kanaatimce..
  • --- spoiler ---
    dünyayı verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüne
    allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar
    oynasınlar türküler söyliyerek yıldızların arasında
    dünyayı çocuklara verelim
    kocaman bir elma gibi verelim sıcacık bir ekmek somunu gibi
    hiç değilse bir günlüğüne doysunlar
    bir günlük de olsa öğrensin dünya arkadaşlığı
    çocuklar dünyayı alacak elimizden
    ölümsüz ağaçlar dikecekler

    nazim hikmet´in bu $iiri ekranda kararirken kenan torna tezgahinda i$ci sinifinin gercek mar$ini söyler. zimparalayacagiz insanligin tüm sefaletini ve pisligini der sanki.

    kenan´da kaybolmu$ bir cocuk yusuf, gömlegini babasi koklayamadi.

    --- spoiler ---
  • cem davran cezaevine düştüğünde abiler avusturya işçi marşı'nı söyler. güzel sahnedir.
  • --- spoiler ---

    sokak çocuklarının ıslahına çözüm getiriyor film. babalarını kaybeden iki kardeşin geçtiği yollar türkiye gerçekleriyle örtüşüyor. okuma şansını yitiren, organize suç sektörünün potansiyel elemanları olan bu çocuklar, hırsızlıktan adam vurmaya kadar her kötülüğe bulaştırılıyorlar. büyük kardeş, biraz da gözü karalığının farkına varılınca bu kalıplara hemen giriyor. küçük kardeşin karşılaştığı insanların iyi olması önemli bir ayrıntı. ömer kavur karşılaşmalara önem veren bir yönetmen. büyük siyahla karşılaşırken, küçük beyazla selamlaşıyor. içine girdikleri çocuk grubunun hepsi birer yetişkin birey özelliği taşıyorlar. düştükleri tuzakların farkındalar. birer çocuk olmaktan ziyade, durumları yaşamaya mahkum karakterize ülke insanları.
    filmin önemli bir diğer ayrıntısı ise seksen öncesi faili meçhul cinayetlerinde kullanılan çocuklar. eline silah verilip karanlık siyasal suçlara karıştırılıyorlar.

    büyük bir suçlu, küçük bir işçi oluyor. toplum böyle inşa ediliyor. filmin ismi kayıp yusuf peygamber ve kenan ülkesine bir gönderme sanırım. kenan ülke, yusuf o ülkede kaybolan çocuk. onat kutlar faktörü unutulmamalı. öykülerinde üzerinde bol bol durduğu çocukları, beyaz perdeye taşımakta da son derece usta işi bir senaryo çıkarmış.
    --- spoiler ---
  • ne alakaysa bana 400 darbe filmini anımsatmıştır (bkz: les quatre cents coups). sezercikli, yumurcaklı, ayşecikli klasik çocuk filmlerinden çok farklıdır. sokaktaki gerçek türk çocuğunu, kan davasından yetim kalmış türk çocuğunu, tinerci, kapkaççı, hırsız olmuş türk çocuğunu, orospu çocuğu olmuş türk çocuğunu anlatır. büyükler için, çocuklu bir filmdir.

    bir de kaygısızların elemanı yalçın avşar, ne şeker ne fırlama şeymiş küçükken. 15 yaşındaki cem davran'la birlikte görünce şaşırıyor insan.
hesabın var mı? giriş yap