• mitinge katıldım.. kendi çapımda değer verdiğim bazı şeylere sahip çıktım, en azından hangi fikirlere sahip olduğumu, hangi amaçla varolduğumu gösterdim. benim de kafamın yatmadığı bazı şeyler vardı, onların yarattığı bir takım iç hesaplaşmalarım vardı ama bunlar ayrı bir tartışma konusu.

    sonra ne oldu? eve geldim, sözlüğe girip bakayım dedim mitingle ilgili neler yazılmış diye ve gördüm ki ben çok büyük bir hata yapmışım. çok büyük bir pişmanlık hissediyorum şu anda. çünkü ben meğer sivil değilmişim askermişim, bürokratmışım.. ben meğer karşıt fikirlerin olması gerçeğini kaldıramıyormuşum, ben meğer cuhuriyetçi değil anti-akp'ciymişim, meğer ben konuşmacılar kavga etti diye kalitesiz bir oluşumda yer almışım, meğer ben ulusalcıymışım, ya sev ya terketçiymişim, meğer ben dönekmişim, ben meğer atatürk'ü götümden anlamışım vs.

    ben meğer ne büyük suç işlemişim.. çok özür dilerim ekşi sözlükteki her şeyin en iyisini bilen arkadaşlar, ben bir bok yemişim. ayrica teşekkürü de bir borç bilirim, sayenizde demokratik olmak nedir ne değildir onu öğrendim. meğer demokratik olmak, kendin için her şeyi isteyip , kendine her şeyi hak görüp, kendi dediğinin aksi fikirlere bok atmak, küçmsemek, aşağılamakmış.

    not: pişman olmadım ulan, iğneye imaya falan gerek yok. her haltı bilmenizden bıktım artık. her şeyin doğrusunu siz biliyorsunuz, herkes kendini bi bok sanar ama siz kendinizi iki bok sanıyorsunuz. memlekette ne yapsak suç oldu. mitinge gidilmez suç, mitinge gidilir suç, öyle yaptın böyle oldun, böyle yaptın öyle oldun.. düşüncelere saygım var ama böylesine yok.. beni haketmediğim şekilde aşağılayan, yargılayan ve beni etiketleyen düşüncelere saygım yok. özür dilerim ben o kadar hümanist değilim. giden gider, gitmeyen evinde oturur ama nedir bu kötüleme ihtiyacı, nedir bu düşmanlık anlayabilmiş değilim ve bu tarz sataşmaların, aşağılamaların hatta provokasyonların "farklı fikirler" "karşıt görüşler" olduğunu da kabul etmiyorum.

    (bkz: #10583541)
  • bu mitinge katılanlara anti-demokratik dediler

    - en demokratik haklarını kullandılar

    bu mitinge katılanlara darbeci veya ordu yanlısı dediler

    - ne postal ne takunye diye bağırdılar

    bu mitinge beklenen kadar kişi gelmedi dediler

    -tandoğan meydanını görenlerin ağzı açık kaldı

    baktılar bu mitinge diyecek bişey bulamadılar mitingi ekranlarda göstermediler
  • vakit gazetesi'nin de web sitesinde haberini verdiği yürüyüş. şöyle demiş 15 nisan tarihli haberde:
    "bbc ve afp, "onbinler" ifadesini kullanırken, reuters ve ap, "binlerce laik"in yürüdüğünü bildirdi..."
    http://www.vakit.com.tr/

    eh madem elimizin altında internet var, bir kontrol edelim:

    bbc: "some 300,000 people have demonstrated in turkey's capital, ankara, to demand that religion and politics should be kept separate in their country."
    http://news.bbc.co.uk/2/hi/europe/6554851.stm

    hmm.. herhalde bir yanlışlık oldu. reuters'e bakalım o zaman:
    "ankara (reuters) - hundreds of thousands of people marched in turkey's capital on saturday to try to stop the ruling ak party from picking prime minister tayyip erdogan as their presidential candidate because of his islamist roots."
    http://uk.reuters.com/…knews1/idukl1445102820070414

    aaaa.... amanın bo! vakit gazetesinin dürüstlüğüne zeval mi geliyor, yoksa ellerinde ingilizce tercüme yapacak elemanları mı yok. neyse bir şans daha verelim.

    guardian gazetesi ap haberini vermiş:
    "300,000 march against turkey's leader ... by suzan fraser associated press writer ... with a crowd estimated at more than 300,000, the protest was one of the nation's largest in decades. ..."
    http://www.guardian.co.uk/…tory/0,,-6557928,00.html

    hay bin kunduz aşkına. yatsı vakti geldi, o vakit mumlar buraya kadar yanıyor işte...
  • kimler vardı bu mitingde? gördüklerimi saymaya çalışayım; sarı saçlı lacoste ayakkabılı tommy gömlekli tikiler, siyah postallı opeth tshirt'lü uzun saçlı metalci gençler, başörtüsünü bağlamış bastonuna dayanarak yürüyen teyzeler, dört beş yaşlarında anne babasının elinden tutan çocuklar, belki ilkokul mezunu bile olmayan amcalar, cübbelerini giyip gelen üniversite öğretim görevlileri... kısaca zengini fakiri, cahili okumuşu, arabeskçisi eller havayacısı headbanger'ı, yaşlısı genci cumhuriyetini seven göz alabildiğine insan vardı...

    ben tandoğan'dan anıtkabir'e girerken kalabalığa gururla karışık bir şaşkınlıkla bakıp o esnada çıkmakta olanların sözlerine kulak misafiri oldum; mutlulukla "hala geliyorlar!!!" diyorlardı anıtkabir'e doğru yol alanlara bakıp. iki saatten fazla anıtkabir'de kaldım içeride iğne atsan yere düşmezdi, çıkarken bu sefer ben şaşkınlıkla içeri doğru akan insan seline bakıp aynı cümleyi kuruyordum; "hala geliyorlar!!!"

    ne kadar çokmuşuz...
  • ankara tandoğan meydanında saat 11:00 de gerçekleşecek bir çok sivil toplum kuruluşunun desteğini alan miting.

    atatürkçü düşünce derneği'nin miting daveti ise şu şekildedir...
    --
    21. yüzyılda dünyanın karşı karşıya kaldığı küresel tehdit ve tehlikeleri, ülkemiz ve ulusumuzun geleceğini ilgilendiren olumsuz gelişmeleri kaygıyla izliyoruz.

    “hayatta en gerçek yol gösterici bilimdir” diyen ulu önder gazi m. kemal atatürk’ün aydınlık ve onurlu yolundan saptırmak isteyen gerici ve bölücülerin, küresel sömürü güçleriyle ortaklaşa kurguladıkları ve dayattıkları politikaların oluşturduğu sosyo-ekonomik problemler yumağının çözümü ancak ve ancak bilimi rehber edinen ulus-devlet anlayışıyla olanaklıdır.

    ülkemiz, içinden çıkılamayacak bir borç batağına sürüklenmiş sömürge ülke görünümündedir. tüm ekonomik varlıklarımız, topraklarımız, sularımız, ormanlarımız, madenlerimiz ve petrolümüz özelleştirme adı altında yağmalanmaktadır. plansız ve siyasal fırsatçılık dürtüleriyle tetiklenmiş nüfus artışının getirdiği olumsuzluklar ülke potansiyelinin hoyratça kullanılmasına, israfına, çevre problemlerine neden olmaktadır. ortalama gelir ve ömür, dünya ortalama değerlerinin altındadır. işsizlik ve gelir dağılımındaki korkunç adaletsizlik, dilde yozlaşma, eğitim birliği ilkesi ve laik devlet yapısıyla uyuşmayan eğitim/öğretim uygulamaları, yargı bağımsızlığına müdahaleler, cumhuriyetin temel değerlerinin “demokrasi” araç edilerek tahribatı, kabul edilemez boyutlara erişmiştir.

    2007, türkiye’nin geleceğini belirleyen, yaşamsal önemdeki kararların alınacağı ve parlamento seçiminin de yapılacağı bir yıl olacaktır. bu bakımdan cumhurbaşkanı seçimi, rejimin teminatı açısından bir mihenk taşıdır.

    ulus ve ülkenin birlik ve bütünlüğünü temsil eden cumhurbaşkanı, her şeyden önce cumhuriyetimizin temel değerlerini benimsemiş ve bu değerleri her zaman her yerde içtenlikle savunduğunu kanıtlamış erdemli bir kişi olmalıdır. ulusumuzun bu arzusunu dile getirecek son uyarıyı yapmak üzere bir miting ve ardından anıtkabir ziyareti düzenlenmiştir.

    ülkemizin ve ulusumuzun bölünmez bütünlüğü için,
    demokratik, laik, sosyal hukuk devleti için,
    tam bağımsız ve aydınlık bir türkiye için,
    cumhuriyetimizin kazanımlarına, kurumlarına sahip çıkmak ve
    “irticaya hayır” demek için,

    14 nisan 2007 cumartesi günü saat 11.00 de ankara, tandoğan meydanındaki “cumhuriyet mitingi” ne katılımınızı ve katkılarınızı saygılarımızla arz ederiz.

    tertip komitesi adina
    başkan
    prof. dr. ali ercan

    **
    edit : atatürkçü düşünce derneği'ne kızdıysanız kapısına siyah çelenk bırakın. yok benim ilk üç satırdaki notumda bir yamukluk varsa, lütfen mesaj atıp beğenilmeyen kelimemin ne olduğunu bana bildirin ki hatamızı bilelim.
  • hakkindaki yorumlarin soyle bir seyri var:

    -takunyalilara bu cumhuriyetin gercek sahibinin ne oldugunu gosterecegiz, haydi mitinge
    -takunyalari postallarla ezeceklerin mitingi
    -gittik gorduk, 7'den 70'e herkes oradaydi, kimse de darbe marbe demedi, sistiniz mi
    -hayir sismedik, ben sana darbecisin demedim, mitingi duzenleyenler o kafadan, onlarin amacina hizmet ediyorsun dedim
    -etmedim, etmedik, ataturkumuzun yaninda yer aldik o kadar
    -seni oyle oyle manipule ediyorlar iste, takunyalilarla kemalistlerin rant kavgasinda bir piyonsun
    -....

    bundan sonrasi donguye giriyor; miting yanlilari orada yasadiklari duygu hezeyaniyla daha bir atesli olduklarindan ote tarafi daha iyi bastiriyorlar. bir de tabii araya anli sanli sozler de katip olayin boyutunu, "tc'nin kaderinin degistigi an"a yakinsiyorlar. zaten insan bir kez bir olayin, omrunun en buyuk davasi olduguna inandi mi hakli haksiz olmasi onemli olmuyor. ben de bilmiyorum haklilar mi haksizlar mi; ustelik bu konu ustunde cok kafa patlatmama luksune sahibim uzakta yasadigim icin. dunyadaki bir cografyadaki artik boku cikmis cikar iliskilerinin ve ici bosaltilmis sloganlarin carpismasina dikkatimi yogunlastiramiyorum. birseye yarayacagini bilsem eyvallah ama kimin kimin icin ne yaptigi belli degilken daha "zamansiz" islerle vaktimi gecirmek istiyorum, yani o uzay-zaman koordinatlari disinda da bir anlam ifade edebilecek seyler. biraz merak biraz da luks meselesi dedigim gibi.

    fakat bu yukardaki dongunun icinde ilginc birsey gozume carpti -unuttum simdi nerede- aklima da su dusunceyi getirdi: olay orada bulunanlarin darbeci/darbe karsiti oranlari, samimi olup olmamalari, manipule ediliyor olup olmadiklari degil. bunlar da onemli ama bu tartismalarin sonu o sonu gelmez laf dalaslaridir zaten. asil olay, insanlarin "ataturkculuk altinda birlesiyoruz" gibi masum bir dusunceyle ister istemez birbirlerini tornaya sokmalari. cunku o beraberligin tek somut yani laikliktir -ki o da pek saglam degil- onun disinda geri kalan tum sozde ortak noktalarin iceri ne idugu belirsiz, kisiye gore degisen seyler. bu hep boyleydi benim hatirlayabildigim kadariyla ve bu kadar buyuk bir gaz, bu kadar buyuk bir ideoloji boslugunda meydana gelince, hareketin ici de hicbir somut gercekligi bulunmayan hamasi soylevlerle kolayca doldurulabiliyor. hatta bu ozelligi yuzunden de o gazlar suni olarak yaratilabiliyor.

    bu sartlar altinda yetisen bir halk, halen darbe cagrisi yapmayabilir ama bu ovunulecek bir sey degil. darbeler halk istedigi icin yapilmaz zaten ama halk yeterince karsiysa yapilamazlar. iste o isin "yeterince" kismidir o sartlarin etkide bulundugu.

    halkin ozumsedigi, icsellestirdigi ve anlayarak bir sonraki nesle aktardigi saglam bir ideolojik temeli olmayan her gaz gibi bu buyuk enerji de (ornegin o askerin gozyaslarini silen dedeyi gordugunuzde hissedilen beraberlik duygusu filan) doner dolasir ve herhangi birini dusmanlastirmak * icin kullanilabilir. bundan kacinmak isteyen cogunluk da en baz noktada, en mal sloganlarla birlesecektir. ornegin, "tayyip kaca sattin vatani" gibi bir dusunce bunun urunudur, cunku insanlar kafalarinda dramatiklestirdikleri bu senaryoyla kotuleri iyice kotu, iyileri iyice iyi yaparak gercek dunyada vuku bulan karmasik cikar iliskilerini, neden sonuc mekanizmalarini gormezden gelecekler. o enerji de kalabaligin icinden cikmis ve onlarla ayni temel ilkelerde bulusa ama bu farki anlatmak isteyen birine karsi kullanilacaktir ister istemez. yani kimse bu slogana laf edemez, edemedigi icin de o yargi guclenir. bunun bir sonraki adimi vatani kurtaracak ikinci bir ataturk vakasidir ornegin, veya herhangi bir dis politika sorununu iyice populist soylemlerle sacma bir bataga cekmektir. kimse de vatan haini olmak istemeyeceginden olayi analitik bicimde degerlendirip turkiyenin en cok yararina olacak secenegi secemeyecek.

    mesela bu miting gazi icinde, insanlar vakit gibi gazetelerin bunu haber yapmamasindan sikayet ediyorlar, haklilar da. ama ayni insanlar cumhuriyetin, hurriyetin, vs, her sene turizmden ulkeye giren para kadar zenginligi aynen abd sirketlerine eskimis silahlar karsiliginda vermemizi haber yapmamalarinda bir sakinca gormuyorlar. hatta bu o kadar dogallasmis ki artik, boyle bir karsilastirma yapmak akillarina dahi gelmiyor cogunlugun. oysa ki ideal bir bireyin su ahlaki disiplini gostermesi, sorgulayilciligi aliskanlik haline getirmesi lazim. madalyonun diger yuzune bakmaya useniliyor, cunku toplumsal hafiza bireylerin vatanseverlik, milliyetcilik gibi kavramlarini ona uygun sekilde tanimlamis. "kerkuke girelim" diye ahkam kesenler kendilerini antiemperyalist diye tanimlayabiliyorlar, cunku turkiyede emperyalizm=abd'dir ve sadece abddir. abd'de de ayni sorun var, orada da halkin bir kesimi oyle sartlandirilmis ki, dunyanin her yanina yayilmis olmalarini reelpolitik gibi objektif ve neutral kavramlarla degil, nefsi mudafaa gibi pozitif bir isikta aciklayabiliyorlar. bir israilli kendini elbette dusman araplar tarafindan sarilmis ve ailesini savunan bir vatansever olarak gorecektir, ama bu sacma bakis acisi onun olaylarin nedenini nasilini gormesini engelledigi icin sadece ahlaksizlik yapmasina yolacmiyor, ayni zamanda kendi zararina da oluyor.

    bu orneklerin ortak noktasi sudur: ideolojisi iyi anlasilmamis, celiskiler iceren veya yalanlar uzerine kurulu buyuk hareketlerin manipule edilmesi kolaydir; bir kez yonlendirildiklerinde de toplumun hafizasi ona gore olusur ve sonraki nesiller boyunca artik surekli bir manipulasyona falan da gerek kalmaz, toplum kendi kendini gazlaya gazlaya insanlarin ufak farkliliklarini koca puntolarla yazilmis sloganlar altinda ezebilir. o yuzden de cumhuriyet mitinginde hepsi birbirinden farkli olan ve ideolojilerini ortak bir platformda sorunsuzca tartisabilen insanlar laiklik paydasinda birlesmislerdir ve demokratik tepkilerini gostermislerdir tasviri bana fazla iyimser geliyor.

    turgut ozakmanin ulusalcilik sifati sayesinde, yayinladigi kotu tarihi ve daha da kotu romanciligi basit ve samimi bir elestiriden dahi muaf olunca, bu isi ustume vazife edinmis ve hakkinda otuz tane entry yazmistim. simdi ben, o mitingde o adamin piyesi oynandiginda cikip bu elestirilerimi anlatsam, bu enerjinin o sacma yonde kanalize edilmemesi gerektigini savunsam, insanlar benim laikligimi ve ataturkculugumu gozonunde bulundurup bu ortak paydada uzlasma zemini mi arayacaklar yoksa sozlukte bile orneklerini bolca gordugumuz cahil ve gerizekali bir yiginin daha karsidakini dinlemeden asip kesmesi gibi beni de o kuvayi milliye ruhuyla ve yabanci usagi nidalariyla atese mi atacaklar?

    edit: <super mitingdi, turkiye uyaniyor, cilgin turkler geliyor> bundan sonra uzun yazilarin ilk ve son cumlelerini genel kaniya uygun sloganlarla yazip, ortasini da alakasiz seylerle dolduracagim, bakalim haftanin en begenilenlerine girer mi? "...daha karsidakini dinlemeden asip kesmesi.." </super mitingdi, turkiye uyaniyor, cilgin turkler geliyor>

    edit: hani ben entrylerin tamaminin okunmadan yargi sahibi olunmasini elestiriyordum ama sanirim tamamini okumak da bir ise yaramiyor (bkz: #10759404) (bkz: okudugunu anlamak). ey yumurtaya can veren allahim, ahmet ne demiiis, mehmet ne anlamis. sen bu ortamda tartismadan, uzlasmadan dem vursan, fikirler uretsen, kendince analizler yapip paylassan neye yarar, icicen sarabini kesecen gucunun yettiginin kafasini iste.
  • art'den yayınlanan bir röp.den ufak bir alıntı:

    "ben afyon-sandıklıdan geliyorum, bu günümü cumhuriyete ayırdım; daha önce de mitinglere katıldım, hayatımda böyle kalabalık görmedim, çok mutluyum."

    başka bir amca
    "sabah 5te kalktım izmir'den geldim, ağlamak istiyorum."

    bi amca da
    "ben 10 yıldır yurt dışında yaşıyorum, daha önce türkiyeyi yurt dışında bu kadar kötü temsil eden bir hükümet görmedik. artık yeter, oturun oturduğunuz yerde!"

    "çorumdan otobüs tutup geldik, samanyolu ve kanal7 televizyonlarına söylüyorum burdan, bir haftadır aleyhte yayın yapıyorlar, bakın görün, adam tuttular diye iftira ettiler, kendi paramızla otobüs tutup geldik, görün!"

    bu da bir teyzem:
    "ben akşehirden geldim atatürkçüyüm(elindeki atatürk resmini okşuyor bu arada), atatürke geldim, çankayada imam istemiyoruz"

    bunu gibi örneklerin sonu yok artık elimde iflah kalmadı,
    almanyadan, zonguldaktan, yurdun her köşesinden br dolu insan...
    eh artık ivme kazanıldı galiba ??
  • 15 gün önce sözlüğe cılız bir ses ile duyurduğum mitingdir. günlerce kimsenin ilgi göstermemesi ve başlığın yalnız bırakılması sonucunda acaba dedim. ardından sözlükçülerle gitmek için ittibiyen ile birlikte zirve tertipledik. ona da beklediğimiz ilgi gelmedi ve bir kez daha acaba dedik. ancak umutluyduk. arkadaşlarla konuşurken bir milyon kişi gelecek, göreceksin dedik. ama aynı zamanda korktuk. yanılıyor olmaktan, böyle tehlikeli bir dönemeçte türk halkının cumhuriyetine yeterince sahip çıkmaması ihtimalini düşündükçe endişelendik. çünkü burada türk ulusu rengini belli etmezse, bir daha bütünleşme çabaları başarısız kalacaktı.

    dün gece uyku tutmadı. önce sözlükte düşüncelerimi aktardım. mesnetsiz iddialara, saldırılara ve karalama çabalarına cevap vermek istedim. dayanamadım. çünkü cumhuriyet değerlerine bu kadar cıvık bir üslupla saldıran insanlara cevap yazmamak içime sinmiyordu. yazdım. yeri geldi sinirlendim. yeri geldi bunlar nasıl insan diye düşündüm. yeri geldi, o kadar saçmaladılar ki gülmekten kendimi alamadım.

    sabah içim kıpır kıpırdı. genç mustafa kemal bluzümü giydim, çok erken saatte evden çıktım. dayanamıyordum. otobüsten ulus'da indim. elimde bayrak, gar önünden tandoğan meydanına yürüdüm. sözlükçüler ile buluşma noktamıza gitmeliydim, ancak meydan sabahın o erken saatinde bile dolu ve coşkuluydu. birbirleri ile aynı sokaktan bile geçmek istemeyen iki grubun kol kola halay çektiğini gördüm. ardından meydanı diğer sözlükçüler ile buluşmak üzere terk ettim.

    gelebilen arkadaşlarla toplandık. o arada grubun tanınması için elimizde tuttuğumuz ek$i yazılı kağıdı görüp fotoğraf çekmek isteyenler mi olmadı, rahatsızlığı nedeniyle meydana gelemeyeceğini söyleyerek özür dileyen teyzeler mi.

    meydan uzaktan bile seçilebilecek kadar kalabalıklaşmıştı. yürümeye başladık. ankara marşını mırıldandık. ardından kelimenin tam anlamıyla mahşeri kalabalığın içine karıştık. grup olarak gitmiştik ancak orada br arada durmak bile mümkün değildi. doğal olarak birbirimizi kaybettik. ardından saatlerce güzel vatanımın güzel şehirlerinden gelen insanlarla omuz omuzaydım.

    yanımdan tekerlekli sandalyesinin kenarına türk bayrağı asmış bir engelli vatandaş geçti. sırtıma bir el dokundu, arkamı döndüğümde gözleri görmeyen bir vatandaşın yol istediğini gördüm. diğer yana baktım 90 yaşında amcam tüm nefesiyle kendi başına slogan atıyordu.

    bu kalabalık hiç bir provakasyona gelmedi. kimilerinin iddiaları ile lekelediği gibi orduyu göreve çağırmadı. amerikan emperyalizmine karşı, ab'ye karşı sloganlarla tam bağımsızlık istendi. cumhuriyet düşmanlarına, cumhuriyeti teslim etmeyeceğimizi haykırdık. recep tayyip erdoğan'a onun seviyesine inmeden protestolar gerçekleştirdik. ve türk gençliğine, türk halkına yakışan bir direniş gösterdik.

    belki farkında değilsiniz. ancak şu anda soros kafasını kaşıyor. amerika ulus devletleri parçalama operasyonunu türkiye'de uygulayamayacağı düşüncesine daldı gitti. tayyip erdoğan bu halkın kendisine söylediklerini umursamaz görünse de içinde kalan manevi kırıntılar nedeniyle şu anda karın ağrısı çekiyor. bülent arınç kendisini odaya kapatmış, haber alınamıyor. barzani bi daha türkiye aleyhine konuşursam ben şöyle böyleyim diyor, böyle bir kalabalık görmedim, savaş çıksa bunun 10 katı gelir ki tükürükle boğma geyiği gerçek olur diye düşünüyor. fethullah gülen o kadar okul açtık gene de bu ülkenin beynini yıkayamamışım diye düşünüyor, birileri aramış kendisini azarlıyor. ulan feto diyorlar, o kadar para verdik sana, bu mudur eserin. daha nice türkiye düşmanı şu anda kafasını ellerine almış düşünüyor. böyle ülkesini sevenlerin olduğu bir yerde biz hiçbirşey yapamayız diye düşünüyorlar.

    türbanlı bir teyze vardı yanımda. bu adama oy verdim ben. vatanı satsın diye vermedim diye bağırıyordu. kandırıldım diye veryansın ediyordu. kutuplaşma olsaydı, biz din düşmanı olsaydık o türbanlı teyze aramızda coşkuyla yürüyebilir miydi.

    teşekkürler türkiye. artık senin düşmanların seni alt edemeyeceğini biliyor. teşekkürler türkiyem. takke düştü kel göründü. gerek gerçek düşmanlar gerekse maşa olmuş insanlar artık yolun sonunu görüyor.

    meydana gelen veya yürekleri ile meydanda olamasa da bizimle olan insanlar. hepinizi kucaklamak istiyorum. işte artık kuşkum yok. bu can bu vatana feda olsun. bu insanlar var oldukça, kanımın son damlasına kadar cumhuriyetin savunucusuyum. ve o meydanda olan ve olamayan herkesin aynı hisleri taşıdığını biliyorum.

    son ocak sönmeden, cumhuriyeti elimizden alamazsınız!
  • mitingler iyidir. bir halkın tepki gösterebilme yeteneğini koruduğunu gösterir. haliyle her demokratik tepki veriş biçimi gibi bu da iyidir.
    ancak beni rahatsız eden miting değil miting katılımcılarının büyük çoğunluğunun ikiyüzlülüğü. iyi niyetle kendini tehlikede hissedip orada olanlardan bahsetmiyorum elbette, yanlı, kendine demokrat, sinsi, çıkarcılara sözüm;

    - cumhuriyet ve anayasa bizimdir; bangır bangır sahiplenilen cumhuriyetin, anayasanın verdiği haklar sonucu bir adamın cumhurbaşkanlığı olma ihtimali var. o adamın haklarını engellemek anti demokratik değil midir? sahiplenilen anayasaya mı karşı çıkıyorsunuz? yenileyelim? (kırk yılın komünisti ben, bu entryle şeriatçı ilan edilirsem çok gülerim.)

    - medya mensupları satılmış; nedenmiş çünkü bu mitingi canlı yayınla vermiyorlarmış. evet ülkenin gündemlerine ilişkin böylesi bir miting sık aralıklarla haberlerde yerini bulmalı, ama canlı yayın?? kaldı ki bu ülkeyi başkaca ilgilendiren mitinglerde (hadi ülkeyi ilgilendirecek en ortak mitingi bulalım) misal 1 mart tezkere miting zamanında, bırakın canlı yayını, ana haberler dışında bugün ki miting kadar yer bulamamış bir miting zamanında neredeydi bu tepkileriniz? öğrenci eylemlilikleri "dayak yoksa haber yok" ilkesiyle hiç bir haber bülteninde yer bulamazken neredeydiniz? sadece sizin değer yargılarınıza göre mi işlemeli medya, yargı, hükümetler?

    - ordu ile işbirliği: bu ordu değil mi 80 darbesini yapan, darbe sonucu imam hatiplerin, camilerin pıtrak gibi çoğalmasını sağlayan, ayrıca demokratik türkiye değil mi istediğiniz yoksa tüm bu örneklerde gösterdiği gibi istediğiniz demokrasi değil de sizlerin taleplerinizce yürüyen bir ülke mi?

    biraz dürüst olsanız?
  • binlerce insanın bir arada durması, aynı söylemle eyleme geçmesi kolay değil. biliyorum bunu, pek çok kere tecrübe ettim. yıllarca. herkes aynı değil, aynı düşünmüyor. o eylem çerçevesinde, o esnada aynı düşünceyi öne çıkarabiliyor insanlar. yahut aynı beyaz duvara bakan her insanın farklı renkler görmesi gibi, aynı söylemden bir sürü farklı alt metin çıkarabiliyor insanlar.

    biliyorum, benim bayram diye gittiğim toplu gösterilere provokasyon denildi, teröristler de katılıyor denildi. ben gittim bayramımı kutladım. yahut benim sistem karşıtı payesi biçtiğim eylemlerin kürsülerinde en büyük sistem destekçileri konuştu. benim sert geçti dediğim eyleme, soytarılık dediler. kısacası şu, binlerce insanın bir araya geldiği bir anda; kitlenin tümünün pür-i pak aynı maksatla meydana gelmesini hayal etmemek gerekiyor. hatta ve hatta, her miting illa ki "tertipçilerinin söylemlerini kuvvetlendirir" gibi bir tespit dahi genelde geçerli olmuyor. türk-iş'in, hak-iş'in (ki herhangi bir mevzuya yakın bir bakış açısı getirmemin söz konusu olmayacağı cemiyetler bunlar) tertip komitesinde olduğu onlarca eyleme gittim. kendi tavrımı koydum. nedir yani, sarı sendikacıların mı elini güçlendirdim?

    14 nisan 2007'deki mitinge de, tayyip erdoğan cumhurbaşkanı olmasın diye, cumhuriyet'i korumak amacıyla, bayrak satmak amacıyla, tepkiyi darbeye dönüştürme olasılığını gözlemlemek amacıyla, dersaneyi kırmak amacıyla, sosyalizmi kurmak amacıyla, sosyalizm kurulmasın diye, bir şeyler yapmak amacıyla, slogan atmak amacıyla, anıtkabir'i görmek amacıyla gidenler olmuştur.

    toplumun tepki vermemesi eleştiriye şayanken, verilmiş bir tepkiye tepki vermek anlaşılır değil.
    düzenleyenler arasında emekli paşalar olması, tek başına, hiç bir katılımcıyı darbe yanlısı yapmaya yetmiyor. iradi olarak orada bulunan yüzbinleri "darbe destekçisi" diye yaftalamak işin kolayı.

    öte yandan, katılanlarda görülen "işte cumhuriyet'i kurtardık " tavrı ise, ne kadar apolitize-depolitize (hangisi doğru bunların?) olduğumuzun bir göstergesi. aklı başında bir erişkin'in, türkiye gibi bir ülkede tepkisini göstermek maksatlı onlarca gösteriye katılmış olması beklenirken, 14 nisan günü ankara'da sokağa çıkan büyük bir çoğunluğun (muhtemelen) ömürlük protesto kotasının yarısını teşkil ettiği görünüyor. çık işte kardeşim sokağa, neresi kötüymüş bak gördün.

    tavır koymak adına eyleme geçmenin verdiği vicdani tatmin, temmeni edilesi ki, kalıcılaşsın insanların içinde. okumuş tepkisiz kesim (böyle mi diyoruz emin değilim, kim olduğunu anladı herkes) de çıksın meydanlara, ne ala.
hesabın var mı? giriş yap