• galatasaray'ın avrupa başarılarına aynı takımla ve aynı oyun kurgusuyla 4 yıl üst üste oynayarak ulaştığının hatırlanması, ve dolayısıyla sonucunun çok da önemsenmemesi gereken maçtır. ha galatasaray'ın eksikleri var, 10 yıldır alışmadığımız bir kaleci tipi var kalemizde, yapılan 5 ortanın 4'üne kafa vurmayı başaran bir hakan şükür yok artık, ve ne yazık ki kabullenmesi güç ama bir hagi yok artık. yeni bir takım kuruluyor, son 6-7 yılda 5. teknik direktörümüzle çalışıyoruz. aynı dertten beşiktaş da muzdarip şu aralar, o yüzden onlar da bir liverpool'u yeniyor, bir sonraki maçta dökülüyor. ayrıca biz uefa kupasını aldığımız yıl chelsea'den 5 yememiş miydik? o yüzden kalli neden şöyle yapıyor böyle yapıyor diye konuşmak bence yersiz. çünkü örneğin arda, lincoln ile aynı tarzda oynayan bir oyuncu olabilir, ama aynı oyuncu değildir, ümit, nonda, hakan şükür ve serkan'ın hem lincoln hem arda ile oynamaya alışmış olması lazım ki bu takım oyuncular değiştiğinde tökezlemesin. taktir edersiniz ki bu da çok kısa bir zamanda olacak iş değildir.
    fm oynayanlar gayet iyi bilir ki taktikteki ufak tefek bir değişikliğin bile oturması 2-3 haftayı bulur. kadronun %75'i değişmiş bir takımın bu kadar zamanda bu kadar başarısı bile umulanın ötesindedir. örneğin eminim ki nonda bu maçtan önce 3-4 maçtır oynuyor olsaydı bu maçın skoru çok daha farklı olacaktı.
    ceket konusuna gelince, ceket öyle bir yılda giyilmez, giydikten sonra da kolay kolay çıkmaz. halen kuralar çekilirken uefa yetkilisi galatasaray'ı çekince "former winner of uefa and super cup" diyorsa o ceket halen üzerimizdedir ve bize her bakan o ceketi görmektedir.
    ha isterim ki fenerbahçe de giysin bu ceketten bir tane, ki prova etmeye başladılar, bence onlarda da şık duruyor, beşiktaş da barcelona, liverpool, chelsea galibiyetleriyle üzerlerindeki elbiseyi yamamayı bırakıp ceketin peşinde koşsa onlar da başaracak. en çok istediğim şeydir bir yarı final ve 3 türk takımı (yanılmıyorsam ispanyollar ve ingilizler başardı bunu). keşke "bu yıl çeyrek finale çıkar mıyız" diye sormak yerine her yıl "çeyrek finale kaç takımla katılırız" diye sorabilsek.
  • galatasarayli oyunculara birinin bu dünyada kimsenin yattigi yerden bişey kazanamadigini söylemesi gereken karşılaşma..
  • bir galatasaraylı olarak söylemeliyim ki; son lig maçında ve bu maçta galatasarayda fizik gücünden eser yoktu. 2. yarıda galatasarayın çamura yatması yenilgiyi getirdi. böyle çamur şekilde kazanmaktansa yenilmek daha iyi. çirkefliğin takımları yıldızlaştırmadığını gösteren sıradan bir maç oldu. yakışmadı galatasarayıma.
  • galatasaray ile ilgili epey eleştiri dolu bir entari girmek bu maça kısmetmiş.

    artık kendimizi kandırmanın ya da avutmanın sırası değil çünkü sezon başından beri ayan beyan gerçekler bir kez daha ortaya döküldü. biz galatasayalıların bir türlü kabullenmek istemediği savaşmayan, didişmeyen bir galatasaray'ı hemen 8-10 sene öncesi ile mukayese etmemiz. o zamanki takımda bir yenilgi kabul etmezlik, bir hırs vardı. hagi, hakan, arif gibi takımı ateşleyen silahları vardı. bu sene ise kurtarıcı olarak gösterilen lincoln dahil içinde aynı ateş yanan bir oyuncu yok. onların yerine her bulduğu pozisyonda yere yatmayı düşünen bir sürü futbolcu var. hala agresif'liğin kendi futbol hayatına mâl olduğunu anlayamamış bir hasan şaş var. hala boş yere medet umulan bir arda var.

    feldkamp sene başından beri, takımın sıkıştığı anlarda hiç de takımı anlar gözükmüyor. kaleyi bağırmaktan ve gözleri kırpmaktan başka bir şeyi ile hatırlamadığımız orkun'a emanet etmiş. solsa volkan ve sağda uğur kısıtlı yeteneğe sahip görev adamları. uğur'un üstüne geçen senelerde çok gidildi. çalışkan ama önünde çok iyi bir adam oynamazsa verim yok. keza volkan da aynı çünkü adam geçemiyor. göbekte song ce servet var. allahtan servet bir ara yapmasıın pek sevdiği saçlarını rüzgarda savurarak beckenbauer stili top sürerek orta sahaya çıkmaları çabuk bıraktı. onların önünde linderoth var. yanında en az iki saldırgan adam olursa iyi olacak ama sadece barış özbek var ki barış koşan bir oyuncu. maç içerisinde konsantrasyon kaybedip bazen gereksiz yer kaybediyor, kartlık fauller yapıyor. kendisine faul yapılınca o kadar abartılı taklalar atıyor ki ya acı eşiği, canı kıymetli ya da iyi rol yapıyor. (bence birincisi) forvet hattında ise nonda ve ümit karan. genel görünümleri itibari ile ikisi de olsa da vursak tipinde oyuncular. etkili olarak adam geçmeleri zayıf. yanlarında daha hızlı adamlara ihtiyaçları var. nonda hücuma çıkarken ve kaleye arkası dönükken ilk kontrol ve paslaşmada karan'dan daha iyi. çünkü pası nereye atıp gideceğini daha iyi biliyor.

    ve sırada galatasaray'ın bir dönemler umut besleyip verim alamadığı hasan ile şimdi umut beslediği ama gene verim alamayacağı arda var. eğer hasan şaş çenesini kapalı tutmayı, tek top denen pası, şut çekmeyi bundan 10 sene önce öğrenseydi şu an eminim ispanya ya da ingiltere liginde oynuyordu. takımı kurtaramak için süperman olup herkesi çalımlaması gerektiği gerçeğini aklından hiç çıkarmamış. bazen öyle ara paslar atıyor ki "ah ulan" diyor insan, hep böyle olsa. hakemle uğraşmaya başladımıydı utancımdan yüzüm kızarıyor, kumandayı arıyor gözlerim.

    belki bazıları kızıp bozulacak ama eğer şu anda bir transfer değeri varsa şu an elden çıkarılması gereken bir oyuncudur arda. geçen sene başındaki oyunundan sonra bir daha ortalarda göremedik onu. markajda ziyadesiyle silik kalıyor. sanıyor ki geçen sene başı gibi herkes boş bırakacak onu. hızlı değil, şutu çok zayıf, buna gücü de yok. resmen "ben oldum" havasında.

    kenar yönetimde ise kalli serkan çalık gibi hızlı bir forveti dakika 86'da linderoth'un yerine sürdü sürdü oyuna. barış'ı çıkarığ mehmet topal'ı aldı. sağ bek uğur çıktı soldakji soru işareti carusca girdi. sadece oyuncu değişiklikleri bile kalli için kocaman bir fiyasko. takım "şut" denen şeyi unutmuş (ayı milli takım). sezon başında umut vaat eden serkan çalık kulübede, barış özbek ise formasını zorla aldı. kalli'nin yerinde olsam serkan-karan ya da serkan-nonda işe çıkardım. lakin ben kalli değilim ama o da sözlükte yazamıyor. 9. nesil gelirse ayrı.

    eğer böyle durağan oynanmaya devam ederse seneye de uefa kupasına direkt katılırız gibime geliyor.
  • bordeaux ile hesabı kapatamadığımız yazık ötesi maç.

    senin forvetin karşı karşıya dört beş tane pozisyondan bir tane gol çıkaramazsa, teknik direktörün oyuncu değişikliği konusunda tarih yazarsa, hakem de sağolsun bir ayak kırığı veya omuz çıkığı olmadıkça düdüğünü çalmayan bir tipse maçı kaybedersin bu böyledir.

    ancak kalli teknik adam mıdır nedir soruyorum kendisine;
    1. serkan gibi bir kontratakçı 86. dk mı oyuna sürülür?
    2. carrusca'da benim göremediğim nasıl bir cevher var?
    3. barış özbek mehmet topal değişikliğiyle bize ne anlatmak istediniz?
    istediğiniz sorudan başlayabilirsiniz.
  • galatasaraylı futbolcuların "kaç km koştu, kaç dakika topla oynadı vb.." istatistiklerin yanına "kaç dakika yerde yattı" gibi bir istatistik eklenmesi gerektiğini gösterdiği maçtır.
  • melih gümüşbıçak'ın yaran yorumuyla süslenmiş maçtır.

    "düşürme servet"
  • bordeaux kalecisinin sylar olduğunu görmek penaltı atışı heyecanını 2 katına çıkardı.
  • - baba acsana ya galatasaray'ın macı var. hem de 1-0 onde izleyelim
    + yaa olm niye soylemiyorsun zamanında be allah allah ya ac hadi cabuk bakalım

    10dk sonra

    + kapa kapa...
  • galatasaraylı futbolcuların ikinci yarı yerde yatmaktan futbol oynamaya fırsat bulamadığı sportif mücadele.
hesabın var mı? giriş yap