• şu ülkede şu davarlara rağmen hayatta kalmamı, sperm olarak yumurtayı döllememden sonraki en büyük başarım saymaktayım. yurtdışına cv yollayacak olsam "bu adama iyi bakın, bu adam türkiyede gezi parkı eylemlerine katıldı, trafikte araba kullandı, ankaragüclü serserilerin yanından geçti, sakarya düzce kocaeli şeytan üçgeninde sevgilisini elinden tutabildi, ve kadıköyde kartopu oynadı. bear grylls bu adamın yanında anca kurabiye satabilir" yazardım.
  • anne ve babasını trafik kazasında kaybetmiş biri olarak acısını ta yüreğimin içinde hissettiğim son derece üzücü kaza...

    maalesef benim ailem de bilinçsiz ve dikkatsiz bir tır şöförü yüzünden yok oldu. tır ve otobüs şöförlerinin küçük araçları trafikte hiçe sayarak ve tıpkı araçlarının arkasında yazdığı gibi kendilerini "yolların kralı, yolların ustası" sanarak, kuralsızca ve şuursuzca araç kullanarak işledikleri cinayetlerdir. cinayetlerdir dedim çünkü sadece o araçlarda ölenler değil onlarla birlikte geride kalanları da öldürüyorlar. bir değil birden çok kişiyi öldürüyorlar... bu sürekli olduğu için ve bariz yapılmaması gereken hatalar yapılarak meydana geldiği için evet bunun adı kaza değil "cinayet"...

    ne lise, ne üniversite mezuniyetimde ya da herhangi günlük bir heyecanımda, ilk aşkımda, ilk ayrılığımda benim yanımda hiç bir zaman bir anne baba olamadı maalesef. şimdi bu ölen insanların aileleri de benim olduğum yerin diğer tarafında. mutlu aile tablolarında evlatları yanlarında olmayacak artık. hiç bir trafik cezası, verilecek hiç bir başka ceza bu yarım kalmışlığı bu açığı kapatamayacak. yarımız bizler, yarım yaşarız, yarı ölüyüzdür, her ölümde kendi acımızla başka acıları da hissederiz. ateş düştüğü yeri yakmaz bizim gibiler için, ölen kişilerin yakınlarının yüreğindeki yangını iyi biliriz. cahil, bilgisiz, görgüsüz, kuralsız bir kişinin yaptığı saniyelik bir hatanın bizim artık hayatımızın geri kalan tüm saniyelerini etkileyeceğini anlarız da "neden ben?" demeden geçemeyiz...

    huzur içinde yatsınlar ve mekanları cennet olsun, çok sarsıldım haberi okuyup kaza fotoğrafını görünce, allah geride kalanlarına sabır versin. kazaya neden olanlar umarım bu vicdan yüküyle yavaş yavaş eriyerek ölüp giderler...
  • milyar dolar verilse geri gelmeyecek iki cana malolmuş kaza.

    malum ülkede orman kanunları geçerli. ne devlet kural tanır ne de millet. ölmüşse fıtrattır, yaşıyorsa kaderdir. nasiptir, kısmettir. inşallahtır, maşallahtır, eyvallahtır.

    tabi mesele bu canları yitirdikten sonra tedbir almak değil mesele tedbir alarak bu canların yitirilmesine engel olmaktı diyeceğim de kime diyeceğim ?

    ne yazık, piyango bu genç çifte çıkmış. bizler de bugün de ölmedim anne modunda yaşamaya devam.
  • çok önemli değil ancak kaza 31 temmuz' da gerçekleşmiştir. aynı yoldan tatil dönüşü sırasında iki üç saat arayla rastgeldim. maalesef bu kazanın oluşturduğu trafik yoğunluğu ve takip mesafesi ile ilgili düşünceler hiç önemli değilmiş gibi yalova' yı zor gördüğüme inandım. öyle korkunç , öyle cahilce bir trafik yoğunluğu idi sonrasında.

    o yolda daha çok can yanar benden söylemesi. takip mesafesi bu insana öğretilmedikçe daha çok kişi gider yollarda. ha bir de tabiki, kendi malıymış gibi yolları kullanan otobüs şoförleri.siz kanlı bir ekmek yiyorsunuz yollarda haberiniz olsun. ekmek paranızı alın bir yerinize sokun. önce doymayı bileceksiniz. bir dilim ekmekle de doyulur bı dünyada. ekmek parası masalınız yetti artık.
  • dünya güzeli iki insanın ve doğmamış bebeklerinin canına mal olmuş, detaylarını öğrendikçe göz doldurtan, iç acıtan "cinayet". kazadan 3 gün önce zişan tübitaktan florida için burs aldıklarının müjdesini vermiş facebook hesabından. ne umutları ne hayalleri ne mutlulukları vardı kim bilir... hepsi allah'ın cezası bir şerefsiz yüzünden öylece yok oldu. sevenlerine sabır dilemekten, içimizi soğutmaya çalışmaktan başka hiçbir şey kalmadı geriye.
  • az gelişmişliğin pençesinden kurtulamayan ülkemizde yaşanan, daha nicesi de yaşanacak olan kazadır.
    neden az gelişmişlik ?
    tüm üretimini kamyonlarla tırlarla taşıyan, denize 8000 km kıyısı olan bir ülke düşünün.
    tren kavramını hızlı trenden ibaret sanan, karayolu taşımacılığının belki yirmide biri maliyetine yük taşıyabileceğini bilmeyen bir ülke düşünün.
    toplam otobüs sayısı avrupadaki otobüs sayısından fazla olan, insanları otobüsle taşıyan bir ülke düşünün.
    otobüs ne be diyen soran da yok tuhaf biçimde. bu ülke tren yerine neden otobüs kullanıyor diye soran bile yok.

    sen istediğin kadar yol yap, yol değil otoban yapsan nafile. şehirlerarası yolda bu kadar çok kavşak olmaz, yolda durulmaz, karayolunda bu kadar çok kamyon olmaz, bu kadar çok otobüs olmaz. geç bunları traktör bile var hatta onu da geç ben duble yolda at arabasına çarpıp ölen insan biliyorum.

    devlet milyarlar harcıyor, otoban çevre yolu duble yol filan yapıyor. sivri zekalı belediye kendisi cadde yapmadığından devlet karayolunu şehir içi yol gibi kullanmaya başlıyor. devlet paraya kıyıyor, kesintisiz yol yapıyor. 100km kesintisiz. sivri zekalı siyasetçi milyarlar harcanan yola benzinlik lisansı verdiriyor, sonra belediyeler ufak ufak tesis dikmeye başlıyor, vatandaş yola cephe arsaya milyonlar bayılıyor.

    kaza geçireni de kamyoncuyu da suçlamak nafile. olay az gelişmişlik, gelişememek. herkesin başına gelebilir. bir an o kamyona çarpmayıp aniden solladığını düşünün. belki otobüse bindirecekti.
    sonuçta aşırı temkinli olmaktan başka çare kalmıyor ne yazık ki.
  • odtu'de araştırma gorevlisi bir çift tanıdığım mı değil mi diye haberi zor açtım. değilmiş. ne fark eder ki? içim acıdı.
    bu arada yan yana son nefeslerini veren çift son yolculuklarına ayrı ayrı uğurlanmış:
    "mustafa alparslan’ın cenazesi memleketi balıkesir’e gönderilirken eşi zişan güner alparslan’ın cenazesi izmir’in kiraz ilçesine getirildi."

    bazen aileleri anlayamıyorum.
  • retardersiz kamyonun olayi vahim hale getirdigi durum.
    soyleyecek pek soz yok ancak arkadan carpan pejonun kaza aninda olumun gerceklesmis olmasi ihtimaliyle arkadan pejoya vuran kamyonunun carpmasiyla olumun gerceklesmis olmasi durumu uzun bir yargilama surecini doguracak ve her zamanki gibi gec gelen adaletin meybuz olacagi durumdur.
  • bursa girişinde otobüsüm kaza sonrasında kitlenen trafiğin ardından yanından geçti. araç tam oturduğum taraftaydı, keşke 4-5snlik de olsa bakmasaydım. 2 gündür o görüntü aklımdan çıkmıyor, şuan açıp fotoğraflara dahi bakamadım. airbaglerdeki kan gözümün önünde.

    bugün bursadan izmire geri döndüm. kaza yerinin yanından tekrar geçtim ve şu fotoğrafı çektim. bir türkiye klasiği, olan olduktan sonra polis kontrolü yapmak. bir kavşakta en az bir kişi ölmezse oraya trafik ışığı konulmaz mesela bu ülkede.

    bununla birlikte kaza günü daha kazayı görmeden, kaza yerine 200-300 metre uzaklıkta trafik sıkıştığı sırada polis ve ambulanslar olay yerine varmış ama bir çoğu da giriş yapmaya çalışıyordu. bu esnada güvenlik şeridi tırlar ve kamyonlar tarafından tecavüze uğradı, trafik iyice kitlendi. bu da tır ve kamyon şöforlerine dair ayrı bir not

    edit: begegnungen uyardı, o noktada polis hep varmış
  • şehrimdeki trafik dangalaklıklarından bir tanesi sonucu olan kaza, arkadaş öyle yere tabela koyarsınız ki adam gideceğe yere gitmek için 2 şerit kaymak zorundadır. öyle yol yaparsınız ki yolun eğimi hatalıdır. kavşağın çapı küçüktür arabalar kavşaktan savrulur. öyle yere yolcu indirme bindirme izni verirsiniz ki trafiğin ortasıdır. sonra sorumlular. sorumlular bu planlamaları daha en başında hatalı yapanlardır. yargılamaya ta en başındakinden başlanması gerek.

    allah rahmet eylesin ölenlere.
hesabın var mı? giriş yap