• merhaba sevgili dostlar, bugün size 90'larda çocuk olmayı '88 doğumlu bir yazarın kulağından anlatmaya çalışacağım. evet kulağından, çünkü şarkılar kadar insanı geçmişe götüren bir şey olmadığını düşünüyorum.

    bunu yaparken doğduğum yıla kadar gidecek olmam sizi şaşırtmasın, çünkü henüz 1 yaşına bile girmemişken duyduğumuz, sadece duyduğumuzu hatırlamadığımız tınılar yıllar sonra karşımıza çıktığında beynimizde "ben bu şarkıyı biliyorum yaa.." şeklinde bir düşünce yaratabilir. işte aşağıdaki parçalardan çoğunun benim kuşağımdan insanlarda aynı titreşimi yaratacağını düşündüğümden böyle bi toplama yapmak istedim, çünkü youtube'daki "90's classics" falan biz türkiyeli çocuklara uymaz, evet bi ortak paydada buluşurlar tabi ki ama tam olarak uymaz işte.

    tabi ki burada müzikal akımlara girmeyeceğim, radyoda ne duyduysak, ya da tv'de. çekme kasetlerde ne dinlediysek adını bilmeden.. 80'lerin sonunda doğan kimsenin 90'larda grunge akımını takip ettiğini sanmıyorum, aklımıza kazınan, dilimize takılan melodilerdi sadece müziğimiz.

    1988'den başlayalım,

    bobby mcferrin - don't worry be happy
    gipsy kings - bamboleo
    mory kanté - yé ké yé ké

    1989,

    kaoma - lambada
    technotronic - pump up the jam

    1990'a geldiğimizde ya bir hit patlaması oldu, ya da ben daha çok hatırlamaya başladım..

    mc hammer - u can't touch this
    snap! - the power
    vaya con dios - nah neh nah
    new kids on the block - step by step
    technotronic ft. ya kid k - get up! (before the night is over)
    sinead o'connor - nothing compares 2 u (bu parça aslında the family cover'ıdır, bu konudan da #30267590 no'lu entry'mde uzunca bahsetmiştim.)
    vanilla ice - ice ice baby
    suzanne vega - tom's diner (dna remix)
    londonbeat - i've been thinking about you
    depeche mode - enjoy the silence
    enigma - sadeness
    madonna - vogue
    bonus: linda ronstadt featuring aaron neville - all my life (parliament pazar gecesi sineması)

    yıl 1991,

    c+c music factory - gonna make you sweat (everybody dance now)
    michael jackson - black or white (klibi nasıl unutulur..)
    rem - losing my religion
    rozalla - everybody's free (to feel good)

    1992,

    inner circle - sweat (a la la la la long)
    house of pain - jump around
    kris kross - jump (92'de zıplamak modaymış.)
    dr. alban - it's my life
    snap! - rhythm is a dancer
    nightcrawlers - push the feeling on

    1993,

    ace of base - all that she wants (kuzenlerim bunu ezberletip, söylerken kameraya kaydetmişler beni, o yüzden yeri ayrıdır.)
    snow - informer
    haddaway - what is love
    maxx - get-a-way (televole)
    naughty by nature - hip hop hooray
    culture beat - mr. vain
    cypress hill - insane in the brain
    cappella - u got 2 let the music
    the pet shop boys - go west
    robin s. - show me love
    bonus: mezdeke - had dah dael yeleh (ya yelil, lililili ahah)

    1994,

    everything but the girl - missing
    everything but the girl - missing (todd terry remix) (kimisi bu remixle hatırlar.)
    rednex - cotton eyed joe
    reel 2 real - i like to move it
    the cranberries - zombie (fenomen.)
    jam & spoon ft. plavka - right in the night (fall in love with music)
    mc sar & real mccoy - another night
    bonus: the immortals - techno syndrome (mortal kombat)
    2. bonus: the lion king - circle of life
    3. bonus: k7 - hi de ho (maske!)

    1995 yılı tam bir nostalji yaşatacaktır size de eminim,

    jovanotti - l'ombelico del mondo
    ini kamoze - here comes the hotstepper
    scatman john - scatman (ski ba bop ba dop bop)
    coolio - gangsta's paradise
    ace of base - beautiful life
    des'ree - you gotta be (sonradan ford focus reklamında çaldı bu, en çok ordan hatırlanır, hadi onu da vereyim nostaljiye bağlamışken iyice; buradan)
    shaggy - boombastic (shaggy ölmüş bu arada.)
    corona - try me out
    four seasons - december 1963 (oh what a night) (pop mix)
    niki french - total eclipse of the heart (töörnn arooonndd..)
    la bouche - be my lover
    2 unlimited - get ready for this (ertesi yıl space jam'de kullanıldı sanırım bu, hatırlayan en çok oradan hatırlar, space jam demişken aşağıdakini de verip 1996'ya bağlayalım o zaman.)
    quad city dj's - space jam
    bonus: hercules: the legendary journeys - main theme

    1996 yılı da aynı 1995 gibi hitlerle dolu bir yıldı,

    mr. president - coco jamboo
    los del rio - macarena
    faithless - insomnia
    luniz - i got 5 on it
    spice girls - wannabe
    gala - freed from desire
    no mercy - where do you go
    cake - the distance
    robert miles - children
    bonus: xena: warrior princess - main title

    yıl 1997, durduramıyorum efendim kendimi, çok hatırlıyorum yine,

    carrapicho - tic tic tac (gara çiki çiki çiki çiki taa)
    aqua - barbie girl (unutulur mu)
    bellini - samba de janeiro
    anti-funky - let's go dancing (aaaarrrr yuuuu reeediiii)
    dj visage – formula (bunu hatırlayan var mı çok merak ediyorum, schumacher song ahah)
    ricky martin - maria (ve ricky martin doğuyor)
    rachid taha - ya rayah (hadi size bir de araplı nostalji)
    puff daddy featuring faith evans and 112 - i'll be missing you
    apollo 440 - ain't talkin' 'bout dub (bu ve üstteki daddy parçası sample kullanımlı parçalar, the police ve van halen. tabi bunu yıllar sonra öğrendim ve yine cover entry'mde bahsettim konudan, ha gangsta's paradise da öyle, stevie wonder'ın past time paradise'ı.)
    chumbawamba - tubthumping
    the sunclub - fiesta
    gina g - ti amo
    sash! - ecuador
    white town - your woman
    backstreet boys - everybody (backstreet's back) (ilkokuldayım daha, kızlar spice girls ve bunlara sarmış, biz erkekler nefret ediyoruz tabi. bilemedik beterin beteri varmış, 90'ların saçma boy band'lari bile şimdikilerin yanında "müzik" yapıyormuş.)

    1998,

    emilia - big big world (hadi bir nostalji daha, evet tahmin ettiğiniz gibi, telsim reklamı.)
    kim kay - lilali (ben bunu japon zannediyordum lan, hollandalıymış.)
    dario g - carnival de paris (fransa '98)
    atb - 9 pm (till i come)
    666 - alarma!
    fatboy slim - the rockafeller skank
    rachid taha, khaled and faudel - abdel kader (arap baharı devam ediyor.)
    shakira - ojos asi (ve kırmızı saçlı latin bir afet müzik dünyasına katılıyor.)
    mousse t. - horny '98
    ricky martin - la copa de la vida (fransa '98)
    will smith - gettin' jiggy wit it
    cher - dov'è l'amore
    cher - strong enough
    smash mouth - walkin' on the sun
    stardust - music sounds better with you (yine klibi unutulmaz.)
    touch and go - would you...?
    vengaboys - we like to party!

    1999,

    eiffel 65 - blue (da ba dee)
    lou bega - mambo no. 5 (a little bit of...)
    the vengaboys - boom, boom, boom, boom
    eminem - my name is (sarı'nın piyasaya çıkışı, klibi herkes hatırlar.)
    ricky martin - livin' la vida loca (ricky martin şöhretine şöhret katıyor.)
    paffendorf - where are you
    shaft - (mucho mambo) sway
    zombie nation - kernkraft 400
    paul johnson - get get down
    moloko - sing it back
    a-teens - gimme! gimme! gimme! (abba cover)
    wamdue project - king of my castle
    whitney houston - it's not right but it's okay (thunderpuss remix)
    bu arada britney spears karısı da baby one more time ile piyasaya çıktı.
    bonus: ciguli - binnaz (ne alaka demeyin içimden geldi ahah.)

    yıl 2000,

    king africa - la bomba
    bomfunk mc's - freestyler
    modjo - lady (hear me tonight)
    carlos vives - fruta fresca
    zebda - oualalaradime
    daft punk - one more time
    sonique - it feels so good
    sonique - sky
    it's my life*, californication*, the real slim shady*, desert rose* gibi parçalar da bu seneye ait.
    bonus: e-type - campione 2000 (euro 2000)

    buradan ileriye gitmeye pek gerek yok aslında ama hadi 2-3 yılı daha karışık örneklerle geçeyim;

    christina aguilera, lil' kim, mya & pink - lady marmalade (2001 yılında çıkmış, cine5'i gözlerini kısarak çözen kuşağı ziyadesiyle mutlu eden bir klibe sahiptir.)
    crazy town - butterfly (yine 2001 yılı. bi crazy town vardı, ne oldu ona hakkatten?)
    geri halliwell - it's raining men (2001)
    gorillaz - clint eastwood (2001)
    manu chao - me gustas tú (2001)
    missy elliot - get ur freak on (2001)
    elvis presley & jxl - a little less conversation (2002)
    las ketchup - the ketchup song (2002)
    nelly & kelly rowland - dilemma (2002)
    no doubt - hey baby (2002)
    tiziano ferro - perdono (2002)
    the cheeky girls - cheeky song (touch my bum) (2002 yılı, biz ne badireler atlattık görün diye yazıyorum bunu da.)
    panjabi mc - mundian to bach ke (2003)
    bhangra knights vs. husan - husan (2003, evet tanıdık, peugeut reklamından, neredeyse 10 sene olmuş..)

    öehh.. neyse bu kadar yeterli. çizgi film, dizi, oyun ve yine çocukluğumuzun kült filmlerinin müziklerine birkaç örnek dışında girmemeye çalıştım, yoksa bitmez bu. unuttuklarım, atladıklarım çoktur muhtemelen, hatırlatmak isteyen hatırlatabilir de.. yine de oldukça derli toplu, nostaljik ve güzel bir çalışma olduğunu düşünüyorum. iyi dinlemeler ve hatırlamalar.

    edit: televole hatırlatmasıyla 10 parça daha eklememe vesile olan mavi golge'ye teşekkürler.
  • işin sırrı olinde iki kere rafine reklamlarına hasta olmak, hangisi daha hafif? diye sorup "sağdaki" demek, kanal 6'da ana dizisini izleyip "çatçatçat kel behzat" esprisine gülmek, anaya bak anaya bedel üç beş babaya şarkısını söylemek, gece annenin uyuman için yaptığı ikazlara uymayarak fıstıki musiki izlemek romina ve gülçin'i çok sevmek, tırtıllar asla asla asla kahverengi bot giymez! diyebilmek, ninja kaplumbağalar izleyip shredder'a kıl olmak ama april o'neal a hasta olmak teenage mutant ninja turtles şarkısını "tıniçnutuknincatörtıls" diye söylemek, she-rayala he-man'in evlenmesini istemek, makarena dansı yapmak, turnike izlerken güner ümit'in soğuk esprilerine gülmek,street fighter oynamak kızların chun lee olmak için kavga etmesi, erkeklerin ken ve ryu kavgalarıyla sağa sola aduket çekmesi, aileler yarışıyor izlemek salak salak 100 kişiye sordukla başlayan espriler yapmak, tetris'te rekorlar kırmak elinin tetris oynamaktan uyuşması, doğumgününü mcdonaldsta kutlamak istemek annenin izin vermemesi, persil yeşil adamı tanımak ve ona saygı duymak, tüm evebeynlerin mcdonald's a makdanılt demesine gıcık olup sürekli düzeltmek, tüp çokoremin içine çubuk kraker daldırıp yemek, barış manço'yu çok sevmek oku bakiim ayııı diye bağırarak dolanmak, pazar günleri bizimkiler izlemek "kız katilsin valla kız" "ayla teyzem ne güzel ölee hık hık hıçkırıyo" "6 kere 8 -hııı 40 amca lan dunkof 48 48 .." geyiklerine yarılmak, bişey sorulunca sonuna "...babam afedersin" eklemek,bizimkiler'in ardından parlement sinema klübü çıkınca uyku vaktinin gelmesi saçlarını kuruturken annenin parlement sinema klübü reklamını görünce hadi uyku vakti demesi, ayı yogi izleyip cümlelerin sonuna "efeemm" eklemek, yaseminname ve yasemince izlemek "sürahi hanım" taklidi yapmak, chupa chups şekerlerinden çıkan çıkartmaları (spicegirls gibi) biriktirmek çıkartmalar için 10 tane şekeri üstüste yiyip şeker komasına girmek, chupa chups'un düdüklü şekerlerinden yiyip düdüğüyle içinden çıkan notamsı şeye bakıp oo mc donald had a farm ve türevlerini çalmaya çalışmak, tarkan'dan kıl oldum abi dinlemek, yonca evcimik danslarını taklit etmek, süper baba izleyip fiko'nun deniz'le evlenmesi için dua etmek, bay kamber izlemek, müfettiş gadget izlemek ve orgda müziğini çalmaya çalışmak, hakan peker'in köylü güzeli şarkısında klip çekmek, yine pazar günleri ödev yaparken pazar 94, pazar 95 (heryıl değişen program) izlemek ve ordaki platform yarışmasında eğlenmek anneye "anne sokat ne yaa" diye sormak, izel'in "hasretim" (şu yamyamların izel'i kaçırdığı) klibi evde çekmeye çalışmak şarkının başını : hanimakarnalarsınyagrudaa" diye söylemek, deniz arcak'tan yağmurdan kaçarken söylemek, mahallenin muhtarları izlemek temel'in uyy çaydanduk diyişini taklit etmek müzevvir müzeyyen'e kıl olmak muhtar bey'e asılan handan hanıma gülmek, helvacıoğlu blok flüt istemek, o yaşta keten kare topuklu kro ayakkabılardan giymek (feci modaydı), kağıdı kurşunkalemle karalayıp büyüteçle güneşte yakmak çıkan dumana hayret etmek, hügo izlemek tolga abiye ve köpeği "garip"e hasta olmak, arkadaşlarına anket defterini doldurtmak veya arkadaşlarının anket defterlerini doldurmak "lakabınız" kısmına hiç lakabın olmamasına rağmen "pirenses" yazmak, cuma günleri bir başka gece izleyip şarkı söylenen kısımlara gıcık olup skeçlerin gelmesini heycanla beklemek,tom ve jerry'de tom'a üzülmek, yumiyum yemek, polis akademisindeki mahoniye aşık olmak, olacak o kadar izlemek olaya kaptırıp telefonu kapatırken "beni bekleyin anacıım" demek, 7den 77ye çıkmak için hayal kurmak sürekli mektup yollamak, yapışkanlı küpe takmak, roller blade alması için anneye yüklenmek, deliler gibi nintendo oynamak, super marioyu bitirme hayalleri kurup her seferinde "thank you mario but the princess is an another castle" yazısını görüp bişi anlamayıp ingilizce bilen abi ablaya sorup "yok prensesi kurtaramamışsın başka bi kaledeymiş" diyince üzülmek, abinin ablanın kuzeninin eskiyen kara kutusunda tavşanı karşıya geçirme oynamak, susam sokağı şarkısını ezbere bilip bütün gün evde söylemek, minik kuş-edi büdü hastası olup ilkokul öğretmeninin "susam sokağında harfleri yanlış öğretiyorlar hiç göstermesinler dediğine şahit olmak, okul çıkışındaki adamlardan dandik şekerler leblebi tozu tarkan posteri almak, zaman ilerleyince backstreet boys ve spice girls şarkılarını anlamadan "ifyouwannabimalava" diye anlamadan söylemek,backstreetboys'un kütpleyinkgeymıs şarkısını çok sevmek, grup vitamin dinlemek "ismail" şarkısını ezbere bilmek, akülü arabası olan çocuklara üzülmek anneye babaya akülü araba için baskı yapmak ama sonunda babayı almak, star tvnin açılısına tanık olmak, izel-çelik-ercan'ı sevmek ve ordaki izel gibi olmak istemek, ajlan ve mine'ye hasta olmak, tayfundan hadi yine iyisin dinlemek, troll bebekler alıp saçlarını okşayıp dilek dilemek dileğin gerçekleşmesi
    için saçlarını kimseye elletmemek, hülya avşar doğurdu mu doğuracak mı çocuğu nasıl olacak diye beklemek, top10 listelerini takip etmek, kral tv'nin açılışıyla tv karşısında kliplerde dansetmek, nickelodeon'da clarissa ve pete& pete izlemek nickelodeon reklamlarını ezbere bilmek, burak kut'un çılgınım şarkısını bılgınım ben başkına bazırım bayımdan bok gibi bırlarıp diye söyleyip bok kısmında kıkır kıkır gülmek, yıldız tilbe'nin ortaya çıkması delikanlım şarkısını o yaşta dinleyip "geceler boyu sevişmelerimiz bitmesin" kısmında kızarmak, abinin/ablanın aldığı almanca bravo müzik dergisinin en orta sayfasındaki cinsellik sayfasına bakıp fotoları görüp utanıp hayata küsmek, aynı anda birşey söylenince cips kola klit blöps demek, fransa 98 oynayıp çıkartma kitabını alıp çıkartma biriktirmek, yonca evcimik kolyesi takmak, milliyet çocuk dergisi almak,eurovizyonda şebnem paker'i desteklemek "dinle" şarkısını söyleyip durmak, hersezon lüküs hayat'a gitmek zihni göktay'ın eklediği güncel esprilere gülmek ve malesef hersene kadrodan birilerinin eksildiğini görerek üzülmek, michael jackson'ın eski halini görüp hayretlere düşmek, elm sokağında kabus izleyip akşam annenin seninle uyuması için yalvarmak, kanald'nin ilk açıldığı dönemlerde tsubasaizlemek, yerli malı haftasında okula çikita muz getirenleri kınamak çikita yerli değil öğretmenim diyip getireni ispiyonlamak, gazetelerden kupon kesip 14 kupona kocaamaan oyuncak ayı almak, annenin gazetelerden gelen tabak çanak için aynı gazeteden on tane aldığına tanık olmak, bir dönem tüm evlerdeki tabak çanağın "acropal" olması ve misafirliğe gelince tabaklara bakıp sırıtmak, power rangersçılık oynayıp pembe olmak için heves etmek, hey corç versene borç şarkısını ezbere bilmek anlam verememek, patlayan şeker yemek, karamelek izleyip ilişkilere anlam verememek "lamia hanım" a üzülmek, aboneyimm abonne diye ortalarda dolanmak, lambada dansı yapmak yasaklanmasına anlam verememek, oya&bora ikilisine özenmek sınıftan erkek/kız arkadaş bulup oya&bora taklitleri yapmak "ara beniii" söylemek, kırmızıyı tutup kural koyan olmak yananlara şans tanıyıp "allahın hakkı üçtür" demek, karakedi görünce saçını çekip 3 tane kuş görmeye kendini zorunlu hissetmek, ebeturabirkiiüç oynamak, maculay culkin'e aşık olmak, mary-kate ve ashley olsen'a özenmek, kokulu kağıt koleksiyonu yapmak, ahmet buhan matematik kitaplarından matematik öğrenmek, otomatik kalemkutu alması için anne babaya yüklenmek, galeria'daki fame city'ye gitmek ama boyun kısa olduğu için define adası'na girememek içeri giren abla/abi ye uyuz olmak peşinden ağlamak, stres bileziği alıp ikide bir onunla oynamak annenin gıcık olması, dolma tekerli bmx bisiklete binmek abinin/ablanın lastikleri inen şişen bazen patlayan pinokyo bisikletini kıskanmak, öğretmenlerin kemal sunal dizisi izlemeyi yasaklamasına sinir olmak, sanal bebek alıp sabahtan akşama kadar onunla oynayıp yedirip yedirip çatlayıp ölmesi, gazeteden şebnem bebek ve türevlerini alıp biriktirmek evde çöplük yaratmak, little babies alıp içinden zenci bebek çıktı mı diye bakmak zenci bebeğin uğur getirdiğini düşünmek, taso çılgınlığına tanık olmak, dönen taso-televizyonlu taso ve türevlerini, she&he dergisi almak, hey girl okumak, 1bin liraya sakız alırken sakızın 5bin lira olduğunu birden farkederek dehşede düşmek, calippo yemek, necmettin erbakan ve mesut yılmaz taklitleri yapmak, caprii caprisuun capricapri caprisuun reklam şarkısını bilmek, süpriz çukulatanın içinden çıkan oyuncakları biriktirmek, lazerlerden satın alıp okula götürmek okulda öğretmenin lazerinizi alması "velin gelince alır" demesi, sokaklarda tansu çiller'in "2000'e 3 kala" sloganlı resimlerini görmek, "titanic'e gittin mi" diye sormak cevap olarak "3 kere gittim" denmesi "en son hangi filmi izlediniz sorusuna "titanic" demek, evebeynlerinin seni aslan kral'a götürüp senin bi bok anlayamaman ama onların hüngür şakır ağlaması, metin arolat'ın "dert değil" klibini izleyip inanılmaz şaşırıp göğüslerden muhallebi dökülmesi sahnesinde gözlerini kapamak oha demek veeee 90lı yılların sonlarında: ericsson cep telefonlarının çıkışıyla "a1018 ablan 20", "erikson çilekbaş" gibi iğrenç espriler öğrenmek, nokia telefonda yılan oynayıp yılanda rekorlar kırmak, abiler/ablalar/kuzenler vasıtasıyla icq'nun irc'nin e-mail'in varlığından haberdar olup, icq numarası almak ve 8 haneli icq numarasını ezberlemeye çalışmak, irc dili öğrenmeye çalışmak "lam" "olm" gibi laflar ederek mallaşmak, 17 ağustos 99 depremini yaşamak ...2000lere girip ayvayı yediğini anlamak.

    eklenmeden edilememiş, 1996 yılından gelen edit: sen sus hiç bir şey söyleme sen sus da gözlerin konuşsun!
  • radyoda calan eski bir sarkiyla gozlerinize yaslarin dolmasi (ozellille levent yukselin 2. albumunden), yonca evcimik'in sacma pop sarkilari, korfez savasinin ilk goruntulerinin tas devrinin arasinda flas haber olarak yayinlanmasi, kokulu kalem ve silgiler, lastik atlamak, star bir, tele on, kanal 6 ve butun disneye ait cizgi filmleri (ozellikle darkwing duck) disney dunyasi adli aylik dergi, milliyetin verdigi ilk ansiklopedim, anneye deliler gibi kupon kesmekte yardim etmek, reks sinemasina alaadin'i, mrs. doubtfire'i, kiz arkadasim*i izlemeye gitmek, windows 3.1 bilmek, lemmings oynamak, aileden gizli gizli street figther oynamaya gitmek, skoda, tofas dogan ve renault broadwayin piyasaya ilk cikisi, kadikoy pyramidde basket oyununu oynayip biletlerden kazanmak, lc waikikki, 012 benetton giymek renkli renkli, bir baska gece izleyip hadi anlat bakalimda halit kivancla olmak, yilbasi gecesi havaii fisekleri gormek, 911, wet wet wet, new kids on the block dinleyip sarkicilara asik olmak, dogan kardes okumak, barbielerin yerine sindy bebekler, transformers, playdoh, tombo 05 kalem ucu istemek, fkmye gidip denemelerinin ve diger sinavlarinin uzerindeki figurleri renkli kalemlerle boyamak, susam sokagi, "cek cek kurekleri mavi nehirde, keyifli neseli tasasiz cikar hayatin tadini", ali ogmen'in sosyal ve fen bilgisi kitaplarini calismak, rana kilicin* lacivert renkli puzzle parcali matematik kitabini cozmek, ilk proteinli muzlu cokoprensi yiyinceki yuz ifadesi, kral tv nin pop muzigi calan zamanlari ve vj kavrami, hatta vj. yesim, emrahin bati yakasinin hikayesi, ayrica sevdim mi tam severim'i, tarkanin kil olusu, renkli iplerle saca yapilan uzantilar ve orulen bilezikler, pirinclere yazilan renkli sulardaki isimler, raksotek'in cizgifilm videolari: alis harikalar diyarinda, asteriks ingilterede, monica seles, sanchez, michael jordan, garip sekilde danseden veya gunes gozluklu kola ve sprite kutulari, cim adamlar, parizyen'in renkli cocuk coraplari, pamuklu taytlar, ilk kocaman kare siyah discman, babanin araba telefonu, michael jackson'un remember the time klibi ve dangerous albumu, robinson club lykia.... ve bu hayal meyal tam olarak parcalarini birlestiremedigim donemde dunyayi yeni yeni taniyor olmak.
  • doksanlarda çocuk olanlar için pazar akşamları bizimkiler izlemektir biraz..pazartesinin okul hazırlığı yapılır, sanki pazar değil de pazartesi banyo yapsak olmuyormuş gibi illa pazar günleri banyo yapardık.. çocuk kalbimizle kapıcı caferi sever, sabri beye kıl olurduk.. ali desen, bizimle büyüyordu onu gördükçe büyüdüğümüzü hissediyorduk.. sonra maraton başlardı ki; bir kadın olarak futbola olan sevgimin nedenidir maraton. erman toroğlu' nun gerizekalıya anlatırmışçasına açıkladığı pozisyonlar sayesinde, iddia ediyorumki erman toroğlunu izleyerek hakemlik adına bir şeyler öğrenmiş olanlar süper ligde maç yönetse; hiçbir yönetici ve futbolcu çıkıp da hakem hakkımızı yedi demez..*

    doksanlarda, pazar günleri evlerde genelde misafir olurdu ya da biz misafirliğe giderdik.. bir süre evin içinde oturup da illallah dedirtecek kadar çok şey kırar, argo konuşarak anneyi sinirlendirmeyi başarır, nihayet annelerin başından savma amaçlı izinleriyle sokağa çıkardık.. güçlü olanın kazandığını, yaşı büyük olanın hiyerarşi estirdiğini misket oynarken öğrendik.. sen kazanmış olsan bile o dönemde “piç” diye tarif ettiğimiz bir çocuğun tasoları kapıp kaçtığını gözlerimizle gördük, play station bize uzaktı segalarımızı canımız kadar sever ama önce arkadaş derdik.. parkda yeterince yorulup, yeterince seksek oynayıp, 9 taş da kazanmadan, üstümüz yeterince kirlenmeden ya da annemiz bizi eve çağırmadan, ev denen şeyin varlığı aklımızda yoktu..

    ahhh bir de süper baba vardı ki, cuma akşamları sobanın üstündeki çaydanlıkla beraber hatırlıyorum hala.. geçen aylarda kanal 1' de tekrarı vardı ipek gidiyor fiko intihar ediyordu.. ipek giderken fiko' nun ağacın arkasından bakması duygulandırdı beni, hadi itiraf ediyim gözlerim yaşardı biraz.. babam dedi ki “siz o zaman da ağlamıştınız ablanla ikiniz fiko’nun intiharına”.. tabii ben uzun zamandır diziyle büyüdüğüm için dizinin başrolünün ölmeyeceğini öğrenmiştim artık.. bu defa beni ağlatan ipekin gidişi fikonun bakışıydı.. üzerinden 11 yıl geçmiş, çocuk benle şimdiki ben arasındaki farklar daha belirgin artık.. hem alim bile büyüdü kocaman göbekli bir genç oldu, biz niye değişmeyelim.

    biz tarkanı kendi ellerimizle büyütmüştük.. dişlerinin ayrık olduğu günleri bilirdik, savaş abisine çişi geldiğini söyleyecek kadar bizimle aynı yaştaydı.. ki ben 8 yaşındaydım ve annem öğretmişti "başkalarının yanında çişim geldi demek yok" demişti.. divalığının nerden geldiğini anlayamadığımız bir ajda pekkan vardı ,bebeto burak kut vardı mesela bizim için bişey ifade etmese de ablamın odasındaki posterini hala hatırlarım, şimdi zar zor hatırladığım ortada kuyu var yandan geç ozan, arabası olup da ruhu olmayan mustafa sandal çıktığında biz çocuktuk.. yonca evcimik aboneydi o zamanlar, nedendir bilinmez 9.15 vapurunu beklerdi.. sezen hep sezendi..

    biz 90ların çocukları ne 80ler gibi siyasi bir karmaşanın ortasındaydık, ne de milenyum çocukları gibi teknolojinin içine doğmuştuk. hem sega hem bilgisayar kullandık,hem rock hem arabesk dinledik, trt nin tek kanal günlerini görmemiş olsak dahi az kanal nedir biliriz.. biz hem erkan yolaç' a, hem cem yılmaz' a güldük, cem özer' in laf lafı açıyorla türkiye’nin ilahı olduğu günleri de hatırlarız..

    bir de süper mario vardı mesela, ondan sonra hiçbir oyun kahramanını sevemedim, ondan sonra hiç kimse mantarını taştan çıkarmadı.. bir de hiçbir oyunu bitirmek için bu kadar çok uğraşmadım hiçbir oyunun sonuyla ilgili süper marionun son bölümüyle ilgili duyduğum kadar çok yalan duymadım;

    -ya benim kuzenim bitirdi süper marioyu.. son bölümde ateşten atlayıp, suda yüzyomuşsun, havada ateş edip, karada sıçıyomuşsun!
    -yalan atma!yalancı! abim dedi ki sonunda mario ölüyomuş..
    gün geldi 8-4e gelip bitirdik marioyu..zaten bizim eve de bilgisayar gelmişti.. mario’nun pabucu dama tabi.. sonra gömleklerimi pazar akşamları annem değil, pazartesi sabahları bizzat ben, okula geç kalmamak için bir yandan diş fırçalayarak ütüler oldum.. pazar günleri ben arkadaşlarımla geziyor, annemle babamsa haftanın yorgunluğunu atmak için evde kalıyorlardı.. velhasıl 90lar bitiyor, ben büyüyordum..
  • - tasoları anneniz atmasın diye evin bir yerine saklamak..

    - futbolcu kartlarını üttürmemek için sadece biriktirmek ve oynamamak..

    - sabahları erkenden kalkıp bugs bunny ile birlikte kahvaltıdan önce havuç yemek..

    - yıl başı geceleri show tv de çıkan dansözleri üç boyutlu gözlükle televizyonun kıyısından köşesinden bakıp belki etek arasından bir şey görürüm umuduyla heveslenmek..

    - çarli ve atakan* ile birlikte şifreli kanalları izleme stratejisi geliştirmek ve amuda kalkıp, tek gözünüzü kapatıp, diğer gözünüzün 30 derece kısmayı denemek..

    - öğretmenlerın anlattığı hikayelere inanmayıp televizyonun içinde bu kadar çok insanın nasıl barındığını merak edip tornavidayı her görüşünüzde televizyon ile göz göze gelmek..

    - içi çamurla doldurulmuş olan gazoz kapaklarına saygı duymak, ama anne kızar diye eve bir türlü sokamadığın için uzak durmaya çalışmak..

    - tenefüste erkek tayfasıyla uzun eşek oynayıp, nöbetçi öğretmen tehdidine karşı bir adet eziği kapı önüne koymak..

    - kız kısmısıyla ip atlayarak bir sürü saçma mani ezberleyip, döneme göre maço takılan erkeklerin ve sevdikleri kızlarla oyun oynuyorsun diye dışlanmak..

    - saatler 12'yi vurduğunda cine 5 i açıp sessiz bir ortamda kapıyı aralayıp bir şeyler görmeye çalışmak..

    - zeki müren'in öldüğü gece tuvalete giderken karşına çıkacak diye korkmak..

    - kemal sunal filmlerini çizgi film tadında izlemek..

    - tsubasa'yı her sabah iple çekip missaki ile birlikte ne tür şaklabanlık yapıp bize dünyanın yuvarlak olduğunu idrak ettirecekler diye düşünmek..

    - yılmaz morgül'ün şarkılarını aynanın karşına geçip söylemeye çalışmak..

    - bisikletlerin önüne ve arkasına babalarımızın arabalarının plakalarını yazıp dolaşmak..

    - sonra yine bisikletlerle motorcu hissedip arka tekerle çamurluk arasına plastik şişe yerleştirmek..

    - ziiiiiiiii ya da diğer adıyla simiiiiiiit oynamak, terlemek ve dayak yemek için tenefüs zilinin çalmasını beklemek..

    - beden eğitimi dersini çok sevmek ve onun için cuma gününden okulun satmış olduğu eşofmanları anneye ütülü mü diye sormak..

    - ve bana göre en kıyağı annemin her banyodan sonra atletimi külodumun içine sıkıştırıp açılırsa üşüme olum diye tembihlemesi..

    böyleydi ulan işte.. kocaman tebessüm bırakıyor şimdi.. halbu ki ne kadar zordu bizim için o dönemler. bir an önce büyümek sevgili edinmek, severken sevilmek isterdik..
  • devasal taclar takip yonja evcimike dansetmek, abonenin tum sozlerini bilmekle beraber dansini bile yapabilmek, balli ekmek yemek, ispanyol paca pantolon sahibi olmak, hugo izlemek ve kasilmak, 7den 77yeye katilasi gelmek, ebeveynlerden gizli bizimkileri izlemek, deli gibi gameboy oynamak,mustafa sandali yakisikli bulmak, siyaset meydaninin neden bu kadar uzun oldugunu anlamamak, her gun eti cin yemek ve mutlu olmak gibi bir cok seyin sebebi olmak.
  • - bilgisayara uzaylı gibi bakmaktır. yukarıdaki komşu kızı ablaya ödevlerini yaptırmak için çıktığında, size ''chat'' diye bir şeyin olduğunu ve nasıl yapıldığını tarif ettiğinde ona da uzaylı gibi bakmaktır.
    - senden daha güzel ve aynı zamanda dokunmatik olan telefona sahip olan arkadaşı değil; senden daha güzel yakan top oynayan, daha güzel kitapları olan, daha güzel kalemi-silgisi-suluğu olan arkadaşı kıskanmaktır.
    - okula giderken ''kimseyle konuşma, şeker verirlerse de yeme'' tembihi almaktır.
    - büyüyünce teenage mutant ninja turtles fantastik serisindeki, kötülerin yakalanması için ninja'lara yardım eden ve gerçeğin açığa çıkması için enteresan kasetler bulan april o'neil olmak istemektir. erkekler için de ninja kaplumbağa tabiki.
    - anne babadan zagor, kankası çiko, clementine, sadri alışık ve belgin doruk efsanelerini dinlemektir.
    - okuldan geldiğinde önlüğünü bile çıkarmadan çakmaktaşlar'ı açmaktır.
    - sevimli hayalet casper'dan korkmamak, onun gibi duvarları delip geçmek istemektir.
    - bir gün jetgiller'in yaşadığı kafaya sahip olmayı hayal etmektir. 2000'lere gelince onlar gibi olabileceğimizi sanmaktır.
    - uyku saati geldiğinde yatmayı bilmektir. (artık öyle değil maalesef çocuklar)
    - kitap ve defterleri hazır kaplıklarla değil, okulun açılmasına bir gün kala eşşek gibi oturup teek tek kaplamaktır.
    - pazar günü banyo yapmaktır.
    - barbie bebek giydirme oyununu internetten değil, bizzat kendi ellerinle anne ile beraber dikilen elbiselerle giydirmektir. sonra onu ken ile evlendirip muradına erdirmektir.
    - susam sokağı çıkınca apışıp kalmaktır. edi deyince büdü, büdü deyince edinin akla gelmesidir.
    - taşla veya cam parçasıyla baş parmağı yarıp ''kan kardeşi'' olmaktır.
    - markete değil, bakkal amcaya gitmektir.
    - okulda tahtaya ''ders: hayat bilgisi, konu: biz ve çevremiz'' yazmak için yarışa girmektir.
    - ip atlamaktır. arkadaşa ''önce yavaş salla sonra hızlandır taam mı'' demektir. ipi ikili atlayan ablaları izleyip ben de öyle atlayacağım diye deli gibi hırslanmaktır.
    - resimli müzik dergileriden backstreet boys grubunun resimlerini kesip, kızlarla beraber hangisi daha yakışıklı sorunsalına cevap aramaktır.
    - serviste ''bir efsaneydi bir efsaneydiiiii senle beraber olmak..'' şarkısı çalınca, dar alanda kısa hakan peker dansı yapmaya çalışan oğlanlara kızlarla arkada kıkır kıkır gülmektir.
    - kız seni yerler seni ham yapan bu zilliler, birkaç iyi adam, bandıra bandıra ye beni gibi şarkıların akıl tutulması yaşatmasıdır.
    - mirkelam'ın nereye koştuğuna anlam verememektir.
    - we’re in this together şarkısının sözlerini ezberlemeye çalışmaktır.
    - nothing else matters dinlemek, metalica ile tanışmaktır.
    - süper baba müziğini fülütle çalmaya çalışmaktır.

    =======

    - ilk müzik setini sabah gazetesi'nin verdiği kuponlardan almaktır.
    - cumhuriyet gazetesi'nin katkılarıyla verdiği ''atatürk ilke ve inkılapları'' kitabıyla dönem ödevi yapmaktır.
    - tetris'ten atari'ye geçildiğinde arkadaşlara hava atmaktır.
    - milenyum denen şeye girince bir bok olacağını sanmaktır.
    - süper mario oynamaktır..
    off! bir dönemin manyak akımı. sabah akşam mario oynamak, mario'yu bitirmeye çalışmaktır 90'larda çocuk olmak. bitirenlerin efsanelerini dinleyip gaza gelmek sonra yine yine yine, annenin ''kızım kalk artık oradan'' diyene kadar başından kalkmayıp bitirmeye çalışmaktır.
    - mario'yu bitirecek aşamaya gelindiğinde aslında çocukluğun da biteceği ve artık büyümüş olacağının farkına henüz varmamış olmanın verdiği güzelliğini yaşıyor olmaktır!
    - pal sokağı çocukları'na hüngür hüngür ağlarken, başınızı okşayıp sizi teselli eden annenin 'ağlama kızım' derken bir yandan da dayanamayıp güldüğünü görünce ''ne gülüyosun ya hüüüüüüüüü'' diye daha da hiddetlenip, kucağına kapaklanarak göğsünde gözyaşı ve sümük ıslaklığı bırakmaktır.
    - pazar sabahı kahvaltı yaparken adam olacak çocuk izlemek; barış abi'den diş fırçalamayı, sokak satıcılarından bir şey almamayı, kütüphanede ve tiyatroda sessiz olunması gerektiğini öğrenmektir.
    - leblebi tozunu bir hamlede yutmaya çalışmaktır.
    - perihan abla izleyip duvara bardak dayayarak, gerçekten diğer odadan ses gelip gelmeyeceğini kontrol etmektir.
    - aslan kral izlemek,
    - robin hood olmak istemek,
    - gülten dayıoğlu'nu hatmetmektir.
    - elm sokağında kabusu'nu izleyip gece altına işemektir.
    - babanın ana britanica ansiklopedilerini atmaya bir türlü eli gidememesidir.
    - kütüphaneye gitmenin en büyük zevklerden biri olmasıdır.
    - zeki müren öldüğünde haberlerde onun için yas tutanları, ağlayanları, mezarına koşanları görünce yanında oturulan babadan onun çok önemli bir insan olduğunu ilk kez o gün, öldüğünde öğrenmektir.
    - turist ömer izleyip, paytak yürüyüşüne gülmektir.
    - nette değil, mahallede fink atmaktır.
    - oğlan veletlerinin ''hişşt kız hepsi senin mi?'' esprilerine maruz kalmaktır. *
    - 80'lerin çalkantısı ve 2000'lerin arafında kalmaktır.
    - tansu çiller ve süleyman demirel taklitleri yapmaktır.
    - l-manyak okumak, ayşegül serisini bitirmek, dünya klasiklerine okumaya geçince kendini bir bok sanmak, bir an önce o kalın kalın kitapları okuyan ablalar kadar büyümek istemektir.
    - matematik çalışmaktan sıkıldığında abaküsle oynamaktır.

    =======

    - tarık akan'la gülşen bubikoğlu'nun evli olduğunu sanmaktır.
    - misafirliğe gidildiğinde ''bizim zamanımızda trt...'' diye başlayan amcayı kafa sallayarak dinliyormuş gibi yapmaktır.
    - canım kardeşim filmindeki kahraman'ı ve onun ''üşüyorum, koynuna gireyim be abi?'' repliğini unutamamaktır. filmin sonunda kahraman'ın öleceğini bilmenize rağmen, son sahnede yine ve yeniden hıçkırarak ağlamaktır. 70 ve 80'lerde en büyük hayali kupon biriktirerek televizyon almak olan fakir çocukluklarla tanışmaktır.
    - misket'in son anda yetişip, sizden büyük ağabeylerden nasıl oynanacağının öğrenilmesidir.
    - misket, kupon, gazete, dergi biriktirmektir.
    - oyuna kimin önce başlayacağına aldım-verdim yaparak karar verenler kulübü'nde olmaktır.
    - eski kot pantolondan çanta yapma akımını başlatmaktır. *
    - tansu çiller'in neden heceleyerek konuştuğuna anlam veremamektir.
    - ansiklopediden araştırmaktır.
    - küçük kadınlar okuyup hayatın gerçekleriyle yüzleşmektir.
    - asıl 80'lerin dizisi olan ama daha sonra tekrar türk televizyonlarında yayınlanan little house on the prairie dizisini ''aa bu asıl bizim zamanımızın dizisi'' diyen anneyle beraber sarılıp izlemektir. annenin izlerken eski günleri yad eder sözlerini dinlemek beraber kah hüzünlenip, kah gülmektir.
    - cheetos'tan çıkan tasoları biriktirmektir.
    - 17 ağustos 1999'u unutamamaktır.
    - hogo oynayabilmek için tolga abi'ye bıkmadan usanmadan telefonlar açmak, tolga abi her ''hogooooo süper kahraman..'' diye bağırdığında boyun damarlarına korkuyla bakmaktır.
    - burak kut'un yaşandı bitti klibindeki siyah-uzun paltolu matrix hallerini, motoruyla kızın önünü kesip arabasının üstünden ışık hızıyla geçmesini unutamamaktır. ha bir de ''heyecanlıyım çooook çılgınım bebeğim..'' deyişini..
    - kaset almaktır.
    -90 tank'ı bitirmeye çalışmaktır.
    - okul çıkışı bir poşet dolusu tirmisi midene doldurup, evde yemek yiyesinin gelmemesidir.
    - 80'lerde çocuk olanlara karşı ezik kalmak, 2000'lerde çocuk olanlara karşı ise havalı ve üstün olmaktır.
    - ve 90'larda çocuk olmak her dönemin çocuklarından farksız olarak ''çocukluğa'' özlem duymaktır.
    http://www.youtube.com/watch?v=marfczoaj4c
  • yonca evcimiğin aboneyim abone'sini dinleyerek hayatlarını daha önce hiç görmedikleri dans figürleri ile renklendirmiş....aynı zamanda lambada furyasında; siyah, kenarları fosforlu pembe ya da fosforlu yeşil taytlar giyerek birbirinden nefis lambada danslarıyla müthiş kaynaşma örneği gösteren çocuklar...
  • üzerinden tank paleti geçmiş seksenlerin çocuklarının ardından gelen, sabunlanmış tarihin çocuğu olmak.
    renkli televizyonla, uzaktan kumandayla tanıştı bu çocuklar. trt artık daha az arıza veriyor ve dolayısıyla daha az necefli maşrapa gösteriyordu. mantar gibi türeyen özel kanallar vardı. sisin arasından bir erzincan depremi görünüyordu. babalarının parasıyla kaset çıkaranları dinledi bu çocuklar. boktan şarkılar ağızlarına dolandı. bu kasetlerin neden milyonlarca sattığını yıllar sonra üniversitelerinde tez konusu yapacaklardı. tarkan'ın ilk şarkılarını dinlediler, çıkışını gördüler, estetik yapılmamış dişlerini, ekose pantolonunu gördüler. oya bora ile "ara beni, öptüm seni seni" dediler. özel kanallarla beraber, marialı, rosalindalı pembe dizileri, cesur ve güzeli tanıdılar. babaları ve anneleriyle televizyon izlerken, dudak dudağa öpüşen insanları ilk defa gördüler, beraber sıkıldılar, terlediler. yıllar sonra rüküş diyecekleri, "o elbiseyi giyerken hiç mi utanmamış" diyecekleri idolleri vardı. çizgi filmler yavaştan makineleşmiş, yaratıklaşmıştı. bosna hersek'e giden kamyonların üzerindeki "un" yazısının ekmek hammaddesi olan un olmadığını, united nations'in kısaltması olduğunu bilmiyorlardı. aslan kralı izleyip ağladılar. her gün trafik kazası haberleri duydular. güneydoğudaki vahşeti, bu vahşet üzerinden ekmek kazanmaya çalışanları düşünüp durdular. neden bu amcalar birbirlerini vuruyorlardı? kimi zaman minibüsün yanındaki kömürleşmiş cesetler, kimi zaman alnına kurşun deliği açılmış bebekler, kimi zaman sıcağı sıcağına denen facia programdan görüntüler geceleri uykularını kaçırdı. susurluk kazasını görüp, babalarına tehlikeli sorular sordular. kimilerinin çocukluğu 17 ağustos depreminde beton kolonların arasında kaldı. bir çoğu şimdi baharında..
    seksenlerin trajedisinin benzerini bu çocuklar da yaşadılar.
  • meshuuurrr 2000 yılını (diger tabiriyle millennium) büyük bir merakla beklemektir.
    her gün hugoyu izlemek, oynayanlara imrenmektir.
    en büyük zevkinin ataride deli gibi super mario oynamak olmasıdır, bi türlü sonuna gelememektir.
    burak kut un klibini her gün seyrettirdigi için, kral tv yi matah bir şey sanmaktır.
    "yeniyüzyıl" gazetesini, verdigi abidik gubidik şeyler yüzünden babaya aldırmaya çalışmaktır.
    cep telefonuna "uzaylı" gibi yaklaşmaktır.
    peynirli tombidir.
    pazar günlerinin anlamını; parlament gecesi ve bizimkiler olarak bilmektir.
    tarkan ın en kıl olduğu zamanı* ve en büyük gafını* hatırlamaktır, onu öyle sevmektir.
    tazmanya canavarlı ve az bulunan dönen tasoları kaybetmekten korkmaktır.
    power rangers la büyümektir, şeker kız candye üzülmektir.
    yalan rüzgarını, anneanneyle büyük bir şaşkınlıkla izlemektir, hiç bitmediğine de akıl sır erdirememektir.
    ilk ezberlenen şarkının "aboneyim " olması, çılgın bedişi zevkle! izlemek, yonca evcimiği çok genç sanmaktır.
    michael jackson dan o zaman da korkmaktır (evet bu hiç degismedi)
    hey corc versene borc,ortada kuyu var yandan geç,hadi yine iyisin ve nice garip şaheserlerle büyümektir
    arkadaşlarınla hayali spice girls grupları kurmaktır, danslarını öğrenmeye çalışmaktır.
    beyazıt öztürk ü ilk, radyocu olarak tanımaktır.
    depremin nasıl bir sey oldugunu çok iyi anlamaktır.

    daha neler nelerdir..

    bir yandan da, arada kalmisliga ayak uydurmak zorunda olmaktir.

    şimdi de; o zaman bilgisayar ve bilumum teknolojik alet olmadigi için sukretmektir, sanırım ikibinli yıllarda çocuk olmaktan çok daha iyi bir şeydir.
hesabın var mı? giriş yap