alamet

• felis'in dediğine paralel biçimde irilik, göz dolduruculuk, gözden kaçmayacak belirti, nişan, iz olarak alamet de söz konusu. bu bakımdan köylükte iri, heybetli için de alamet (gibi) denirdi. bu beni bir olasılık ve güçlü tahmin olarak alama dediğimiz iri, avuç içini dolduran taşın adkandırmasının alametten gelmesine götürüyor.
  
  heian dönemi japonya'sında hapşırmanın batı'da olduğu gibi birçok anlamı vardı. ayrıca biri hapşırırsa ondan önce son konuşan kişinin sözünün yalan olduğu düşünülüyordu. genelde hapşırmak kötüye alametti ve uğur getirecek bir formülle etkilerini gidermeye çalışmak, örneğin hapşıran kişiye uzun yaşam dilemek normaldi. hapşırmak/@ibisile
  
  "sonra yavaş yavaş zihin sadece bekleyişten ibaret bir hayata başlayınca bu sesler günün merhalelerini işaret eden alametler olurlar, nihayet vakti gelip de nuran gelmeyince daha evvelki tecrübelerin acı hatıralarına kalbolurlardı." ahmet hamdi tanpınar - huzur
  
  (bkz: alama/@ibisile)
  (bkz: garamat), garamet