• kollarinizin birinin bi tarafa digerinin bi tarafa acilip, carmiha gerilmi$ gibi baglandiginiz masadir.bulundugu mekanin oda sicakliginin du$uklugu ile bu masanin manevi soguklugu uyumluluk icerisindedir.
  • keyif zamanı olan intern döneminde doktor adayı arkadaşlar ameliyat masasıdaki hastaların örtüsünü açıp orası burası ile dalga geçiyorlarmış.para kazanmadıkları dönem olduğu için işin ciddiyetinde olmayıp,dalga geçmeler hat safhada oluyormuş. anlattılar bana, bende güldüm yalan olmasın,anlattıkları komikti ne yapayım.
  • hemşirelerin ` : hiç sevmem canları pahasına korumaya aldığı , çevresinde kuş : intern doktor` uçurtmadığı masa.
  • ümit besen'in aralık 2012 tarihli albümü.
  • ameliyathane masası kritik bir masadır. zannımca ne nikah masasına, ne de yemek masasına benzer. ama kumar masasına benzeyebilir. ya batar ya da çıkarsınız. ameliyat masası kuşku duyulmayacak bir utku olmalı, utku..meslek yaşamı o kanatlı masaya teslim edilir, eldivenler giyilir ve ..hastalar hep bu masaya teslim etmek isterler kendilerini..
    küçük bir erkek çccuğu gelir yatar o masaya günün birinde .. annesinin kucağından alınarak, hoplatıp zıplatılarak, hayatta kimseye yapamayacağınız şebeklikler yapılarak alınır ve o masaya emanet edilir kutsal bir kitap gibi, ibadet gibi. anesteziye başlamadan yaptığınız o kadar şebekliğin karşısında gülümser küçük çocuk, masadan sonra size çoktan teslim olmuş gibidir. anestezist masanın hemen başında okşar çocuğun saçlarını, ''-korkuyor musun?, diye sorar.. dudağını kıvırır küçük çocuk. kısa, çok kısa bir an, ortada yatan kendisiymiş gibi gelir anesteziste.. ''korkma!,, der, ''-kurtulacaksın, ameliyattan sonra okuluna bile başlayacaksın, herkes seni bekliyordur.,, mutlu bir yaprak hışırtısıyla kapatır gözlerini küçük çocuk. kara kaplı masada. (kutsal ya o yüzden kara kaplı bütün defterler gibi.)
    tamponlar, makaslar, bistüriler..
    büyük kırmızı lekeler uçsuz bucaksız bir deniz olur ardından. yıvışık kan, o masanın her tarafında dolaşıyor nasılsa başına buyruk.. bütün dünya kan sanki.
    ameliyatı biter küçük çocuğun.. gözlerini açmayı başardığında tam karşısında ona sırıtan yine bir anestezistdir. ''-geçmiş olsun bak uyandın, hadi bakalıım.. ,,
    hastanın durumu normal görülüp, pansumanlar bitirilip paketlendikten sonra ameliyat masasından yoğun bakım masasına bir yol uzanır..küçük çocuk zaman sonra kalkar, zıplar, gülücükler saçar.. ama yaşam ''bu kadar!;; der, burda bir son vermeliyiz bu sevinçlere.,, göklerden gelen bir karar vardır.
    musalla taşı, ameliyat masasından bir sonraki masadır artık.
    ''gözlerini hafifçe yummuştur inşallah, cennette nasılsa bak,, diye teselliler bile kurtaramaz arık kimseyi.. yutkunmaktan ağızlar damaklar birbirine yapışır, genizler yanar, acıya yürek dayanmaz.
    o masada ilk bakışları görmemek için neler verirdi o anestezist kimbilir?
    koklanınca solan tüm çiçekler, hiçbir daim uğramasınlar o masaya dileğiyle..
  • modern ameliyat masalarında hastadan sızan kanın toplandığı bir bölüm vardır. eğer ameliyat esnasında hastaya verilen kanlar yetersiz kalırsa ve stokta kan kalmamışsa; masadan akan kanlar bir filtreden geçirilerek tekrar hastaya verilir. özellikle karaciğer nakli, kalp nakli gibi hayati organ nakillerinde 40-50 üniteye kadar kana ihtiyaç olduğu düşünülürse (hatta bana bu ameliyat masasını gösteren cerrah, bir ameliyatında 173 ünite kan kullandığını söylemişti) her masada olması şart olan teknolojidir. hele ki ab negatif gibi nadir kan grubuna sahip bir hastaysa. bir de durumu çok hassas olan hastalarda başka kişilerin kanları olumsuz etki yapabileceği için önceliği hastanın kendi kanına verirlermiş.

    edit: bu işlemi yapan aspiratörler varmış, ameliyat sahasında olan kanamaları emip, filtreden geçirdikten sonra damardan geri hastaya veriyormuş. ancak özel bölümü olup akan kanı biriktiren bir masa henüz piyasada yokmuş. ben bana doktorun "hastadan akan kanı toplayıp, biriktirip, filtreden geçirdikten sonra hastaya geri veriyoruz" demesini biraz yanlış yorumlamışım anlayacağınız. uyarısı için dontgetanybigideas e teşekkürler.
  • soğuktur.
  • * ölüm yerimizi ve şeklini seçebilsek, seçeneklerimden biri olurdu *. negzel; uyuyorsun ve uyanmıyorsun... acısız, sızısız... hatta sevdiklerini gözünün önünden ve kalbinden geçirdiğin için o sırada mutlu bile oluyorsun

    kimseye ağırlık vermeden, aklına getirip üzülmeyi istemediğin şeylerle dolu olan hayatın gözlerinin önünden film şeridi gibi geçmesinin vereceği üzüntü olmaksızın. iki dakikada morga götürürler, ailene de yük olmazsın..

    gerçi bir gün bu masada kalırsam; bunun en büyük sebebi ortamın dondurucu soğukluğu olacaktır. narkozu alana kadar geçen zaman bile yetiyor içimin ve dışımın donmasına. *
  • (bkz: masada kalmak)
hesabın var mı? giriş yap