• dücane cündioğlu'nun sık kullandığı ifadelerden birisidir.

    kavramlaştırılması gerektiğini düşünüyorum bu ifadenin... çünkü pek çok şeyi açıklıyor. insana bir ufuk kazandırıyor.

    tek hücreli bir canlının da bilinci var. ışığa yöneliyor veya ışıktan kaçıyor. yapısına iyi gelen veya gelmeyen kimyasallara göre hareket ediyor. bu kesinlikle müthiş bir bilinç düzeyidir.

    bir karıncanın bilinç düzeyi ise çok daha gelişmiştir. kolonisini tanır. görevlerini bilir. yapması gerekenleri yaşadığı müddetçe harfiyen yerine getirir.

    bir arı belki karıncadan da gelişmiş olarak, kilometrelerce mesafeye uçarak gerekli çiçek özlerini ve diğer maddeleri toplar. kovanına dönüp, görevini tamamlar.

    bir fare veya sincap organizma olarak da arıdan çok daha üstün olarak artık omurgası bulunan küçük bir memelidir. eş seçer, ürer, yavrularını büyütür. strese girer, eğlenir. avcılara karşı hayatta kalmak üzere hep teyakkuzdadır.

    bir aslan çok daha kudretli ve üstün bir memelidir. gruplar halinde yaşar. inanılmaz plan ve tuzak yöntemleriyle çeşitli otçulları tuzağa düşürerek avlar. parçalara ayırdığı onlarca kilo eti bir kerede yer.

    bir şempanze veya goril son derece yüksek bir bilinç düzeyine sahiptir. buraya kadar sayılan olumlu özelliklerin hepsine ve daha fazlasını barındırır yapısında...

    klan içi pek çok karmaşık ilişkiyi de kavrar. hatta ve hatta yavruluk döneminden itibaren eğitilen bir şempanze işaret dilini ve temel ifadeleri dahi öğrenebilir.

    bu gerçekten de; tek hücreli canlıya, karıncaya, arıya, kemirgene, aslana nazaran eşsiz bir bilinç düzeyidir. ilişkiler karmaşıktır ve çok üst düzey bir iletişim ve daha fazlasının potansiyeli vardır. elle yapılan hareketlerle ve çıkarılan seslerle olayların, cisimlerin, fiillerin, isteklerin soyutlaştırılarak anlatılması söz konusudur ve kesinlikle farkındalık artmıştır.

    zira buraya kadar anlattığım kısımda çoğu kez farkındalıktan söz etmek mümkün değildir. bir tek hücreli sadece yapmak ister ve yapar. karınca, arı, kemirgen, kuş ve aslan için de böyledir. hepsi yapmak ister ve yapar. bir kuşun ileri derecede trigonometri bilmediğine emin olabilirsiniz. sadece yükselmek ister ve yükselir. ilerlemek ister ve ilerler. gerisini evrimin ona verdiği bellek ve refleksler halleder.

    ancak söz konusu primatımızda hele de işaret dili ve klan içi ilişkiler bahsinde artık farklı bir sınırdan bahsediyoruzdur. dediğim gibi farkındalık vardır. bilerek ve isteyerek yapmak söz konusudur. ancak bu da buraya kadarki anlatıma göre "mükemmel" bir üst kademeye yani örneğin insanoğluna göre son derece sığ bir düzeydir.

    insandan bahsettiğimizde artık işaret dilinden de öte, sanattan, edebiyattan, felsefeden bahsederiz. bunu gorillerin en zekisiyle bile yapmamız; "getir", "götür", "al", "vur", "kır" komutlarından ibaret işaret diliyle bir ucundan değinebilmemiz mümkün değildir.

    tabii her insan için de aynı seviyeden bahsetmemiz mümkün değildir. küçük bir çocuk, zihinsel engelli birisi veya büyükanneniz, muhtemelen hegel'e dair bir tartışmaya oldukça uzak olacaktır.

    peki insanın ufkunu açan, örneğin bilimi doğurmak gibi muhteşem bir işle sonsuz yarar sağlayan felsefe dahi -yani tüm insanlığın en ileri aşaması- bizi nereye kadar götürür? insanlığın gelebileceği en ileri bilinç düzeyinde ne vardır? onun daha ötesinde ne vardır?

    boyutsuzluktan, tek boyuta, iki boyuta, üç boyuta, dördüncü boyut olarak zamanın belirlenmesine bir farkındalık söz konusudur. peki 5., 6. ve daha sonraki boyutlar için mevcut ve ortalama insan aklı açısından ne söyleyebiliriz?

    çok da enseyi karartmamak lazım galiba. en azından şunu söyleyebiliriz. yürekleri tamamen rahatlatmasa da... her bilinç düzeyi kendisince en ileridir ve daha ilerisi yoktur veya saçma, anlaşılmaz ve gereksizdir. ancak ne yazık ki her zaman bir adım daha ötesi vardır ve hep olacaktır...

    edit: düzeltme
hesabın var mı? giriş yap