• bir moody blues albümü.
  • 1967. moody blues'u milyonlara sevdiren album. bir gunun hikayesi*, nights in white satin ile biten bir gunun*.
    gereksiz bilgiler: decca, yeni ses sistemini (deramic sound system=deram) denemek icin moody blues'dan dvorak'in dokuzuncu senfonisini orkestrayla birlikte calmasini ister. moody blues "peki" der, studyoya kapanir, dvorak yerine kendi yazdiklarini kaydeder. demo buyur album olur, olaylar gelisir.
    (bkz: mellotron)
  • senfonik yapısı ile senfonik rock akımının öncü albümlerinden sayılmaktadır. her ne kadar nights in white satin ayrı bir parça olarak söylene-geldiyse de, bu senfonik eserin exodus'udur.

    1. the day begins
    2. dawn: dawn is a feeling
    3.the morning: another morning
    4.lunck break: peak hour
    5. the afternoon:
    a) forever afternoon (tuesday?)
    b)(evening) time to get away
    6. evening:
    a)the sunset
    b)twilight time
    7. the night: nights in white satin
  • memento tavrında bir moody blues albümü adıdır kendisi.
  • müzik dünyasının devrim abidelerinden.sadece kendi zamanına değil,tüm zamanlara hitap eden bir başyapıt.
  • rock müziğin dallanıp budaklanmaya başladığı bir dönemden, birçok şeyin yeni keşfedilmiş tadını hissedebildiğiniz muhteşem bir album. iyi bir dinleyicinin arşivinde mutlaka bulunması gerekir. günün her saati için bir fon müziği mevcuttur. mike pinder'ın etkileyici bas vokaliyle açılış yapan bu album bir anda sizi alır götürür. baştan sona tam bir bütünlük içinde, müzikle birlikte çok iyi yazılmış sözlerle "günü" tamamlarsınız.
  • her ne kadar beni the moody blues ile tanıştıran albüm a question of balance olsa da bu muhteşem albümün de kalbimde ve kulaklarımdaki yeri ayrıdır. bu albümü tozlu kabından çıkarıp pikaba yerleştirdikten sonra hafif çıtırtılar eşliğinde dinlemek, gerçekten tecrübe edilmesi gereken nostaljik etkiler bırakıyor insan üzerinde. çevremdeki insanların pek bilmediği grubun, daha da bilinmeyen muhteşem albümü diyerek sonlandırıyorum entarimi.
  • zamanının çok ötesinde bir albümdür kesinlikle. dinlemeye başladığınızda hayran kalırsınız. 1967 yılında şu an bile inanılmaz profesyonel stüdyolarda alınabilecek bu denli kaliteli bir kayıt nasıl alındı, nasıl bu kadar zamansız ve mekansız bir albüm yapıldı sorgulatır insana ama en önemlisi sizi içine o kadar çeker ki, albüm bittiğinde sanki o zamansızlığın içerisinde kaybolmuş gibi hissedersiniz.
  • bugünlerde the moody blues, bu albümün 50.yılının şerefine amerika'da turnesini gerçekleştirmekte. konserlerin ilk yarısında grubun başka albümlerinden klasikleri çalınırken, ikinci yarılarında days of future passed baştan sona çalınıyor.

    konsept albümü olması nedeniyle bütünüyle dikkat edilmesi gereken bir çalışma olduğu kesin. fakat albümün içerisinden şüphesiz en çok meşhur olmuş şarkı nights in white satin. hatta birçok kişi, bu şarkının bir konseptin parçası olduğunu bilmemekteler.
  • bu entry iki kısımdan oluşacak, önceden bu başlığa yazmaya karar vermiş ve sonrasında 'kenarda dursun' demiştim alttaki entry için. ayrı ayrı okuyun o yuzden;

    dedikten sonra bu albüm için, ilk defa dinlediğimde 23 yaşındaydım, ve bu limitli müzik bilgimle bile şu ana kadar yapılmış en güzel album diyebilirim, zaten plakini nasıl bulduğumu anlatmisim galiba aşağıda. şarkıların nasıl bu kadar güzel olduğunu anlatamiycam galiba ama, günün her saatine uygun gelen sanki o zamanda oxford streette bisiklete biniyormusum havasını veren (evet biraz snob'im) şarkılar ve muthisler

    moody blues'in en sevdiğim albümlerinden biri, şu anda plaktan dinliyorum, kendisini bulma hikayem ise

    kapalı ve yağışlı bi londra gününde, okulu ekip brick lane marketin çevresinde aylak aylak dolanırken ara sokağın tekinde eski bir dükkan görmüştüm, eskici gibi bir şeydi. öylesine rastgele olmuştu
hesabın var mı? giriş yap