• milliyet'in haber başlığıdır.

    "serap’ın uğradığı saldırıyı tasvip etmiyoruz. ailesine başsağlığı diliyorum. şartlar uygun olursa taziye ziyaretinde bulunabiliriz"

    bu kadar basit işte her şey..
    3 cümle=1 hayat
    şartlar uygun olursa..
  • tasvip etmemek şöyle birşeydir; mesela kadıköy'deki bakkal, peynirin kilosunu pendik'teki bakkaldan %20 daha pahalıya satar. tasvip etmezsiniz. bir yandan da daha çok kira ödediğini falan düşünürsünüz ama. yine tasvip etmezsiniz. yahut mesela polis iki tane hırsız yakalamıştır, üstlerinden ne kimlik ne birşey, iki kelime konuşmazlar, dayak atar polis gönderir karakoldan, tasvip etmezsiniz. dersiniz ki dayak atmak ne, koysana nezarete, hukuğu işletsene.

    yahu insan öldü insan! tasvip etmiyoruz ne demek? dtp olarak kınasanıza işte bakın bir fırsat bu. kınayın, "bunu yapan bizden değil" deyin. biz şiddetle yollarımızı ayırdık deyin.

    tasvip etmiyoruz açıklaması; "yaramaz çocuklar, ne ayıp! sizi gidi sizi. hadi elinizi yüzünüzü yıkayın da yemekte konuşalım bu konuyu" demek gibi olmuş.
  • bir gazetecinin sorduğu sorunun haberin içinden çıkarıldığı ve dolayısıyla bağlamından koparıldığı kokusu veren milliyet gazetesi haberi. muhtemelen düzenlediği basın toplantısında dtp istanbul il başkanı mustafa avcı'nın "serap'ın uğradığı saldırıyı onaylıyor musunuz?" ve hemen ardından, "ailesine başsağlığı dilediniz mi?", "taziye ziyaretinde bulunacak mısınız?" gibisinden peş peşe sorulara verdiği cevapların istenilen kıvama yontulduktan sonra manşete taşınmış halidir. tribünlerde tezahürata katılmakta milliyet'in yeteri kadar hevesli görmediği taraftarları koroya katmaya ve yeterinden fazla hevesli taraftarları ise daha da coşturmaya yönelik amigoluğun bir örneğidir.

    papa'nın new york havaalanına indiğinde gazetecilerin sorduğu, "new york'taki fahişelerin durumu hakkında ne düşünüyorsunuz?" sorusuna şaşkınlıkla, "new york'ta fahişeler mi var?" diye soruyla cevap vermesinin ardından manşetlere, "papa uçaktan iner inmez şehrimizdeki fahişeleri sordu" şeklinde yansıtılan gazeteci kurnazlığını çağrıştırmaktadır.

    bu haberin oluşturulma biçimine itiraz etmenin dtp'yi savunmak anlamına gelmediği de behemahal eklenmelidir çünkü bilinmektedir ki faşizm konuşma yasağı değil söyleme mecburiyetidir.

    haberin tam metni için: http://tinyurl.com/yzaq2tc
  • serap'ın uğradığı saldırıyı tasvip etmiyoruz sözü bende küfür etkisi uyandırdı.

    "serap binecek başka otobüs mü bulamamış? bir de utanmadan yaralanıp ölmüş. böyle saldırılara uğrayıp ölenleri tasvip etmiyoruz." aha da tam meali budur bu sözlerin.

    hiç tasvip etmiyorum.
  • ziyaret için serap'ın ailesinden davet bekliyorlar, maksat şartlar uygun olsun.
  • eli kanlı bir örgütün kuklasının hayali ağzıyla kuş tutma çabasıdır. son çabaları olması dileğiyle.
  • bizim çocuklar yaptı, tasvip etmiyoruz ama olur öyle şeyler, kusura bakmayın demektir.
    dtp küçük-eşittir pkk denkleminin sağlamasını yapmaktır.
    dolaylı olarak serap'ın öldürülmesini üstlenmektir.
  • genelde küfretmeyen biriyim diyemiyorum, yerine göre küfür de kullanırım sözlerim arasında. küfürbazlık seviyesinde değil ama tadında, yerinde. her neyse, uzatmayacağım, çünkü şu başsağlığının sahteliği ve altında yatan çıkar/rant düşüncesine karşı nefret ve öfke yüklüyüm, kendi yarattıklarının yok ettiklerine üzülüyormuş gibi yapanlara karşı nefret ve öfke yüklüyüm. gün gelecek, istediklerini de vereceğiz gibi duruyor. bu başsağlığı hakkında söyleyeceğim ikinci şey ise şudur:

    "bi siktir git" dedirtir, "bi siktir git..."
  • zamanın durduğu an otobüsteki yolcularla molotofu atan akılsız, değersiz et parçalarının göz göze geldiği andır,
    zamanın durduğu an serap'ın sebepsiz yere sona eren hayatında saldırıdan önceki son saniyedir.

    hala özür falan diyorlar, emine ayna gibi bir insanı lider bellemiş bir grubun hangi özrü anlam bulacak. bu kişileri de lider olarak benimseyenler, ayrımcılık diye ağlaşanlar, cidden yeriniz çoooook çoooooooooook ayrı
hesabın var mı? giriş yap